bugün

entry'ler (1172)

plastik top

(bkz: patlak plastik topu kafaya takmak)

ney

dücane cündioğlu'nun cenab ı aşk adlı kitabında ;

'ney ne lenmektir ne de hislenmektir ney hiçlenmektir ' dediği çalgı..

bu nazariyeyi destekler mahiyetteki neyzen tevfik dizeleri ise ** * zihmindeki soru işaretlerini tamamen çözüp yerini mutmain bir hayranlığa bıraktırdı..

şimdiye kadar bir çalgıya dair duyduğum en özel ve en tasavvufi tespit olması hasebiyle bir dahaki cengelköy çınaraltı çay bahcesi karşılaşmamızda ellerini öpeceğim..

bundan evvel duyduğum en sıradışı çalgı yorumu ise rocker bi arkadaşın ;

'elektronik gitaradamın anasını siker' sözüydü..

sütlü kahve

istanbul üniversitesi beyazıt kampüsü'nde ne kadar tikky olduğunu tespit etmek için en az bir kere tikky borsasından en be an haberdar olabilmek için sıklıkla gidilmesi gerekilen bir kafe..

halbuki yumni kitapçılar çarşısı gibi nadide bir kitap cennetinin üstündedir , en eski üniversitemizin yavrucaklarının takıldığı yerdir , dünyanın en güzel kentinin en güzel ilçesindedir * lakin eşeğe altın semer vurmak hadisesi işte..

en kısa zamanda mekan işletmecilerinden kafenin girişine büyük bir faşizanlık numunesi olarak tikky ya da tikky avcısı olmayanlar giremez levhasını asmalarını bekliyoruz..gelişmeleri aktaracağım..

the count of monte cristo

yüzdeki götünüzden siktik mi ifadesini sahneler değiştikçe olum yakısıyor mu hiç sana ifadesine dönüştüren , iliklerimize kadar intikam zevkini yaşamamıza mani olan bir başyapıt..

özellikle filmi muhteris ruhlar korosu diye tabir edebileceğimiz , her sahnede ihtiras * bekleyen bir zümreyle beraber izleyecekseniz * ikide bir ;

-olum yapma öpme öpppmee , ulan sana kız mı yok !

-bak bak bak , tak ibneye tak ! olum acıma , bu da klasik olmasın bırakırsan sıkacak ibne sana benden söylemesi!

şeklinde serzenişlerin duyulması , dillendirilmesi bittabi mümkündür..

--spoiler--
bir de filozof , karateci , riyaziyeci , dilbilimci ve eskrimci papazın edmond dantes'e verdiği ;

-affet , bağışla bidi bidi

gibi saçmapasan öğütler beni filmin gidişatı hususunda derin acılara ram eylemişti..fakat dantes başlardaki intikamlarında iyi bir çıkış yakalamasına rağmen birkaç iğneleyici söz dışında mercedes'e karşı yelkenleri suya indirmesiyle muhteris hayran kitlesinden tam not alamadı..neyse başka sefere..
--spoiler--

--spoiler--
papazın edmond dantes'in hücresinin zemininden köstebek gibi çıkma sahnesi ise hababam sınıfı ya da köyden indim şehire isimli türk başyapıtlarından direk çalıntıdır..hollywood'a sitemkar bir mail attım..tatmin edici bir cevap alamazsam aihm'ye gidiyoruz..
--spoiler--

dramtatatam

'ne var ki bunda ? ' insanı..

her cümlesinin içinde bir cümle daha bulunmasından mütevellit denk geldiği her cümleye sürpriz yumurta gibi yaklaşan insandır aynı zamanda..

sağda solda imge arayan bu basiretinin yanında , insani ilişkiler konusunda şahsına level üstüne level atlatan bir cesareti vardır..

sorulduğunda ;

tüm cevaplarını 'doğal'lık temalı veren , ' ne var ki bunda ? ' diyen , kaba bir hesapla türkiyê'nin 300 doğu avrupa'nın 100 batı avrupa'nın ise 50 yıl ilerisinde giden bir ruha sahipdir..

bu ruh imrenilerek bakılan bir ruhdur..insanlık tarihi açısından şimdilik! pek bir kıymet-i harbiyesi yoksa da kimilerinin bireysel tarihleri açısından birçok vakıa-yı hayriyeye ve vakıa-yı şerriyeye sebep olmuştur..

yılların üzerinde çifter çifter gitmesi nedeniyle içteki ıssızlığa çok erken vasıl olmuş , olduğunu iddia eden kişidir..kanımca bu özelliğinin ifşa edilmesiyle 31 aralık toplu intihar zirvesine şeref konuğu olarak davet edilecektir..haber beklesin..

ve zanneder ki herkes onun kadar iz bırakmadan *yaz(abil)ıyor..tam burda sorulmalıdır ;

şayet olması gerektiği gibi öyle soft olsa ne okuyacak , ne dinleyecek , ne yazacak ve ne izleyecektik ?

