bugün

keyshia cole'un vokal performansına hayran olduğum.
p.diddy'nin inanılmaz bayık vokali * ile insanı çileden çıkaran düet.
görüp tanıdıkça daha beter aşık olduğum kıza dinlettiğim ve akabinde if you could only see, your heart belongs to me dizelerini mesajla gönderdiğim p.diddy ve keyshia cole düetidir..

sonuç olarak bir beraberlik başladı *
cok güzel bir p diddy keyshia cole düeti.. Ancak;

Ya Diddy, güzel kardeşim.. Tamam sinirlendin kiz arkadasina, aradin hafiften tehdit de ettin güzel. Peki o nasil yavsakça bir gülüştür?

--spoiler--
hu ho ha hah hah hah that's really how it goes down right heh heh heh hi ho ha..
--spoiler--

Topsun olm.!
güzel ve hareketli bir gloria gaynor parçası. sözleri:

I've been spending too much time
Living in your world instead of mine
Telling myself that's where I'd rather be
Pouring the coffee and pouring the wine
Waiting for you to have forever in mind
So much more than childish fantasies

It's the last night
It's our last kiss
For tomorrow I'll be gone
It takes more than love to keep me in your arms
It's the last night
Come the sunrise
You can catch me moving on
It takes more than love to make a woman feel like she belongs

See I've got dreams, I've been dreaming too
Maybe this time I will see them through
With a man who wants a love for keeps
I put on my lipstick and pack me a bag
Check my look in the mirror and call me a cab
Gonna drive 'til your pull is out of reach

Oh, it's the last night
It's our last kiss
For tomorrow I'll be gone
It takes more than love to keep me in your arms
It's the last night
Come the sunrise
You can catch me moving on
It takes more than love to make a woman feel like she belongs

I wish you the very best, you know I really do
You'll find someone who has temporary dreams like you
Baby, mine, mine go on forever
I can feel the future and the wind inside my hair
Something's trying to tell me there's a whole new world out there
Baby, I'm sure it just gets better

Oh, it's the last night
It's our last kiss
For tomorrow I'll be gone
It takes more than love to keep me in your arms
It's the last night
Come the sunrise
You can catch me moving on
It takes more than love to make a woman feel like she belongs
moby in son çıkarmıs oldugu albümünün ismi.
son gece.
don mckellar tarafından yazılan, yönetilen ve başrolünde oynanan 1998 kanada yapımı leziz film.

"It's not the end of the world... there's still six hours left"* gibi süper bir tagline'a sahiptir.

dünyanın sonunun geleceği ve tam saati, uzun süre önceden insanlara bildirilmiştir, yapılabilecek hiçbir şey yoktur ve herkes buna hazırlıklıdır. kimisi geceyarısına kadar yatabildiği kadar kadınla yatmaya çalışacak, kimisi büyük bir salonda piyano resitali verecek, kimisi konsere gidecek, kimisi evinde noel yemeği gibi bir yemekle ailece son saatlerini yaşayacaktır. bazılarının ise hiç bir planı yoktur. işte filmin ana karakteri patrick wheeler hiç bir planı olmayanlardandır. ancak buna rağmen, son saatlerini çok ilginç şekilde yaşayacaktır.

"dünyanın sonu 6 saat sonra gelecek olsa siz ne yapardınız?" sorusunu izleyiciye soran bir filmdir.

--spoiler--

filmin adı last night/son gece olmasına rağmen, hava hep aydınlıktır ve film boyunca daha da aydınlanır. finalde zaten büyük bir ışık hüzmesi her yanı kaplar.
guantanamera eşliğindeki final sahnesi akıllarda yer edecek türdendir.
--spoiler--
(bkz: where did you sleep last night)*
kadrosu Keira Knightley,Sam Worthington, Eva Mendes, Guillaume Canetden oluşan başta seri olmasa da saran, düşündüren müthiş bir filmdir.

