bugün

büyümek için çok hevesli olmaktır.
Gariptir çocuk olmak. Dünyanın en büyük acılarıyla bile mutlu olursun.

görsel
Özlenendir.
Melek olmak. En güzel şey. Herkes yaşayamıyor ne yazık ki.
Ne güzel bir şeydir. Ne geçim sıkıntısını bilir ne depresyon ne stres. Babası eline bir horoz şekeri tutuşturunca dünyanın en mutlu insanı olur. Bir denize ve pikniğe gidince en güzel an onun olur. Güzeldir çocuk olmak.
Kendi eğlenceni yaratmaktır. Rahatsız olan büyüklerini üzmeyi hedeflemek. Bu çok tatlı anları oluşturur. Kola içememektir uzunca dönem. Mayonez yasağına tabii olmaktır. Avm de sürtmektir. Evden yalnız çıkamamaktır.
Kirlenmeden önceki kutsal dönemdir.

En duru, en temiz, en dürüst, en doğal, en sevimli süreçtir.
görsel
Daha kötüsü yaşın ilerleyip hâlâ çocuk kalmakta. Gerçek hayat maalesef bunu kaldırmıyor.
Minika go izlemeyen çocukluğumu yaşadım demesin.
En güzeli 90'larda çocuk olmaktır. Bu dönemi hatırlayanlar ve geçmişe bir yolculuk yapmak isteyenler için kapsamlı bir video >>
(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=pGNFrHucoo4)
Canın nasıl isterse, kimseyi umursamadan, rahatça hareket edebilmektir.
Biraz önce galatasaray formalı bir çocuğun beşiktaş diye bağıra bağıra koşup gitmesine şahit oldum. Komik ve bir o kadar da güzeldi.
(bkz: bitince üzüldüğünüz şeyler)
Çocuk olmak, yaptığın her hatanın açıklaması olmaya yetecek bir dönemdir.
görsel

size değer veren seven sayan, size çeşitli etkinliklerle çocukluğunuzu doya doya yaşatan bir belediye başkanına...Ali kılıç'a sahipseniz çocuk olmak harika bir şeydir. kendi çocuğumdan biliyorum.
büyüdüm. en büyük salaklığım budur. ne güzel top oynardık mahallede, ateş yakar üstünden atlardık, gazoz kapağını kazanmak için yapmadığımız kalmıyordu, bisikletin patlayan lastiğini yaptırmaya para bulmaya çalışıyorduk, öğretmenden yediğimiz tokadın değil de utanmışlığın kızarıklığı geçmiyordu 2 gün, namaza gidiyorduk dedemizle, ezan sesini duyunca eve koşardık hemen, uçak bile gizemli gelirdi şimdi biniyor olmamıza rağmen, sevmesek bile takıma almak zorundaydık arkadaşımızı, meşelerin parlakları makbuldü zamanında, yalan söylemek zordu şıp diye ele veriyoruz kendimizi diye, ağlamak kolaydı çekinmezdik kimseden atardık içimizden, işin özü yitirdiğimiz insanlık vardı içimizde, saygı vardı, sevgi vardı, masumluk vardı. ama salak kafam, uyduk arkadaşlara onlar büyüdü ben eksik kalır mıydım? bende büyüyeceğim. büyüdüm, yıllar geçtikçe büyüdüm, büyüdükçe değerlerimi kaybettim. tekrar dünyaya gelsen derler ya, çocuk olurum derim, ama bu sefer büyümeden.
Güzeldi ya. Her şeyin kendine has bir tadı vardı. Hepsinden önce masumiyet vardı. aşk denen masalsı duyguya inanırdım ben mesela. O zamanlar gerçekten olmuş olabilir de. Çünkü saftı yaşanan her duygu. Arkadaşlıklardaki samimiyet başka bir boyuttaydı. Şimdi bak bir de 10 kişiden rahat 5inin çevresinde en az 3 tane sigara otlanmak için takılan akbaba vardır. Büyüdük ve her şey bozuldu gibi geliyor sanki bize. Ama aslında öyle olmadı. Bunu muhtemelen her insan yaşadı ve bu hiç hoş değil.
Hayatımın en kayıp dönemiydi benim için.

5-6 yaşında taşınana kadar, karınca yuvalarına ekmek ufalayan, komşuların balkonuna tüf tüfle kağıt üfleyen, yan sokaktaki çocuklarla kavga eden, bahçelerde büyüyen bi çocuktum.

Taşındıktan sonra o kırgınlıkla herhalde çocuk olmaya dair herşeyden soğudum. Balkondan dışarda oyun oynayan çocuklara bakıp üff ne salak salak şeyler yapıyorlar diye geçirirdim içimden. Akranlarım sek sek oynarken, çamurdan pasta yaparken evde oyuncaklarıma kıyafet çizip dikmeyi, bilgisayar kullanmayı, kitap okuma alışkanlığını, hikayeler yazmayı, tatlı yapmayı, farklı bilim dallarına ilgi duymayı, resim yapmayı öğrendim.

Kız kardeşim benim aksime tam bir sokak çocuğuydu. Annem çok içerlerdi, sen de çık dışarı, sen de oyun oyna kaynaş onlarla diye. Hiç imrendiğimi hatırlamıyorum. iyi ki aklım başıma erken gelmiş. Şimdi bakıyorum hala sokaklarda oyun oynadıkları yıllardan bir adım öteye gidebilmiş değiller hayatlarında.

Bu da altı yaşında çocukluktan istifa edişimin haklı gururudur.
Çocuk, yaşı küçük olanı tanımlar ama, çocukluk neşe, coşku ve masumiyetle görünen zihinsel bir durumdur. 15 yaşına kadar çocuk olunur da, çocukluk her yaşta mümkündür...
Çok, çok, çok özlediğimdir. Korktuğumda ya da üzüldüğümde yatağın dibinden yorgan altına girip annemle babamın arasından kafamı çıkarıp hiçbir şey için endişelenmeden uyumayı özledim. Hiçbir şeyin tadı aynı değil.
görsel
görsel
soru sormak demektir.
'anne bu ne?' ilk net sorumuzdur. yaşımıza göre buradaki b harfi, m ile yer değiştirebilir.
itiraz etmektir aynı zamanda.
'bana ne, bana ne!' ağlamadan sonraki ilk anlamlı itirazımızdır.
büyüklerin kişiliklerini, hayatlarını yüceltmek demektir.
bu yüzden bir an evvel büyümek ve onlar arasından seçtiğimiz rol modellerine benzemek isteriz.
büyüdükçe önce hayallerimiz, sonra seçtiğimiz rollere odaklı kişiliğimiz budanır.
okul denen format atölyelerinde kalan sivri yanlarımız da törpülenir, tek tipleştiriliriz.
sonra bir sözlük bulur, tek tip başlıklar açarız.
kendi saf ve dürüst sorularımızı çoktan unutmuşuzdur.
okullarda, yurtlarda ezberletilen beyin yıkama mesajlarını tekrarlar dururuz.
büyümüş mü oluyoruz bu durumda, emin değilim.
yetişkin olan herkesin hayalidir. gerçi biz kürt olduğumuz için askerden çok dayak yedik ama olsun güzel geçti çocukluğumuz. açık ve net.
bazen 40 yaşında bile olmaktır. açık ve net.
görsel