bugün
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi9
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali9
- kendini bir görsel ile anlat19
- xdearm10
- jose mourinho34
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak9
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein13
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- bursa9
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü12
- icardi190555
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel22
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal21
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- güçlü kadınların ortak özellikleri21
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
aldatmak üzerine kurulu izlediğim en vurucu filmlerden.
netten bulduğum bir alıntıda şunları yazmakta,
"sadakatsizlik nedir? sevişmek? flört etmek? aklından geçirmek? new yorklu mükemmel çift joanna ve michael, michaelın çekici ve işveli bir arkadaşıyla çıktığı iş gezisi sonrası aldatmak, pişmanlık ve arzu üzerine acı bir biçimde kafa yoracaktır. ama bunun sonucunda joanna eşini suçlayacak ve başkasının kollarına itecek, sonra da kendisine hâlâ âşık olan eski erkek arkadaşıyla öylesine buluşacaktır. bu işin sonu nereye varacaktır? iran asıllı amerikalı senarist massy tadjedinin ilk yönetmenlik denemesi olan bu romantik dram, 2010 toronto film festivalinin kapanış filmi oldu."
film aslında yavaş gibi görünüyor, ama ne olursa olsun, o siyahla beyazın arasında giden tonlarında içine de çekiveriyor bir şekilde. sam worthington da, keira knightley de iyi iş çıkarmışlar. eva mendes ise, çok pardon şahsı kanaatimce ''gecelik ilişkiler peşinde koşabilecek olan kaşar olabilitesi yüksek abla'' yı oynarken de layığına bürünmüş. alex adlı joanna nın eski sevgilisini oynayan fransız abiyi de herhangi bir filminden hatırlamadığım için, onun değerlendirmesini de başka filmlerini de bilenler yapsın.
--spoiler--
karakterlere ya da ikili ilişkilere de gelirsek, bir kere michael ilk geceki atışmalarında bile 'seni seviyorum' derken dahi, o kadını düşündüğünü belli etmekle kalmayıp, bir taraftan da muhtemelen ki büyük çoğunlukla da öyle sevdiği karısının aklına şüphe düşürmemek için, elinden geleni yapmaya çalışıyor. filmin birçok karesinde, hatta ilerleyen yerlerinde laura ile muhabbet ederken dahi olan bakışları, ''seni arzuluyorum, ama karım var ve onu seviyorum'' dan başkası değil. her konuşmalarında ya da bakışmalarında sürekli ''ne yapsam, yapsam hata eder miyim, onu arzuluyorum ama karımı da seviyorum, o beni aldatmaz, ama yaparsam da bileceğini düşünmüyorum, yalan söylerim, yapacağımdan da geri kalmam, bir kerelikten bir şey çıkmaz'' lara kadar gidiyor havuza indiklerinde, ki zaten sonunda kendini tutamayıp, aslında daha en başından beri yapmış olduğu yanlışın altına imzasını atıyor.
joanna ise, daha çok duygu kadını, her halinden belli aslında. sadık gibi duruyor, fakat eski sevgilisini gördükten sonra, eski duyguları bir anda günışığına çıkıyor, evliyken bile evinde saklamış olduğu fotoğraflardan, eski günlerini yad ediyor, kocasıyla birlikte iken filmin başında gittiği davete hazırlanmadığı kadar, onunla buluşmak için hazırlanıyor. yönetmen abi, iç çamaşırlarını kadraja soktuğunda zannımca, onu aynı zamanda da tutkuladığını da göstermek istemiş. filmin ilerleyen noktalarında - sadık - demiştik, aslında kendisinin de pek sadık kalamadığını görüyoruz. alex'le ilk taksiye bindiklerinde, kocasının telefonunu açmıyor zaten. işin asıl bomba kısmı ise, griffin dunne abinin de araya girdiği yemek yerkenki dönen konuşmalar. çünkü burada evli olduğu anlaşılana kadarki haline bakılırsa, alexin yanında kız arkadaşı gibi görünmekten ya da öyle olduğunu düşünülmesinden gayet memnun joanna. o anda belki de 2 dakikalığına bile olsa kocasını unutuyor, fakat evlilik olayına girildiğinde muhabbet esnasında, ortam buz kesiyor, bir de denk geldiği arkadaşının verdiği falsoyla -michael nerede diye sormuştu- olay, joannanın artık michael in telefonuna bakmak zorunda hissetmesine dönüyor, ki telefonunu sessize alıp hiç de bakmayabilirdi, fakat onu da geçiştirip yalan söylüyor. devamında ise, alex ile sevişmemek istemesi bir nebze de olsa sadakatini gösterir, evli bir bayan olduğunun farkındalığına bir parmak bal çalmak gibi bir şey. fakat evlilik olsun, gerçekten adam gibi bir ilişkide olsun, sadakat in ya da yalan söylemenin, hele ki bu tarz konularda, sadece sevişmekle mi sınırlı olduğu da yadsınamaz bir gerçek tabii ki.