--spoiler--
*
jo açısından bakılırsa olaya; eski sevgilisine, eşiyle mutsuzken onu düşündüğünü, birşeyler yolunda gitmediğinde onu düşündüğünü açık ve net bir şekilde ifade etmiştir, kocasına olan sevgisinden asla bahsetmez ama eski sevgilisine olan aşkı ortadadır, eski sevgilisiyle olmama nedeni ertesi gün kocasının yüzüne bakamayacak olmasındandır kocasına olan aşkı ya da sevgisi ona engel değildir.
michael baştan çıkarılan erkekten başka bir şey değildir ki laura gibi bir kadının da baştan çıkarıcılığı cabasıdır.
laura hakkında bilgi sahibi değilim onun tarafından da bakamıyorum olaya *
ve alex şu sözlükte her dişinin hayatında bir alex muhakkak vardır birgün eşofmanlarınızla marketten çıkarken denk gelmek istediğiniz ya da evinizin önünde sizi beklerken hayal ettiğiniz bir alex. üzüldüğünüzde, canınız yandığında hemen aklınıza düşen yıllar sonra bile uykusuz bir gecenizin sebebi olabilecek biri. suçsuz,hatıralarınız tarafından desteklenen..hatırlamakta bile güçlük çektiğiniz zamanlarınızın tek ve diğer şahidi. jo için alex öyle biri
özetleyecek olursam jo için alex'in yeri çok başkayken laura michael için sıradan biriydi, sonuçta herzamanki gibiydi.

tavsiye olunur ki eski sevgilinizi düşünüyorsanız * izleyiniz
gerçeklerle dolu bir film.

--spoiler--
birileri yaptıklarından pişman olur,birileri yapamadıklarından.
--spoiler--
televizyonda kanal gezinirken rastladığım ve iyi ki izlemişim dediğim Massy tadjein' in yazıp yönettiği, Keira Nightley, Sam Worthington, Eva mendes ve Guillaume Canet'in oynadığı filmdir.

ilişkide aslında hiçbir problem yokmuş gibi görünse de yaşanan eksiklikleri, özlemleri, "insanın mutluyken de baştan çıkarılabileceğini" anlatan bir film.
karısıyla hiç alakası olmayan bir kadından hoşlanıp onunla birlikte olan bir adam - michael. eski erkek arkadaşıyla karşılaşıp onunla *bir gece geçiren bir kadın - joanna. sevgilisi / karısı olan erkeği ısrarla baştan çıkarmaya çalışan diğer kadın - laura. ve tabi ki alex...
aşılmaması gereken sınırlar. belkiler, keşkeler...
kadınların durmayı bilmesi ancak erkeğin dürtülerine engel olamaması.

bir kalbe 2 kişinin sığmayacağına inandığımdan mıdır nedir bana tuhaf gelen ama gerçek olan bir film.
aldatmak üzerine kurulu izlediğim en vurucu filmlerden.

netten bulduğum bir alıntıda şunları yazmakta,

"sadakatsizlik nedir? sevişmek? flört etmek? aklından geçirmek? new york’lu mükemmel çift joanna ve michael, michael’ın çekici ve işveli bir arkadaşıyla çıktığı iş gezisi sonrası aldatmak, pişmanlık ve arzu üzerine acı bir biçimde kafa yoracaktır. ama bunun sonucunda joanna eşini suçlayacak ve başkasının kollarına itecek, sonra da kendisine hâlâ âşık olan eski erkek arkadaşıyla öylesine buluşacaktır. bu işin sonu nereye varacaktır? iran asıllı amerikalı senarist massy tadjedin’in ilk yönetmenlik denemesi olan bu romantik dram, 2010 toronto film festivali’nin kapanış filmi oldu."

film aslında yavaş gibi görünüyor, ama ne olursa olsun, o siyahla beyazın arasında giden tonlarında içine de çekiveriyor bir şekilde. sam worthington da, keira knightley de iyi iş çıkarmışlar. eva mendes ise, çok pardon şahsı kanaatimce ''gecelik ilişkiler peşinde koşabilecek olan kaşar olabilitesi yüksek abla'' yı oynarken de layığına bürünmüş. alex adlı joanna nın eski sevgilisini oynayan fransız abiyi de herhangi bir filminden hatırlamadığım için, onun değerlendirmesini de başka filmlerini de bilenler yapsın.

