bugün
- görüldü bile atmayan insan tipi15
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek18
- eloande14
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor16
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması19
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek36
- allah yerine hızır'dan yardım istemek13
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj18
- deniz gezmiş22
- keki kabarmayan sözlük kızı28
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- anın görüntüsü10
- galatasaray16
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı30
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay15
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- düşün ki o bunu okuyor16
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks13
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz10
- durduk yere tribe giren erkek17
- iğrenç bir his tarif et19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- beybi leydi11
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır13
- bir gavatın soyadını nick yapmak8
entry'ler (133)
dostoyevski nin bu kadar samimice kendini aşağılayabildiği için, aslında hayatın formulünü bulmuş iliğine kadar bilen ama bunu uygulamayı reddeden bir adamın hikayesini yazabildiği için ve bir adam hayatta hiçmi dost edinemez dedirttiği için tutunamayanları hatırlatan kısa ama ağır bir roman.
okurken kumarı neredeyse meşru görmeye başlayabileceğiniz bir dostoyevski romanı.her romanında olduğu gibi derin ruhsal tahlillere yer verilmiş. Ayrıca aşk için yapılabilceklere 'uçurumdan atla de atlayayım' deyişi bu romandan gelmiş. bu romanında gerçek hayatıyla bir çok ortak yan bulmak mümkün.kumar ve kumar tutkusu araştırılacaksa bu kitap ilk önce okunmalı.
mehmet ali alabora.ailemizin haşarı polisiydi bir zamanlar.sonrasında hababam sınıfında gördük.tiyatroyu bilemiyorum ama beyaz camda göremiyoruz kendisini.
zeki yakışıklı sevecen radyocu.en derin geyiklerde bile karşısındakine 'Bey'(Faik Bey Ege Bey) diyen ve insanın suratında gülümseme bırakan radyocu. saz arkadaşlarıda bunun gibidir.espriler üst seviyede uçuşurken size sedece dinlemek kalıyor.şu sıralar trt fm de her perşembeyi cumaya bağlayan gecede sabaha kadar saz arkadaşlarıyla birlikte 'manzaralar' diye bir program yapıyorlar.ayrıca salı akşamları yine trt fm'de incir çekirdeğini doldurmayacak sohbetlerle 'suni gündem'i sunuyorlar Faik Oktay ve Ege.
patasanın tabletlerini okurken cinayetleri düşündüren, cinayetleri okurken katili bir türlü tahmin edemememin verdiği umutsuzlukla patasananın aşkı uğruna neler yapabileceğini merak ettiren okuduğum en süreklici polisiye-tarihi roman.
tasvirleri abartılmış, bazı karakterler öz evladı diğerleri de sırf olması gerektiği için kalabalık yapsın diye konulmuş bir roman işte.kurgusunu beğenenler bence çok fazla amerikan filmi izlemiyor.ermeni sorunu konusunda kendisinin de tereddüt yaşadığı gibi bir izlenim uyandıran roman.
ispanyol yazar Alberto Vazquez figueroa'nın müthiş romanı.son zamanlarda çıkmış en güzel çeviri.insan üstü bir güçle sadece kendi halkının geleneklerine karşı geldiler diye bir orduyu peşinde maymuna çeviren Gazal Sayyah'a hayran olmamak imkansız.ama her horoz kendi çöplüğünde öter misali şehre inen tuareg için işler tersine döner.süpriz bir sonla insanın son sayfasını (belki değişir umuduyla) tekrar okumasını sağlayan bir çöl romanı.çevirisi için de inci Kut'u tebrik etmek lazım.
son y.y 'ın en güzel 100 kitabı içine girebilmiş masalsı bir romandır. küçükken dinlediğimiz babanne masallarına benzer.
erdal beşikcioğluna hayran olmak için bir sebep daha.ayrıca recep yazıcıoğlu'nun sözde trafik kazası sonucu ölmesinin de aslında komplo olduğu üzerine işlenmiş güzel bir film.ismail hacıoğlu, uğur polat,şebnem dönmez başrollerde.film sizi şaşırtmıyor, olacaklar belli ama hüzünlenmemek,hayata küfretmemek, ve neden iyiler yaşamaz dememek imkansız.ama sabancı suikastının aynı filme konu olması ilginç geldi bana.. filmden aklımda kalan cümleyi kötü adam söylüyor: siz türklerin bir özelliği de çabuk unutmanız...