elin oğlu demez mi, eski sevgilini gör, neredeyse adamın içine düş, adam için hazırlan o kadar, kalkıp bir de fotoğraflarını sakla, sonra yemeğe çık, duygularını yeniden ifade et ki yine evliyken, hadi o arada da öpüştüler de, sevişme olayında ''yapamam'' de. bu da bakış açısıyla alakalı, ama yine de sadakat denen olaydan tek beklenti bu değil, olmaması gerek. bir de şöyle düşünmek lazım, kocasının o kadına zaafından emin olduğu için, eski sevgilisini gördükten sonra, muhtemelen onunla olmak istiyor, ama kocasının gömleğinin içine bıraktığı nottan, böyle bir şey düşünmediğini anlıyoruz, ki alex'e de bundan bahsetti zaten.
tabii asıl eşekoğlu eşek olan ''maykıl evaya kaykıl''* var. la itin oğlu, tamam zayıf mayıf ama gül gibi karın var. hem de bak uyumlusunuz da, bence iyi çiftsiniz, tamam eva mendes de gadanallah, ama kapat kardeşim gözlerini, evli barklı adamsın, neyine yetmiyo karın. yapın iki tane de bebe, eviniz de güzel, bakın keyfinize. ondan çok feci kızdım sana, bambulardan yapılmış sopaları götünde hoplatasım var, ama hadi yine döndün karına, o notu aldıktan sonra yediğin bokun farkına vardın, ki karın da ipten döndü, o da yarım ekmek aldattı seni.
--spoiler--
hülasa çok laf demeden, çok şey söyleyen bir film çıktı karşıma. fakat aldatma, sadakat, yalan söylemek konularında insanın içine gerçekten cuk diye oturacak bir film bu, zannımca öyle kolayına hazmedilebilecek bir film değil. yine de izlenmesi bir şey kaybettirmez, aksine üzerine kafa yorarsınız.
netten bulduğum bir alıntıda şunları yazmakta,
"sadakatsizlik nedir? sevişmek? flört etmek? aklından geçirmek? new yorklu mükemmel çift joanna ve michael, michaelın çekici ve işveli bir arkadaşıyla çıktığı iş gezisi sonrası aldatmak, pişmanlık ve arzu üzerine acı bir biçimde kafa yoracaktır. ama bunun sonucunda joanna eşini suçlayacak ve başkasının kollarına itecek, sonra da kendisine hâlâ âşık olan eski erkek arkadaşıyla öylesine buluşacaktır. bu işin sonu nereye varacaktır? iran asıllı amerikalı senarist massy tadjedinin ilk yönetmenlik denemesi olan bu romantik dram, 2010 toronto film festivalinin kapanış filmi oldu."
film aslında yavaş gibi görünüyor, ama ne olursa olsun, o siyahla beyazın arasında giden tonlarında içine de çekiveriyor bir şekilde. sam worthington da, keira knightley de iyi iş çıkarmışlar. eva mendes ise, çok pardon şahsı kanaatimce ''gecelik ilişkiler peşinde koşabilecek olan kaşar olabilitesi yüksek abla'' yı oynarken de layığına bürünmüş. alex adlı joanna nın eski sevgilisini oynayan fransız abiyi de herhangi bir filminden hatırlamadığım için, onun değerlendirmesini de başka filmlerini de bilenler yapsın.