--spoiler--
karakterlere ya da ikili ilişkilere de gelirsek, bir kere michael ilk geceki atışmalarında bile 'seni seviyorum' derken dahi, o kadını düşündüğünü belli etmekle kalmayıp, bir taraftan da muhtemelen ki büyük çoğunlukla da öyle sevdiği karısının aklına şüphe düşürmemek için, elinden geleni yapmaya çalışıyor. filmin birçok karesinde, hatta ilerleyen yerlerinde laura ile muhabbet ederken dahi olan bakışları, ''seni arzuluyorum, ama karım var ve onu seviyorum'' dan başkası değil. her konuşmalarında ya da bakışmalarında sürekli ''ne yapsam, yapsam hata eder miyim, onu arzuluyorum ama karımı da seviyorum, o beni aldatmaz, ama yaparsam da bileceğini düşünmüyorum, yalan söylerim, yapacağımdan da geri kalmam, bir kerelikten bir şey çıkmaz'' lara kadar gidiyor havuza indiklerinde, ki zaten sonunda kendini tutamayıp, aslında daha en başından beri yapmış olduğu yanlışın altına imzasını atıyor.

joanna ise, daha çok duygu kadını, her halinden belli aslında. sadık gibi duruyor, fakat eski sevgilisini gördükten sonra, eski duyguları bir anda günışığına çıkıyor, evliyken bile evinde saklamış olduğu fotoğraflardan, eski günlerini yad ediyor, kocasıyla birlikte iken filmin başında gittiği davete hazırlanmadığı kadar, onunla buluşmak için hazırlanıyor. yönetmen abi, iç çamaşırlarını kadraja soktuğunda zannımca, onu aynı zamanda da tutkuladığını da göstermek istemiş. filmin ilerleyen noktalarında - sadık - demiştik, aslında kendisinin de pek sadık kalamadığını görüyoruz. alex'le ilk taksiye bindiklerinde, kocasının telefonunu açmıyor zaten. işin asıl bomba kısmı ise, griffin dunne abinin de araya girdiği yemek yerkenki dönen konuşmalar. çünkü burada evli olduğu anlaşılana kadarki haline bakılırsa, alexin yanında kız arkadaşı gibi görünmekten ya da öyle olduğunu düşünülmesinden gayet memnun joanna. o anda belki de 2 dakikalığına bile olsa kocasını unutuyor, fakat evlilik olayına girildiğinde muhabbet esnasında, ortam buz kesiyor, bir de denk geldiği arkadaşının verdiği falsoyla -michael nerede diye sormuştu- olay, joannanın artık michael in telefonuna bakmak zorunda hissetmesine dönüyor, ki telefonunu sessize alıp hiç de bakmayabilirdi, fakat onu da geçiştirip yalan söylüyor. devamında ise, alex ile sevişmemek istemesi bir nebze de olsa sadakatini gösterir, evli bir bayan olduğunun farkındalığına bir parmak bal çalmak gibi bir şey. fakat evlilik olsun, gerçekten adam gibi bir ilişkide olsun, sadakat in ya da yalan söylemenin, hele ki bu tarz konularda, sadece sevişmekle mi sınırlı olduğu da yadsınamaz bir gerçek tabii ki.

elin oğlu demez mi, eski sevgilini gör, neredeyse adamın içine düş, adam için hazırlan o kadar, kalkıp bir de fotoğraflarını sakla, sonra yemeğe çık, duygularını yeniden ifade et ki yine evliyken, hadi o arada da öpüştüler de, sevişme olayında ''yapamam'' de. bu da bakış açısıyla alakalı, ama yine de sadakat denen olaydan tek beklenti bu değil, olmaması gerek. bir de şöyle düşünmek lazım, kocasının o kadına zaafından emin olduğu için, eski sevgilisini gördükten sonra, muhtemelen onunla olmak istiyor, ama kocasının gömleğinin içine bıraktığı nottan, böyle bir şey düşünmediğini anlıyoruz, ki alex'e de bundan bahsetti zaten.