yazarken elleri titriyor bazılarının , uçlar kırılıyor , yarım sayfada eller ağrıyor ve terliyor *..ve bunlar yüzyıllardır alabildiğine varlar..***

bu insanın coğrafyasında cereyan eden olayları , düşen cemreleri ve doğal! afetleri geniş zaman kipiyle tüm insanlık habitatına mal etmenin taa başından beri hatalı bir girişim olduğunun bilincindeyim..

hasılı oralarda çok kalmadığımdan mütevellit ben de çok bilmiyorum..ama 'hayatınızın bir anında muhakkak tanıyın ' dileklerine ortak olacak olursam * bu insana gidecek kişilere yanlarında bol bol gülücük ,* kallavisinden yaşam sevinci , kudret helvası * ve hiç susamaması nedeniyle eyüp sabrı götürmelerini salık veriyorum..

güzel bir adam - sanırım yedi güzel adamdan biri- , 'sessizlik korkutuyor insanları birkaç uyduruk kelimeyle suskunluğu dağıtmaya çalışıyorlar halbuki insanların suküneti de paylaşabilmeleri gerekir ' demiş ben de o minvalde 'günlük tatsızlığımdan ,tuzsuzluğumdan değil öyle işte ! ' diyerek gecikmiş bir cevap hakkımı kullanıyorum ve yine özlü bir söz arkasına sığınıyorum..

yüzyılın en büyük icadı*; işaret fişeği

bu şahıs hakkında alelade bir hasiye , ya da fazlasıyla akademik bir dipnot olamayacak diğer bir konu da vicdan meselesidir* **

arayışlarının * * yegane kaynağı olan , vakt-i zamanında birgün knuştuğumuzda bedbahtlığımızı bağladığımız ama ne olursa olsun vazgeçemediğimiz vicdan meselesi , incelikli olma hali ya da e hepsi..

bu bağlamda gecikmiş olan bi cevap hakkımı daha kullanmak istiyorum ki o da büyük iskender'in çağlar atlayarak gelen bir sözünün gölgesinde*:);

'endişe dünyadandır ve hayal hiçtir'

yani koskoca iskender**bile endişe dünyadandır diyorsa * sen nasıl olur da benim incelikli olma haliyle savuşturduğum olaylara kahvehane ortamında 1. dereceden cinayet sebebi olabilecek sıfatlar yakıştırabilirsin :)..

baskın karakterini olumlu işlerde kullabildiği kadar * :) sorduğu sorulara ne olursa olsun bir cevap alabilmek adına kurbanları üzerinde de prospektussüz kullandığından bazen saçmasapan , fazlasıyla akli ya da at yalanı sikeyim inananı cinsinden cevaplarla karşılaşabilmektedir..

birkaç paragraf önce öylece unuttuğumuz vicdan bahsinin ise aramızda kilometretaşı , mihenk taşı,halis muhlis oltu taşıhatta sapan taşıolduğunu belirtmeliyim..

son olarak bu entrynin amilinin kesinlikle ve kesinlikle bir level atlamak için yapılan , bölüm sonu canavarlı basit bir the mission completed olayı olmadığını söyleyeyim..yoksa insanların yaşadığı harbiden yaşadığı şu canım akşam saatlerinde yapılacak iş değil bu..melankolik hallerimize de aldırmamak lazım..bir anatole francemüridi olarak ;

'yasamla bas edemiyoruz , yine de sonsuz bir yasam diliyoruz.' yani..

kendisi ;

'şu anda buraya bir şeyler zırvalamak istememden ötesi yok..' demiş ilahi dram tatatam :) sen adamı öldürsün diyeyim ben de..

aynı anda iki kızla birden çıkmak

(bkz: yüreğimiz bölüştürülemez)

sen farkli birisin

herkes gibisin diye de bir cem karaca şarkısı var..

ağla sevdam diye bir yusuf taşkın şarkısı olduğu gibi ağlama sevdam diye bir zeki müren şarkısı da var..

beni unutma ve unut diye iki şarkı var ki ikisi de aynı kişinin..sezen aksu'nun..

yani bunlardan çok var..

istanbul belediyesi şehir tiyatroları

an itibariyle tam biletin fiyatı 1 ytl , öğrenci biletinin fiyatı ise 50 ykr olan tiyatro..

yani diyorum ki cebinizde bozukluk falan kaldıysa , pantolon cebini deliyorsa ya da rahatsız ediyorsa tiyatro'ya gidin..ben gittim , korkacak bir şey yok..

kadınların en güçlü silahı

(bkz: dünya kadar malım olacağına fındık kadar amım olsun)

not:bunu kadınlar söylüyormuş..ben sadece erkeklerden duydum..

kader

masumiyet 'i yani kader filminden daha önce çekilen kader filminin devamını istiyorum ki her şey çok güzel olsun..

hatta bu yönetmenin bütün filmlerini izlemiş bir arkadaşla gitmeme rağmen filme konuşturmadım o kimseyi ..gelsin dvd si yazıcam..

sabah namazı

süleymaniye'deyse bahsedilen ; kör karanlıkta girip mabede , aydınlıkta çıkmak..yepyeni kararlar vermek hayata dair , sekiz secdeden radikal değişimler beklemek..sonra arkasına geçip mabedin en kallavisinden bir cigara tellendirmek güzeldir..

küfür seven şoför tiplemesi

(bkz: sütü seven kamyoncu)

kader

bu sene gördüğüm en iyi türk filmi..gerçekten oluyor mu böyle şeyler bilmiyorum fakat olsaydı tıpkı böyle olurdu..

