sokakta gezmeleri yasaklanması gereken ya da iran misali kapanmaları zorunlu hale getirilmesi gereken kişilerdir. Tek faydaları diğer kadınların kendilerini güzel hissetmesini sağlamalarıdır.
makyaj yapmasını öğrenmeleri ve daha güzel makyajlar için, öneri verilmesi gereken kadınlardır. önerilerime devam ediyorum yavrucanlar. her şey sizin için. ben mac'in makyaj uzmanı değilim ama öneri verebilecek kadar da bi şeyler biliyorum sanırım.

haydi bakalım buyrun:

*fondoten renginin yanlış seçimi: şimdi bazen tanımlanamayan cisimler görürsünüz. suratları başka renktir. ya bembeyaz ya turuncu -evet lan valla var- ya da.. zaten başka renk kalmadı lan neyse.. işte bu kısçeler almışlar fondoteni öyle bakmadan etmeden. insan bi lokma eline damlatır, bi bakar "ten rengime uygun mu değil mi?" der, bi düşünür. ama nerdee? sanki poposuna sürecek, kimse görmeyecek. kızım bi aldığın şeyi denesene. elinin üstüne sık azcık. en az orda renk farkı olur. genelde yüzünle renk farkı pek olmaz böyle yaparsan. yoksa yüzün bembeyaz görünür, cranberries'in "zaaabeeeeh zaabeeeeeh" * şarkısını sana armağan ederim, çok pis dalga geçerim. bronzlaştırıcının da cılkını çıkartmayın. amele yanığı filan diye dalga geçerken amelenin ta kendisi olursunuz ruhunuz duymaz.

doğru uygulama: (bkz: kate hudson)
görsel

bi halta yaramayan uygulama: (bkz: catherine zeta jones) (zaabee)

(bkz: çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız)

görsel

*dudak kalemi kullanımının bokunun çıkarılması: aklıma ilk gelen isim bülent ersoy. yıllarca dudak kalemini yanlış kullanarak bir makyaj malzemesinin adını kötüye çıkardı. çok eskiden, "dudak kalemi" diyince birisi (kim, niye der onu sorma) titremeye başlardı tüm vücudum, soğuk terler boşanırdı her zerremden (şiir yazayım ben). makyaj malzemesi alacağım zamanlarda, "lip liner" yazısını gördüğümde hala irkilirim, hala o dudaktan taşan, "giriş yoktur" gibi mesajlar veren çizgiler bana lost'taki gibi flashbackler yaşatır. kaçarım o reyondan..

ama artık o günler geride kaldı.. bir makyaj uzmanı bana bir masal anlattı. öğrendim ki dudak kalemi dudak rengine yakın ya da bi ton açığı, bi ton koyusu şeklinde kullanılırmış. dudağı büyük göstermek için dudak çizgisinden dışarı sürülmezmiş. sürenleri büyük lanetler bekliyormuş. bülent ersoy diyorum lan daha ne diyeyim?!

yanlış uygulama:
görsel

biliyorum, anlıyorum, sizinle aynı hissiyatı derinden paylaşıyorum. dudağımız angelina jolie gibi değil. ama ne yapalım? allah bizi de böyle yaratmış. doğru uygulamalarla dudağımızı büyük göstermek elimizde.. ya şimdi bak. angelina'nın dudağı gibi olacak dersem sende yersen o senin bileceğin iş. inanmayın böyle şeylere.

doğru uygulama:
http://img527.imageshack....820/kalicimakyajdudak.jpg
http://img527.imageshack.us/img527/7669/a3bd2h.jpg

dudağı büyük göstermek için yanıp tutuşmak: evet evet. ben yapıyorum bunu. sizde yapın. bi defa, koyu renk ruj sürmeyin. dudağı ufak, miniminnacık gösterir. parıltılı rujlar kullanın. zaten onların parıltısından milletin gözü kamaşır, "dudağı da inceymiş lan bunun ıyy" filan gibi aşağılamalara maruz kalmazsınız. ahaha. şaka bi yana, parıltılı rujlar ya da parlatıcılar dudağı büyük göstermek için her zaman işe yarar. erkeklerin gözleri, konuşurken parlak dudaklarınıza kayıverir. çok güzel bi şey lan, dudaklar çok seksi. keşke angelina gibi dudağımız olsaydı.

"tüm bunlar benim dudağımda işe yaramıyor lan" dersen eğer, ben bikaç sene sonra dudağımı şişirtmeyi düşünüyorum. bana bi mesaj at. iyi bir yer bulup beraber gideriz. tamam mıı?

itiraf: bu entry çok uzun oldu bak valla billa kimse okumayacak. sonlandırmak istiyorum o yüzden.
başlığım canlanmış bugün. ben önerimi yapar giderim yavrum. önerilerime de devam ederim yoğun talep olursa. hadi öptüm kib kısçeler.