tabii asıl eşekoğlu eşek olan ''maykıl evaya kaykıl''* var. la itin oğlu, tamam zayıf mayıf ama gül gibi karın var. hem de bak uyumlusunuz da, bence iyi çiftsiniz, tamam eva mendes de gadanallah, ama kapat kardeşim gözlerini, evli barklı adamsın, neyine yetmiyo karın. yapın iki tane de bebe, eviniz de güzel, bakın keyfinize. ondan çok feci kızdım sana, bambulardan yapılmış sopaları götünde hoplatasım var, ama hadi yine döndün karına, o notu aldıktan sonra yediğin bokun farkına vardın, ki karın da ipten döndü, o da yarım ekmek aldattı seni.
--spoiler--

hülasa çok laf demeden, çok şey söyleyen bir film çıktı karşıma. fakat aldatma, sadakat, yalan söylemek konularında insanın içine gerçekten cuk diye oturacak bir film bu, zannımca öyle kolayına hazmedilebilecek bir film değil. yine de izlenmesi bir şey kaybettirmez, aksine üzerine kafa yorarsınız.
sonuyla insanı ortada bırakan bir film. soru sorup cevaplayan bir film değil. bütün duyguları olduğu gibi anlatıyor ve izleyiciyi düşünmeye bırakıyor aşk, sadakat ve pişmanlıklar üzerine. insan yaptığı şeyler kadar, yapmadıkları için de büyük pişmanlıklar duyuyor.

--spoiler--
filmin ilk başlarında partide joanna birileriyle samimi bir şekilde konuşuyor. ve bu sırada kocası da terasa çıkmış laura'yla. neden terasa çıkılıyor? ortamda sigara içilmiyor olsa ve dışarda içseler hadi neyse diyeceğim ama öyle bir durum da yok. ellerinde içkiler muhabbete dalmışlar. o sahneyi görünce içim acıdı. joanna da benim gibi oldu eminim. kadın hisseder. kadın kısmı gerçekten hisseder. allah öyle yaratmış yapcak bişey yok. joanna'nın da içine şüphe düştü haliyle. sonra arkadaşına falan soruyor kimdir necidir bu kadın diye. kocası da hiç bahsetmemiş. 3 ay olmuş beraber çalışalı, beraber yurt dışına bile gitmişler iş için. nasıl bahsetmez karısına? üstelik filmin ilerleyen zamanlarında anlıyoruz ki maykıl etkilenmiş bu kadından o zamanlar.
eve geldiklerinde tartışma çıkarıyor joanna, haklı olarak. bana neden bahsetmedin ondan diye. laura'nın güzelliğini geçtim çok çekici bir kadın. cazibesi var. bu yüzden daha bir kıskanıyor laura'yı, normal olarak. bu tartışma sırasında maykılın hareketlerine bakıyorum adam yakalanmamak için uğraşıyor. yani duygularını açığa vurmamak için kendini öyle bir kasıyor ki. bu yüzden daha çok susuyor. o sustukça karısı deliriyor. konuşsana be adam?! adam konuşmayınca kadın ne konuşsa boş. o sinirle alıyor yorganını, salona geçiyor. gecenin bir yarısı kocası geliyor özür diliyor, gel yatağa diyor. insan orda bir sarılır, ne bileyim gönlünü alır, sonra çağırır. tabi ben gibi düşünen joanna gitmiyor yatağa. bizim maykıl sonra akıl ediyor böyle gönül alamayacağını ve yemek yiyek diyor. aferim. böyle olur bu işler maykıl.

beraber yemek yiyorlar falan düzeliyor araları. ertesi gün işe gidecek maykıl. laurayla beraber tabiki. karısı da o sabah kahve almaya çıkıyor ve kimi görse beğenirsin?! eski sevgilisini görüyor. onu görünce şaşırıyor tabi. buluşma kararı alıyorlar akşam için. joanna eski sevgilisiyle olan resimelrini falan saklamış hep. onlara bakıyor sonra hazırlanmaya başlıyor. bir bakım yapıyor, bir özeniyor kendine. iç çamaşırını özenle seçerken kamera yakın çekim yapınca anlıyorsun ki kadın onunla olmayı aklından geçiriyor. ilk orda anlıyoruz bir şeyler olacağını. normalde o kadar özenli değil çünkü. ha, kendini seksi hissetmek için de giymiş olabilir. e bu da aynı kapıya çıkar sayın okuyucu. bir evlilik yıpranıyor şu dadikalarda, üzülüyorum.(

bu arada maykıl da iş yemeğinde. adam efendi efendi yemeğini yiyor, laura ise onu baştan çıkarmanın peşinde. maykıl da apaçık istiyor kadını. gözlerinden belli. ama sabrediyor. sadık olmaya çalışıyor. sadık olmaya çalışmak tuhaf bir yaklaşım. buna sonra değineceğim.

