bugün

çocuk olmak yaşını büyülterek söylemek ,dişlerinin birere ikişer düşmesi,başka bir çocukla saniyesinde arkadaş olabilmek, sonraki saniyeyi hesaplamadan içinden geldiğince davranmak demek.Çocuk olmak hayat bilgisi ve güzel yazı derslerini öğrenmek her çeşit allı pullu simli kalemi ve kokulu silgileri bulundurmak, tenefüs aralarında köşe kapmaca ve seksek oynamak demek.Çocuk olmak annenin tabakla arkandan dolaşması sebze veya et yemiyorsun diye sana kızması,oyun oynarken sırtına ter bezi koyması demek. Çocuk olmak sınırsız resim yapma ve şarkı söyleme özgürlüğü, törenlerde şiir okuma heycanı, her sabaha türküm doğruyum çalışkanım sözleriyle günaydın demek. Büyümenin hayaliyle geçti o yıllar oysa çocuk olmak özgürlük demekmiş
(bkz: cocukla cocuk olmak)
en ufak bir şeyden bile zevk almayı bilmektir.
mutlu olmak.. okulun açıldığı ilk gün heyecandan yerinde duramamak.. doğumgünü pastasının üzerindeki mumları gerçek bir mutlulukla üflemek.. masal dinlemek.. masal anlatmak.. masallara inanmak.. düşünmeden yaşamak.. masum olmak.. iyi olmak.. yalan söylediğinde bile dürüst olmak.. hiçkimsenin söylemeye cesaret edemediği şeyleri korkmadan söyleyebilmek..
bir dilim sarelleli ekmeği dünyalara değişmemektir..
18 yaşına kadar sen istemesende konulduğun sınıftan dolayı yapmak zorunda kaldıgın eylemdir.
her korktugunda yaninda hep birilerini bulabilecegin,her istedigin seye inatci aglama nobetleriyle ulasabilecegin,buyudugunde bile gozlerin dolaraktan ozleyecegin sinirlari asla cizilemeyecek olan hayatin her doneminde yasanilabilecek olan ruh hali yada devresi...
değeri ancak ergen ya da yetişkin olunca anlaşılan şeydir çocuk olmak. bir çocuğa bu zamanın değerini bil deseniz gözlerinize bir kez bakıp oyununa devam edecektir. zaten biz de çocukluğun bu aldırmazlığını, bu sorunsuz ve sorumsuz halini özleriz ya. özleriz ama elde edemeyiz.
daima özlenen haldir
gece uykuda annelerin iyi geceler fisiltilarini duyabilmek, kosup oynarken dustugunuzde kolunuzda acilan yaralara aldirmamak, sinifin en guzel kizini sevmek, ondan cekinmek, tanriyi ton ton sevecen bir dede olarak hayal etmek, hayvanat bahcesindeki tilkiyi eve goturup beslemeyi istemek, anlatilan her masalin bas rol oyuncusu olmaktir.
(bkz: 80 lerde cocuk olmak)
(bkz: 2000 lerde cocuk olmak)
sokakta silahçılık oynamak,ama düşmanın belden aşağısını vurmazsan tam öldürmediğin sayılan yıllar demek,evden okula kadar topu elle değil ayağınla götürmenin marifet olduğunu sandığın yıllar demek,defterindeki öğretmenin verdiği yıldızları sayıp yanındaki arkadaşınla yarıştığın yıllar demek,gök gürültüsü duyunca yanındaki babanın bacağına sarıldığın yıllar demek,babanı dünyayı bile kurtarabilecek bir kahraman olarak gördüğün yıllar demek,bahar gelince eriği ağaç dalından koparıp yemenin imkansız olduğunu, bunun ancak büyüklere has bir yetenek olduğunu düşünmek,voltran izlemek,evcilik oynarken annen gibi davranmak demek.
yolda hızlı hızlı yürüyen babaya yetişebilmek için her 10 saniyede bir depar atıp, yine de geride kalmaktır...
tek derdi hava kararınca oyunu bırakıp eve gitmek olandır.
Daha küçükken güzelliğinin farkına varılamayan ancak seneler birer birer geçerken keşke hiç bitmeseydi dedirten durum.
geleceği önemsemeden sadece hemen dışarı kaçayım arkadaşlarla maç yaparız diye düşünmek, en büyük amacı gelecek yaz için babasına iyi bir bisiklet aldırmak, canı acıyınca veya kötü bir ruh halindeyken hemen ağlayıp içini boşaltmak ve çok geçmeden unutmak kısacası çok düşünmeden gelişigüzel eğlenerek yaşamak...
arife gecesi * yeni ayakkabılarını yastığın altına saklamaktır...
hayata umutla bakmak, çizgi film tarzında hayaller kurmak ve ölümü anlamamakdır... seni deliler gibi seven insanların ölüm acısını hissetmemek, acılarını yarına ertelemekdir...
ekmek elden su gölden lafının cuk diye oturduğu kesimdir.
tam 1 saat boyunca baska bir yasitin ile elini silah seklinde yapip diks diks sesleri cikarmak suretiyle kovalamaca oynayip ustune bir de bundan zevk almaktir.
her yaşta hep dönülecek hep hatırlanacak bir sılayı acemice, delice, dizleri kanaya kanaya geçirmektir.
kötü olayların üstünde fazla durmadan hemen unutup, küçücük şeylerle mutlu olabilmektir.
Cocuk olup büyümeyi istemek büyüyünce cocukluğunu özlemek.
hayata hep iyi tarafından bakabilmek.her şeyin oyundan ibaret olduğunu sanmak.herkese güvenip, kötü kavramını bilmemek.büyüyünce de hayatın hep güzelliğinden yararlanacağımızı sanmak...*
yalan dolanın, final diploma ve iş güç telaşının çok uzağında güneşe hala gülümseyebilmek, kaldırımlara seksek kareleri çizip gün boyunca oyun oynamaktır.