bugün

Hayatınızda karşılabileceğiniz en sevimli ve en korkunç palyaçoyum ilk önce tanılı ve kendimde gördüğüm psikolojik sorunlarımı yazayım (ciddi).

Psikolojik Sorunlar:
-Bipolar 1 Psikoz
-Hafif Dissosiyatif
-Antisosyal Kişilik Bozukluğu
-Makyavelizm
-Sadizm Mazoşizm
-Parafili

Suç Listesi:
-Dolandırıcılık
-Hırsızlık
-Psikolojik Beyin Yıkama
-Fiziksel Taciz
-Evrakta Sahtecilik
-Hayvan Kesme

Psikozdayken insanların yüzüne gülerek korkutuyorum komik oluyor. ilokulda okul bahçesinde taş fırlatıp kafa yarardım. Ortaokulda zorbaydım lisede zorbalandım. Sevimli yüzüm var her ortama ayak uyduruyorum kız mıknatısıyım çok komik biriyim aniden mallık ya da sakarlık yapınca insanları güldürüyorum. Senin içine şeytan girmiş diyenler oldu senden korkuyorum diyenler olanlar hatta yolunu bile değiştiren oldu garipsin falan diyorlar bu kadar.
kendimizden sakladığımız yüzümüzdür.
Rüyama siyah yüzlü olanı girmiştir.
Arka planda samara vardı sonra onun dibine girmiştim bana kızgın bir ifade ile bakmıştı.
güldürmeyen onun yerine korkutan varlık. ben çok korkuyorum bunlardan. koskoca adamım oysa sjsj.
pennywise' ı akla getirip ürkütür. bir de palyaço kılığındaki seri katil de var: john wayne gacy.
o da demiş ki o palyaço benim.
pinpon topu burnumuzda, biz sevimli palyaçoyuz.
idolüm.

Ömrü hayatım boyunca palyaçodan daha faydalı, daha saygın, daha anlamlı bir şey tanımadım.

onu ağlatan ve aşağılayan, sokaklara atıp dilendiren canilerden bir gün elbet hesap sorulacak.
Turgut uyarın çok sevdiğim bir şiiri.

ayrıca part-time olarak yapmak istediğim meslek, ee öğrenciyiz abi.
işte o palyaço benim.
komik bulmadığım ve sevmediğim şey. dayak atma hissi uyandırıyor.
harikulade bir heinrich böll kitabı.
görsel

Korku verir.
Şiiri muhteşemdir.
(bkz: it) filmi/romanı piyasaya sürüldüğünden beri artık insanları pek de eğlendirmeyen animasyon aracı.
Aslında korkunç karakterdir.
Çok güzel bir şiirdir. Osman sonant'da harika bir şekilde okumuştur.
bir turgut uyar şiiri.

kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize....
sabah sabah osman sonant'ın yorumu ile dinlemek bir başka güzel.
Pennywise the dancing clown, bana ilk cagristirdigi.
turgut uyar - osman sonant.
çocukken kabusumdu. büyüdük korku filmlerine konu oldu. demek ki boşuna korkmamışım o zamanlar. ne kadar da ileri görüşlüyüm. tınrım.
Adından bile korkarım kırmızı saçlar felan ayyhh anam ayhh..
en sevdiğim şiirlerden şaheser.

i.

kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize

kim sevmezdi çiçekleri filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan” dedi

bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım

herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz

biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde

ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz

ii.

umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun

bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte

rakı doldurun! eksilmesin

iii.

bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz

hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
”duyamadım”, derdim, “tekrar et!”
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz

hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum

kahrol, kahrol!
diyorum

iv.

geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
”olur öyle” dedi palyaço,
”herkes alçaktır biraz”
”otur ulan!” dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz

”rakı doldur!” dedim, “eksilmesin!”
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim

örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim

ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz

v.

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
”ben sevmezdim” dedim, “yalan”
dedi
bunu palyaço söyledi.
palyaço söyledi, ben yazdım.
yazmasam, alçak olacaktım.
hem ben roman da yazdım biraz.

bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi

biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz.

vi.

haydi sirtaki yapalım palyaço.
rakı doldur, yine eksildik biraz.
görsel
Sirtakiye varrrım ama önce şu balonumdan al sayın yazar.
güncel Önemli Başlıklar