bugün

"ben aşktan daima kaçtım.hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım. aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde.. fakat daima ödersiniz… hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz."

ahmet hamdi tanpınar
okumaya yeni başlayacaklar için, kitap içinde geçen eski sözcükler ve manaları ;

ahval : durumlar, hâller, vaziyetler.
aksülamel: tepki, reaksiyon
armada: donanma
atalet: 1. tembellik 2. işsizlik, işsiz kalma. 3. işlemezlik. 4. süredurum.
ameliye: uygulama
abes: 1. gereksiz, yersiz, boş 2. akla ve gerçeğe aykırı
ahar: hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılan özel bir karışım.

bermutat: alışılagelen biçimde, her zaman olduğu gibi
behemehal: her hâlde, ne olursa olsun
buud: uzaklık, mesafe
bittabi: doğal olarak
binaeneleyh: bundan dolayı
bedahet: apaçık, besbelli
barem: çizelge
bedbaht: mutsuz, bahtsız, talihsiz
beynelmilel: uluslararası

cenup: güney

çalak: eline ayağına çabuk, atik, çevik
çolpa: 1. ayağı sakat olan. 2. mec. beceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi, aciz, zavallı
çıfıt: hileci, düzenbaz, yahudi.

dessas: düzenci
dekovil: küçük demiryolu
daüssila: yurt özlemi.

eşref: onurlu, şerefli.
efkari umumiye: kamuoyu.
ezcümle: kısaca, özet olarak, özetle.

filhakika: hakikaten.
fatalizam: yazgıcılık.
fütuhat: zaferler, fetihler.
fecir: tan kızıllığı.
fecaat: çok acıklı, yürekler acısı durum.

gadr: merhametsizlik
garabet: gariplik, tuhaflık

huddam: büyü ve cin ilimcileri, hizmetçi cin.
hulasa: özüt.
hassa: özellik.
halita: alaşım.
halayık: kadın köle.
haddizatında: aslında.
hasbi: gönüllü ve karşılıksız yapılan
hasis: cimri
hacalet: utanma
hodbin: bencil
heyula: korkunç hayal
haşiye: 1. dipnot. 2. bir eseri daha iyi açıklamak için yazılan kitap
hamakat: beyinsizlik, bönlük.

ıstılah: terim, herkesin anlamadığı özel anlamda kullanılan söz

ikbal: baht açıklığı,odalık,arzu istek.
ilga: ortadan kaldırma
istidat: yetenek
iktiza: gerekli olma.
istitrat: . sırası gelmişken söylenen söz, anlatıma eklenmesi istenen söz
işret: içki içme
istihsal: üretim, elde etme
ictimai: toplumla ilgili
ihtilas: 1. aşırma. 2. bir malı açıkça sahibinden veya evinden hızla kapıp alma
ispritizma: ruh bilimciliği
istihkar: hor görme, aşağılama.
istihza: gizli veya ince alay
intizar: 1. birinin gelmesini, bir şeyin olmasını bekleme, gözleme, 2. ilenme, beddua
iştiha: iştah
ikrah: 1. tiksinme, iğrenme. 2. isteği dışında bir şey yaptırma.
inhisar: 1 . tekel. 2 . mecaz tek başına sahip olma.
itiyat: alışkanlık
iktifa: yetinme.

kabil: olanaklı, türlü, kabul eden, kabul edici.
konkur: yarış, yarışma.

lahza : an
layiha: 1. herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildiren yazı, 2. tasarı
lalettayin: baştansavma, özensiz.