joanna eski sevgilisiyle içki içiyor. adamın ona dokunmasına müsaade ediyor sürekli. aralarında tensel ve duygusal bir çekim var belli ki. evli olduğu halde buna izin veriyor. burdan itibaren aldatmak nedir?i sorgulamaya başlıyor insan. aldatmak biriyle sadece yatmak mı? yoksa onunla olmayı aklından geçirmek ve aslında hep onu istemek mi? gecenin ilerleyen saatlerinde alex -eski sevgili- joanna'yı iş yemeğine davet ediyor. gelemem cık mık dese de gidiyor onunla. yolda giderken kocası arıyor bunu. ama cevap vermiyor telefonuna. çünkü suçlu! bunu biliyor. o an konuşsa kendini çıplak gibi hissedecek. kocası sanki her şeyi öğrenecekmiş gibi hissediyor, açmıyor. bir de o an bozulsun istemiyor. gidecekleri yere gelip yemeğe başlıyorlar.yeni tanıştığı kişiler bunların arasında bir şey var sanıyor. çünkü joanna öyle hareket ediyor. böyle davranırken, orda olan bir arkadaşı bunu görüp ''napıyorsun? maykıl nerde?'' diye sorunca bu mal gibi kalıyor. masadaki herkes de evli olduğunu öğreniyor. bizim yaşlı amca şak diye anlıyor durumu. joanna'yı kocası arıyor gene ve bu kez bakmak zorunda. evli olduğunu öğrendiler çünkü. o telefona bakmak zorunda. kocası nerdesin naptın bugün diyor? o da bişeyler geveliyor ve dışarda yemekte olduğunu söylüyor. yalan söylemiyor ama tam doğruyu da söylemiyor. masaya geldiğinde sigara içmeye kalkıyor alex ile yaşlı amcanın karısı. joanna da gidecek oluyor ama bizim yaşlı amca çakal tabi, sen kal diyor. azcık konuşalım. kocasının bugün burda olduğundan haberi var mı? kocasını seviyor mu? alex hakkında ne düşünüyor? falan filan ne varsa soruyor. bir yerde izleyicinin vicdanı oluyor adam. joanna cevap veremedi tabiki.

bu arada aynı saatlerde bizim maykılgilin -maykılgil- dayımgil der gibi oldu- yemeği bitiyor. laura içki içicem ben, diyor. bizim maykıl ''ben de'' diye atlıyor hemen. adam deli gibi istiyor kadını. ah maykıl, iradeli bir adamsın aslında ama işte.. bunlar içkiyi içerlerken laura, ''geçen iş seyehatinde bacağımı ellediydin bilerek mi yaptın?'' diyor. kadındaki yüzsüzlüğe bak. eveleyip geveliyor maykıl. kadın da hoştu aslında gibisinden bir laf ediyor. bizim maykıl zor dayanıyor tabi. sonra bunlar içkiyi başka bir yerde içmeye karar veriyorlar. yolda giderken ''karın nasıl biri'' diyor laura. iyi biri diyor. iyi biri nasıl bir laf ya? desene beni mutlu ediyor, bağlıyım ona desene?! işte gerçekten seven insan der bunu. diyemiyor. kuru bir 'iyi' lafı çıkyor ağzından. üzdün beni maykıl. ''nerde şimdi ne yapıyor?'' diyor. ''bilmiyorum'' diyor bu da. tamam bilmiyorsun, tamam telefonuna çıkmadı ama bunu neden belli ediyorsun elaleme? maykıl hiç kafan çalışmıyor. beni sinir ettin maykıl. bunlar havuz başına gidiyorlar içki ve havlularını alıp. gitmeden önce karısını arıyor tekrar, iş yemeğindeyim hala diyor. karısı da alexgille beraber olduğu için eh o zaman, yarın konuşalım, diye başından savıyor. bunlar iniyorlar havuza. soyunuyorlar. maykıl hazuva giriyor küçük çocuk gibi çekiniyor. çekinmesi yapacaklarından korkmasından ötürü. aldatmamalıyım mantığı var onda. bu arada laura da hikayesini anlatıyor ona. sevdiği varmış bu laura'nın. çok seviyormuş, aldatıldığı halde sevöeye devam etmiş. ama sevdiği ölmüş. kadın belki de bu yüzden artık umursamaz olmuş. ahlaka uygundur değildir o ayrı konu ama boşvermiş biri olduğunu görüyoruz. çünkü eğer yaşıyor olsaydı hala onunla beraber olmayı isteyecek kadar seviyor. ve aldatma üzerine çok güzel bir şey söylüyor. ''aldaymamalıyım diye düşüncem yok, sadece bunu yapmak istemem'' diyor laura. işte bu güzel bir laf. aferim laura.