--spoiler--
karakterlere ya da ikili ilişkilere de gelirsek, bir kere michael ilk geceki atışmalarında bile 'seni seviyorum' derken dahi, o kadını düşündüğünü belli etmekle kalmayıp, bir taraftan da muhtemelen ki büyük çoğunlukla da öyle sevdiği karısının aklına şüphe düşürmemek için, elinden geleni yapmaya çalışıyor. filmin birçok karesinde, hatta ilerleyen yerlerinde laura ile muhabbet ederken dahi olan bakışları, ''seni arzuluyorum, ama karım var ve onu seviyorum'' dan başkası değil. her konuşmalarında ya da bakışmalarında sürekli ''ne yapsam, yapsam hata eder miyim, onu arzuluyorum ama karımı da seviyorum, o beni aldatmaz, ama yaparsam da bileceğini düşünmüyorum, yalan söylerim, yapacağımdan da geri kalmam, bir kerelikten bir şey çıkmaz'' lara kadar gidiyor havuza indiklerinde, ki zaten sonunda kendini tutamayıp, aslında daha en başından beri yapmış olduğu yanlışın altına imzasını atıyor.
joanna ise, daha çok duygu kadını, her halinden belli aslında. sadık gibi duruyor, fakat eski sevgilisini gördükten sonra, eski duyguları bir anda günışığına çıkıyor, evliyken bile evinde saklamış olduğu fotoğraflardan, eski günlerini yad ediyor, kocasıyla birlikte iken filmin başında gittiği davete hazırlanmadığı kadar, onunla buluşmak için hazırlanıyor. yönetmen abi, iç çamaşırlarını kadraja soktuğunda zannımca, onu aynı zamanda da tutkuladığını da göstermek istemiş. filmin ilerleyen noktalarında - sadık - demiştik, aslında kendisinin de pek sadık kalamadığını görüyoruz. alex'le ilk taksiye bindiklerinde, kocasının telefonunu açmıyor zaten. işin asıl bomba kısmı ise, griffin dunne abinin de araya girdiği yemek yerkenki dönen konuşmalar. çünkü burada evli olduğu anlaşılana kadarki haline bakılırsa, alexin yanında kız arkadaşı gibi görünmekten ya da öyle olduğunu düşünülmesinden gayet memnun joanna. o anda belki de 2 dakikalığına bile olsa kocasını unutuyor, fakat evlilik olayına girildiğinde muhabbet esnasında, ortam buz kesiyor, bir de denk geldiği arkadaşının verdiği falsoyla -michael nerede diye sormuştu- olay, joannanın artık michael in telefonuna bakmak zorunda hissetmesine dönüyor, ki telefonunu sessize alıp hiç de bakmayabilirdi, fakat onu da geçiştirip yalan söylüyor. devamında ise, alex ile sevişmemek istemesi bir nebze de olsa sadakatini gösterir, evli bir bayan olduğunun farkındalığına bir parmak bal çalmak gibi bir şey. fakat evlilik olsun, gerçekten adam gibi bir ilişkide olsun, sadakat in ya da yalan söylemenin, hele ki bu tarz konularda, sadece sevişmekle mi sınırlı olduğu da yadsınamaz bir gerçek tabii ki.
elin oğlu demez mi, eski sevgilini gör, neredeyse adamın içine düş, adam için hazırlan o kadar, kalkıp bir de fotoğraflarını sakla, sonra yemeğe çık, duygularını yeniden ifade et ki yine evliyken, hadi o arada da öpüştüler de, sevişme olayında ''yapamam'' de. bu da bakış açısıyla alakalı, ama yine de sadakat denen olaydan tek beklenti bu değil, olmaması gerek. bir de şöyle düşünmek lazım, kocasının o kadına zaafından emin olduğu için, eski sevgilisini gördükten sonra, muhtemelen onunla olmak istiyor, ama kocasının gömleğinin içine bıraktığı nottan, böyle bir şey düşünmediğini anlıyoruz, ki alex'e de bundan bahsetti zaten.
tabii asıl eşekoğlu eşek olan ''maykıl evaya kaykıl''* var. la itin oğlu, tamam zayıf mayıf ama gül gibi karın var. hem de bak uyumlusunuz da, bence iyi çiftsiniz, tamam eva mendes de gadanallah, ama kapat kardeşim gözlerini, evli barklı adamsın, neyine yetmiyo karın. yapın iki tane de bebe, eviniz de güzel, bakın keyfinize. ondan çok feci kızdım sana, bambulardan yapılmış sopaları götünde hoplatasım var, ama hadi yine döndün karına, o notu aldıktan sonra yediğin bokun farkına vardın, ki karın da ipten döndü, o da yarım ekmek aldattı seni.
--spoiler--
hülasa çok laf demeden, çok şey söyleyen bir film çıktı karşıma. fakat aldatma, sadakat, yalan söylemek konularında insanın içine gerçekten cuk diye oturacak bir film bu, zannımca öyle kolayına hazmedilebilecek bir film değil. yine de izlenmesi bir şey kaybettirmez, aksine üzerine kafa yorarsınız.
güncel Önemli Başlıklar