muganniye: kadın şarkıcı.
menhus: uğursuz
muaddel: değiştirilmiş
muhassala: elde edilen sonuç.
mezbele: çöp ve süprüntü dökülen yer, aşağılık durum.
müsavi: eşit
munis: alışılan, alışılmış.
muarız: karşı koyan
menhus: uğursuz
mihnet: sıkıntı
müphem: belirsiz
müsteşrik: doğu bilimci
mücessem: cisim durumunda olma
muvazene: denge, dengeleme
mamafih:bununla birlikte
muvakkit :güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse
muazzep: acı, sıkıntı, azap çeken
muhayyile: hayalgücü
müstehlik: tüketici
mücrim: suçlu
müştemilat: eklentiler
mihver: eksen
manivela: kaldıraç
muttasıl: bitişik, yan yana olan
meyus: üzgün, karamsar
metih: övgü
muhayyile: hayalgücü.
maişet: geçim, geçinme
muaşaka: birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık
muvazzene: denge, dengeleme
müverrih: tarih yazan kimse, tarihçi
muharrir: yazar
mukaddime: önsöz, başlangıç.
muhayyile: hayalgücü
mahrek: yörünge
muttasıl: 1. bitişik, yan yana olan. 2. zf. aralık vermeden, aralıksız, durmadan, biteviye
mücerret:1. yalın durum. 2. evlenmemiş, bekâr 3. katışık ve karışık olmaya
mültefit: iltifatkar
müstait: doğuştan kabiliyetli
müstahdem: hizmetli
mucip: gerektiren, gerektirici
miyar: 1 . değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü.2 . mecaz ölçüt, ölçü 3 . kimya ayıraç.
mukadder: yazgıda var olan, yazgı ile ilgili olan, alında yazılı olan
müşkül: 1 . güç, zor, çetin 2. engel, güçlük, zorluk
mütehassis: duygulanmış

nahiv: söz dizimi.
naçiz: değersiz
namütenahi: sonsuz
necabet: temiz bir soydan gelme, soyluluk
nizamname: tüzük

ökse: ucu yanmış odun parçası, değnek, alımlı kadın

pespaye: alçak, soysuz, aşağılık

rabia: 1. dördüncü. 2. saatteki salisenin altmışta biri. 3. tanzimat’tan sonra memurlukta bir rütbe
ricat: vazgeçme
refika: eş
rokoko: a. 1. mim. xviii. yüzyılın başında fransa'da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslu
ricat: 1. vazgeçme. 2. ask. gerileme, geri çekilme, geri kaçma
riyazi: matematik, geometri vb. bilimlerle ilgili olan

salaş: derme çatma, sebze dükkanı
sarih: açık, kolay anlaşılır, belli, belirgin, belgin
savat: gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
somaki: 1 . kızıl veya yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer.2 . sıfat bu mermerden yapılmış
sentaks: sözdizimi.

temessül: benzeşme
tenkisat: azaltma, eksiltme
terakki: 1. ilerleme, yükselme, gelişme
teşyi: uğurlama
takamül: 1. olgunluk, olgunlaşma. 2. gelişim, gelişme
teveccüh: 1. bir yana doğru yönelme, yüzünü çevirme. 2. güler yüz gösterme, yakınlık duyma, hoşlanma, sevme
tafsilat: 1. ayrıntı. 2. ayrıntılı açıklama
tecerrüt: her şeyden uzaklaşma.
tecessüs: belli etmeden kendini ilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma.
tekellüf: 1. zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma. 2. bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme, gösteriş
talakat: kolayca düzgün söz söyleme durumu
tedip: uslandırma, yola getirme, terbiye etme.
tenasüt: 1. omuzdaşlık. 2. dayanışma
tröst: aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim teşkilatına teslim edilmesi ve yönetimin bir teşkilatı yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği.
tenazur: bakışım
tarziye: yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma
tariz: kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlam
tarh: 1 . bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer.2 . vergi koyma.3 . matematik çıkarma
tashih: düzeltme, düzelti.

