bugün

pembesi makbuldür ve fazla zarar vermez. ancak asla aşırıya kaçınılmamalıdır.
-bugün gidip 5 tane yeni ferrari aldım
-yaaa.allah kazadan saklasın
-sonrada 5-10 tane ev alıyım dedim
-yaaa..güle güle otur
-fenerbahçe şampiyonlar ligi şampiyonu olmuş
-hassssiktr laan...salak mıyım ben * *
iftiraya varan boyutlarda ise tehlikelidir. namus meselesine dönüşebilir bizim kültürümüzde.
yalani soyleyen kisinin yalani unutmasi durumunda karsi taraf ile olan muhabbetinde gaz hale gececegi, yuz kizartici.
gerçeklerin çıkarlara göre değiştirilerek ortaya konulan şeklidir.
kesinlikle kötü değildir.
kötü olsa herkes yapmaz.
herkes gerektiğinde yalan söylediğini itiraf edebilecek kadar dürüst olsa keşke.
söylemediğini sıkça iddia edenlerin bolca gerçekleştirdiği eylem.
gerçeği saklamamak kaydıyla söylendiği zaman sorun yaratmaz aynı zaamnda ortaya çıkmayacağına emin olunan hususlar üstüne söylendiği zaman da sorun yaratmayacak sözcük öbeğidir. ama söylenilenlerin doğru olmadığının anlaşılması halinde yalaı söyleyen kişi hem "yalancı" hem de "salak" durumuna düşersiniz... insan kesinlikle açıpa çıkacağını ı bildği yalanı söylememelidir, bir yalanı söylemeden dde iyice düşünmelidir.
"sen söyle yalanı, mikeyim inananı" şeklinde bir vecizeye de sebep olmuş eylemdir.
bu eylemi gerçekleştirirken bülent ecevit burnuyla, mesut yılmaz ise gözlüğüyle oynarmış. tayyip de cümlesine bir kere diyerek başlarmış. *
(bkz: rte nin her cümlesine bir kere diyerek başlaması)
(bkz: ayıp)
(bkz: kıtır atmak)
(bkz: yalancı)
kötü bir eylemdir, özellikle insan kendisine söylüyorsa...

""
Etrafa sürekli yalan söylüyorsun, çok mutlusun, hayatın güzel, yaşamın müthiş.. oysa evinde her gece ağlıyorsun, her gece kafan gidip geliyor. Düşünceler uçuşuyor ve sen sürekli yalan söylüyorsun...

Okuldan gelmişsindir, yorgun, bütün günün yükü omuzlarında... stres atacak bir yol aramaktasın.. deli gibi bir şeyler dolaşıyor beyninde ama dışa vuramıyorsun.. şiir yazıyorsun satırlarca, onları kalbin gibi kapalı bir yerde, sadece senin açtığın bir defterde saklıyorsun, yerini sadece senin bildiğin, içindekileri sadece senin bildiğin, nasıl açılacağını senin bildiğin, uyduruk bir harita metotta duruyor yazdıkların.. kızgınsın, belki bıkmışsın bu hayattan, intiharın eşiğindesin sen ve bu hayata dair bütün isyanların sadece senin görebildiğin bir yerde.

Kendine geliyorsun yavaş yavaş.."neden sadece ben görüyorum bu isyanları? Bunlar zaten benim olan fikirler, neden bu kısır döngünün içinde kayboluyorum?" diyorsun.. ama içinden diyorsun, dışa vuramıyorsun bunları, çünkü bunlar gerçek. Gerçekler seni acıtıyor. Hele öyle gerçekler var ki, hani duysan birinin ağzından, intihar edeceksin, öyle gerçekler. Senin yıllar boyu reddettiğin, sürekli kirli bir halının altına ittiğin, tozlu raflarda kalmış, o gereksiz deftere tıkılmış gerçekler..uyanmaman lazım uykudan, onlardan kurtulduğunu gördüğün rüyadan uyanmaman lazım..

Ve güm!

Tek bir darbeyle uyanıyorsun, tek bir uyarıyla.. rüyanda bile o gerçek seni rahatsız etmeye başlıyor, "bak ben buradayım işte. Beni inkar etmeye devam edemezsin, ben sendeki bir hücre gibiyim senin için. Kurtulamazsın benden." diyor.. ağlamak geliyor içinden, ağlayamazsın ki. O yürek de yok sende.. sürekli sana yardım eli uzatmış birileri, gerçekten acı çekmek nedir bilmemişsin.. en gerçek olanını da bir kenara itmişsin..derinlerden bağırdığında o sana, "tanımıyorum seni!" diye bağırmışsın kendi kişiliğine.. kendi karakterini çiğneyip, kendine uydurduğun dürüst insan kalıbını alt üst edip, daha en başından kendine yalan söylüyorsun..
Sadece şarkılar dinliyorsun, aşkı anlatan, halkı anlatan, özgürlüğü anlatan, ülkünü anlatan, senin dününü anlatan, bugününü sorgulayan ama sana bir çıkış sunmayan...sadece dinliyorsun ve kaçmaya devam ediyorsun..

iyice kendine geldiğinde, bunları yazman gerektiğini düşünüp oturuyorsun bilgisayarın başına, o eski, koca defterin almaz olmuş senin yalanlarını çünkü. Bu yalanları sığdıracağın kocaman bir mahzene ihtiyacın var.. yazıp, içini döküp, belki de yıllardır beklediğin kişi gelmediği için, belki hayat seni fazla ezdiği için, belki sadece okulun kötü diye, sürekli bahaneler arkasına saklanıp yalanlar savuracağın bir yer arıyorsun, kendini farklı tanıtacağın, kendin olmayacağın ve bu yüzden aslında varolmayacağın bir yere giriyorsun..""
ustalık isteyen bir zanaattır. zira yuzunun yere dusmemesi , kızarıp bozarma olmaması , garip vucut tepkileri vermemesi gereklidir.
katıksız, salt 'özel' olan insanı 'hiç' yapan unsurdur.
bazi insanlarin aliskanlik hatta yasam tarzi olarak gerceklestirdikleri üzücü eylem.
yalan söylemekle ilgili bir cümle kurulması gerekirse herhalde şu aşağıdaki dizilerden daha iyi hiç bir şey konuyu izah edemez:

başkasının hesabına utandım yalan söyledim,
yalan söyledim başkasını üzmemek için,
ama durup dururken de yalan söyledim *
(bkz: hayatım boyunca hiç yalan söylemedim)
eski sevgilimin bol bol yaptığı ve profosyonelce yaptığını sandığı zavallıcık eylemi...
zeki olmayı gerektiren bir durumdur. söylediği yalanın ortaya çıkmaması için söylediklerini hep aklında tutmalıdır.
http://www.patlaksozluk.com
(bkz: kaçmak)
ahlak dışı eylem .
askerlik esnasında ve akabinde tezkere alındıktan sonra hatıraları anlatırken er kişilen sıkça başvurduğu yöntem.
alışkanlık...
* (bkz: yalan konuşmak)
güncel Önemli Başlıklar