edit: imla kılavuzunu yanımda taşıyacağıma and içerim..
bu kadınlar ilkokulda resim dersinde de zayıftırlar.
iş hayatında zorunlu sayıldığından mecbur hisseder bazısı kendini yüzüne boya çalmaya göze far sürmeden kalın/ince kalem çeker rimel ya sürer ya sürmez bir de kirpikde topaklanmış hali vardır ki sürmemesi daha hayırlı olur.allık sürer ama makyaj bilmediğinden altına fondoten yada pudra sürülmesi gerektiğini bilmez bazılarıysa allığı yanaklarına boca eder elmacık kemiğinden başlayıp kulaklara varana kadar aynı heidinin sağlıkdan kan fışkıran al yanakları gibi gün içinde uçar uçmasına sürülmesi gereken halini bulur kendiliğinden de o vakte gelene kadar geçtiğin sokaklar, yüz yüze geldiğin kimseler o gözler unutmaz seni bilmesem de yaparım ne var ki demenle ortaya çıkan hazin sonucun telafisi olmaz, hem niye ısrarla makyaj doğallık iyidir doğallığa aşık olan erkek sayısı hiç de az değil gel yol yakınken ya öğren bu işi yada yapma çünkü en değerli giysiniz cildiniz.*
yüzlerini sirk panayırına çeviren kadınlardır. doğru makyajda makyaj farkedilmez. gölgelendirmeler ustalıkla yapılır.
dolu bir rimeli kirpiklerine boşaltabilecek kapasitededirler. kirpiklerinin eni bir santim uzunluğuysa iki santime yaklaşır bunların. o kirpiklerde top top olmuş rimel parçaları durur. bu şekilde gözlerini ortaya çıkardıklarını zannederler. allıkları favorilerinin* üzerinden başlar, yanaklara doğru kıpkırmızıdan cırtlak portakal rengine kadar geniş bir palette sert bir çizgi oluşturur. elmacık kemiğin üst kısmı kıpkırmızı, alt tarafıysa bembeyazdır. böylelikle süper seksi olduklarını umarlar. göz morluklarını kapatmak için kullandıkları beyaz maddeyi dağıtmayı unuturlar, oraya koydukları gibi kalır o. o beyazlık ordan florasan lamba gibi el sallar gören herkese.

makyaj malzemelerini renk renk kalem, suratlarını da resim defteri olarak görürler.
fondoten sürmeyi de beceremediklerinden dolayı, suratlarıyla boyunları arasında minimum 4 ton fark olan kadınlardır.
bi kadını vezir de eden rezil de eden şeyin makyaj olduğunu düşünürsek, bu tip kadınlar rezil olmayı tercih edenlerdir.
görüldüğünde "bu palyaçonun burnundaki kırmızı top düşmüş galiba" diye düşündüren kişilerdir...
bıyıklarını makyajla kapatmak isteyip kapatamazlar, en iyisi bırak özgür kalsın.
dersane kütüphanesinde bir öğretmen sıfatını da taşıyorsa daha vahim durumdaki kadın kişileridir. soru anlatırken mecbur yüzüne bakmakta olan öğrenci öncelikle bronzun her tonu fondotenden parça parça renklerde bir yüzle karşılaşır, ardından allığı sadece yanak kırmızılaştırıcı olarak öğrenmiş hatun kişisinin yanakları göze ilişir. gözlerindeki tuhaf mavi yeşil kalem ve dudakları büyük gösterme amaçlı taşırılarak sürülmüş cart pembe ruj cabası.**
varolan güzelliklerini biraz renklendirerek vurgulayacaklarına suratlarını tuale çeviren kadınlardır. en yaygın görünen ortak özellikleri kilolarca fondöteni yüzlerinde taşımak için yaptıkları yarışlar esnasında boyunlarının bembeyaz sırıtmasıdır.
rujun daha kalıcı olmasını istiyorsanız dudaklara krem sonra fonditen sürün öncelikle sonrasında ruj renginde bir kalemle üzerinden geçin ve rujunuzu sürün saatlerce yemek yeseniz öpüşseniz vs. kalıcı bir hal alacaktır.
insanın göz zevkini bozmayı çok iyi bilen kadınlardır.
Herkes annesinin karnında öğrenmedi ya,yapa yapa öğrenecekler.
görüldüğü yerde boyama kitabı verilmesi gerkeken kadınlardır. allığı fazla kaçırıp suratı kıpkırmızı olmuştur. hala anlamıyorlar haa! öküzlüğüne mi illa şu suratınızı kıp kırmızı ediyorsunuz anlamış değilim.*
(bkz: birinci geleneksel halk eğitim makyaj kursu)**
genellikle gözleri ile yanakları arasında bir çizgi olur.
ne giyerlerse giysinler gözlerine elişi kağıdı yapıştırmışçasına bir imajla mor far süren, pastel boyayla boyanmışçasına kırmızı ruj süren güzel insanlar.
bakılmaması gereken kadındır.
Kadının yüzüyle boyalar tepkimeye girmiş gibi gözükür, korkutur.
(bkz: bülent ersoy un panda makyajı)
genel olarak bakıldığında arap kadınlarıdır. evet arap kadınları makyaj yapmasını bilmezler. dayarlar pudrayı yüze beyazlasın diye ardından çok suni olduğunu düşünüp allığa saldırırlar sonrasında dudak kalemiyle bülent ersoy edasında dudak boyarlar geriye kalan berbat bir yüz olur.
öcü gibi dolaşan kadınlardır. (bkz: evlerden ırak)
browni yemiş gibi ruj süren kadınlardır. yanakları pinokyo yanağı gibidir, çok kırmızı..
-hülya*.. sen kömürlüğe mi düştün?
resim yapmasını bilmeyip, resim yapan zat gibidir.
tek kötü tarafı ; işin içinden 'bu soyut sanat ' deyip yırtamaz.