joannagilin yemekleri bitiyor. aklına birden kocasının arkadaşının köpeğini beslemek geliyor. alex ile beraber gidiyorlar. ve konu ayrılık sebeplrine geliyor. alex kızgın joannaya. joanna bununla kocasıyla sevgili oldukları dönemdeki bir ayrılıktan sonra tanımış. ve bununla sevgili olmuş. maykılı sevdiğini düşündüğü için de alexi terk etmiş. alex böyle dile getiriyor. ama joanna diyor ki benim aklımda hep sen vardın. bunu ilk buluştıklarında içki içerken de demişti. kafamın karmaşık olduğu zamanalrda hep sen geliyorsun aklıma diye. ve burdan öğreniyoruz ki joanna buna bağlı! o gece onunla beraber olmak istiyor alex ama joanna kocamı aldatmamalıyım diye yanaşmıyor ve sadece uyuyorlar.

bizimkiler uyuyadursun, maykılla laura çoktan sevişmişler. evet. maykıl iradesine sahip çıkamıyor ve yatıyor kadınla. sabah olduğunda maykıl takımının içinde bir notla karşılaşıyor. notu karısı yazıyor ve ben çok büyüttüm tartışmayı aldırma gibi bir şey yazıyor notta. adam karısını aldattı, notu okuyunca içine ateş düşüyor tabi. hemen ilk uçağa atlayıp evine dönüyor. alex de gözünde yaşlarla memleketine dönüyor. joanna da evine gidiyor. kederli bir şekilde sigara içip ağlarken kocası geliyor. işte o sahne muhteşemdi. ikisi de birbirini aldattı, ikisinin de gözlerinde bu his vardı. joanna'nın kalbi alex için atıyor. maykıl ise benim laurayla aramda bir şey yok demesine karşın onunla yatıyor. suçluluk hissi var. maykıl karısını ağlarken görünce o tartışmadan dolayı ağladığını sanıyor. karısı da gerçekten sadık kalıp onu görmek için hemen geldiğini sanıyor. birbirlerine sarılıyorlar akıllarındaki binbir düşünceyle.
--spoiler--
senaryosu klişe çiftlerin birbirini aldatması üzerine kurulu. ancak anormal olarak durgun derece de, daha sürükleyici hale getirilseydi kesinlikle çok daha iyi olurdu. cast seçimi çok iyi yapılmış. ancak çok daha iyileri için match point, vicky cristina barcelona, closer..
good charlotte'nin şarkısı. mart 2012'de klibi yayınlanmıştır. son olarak amerikan pastasında soundtrack olarak da kullanılmıştır.
bir little walter parçası. pek arabesk ve pek melankoliktir...
keira knightley'nin göğüslerinin avatar'daki elemanın göğüslerinden küçük olduğunu gördüğümüz genel itibariyle sıkıcı film. kadın bildiğin tahta lan. eva'yı da sevmem, keira da memesiz ee ne anladım ben bu filmden. en güzeli itti bence.

--spoiler--

adamın aldatacağı zaten filmin başından hatta başlamadan dvd kapağını okuduktan sonra bile anlaşılabilen cinstendi, ha ama sonu enteresan olmuş, beklenmedik olmuş orası güzel.

--spoiler--
2010 yapımı 93 dakikalık dram/romantik kategorili massy tadjedin filmi. 6 kişilik kadrosu olan bu yapım diyalog ağırlıklıdır, bir nevi closer'in sevişmeli versiyonudur. CLoser kadar olmasa da, Aldatma/kadın-erkek ilişkisine değinmesi ve sade anlatımı ile hoş bir film. Baş rollerinde sam worthington, keira knightley, guillaume canet, eva mendes yer alıyor. imdb notu 6.6 görsel