ülfet: 1. alışma, kaynaşma. 2. tanışma, görüşme

vuzuh: açık olma durumu, açıklık, aydınlık
vido: oyun, oyunda kazanılacak sayıyı veya parayı iki katına çıkarma
vazıh: açık, aydın, belli
vakıa: olgu
velut: doğurgan, verimli.
visal: kavuşma
vaveyla: çığlık.

yeknesak: tekdüze, tek tip.
yosma: şen, güzel, fettan (genç kadın).

zayiçe: yıldızların, belli bir zamandaki yerlerini, durumlarını gösteren çizelge
zem: kötüleme
zani: zina yapan erkek.
zelil: hor görülen.
sevinç ve üzüntü..hayatın kendisi ile idealler...güldüren detaylar ile (en çok kullanılan sıfatıyla) acı gerçekler bu kadar güzel anlatılır..

bir roman düşünün ki tam gözleriniz ıslanacakken sizi yerinizde zıplatsın,kapılara masalara vurdurtsun..halit ayarcı ve diğer karakter(unuttum adını şimdi) bize zamanın ve özellikle doğru saatin önemini anlatmak için yanlış saatleri ayarlamayı kendine ilke edinmiş bir enstitü kuruyorlar..bu arada gök bilimiyle uğraşan bir dernek(onun da bir adı vardı ama neyse),diğer karakterin halasının düğünde yaptıkları,halit ayarcının saat merakı..kötü ya da iyi yok..biraz iyi ve biraz da kötü insanlar var ahmet hamdi tanpınar romanında..istediğimiz gibi..
temel konusu,anlattıkları ve tespitleri derinlikli hatta vurucu olan; üslubu sayesinde tüm derin sular hoş bir seda halinde insanın ruhuna süzülen, güzel ve çok özel ahmet hamdi tanpınar romanı. oğuz atay ve ihsan oktay anar seven okuyucunun okumaktan, okurken yaşamaktan kendini alamayacağı eser. bir de ahmet hamdi tanpınar'ın eserlerinin bazı bünyelerde musikişinas tesirleri de takamül etmekte. hem saatları ayarlama enstitüsü'nden hem de mahur beste'den sonra saba makamındaki sabah ezanı hayat boyu dinlenilen en güzel ve etkili şekilde gönül ve ruhla duyulmuştur.**
özel not: ahmet hamdi tanpınar'ın william faulkner'ı da okuduğu bilgisi mevcutken, bilinçakışını ve içses konuşmalarını kendi tarzıyla böylesi güzel kullanması ayrıca takdire şayan ve imrenilesi. ve albert camus'un sisifos söyleni 'nde anlattığı uyumsuz yaratım ve uyumsuz karakter açısından oldukça zengin bir yazınsal yeteneğe sahip ahmet hamdi tanpınar'ın yaratıcılığı da ilham verici.
psikanalitik not: psikanilize gönül verenlerin, freud özellikle jung severlerin şiddetle okuması gereken bir eser. hele psikanilizi mimari de kullanmak akıllara zarar. gören gözlerin, bulan arayıcıların çok şey keşfedeceği bir kitap.

bu güzide eserdeki bazı derin tespit, tasvir ve kişilik tahlilleri:

--spoiler--
samimiyet tek başına olan iş değildir.
--spoiler--

--spoiler--
saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur.
--spoiler--

--spoiler--
belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesidir.
--spoiler--

--spoiler--
hal yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz.
--spoiler--

--spoiler--
hiçbir şeyin üzerinde duramayan, ancak zarurui bir şekilde bir iş yaparken veya şikayet ederken mesut olan insanlardandı.*
--spoiler--

--spoiler--
bazı insanların ömrü vakit kazanmakla geçer... ben zamana, kendi zamanıma çelme atmakla yaşıyorum.
--spoiler--

--spoiler--
sabır insanoğlunun tek kalesidir.
--spoiler--

--spoiler--
dışarda deniz var, gece var. garip, sessizliği insanın içine yerleşen, bir rüya balığı gibi insanın içinde masmavi kımıldanan gece. *
--spoiler--

--spoiler--
nevzat hanım bütün hayatı boyunca etrafındakilerin tazyiki altında yaşamıştı. (...)insan ruhunun bütün korkunç ve zalim çarkları bu güzel kadını kendi kendisinin gölgesi yapmak için çalışmıştı. etrafındakilerin hemen hepsi onun hayatına, bir kere bile onu anlamağa çalışmadan hep ona çullanmak için girmişlerdi.
--spoiler--

