bugün

entry'ler (40)

joan miro

her resmi adeta bir görsel şiir gibi insanı yakalar ve güzellikle parçalar. ona minnettar kalırsınız. örnekse Hand Catching a Bird

uc ihtilalin hikayesi

(bkz: üç ihtilal çocuğu)

nevzat erkmen

(bkz: carlos casteneda)
(bkz: bulmaca)

kendini din gununun sahibi sanmak

kendileri cenneti garantilemiş gibi görünen tiplerin başkalarına telkin vermeye kalkışmalarına sebebiyet veren acaip özgüven. sanki basmışlar parayı almışlar arsayı.

mamak türküsü

ankaralı olmayıp ankara'da okumak zorunda kalan ve bu arada samsun yolu tarafını bol bol çiğneyerek memleketine giden çorumluların, kırıkkalelilerin, erzincanlıların okulda hep birlikte dinlerken kendilerinden geçtikleri güzelim türküdür.
(bkz: 90 larda solcu olmak)

müge iplikçi

geç yaşında hikaye yazmaya başlayıp ortama hızlı giren, colombusun kadınları diye bir de hoş kitabı olan, gülümsemesi de hoş olan hikayeci bağyan.

kadınların yatmadan önce saç taraması

bir süre ters yönde bir süre de düz yönde taramadan uyumayan manyak bir kız arkadaşımdan biliyorum. kafadaki bütün gerilimi, ağrıyı alıp iyi bir masaj yerine geçiyormuş. ama bu şekilde bir düz bir ters.

haydar ergülen

yüzü yumuşak tabir edilen insanlardan. şairler arasında hiç benzeri yok bu açıdan. lina salamandre diye bir ikizi var, mahlas desem değil. ayrı tarzda şiirler yazabiliyor. madem yazabiliyorsun haydar abi, yormasana bizi, uzun kırık dizeler arasında şiiri bol kaçmış gibi şiir dozundan öldürecek bizi.

akif kurtuluş

ankara'da avukattır bildiğim kadarıyla. lütfen şiire daha çok yüzünü dönsündür, kendisini seviyoruz.

memet fuat

yazko ve adam sanat dergilerine emek vermiş değerli edebiyat adamı.

yasar kemal ile orhan pamuk arasindaki farklar

ilki genç yaşta bir gözünü kaybetmiştir, ikincisinde bir çift göz vardır.

duvardaki sinek lesleri

yeşillikler içinde güzel bir evde sıcak bir yazın en önemli aksesuarları. yatmadan önce ava çıkarsan siyah lekeler, geceyarısı uyanıp avlarsan kırmızı ki o senin kanındır, lekeler olarak duvarı süslerler. yazlık evlerin beyaz badanasında minik ada haritaları olarak boy gösterirler. ahşap evse bunlara ek olarak bazen tahta kurusu leşleri de gözlemlenebilir.

tehlikeli belki

şair osman konuk'un kitabı. ama asıl önemlisi feylesof nietzsche bu sözle varolma tehlikesindeki salınımı anlatır.

butun erkekleri abazan sanan kiz

insanın bazen dövesi gelen kızdır. hani ortalıkta kız kaynamasa tamam diyeceğiz, ama istatistikler ortada adam başı düşen kız sayısı ortada. (bkz: almıyorum ulan inadına almıyorum)

annem

benim güzel annem. tek başına üçümüzü de hayata kazandırdı. acaba affetmediği affetmeyeceği bir suç var mıdır diye düşünsem aklıma gelmiyor bir tane bile. bu kadının yüreği bir volkan genişliğinde ve sıcaklığında olmalı. ah.. hepsi hepsi 400 kmlik bir yolun sonunda ama ne kadar az görüyoruz birbirimizi. Bostancının en güzeli canım fikriyem.

tam kivaminda

kadınlarda kulak memesini pek sevmesi yakınlık sayılırsa kulak memesi kıvamına yakın bir yazar.

hayriye unal

sıla-ı rahim şiiriyle kalplere girmiş şair bağyan. özellikle son bölümü iyidir.

Kurşun nasıl ilerlerse insanın etinde yavaşça
Beyne saplı mermi çekirdeği nasıl sağ koyar da insanı
Ölür eşinin ardından sırf tasadan bir yaşlı
Ben o kurşunum işte şiirde sende Türkçede yaşayan
Yavaşça öldürmeden ama şüphesiz hep güç katarak
Seni Türkçeyi şiiri kılçıklı yapan eğreti yapan
O benim bendedir yaşamanın da yazmanın da sırrı
Benim ömre bedel gözağrısı kalpağrısı
Ağlamayı başarırsan son kurşunu sana saklarım

sila i rahim

hayriye ünalın bir şiiri.

"Ağlamayı başarırsan son kurşunu sana saklarım" mısrayı bercestesi ile kalplere taht kurmuş bir şiir.

özel hayatını herkese anlatan insan

öyle ya da böyle kamuya malolmuş insan. anlatmayı yaşamaktan daha çok sever. nerdeyse sırf anlatmak için yaşar diyebiliriz. anlatmazsa dili şişer. anlattıklarını unutacağı için bazen başkalarını da suçlayabilir, onun sırlarını başkasına anlattığınızı sandığı için. kısacası onları dinlemek bile size suç olarak geri dönebilir. hızla kaçılması gereken şahıslardır.

kendini suclu hissetmek

sürekli hata yapma korkusu içinde büyütülen çocukların büyüdüklerinde çevrelerindeki olaylardan ötürü üstlerine alınmaları ve kendilerini suçlu hissetmeleri normaldir. suçluluk dinlerin de insana verdiği bir psikoloji olabilir. doğuda kadınlarda nerdeyse genel haleti ruhiyesi hep suçluluk duygusudur.