tutunamayanlar okumuş olanlar ve diğerleri..
ilk baskısını okuduğum şu günlerde içimi ürperten kurgusuyla beni hayretler içinde bırakmış roman.bu romanı 30 yaşında yazmış ve ömrü başka roman yazmaya yetmemiş.insan okurken köpeklere hoşt diyesi gelecek kadar kaptırıyor kendini romana.okunması şart bir aşk ve intikam romanı.
annesi tarafından kreşe bırakılmış gibi davranırlar. annenin rahatlığı sizi iflit eder.
-"bu akşam maç izleyelim mi?".
Joby Harold'ın hem yazmış hem yönetmiş ve sinemadan soğumaya başlamış benim gönlümde taht kurmuş bir film.orjinal bir fikirden ortaya çıkmış.filmin yarısına gelinceye kadar aşk, meşk derken geçiyo ama sonrası biraz sancılı geçmek bilmiyo.diri diri kalbi değişen o yakışıklı adama bir arkadaşı atıyo kazığı, bir karısı.derken işler yoluna girmeye başlıyo. burda 'ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar' diyorsunuz.'kalk şu masadan da suratlarına tükür' diyorsunuz, ama ekran kararıyo ve film bitiyo...
(mutfakta)
-yaptığın banaysa, öğrendiğin kendine. kocanın evinden aramaktansa öğren de git.
-yaptığın banaysa, öğrendiğin kendine. kocanın evinden aramaktansa öğren de git.
bir şeyi kafaya koyduysanız vazgeçmemek lazımdır,bu uğurda rezil olunabilir,kılıktan kılığa girilebilir,ama sonunda istediğniz sizin olmuşsa herşeye değmişdir.jude law gene mimikleriyle kendine hayran bırakmıştır.ayrıca birbirinden ilginç aile fertleri hikayeyi daha doğal ve gerçekçi yapmıştır.sonundaki yazı tura muhabbeti insanı biraz gersede izlediğim en iz bırakıcı romantik komedi diyebilirim.
kitabı okumadım ama değişik,değişik olduğu kadar saçma bir film bence.başta bize gösterilen idam sahnesiyle bitmeliydi film.'it burunlu bir piskopatın sonu' der çeker giderdik işimize.sonrası tam bir hayal kırıklığıydı.hele toplu sevişme sahnesi o dakikaya kadar ciddiye aldığım, mantıklı temellere oturtmaya çalıştığım herşeyi yıktı.filmin fantastik olduğuna karar verdim.madem fantastik bir film çekiyordun baştan bize bunu hissettirseydin.beğendiğim tek şey Dustin Hoffman'ın 100 tane parfüm formulü aldığı gün yatağına yattığındaki surat ifadesi.malesef pek uzun sürmedi mutluluğu.
uzun yıllar süren dostluk ilişkileri içinde bu adamın sakat olmadığını nasıl farketmedi bu elemanlar? diye ister istemez manyakça bir soru sorulan ve sonunda 'ilk korku'nun sonunda verdiğiniz tepkileri vermenize sebep olan kült film.filmin sağlaması yapılmalı ve tekrar izlenmelidir.
kill bill filminin en güzel ve iç parçalayan soundtrakt'dir.zampir bu şarkıyı yazarken ne düşünüp bu ezgiler çıkmıştır ortaya merak konusudur.şarkıyı dinleyen herkes başka diyarlara yelken açar.
the lonely shepard adlı parça eşliğinde izlerken insanı adeta uçuran, fantastik sahneleriyle kendinizi dövüş sahnelerinde playstation oynuyormuş gibi kaptırıp sağa sola savurduğunuz,ve tarantino'nun neden uma thurman'dan vazgeçemediğini anlamaya başladığınız film.filmin sonlarında bill'le son duello yapılmadan önce sözlü bir hesaplaşma geçer.ve bill'in bütün bu olanlara yaptığı yorum: 'biraz aşırı tepki vermiş olabilirim'