--spoiler--
salim bey şahsiyetsiz ve üstelik her şeyde hasis bir insandı. üstelik karısını da sevmiyordu. sevgi dediği şey, hakikatte musallat bir fikirdi. o ancak elde etmekten hoşlanan insandı. bir de kaybedeceğini anladığı zaman sevebilirdi.
ayrıca tuhaf bir izzetinefis anlayışı vardı. bütün şahsiyetsizler gibi o da etrafıyla ve etrafında yaşıyordu.(etraf ve arkadaşlarım ne der korkusuyla...)
--spoiler--

--spoiler--
hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi, kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz. ekrem kütüphane dolusu kitapları okuyarak nevzat hanım'a aşık olmağa hazırlanmıştı. fakat bu hazırlıkla, onun hayatımızda aldığı şekil her zaman birbirini tutmuyor. ekrem bey bir estetiğin en olgun örneğini bulduğunu sandığı bir yerde üçüzlü bir cinayetle karşılaştı.
--spoiler--

--spoiler--
diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. ileride sık sık adı geçecek olan rahmetli hocam muvakkit nuri efendi tasavvuftan bahsederken '' her şeyin zıddıyla maruf ve mümkün olduğunu'' söylerdi.
--spoiler--
Dünyanın en iyi 10 romanından biri seçilen şahane bir Tanpınar eseridir ama gel gör ki kendi sığ dünyalarına cin ali, vampir hikayeleri ve versiyonlarından fazlasını sokmayanlar "okumayin, iğrenç" gibi yorumlar yapabiliyorlar.

Okuyun, dünyanın birçok ülkesinde okunurken siz de okuyun.
Kendiniz karar verin kitabın güzelliğine çirkinliğine.
türkçenin doruklarında yal'nayak gezinen a.hamdi tanpınar romanı.
türkçesinin naifliği, ince göndermeleri, sistem eleştirileri ve sık sık gülümseten enteresan mizahıyla rafınızda ve hafızanızda bulunması gereken zekice yazılmış bir klasik.
insan kendi anılarını bile bu kadar kurgulayıp ayrıntı veremezken tanpınar güzel kurgulamış her şeyi.

--spoiler--
Abdüsselam bey, içinde hiçbir çocuğun doğmadığı, büyümediği bu odaya "çocukların odası" adını vermiş ve garibi şu ki bu ad tutmuştu da. Belki de bu adın sihri yüzünden bu odaya garip bir hava sinmişti. Yavaş yavaş herkes evin kaybolmuş hayatının orada toplandığına inanmıştı. Orası birikmiş ayrılıkların, üst üste yığılmış ölümlerin, hatıra ve unutulmaların odasıydı. Yaşayanlar bile orada kendi çocuklarının, ilk gençliklerinin ölümünü seyrediyorlardı. Büyük odanın ortasında daha ziyade karaya vurmuş gemi, bir yığın eşya hep onları hatırlatırdı. Hülasa bu oda Abdüsselam Bey'in kalbi gibi bir şeydi. Bu iyi ruhlu adamın yanında bizi o kadar huzursuz kılan şeyin ne olduğunu ancak bu odaya bir kere olsun girenler anlayabilirdi. Çünkü bu üst üstelik, yarattığı zaman dışılıkta, eşyanın kayıtsızlığını yok etmişti. Onun içindir ki anahtarı daima kapının üzerinde durduğu halde hiç kimse içeriye girmezdi.
--spoiler--
Bir ahmet hamdi tanpınar romanı.

--spoiler--
Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
--spoiler--
Kitabını okumaya üşenenler için radyo tiyatrosu da var.

https://www.youtube.com/watch?v=BppDNKOjxSs

Unutmadan Doktor Ramis'ten bir alıntı yapalım: "Psikanaliz çıktığından beri herkes biraz hastadır"
"Bu daima böyledir. Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir."

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar
--spoiler--
"Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz. Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz."