--spoiler--
aslında filmin özeti filmin sonlarına doğru bekir'in ağzından döküldü :

-herkesin inandığı bir şeyi var şu amına kodumun hayatında , benimki de sensin .'
--spoiler--

arabesk film..bekir arabesk karısı , babası , zagor arabesk..ve çok yakışmış..
hiçbir diyalog yapay değil , küfürler olması gerektiği için konulmuş gereksiz bir yerden samimiyeti yakalayalım diye değil..

vildan atasever kötü seçimdi..ama çok da göze batmıyor..unutturuyor senaryo..

--spoiler--
uğur :gerekirse orospuluk yaparım , metresin olurum

bekir : onu bu kadar çok mu seviyorsun !

bu karşılıktan sonra sahnenin bir anda pavyon sahnesine dönmesi , bekir'in masumiyetinin yok olması harikaydı..
--spoiler--

zagor orhan'ın adam bıçaklama sahnesinde harikaydı..üzerindeki terin mutedilliği , bakışlarındaki şaşkınlık , pişmanlık ve rahatlamanın birlikteliği tamamen harikaydı..

rasko

(bkz: kısa film çekebileceklerini sanan gençler)

senin o gözlerin var ya

dün arkadaşlarla kızların ne kadar kötü şeyler olduklarını 1000. defa tartışıp , savın doğruluğu hususunda uzlaşırken 50 ,60 kere dinlediğimiz şarkıdır..

adam inanmış şarkıya..hem de ölüyor söylerken..

hani masada karşımda olsa ;

'güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın ,şimdilik ölümüne kadar hayattasın! ' diyeceğim ama yok..

nakarata kadar her şey çok güzel..grup üyelerinin cenazelerini kaldırıyoruz hep beraber , herkes bi omuz atıyor , demleniyoruz..

derken nakarat başlıyor ve benim aklıma allah kahretsin ki 'senin o gözlerin var ya !!' kısmından sonra ibrahim erkal'ın unutulmaz dizeleri geliyor ;

senin o gözlerin var ya
vatan millet sakarya
insanın aklı şaşar yaa..

allah belanı versin ibrahim erkal!!..sürekli seni düşünüyorum..

kederime gelme ibrahim..

ve ben bu direk çağrışımı dillendiriyorum..kızıyorlar bana..o dakikadan sonra herkesin aklına gelmeye başlıyor..güzelleşip batağa dönüyoruz..el bende kalıyor..

nöğrüyon

yazı tura filminde güldüren ender sahnelerden birinin oyun kurucusu..

o:olgun şimşek n:olgun şimşek'in nişanlısı

o: nörüyon ?

n: nörem..

o: annenler nörüyo ?

n: nörsünler..

o: baban nörüyo ?

n: nörsün..

anna

hayatımda tanıdığım en beyaz kadındır..kocası vardı , mutsuzdu , ayrıldı..bir de sevgilisi vardı , bu sevgili daha sonra kocası oldu , anna intihar etti..

(bkz: anna karenina)

büyük insan

ekşi sözlükten bir yazarın ifadesiyle ;

90 yılların pop müzik kültürüyle hala başarılı şarkılar yapılabileceğinin kanıtı olan şarkıdır..

rasyonel yorumları bi kenara bırakalım..öznel yorumlara geçelim ;

çok rahatsız ediyor lan bu şarkı beni..

'birakirim kendimi öyle biraz da' ne kadar vahim bir cümle bu böyle..

bir de ;

söyle yillar mi daha hizli bir kurşun mu?
böyle sensiz her gün biraz yokoluşum mu?

var ki bu kısım parçada anlatılmak istenendir, sınavda garanti gelecek olandır , içirtendir , sıçırtandır..

benim anneannem de basortuluydu geyigi

(bkz: benim anneannemin annesi de kürtmüş) geyiğine benzer ki amaçlanan ikisinde de meseleye dışarıdan bakmıyorum , aslında aynı bokun farklı renkleriyiz gibi bir şey olsa gerek..

kadırga

kadirga havuzlu kiraathane , küçük ayasofya, eski sevgilinin evi gibi nadide mekanlara ev sahipliği yapan , son 20 yılı için sanıldığı gibi kabadayılar barındırmayan eminönü ilçesine bağlı bir istanbul semti..