--spoiler--
Saatleri ayarlama enstitüsü yüzünden olmadığı bir kimliğe bürünen hayri irdal ın hikayesi.saatlere olan merakı yüzünden bir gün halit ayarcıyla tanışan irdal ın hayatı tamamen değişir.zamanında onu insan yerine koymayanlar alkış tutar,övgüler yağdırır.kendi kimliğini bırakıp olmadığı kişiliğe bürünen irdal haklı çıkar ve enstitü onların iradesinden çıkan bir kurum olur ve kapanır.insanın kendine yabancılaşmasını ve kendi kimliğini kaybetmeme mücadelesini anlatan güzel bir kitap.yabancı kelimeler fazla olmasına rağmen rahatça okunuyor.değişen ben miyim yoksa zaman mı sorularıyla dolu güzel bir kitap.
zamanında çok başarılı bir radyo tiyatrosuna uyarlanmış olan ahmet hamdi tanpınar kitabıdır.

https://youtu.be/BppDNKOjxSs
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın meşhur ‘’Saatleri Ayarlama Enstitüsü’’ adlı romanını okuma fırsatını buldum.Nedense hep erteliyordum fakat bu sefer ertelememem gerektiğini düşündüm,çünkü çok sevilen ve övülen romanını okumam gerektiğini düşündüm.Öncelikle herhalde beklentimi fazla yüksek tuttuğum için olacak ki ilk elli sayfalık kısmında pek bir ısınamadım,sonra kitabı daha sora tekrar başlamak için beklettim ve yaklaşık bir ay sonra tekrar okumaya başladım. Sanırım bir romanı okumadan önce hakkında fazla bilgi edinmemek ve eleştirileri okumamak daha faydalı,çünkü hem beklentilerimiz yükseltiyoruz hem de eleştirilerin bizi yönlendirmesine sebep veriyoruz.Bence kitabı okuduktan sonra eserler hakkındaki eleştirileri okumalıyız.

Romanda baş karakter Hayri irdal adında biri,neredeyse ilk iki yüz sayfa boyunca bu adamın evlilikleri,kişiliği,hayatı ve serüveni anlatılıyor.Babası,halası,seyit Lütfullhah efendi,çok iyi bir insan olan Abdusselam bey,saat ustası Nuri efendi,Dr.Ramiz ile olan ilişkileri ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.Bütün bunlardan sonra konu ‘’Saatleri Ayarlama Enstitüsü’’ ve kurucusu Halit Ayarcı’ya geliyor.Kitap gayet akıcı ve edebi açıdan gayet doyurucu.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu romanda geçmiş(eski) ile geleceği(günümüzü,yeniyi) karşılaştırdığı hep yazılıp söylenir.Fakat romanda bu şiirindeki sembolist öğe gibi özellikle Hayri irdal-Saatleri Ayarlama Enstitüsü-Halit Ayarcı üçgeninde çokta güzel anlatılıyor.Buarada açıkça söylemek gerekirse insan hemen cumhuriyetin kuruluş evresini aklına getiriyor ve oradaki kültürel çatışmaları düşünüyor.Ben Hayri irdal’ı yenilikleri hemen benimseyemeyen,yapsa bile tam olarak içselleştiremeyen türkiye toplumuna, saatlari ayarlama enstitüsü’nü genç cumhuriyete ve nedense Halit Ayarcı’yı da Atatürk’e benzettim.Bazen enstitüdeki aşırı yenilikleride cumhuriyet döneminde yapılan ‘’Güneş Dil Teorisi’’ ile ‘’Türk Tarih Tezi’’ ne benzettim.

Yazımı sonlandırırken şunları da söylemem gerek ki Ahmet Hamdi Tanpınar’ın psikanaliz hakkında baya bilgili olduğu anlaşılıyor romanda.

NOT: Ahmet Hamdi Tanpınar için daha ayrıntılı bir inceleme için Selahattin Hilav’ın ‘’edebiyat yazıları’’ adlı kitabında Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili eleştirisini inceleyebilir.
Ahmet hamdi tanpınar'ın insan denen burnu büyük varlıkla çok güzel kafa bulduğu romanıdır.

insan ve onun icadı olan ne varsa hepsi yarım yamalaktır. Yaptıkları saatler bile ya geri kalır ya da ileri gider.

Zamanın mutlakiyetini ve geçiciliğini anlatan Edebiyatımızın en büyük romanıdır.