bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek42
- düşün ki o bunu okuyor17
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- iğrenç bir his tarif et30
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- icardi190510
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi10
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır10
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
Eskiden Yapı Kredi Yayınları'nın yönetiminde bulunmuş olan efsanevi kültür-sanat adamı. Kötü şair, iyi yayıncı, iyi entelektüel.
çoğu daha önce kitap halinede yayımlanmış 100 denemesinin bir araya getiren ve bunları yazının ucu adlı kitapta toplayan yazar
pek bir "multicultural", pek bir entelektüel*.
lakin türk aydınlarının tee* osmanlı zamanından beri içine girdikleri "halktan kopuş" ve "tek adam oluş" çıkmazlarına girerek biraz* harcamıştır kendisini.
hakkında sabetayist olduğu yönünde iddialar vardır. bu iddialar karalama amaçlıdır; başka bir yöne çekilemez. inançlar yahut inançsızlıklar yüzünden eleştirmeye kimsenin hakkı kalmamalıdır, --özellikle de 2006 yılında kendisini reddeden bir cumhuriyetin mutlu vatandaşları için .
(kısa pantolondan* sonraki uzun ve büyük ihtimalle de devrik* cümle genel bir eleştiridir, yalnızca barındığı başlıktaki muhterem şahsa yönelik değildir, onu da kapsar, ama sadece onu içermez*)
lakin günümüzde enis batur, türkî çeşnili entelektüellerin bir nevi baronudur.
sevmez saygısızlığı**. "havası" vardır, "senli benli" olamaz. daha doğrusu, olmayı pek istemez. o, kendisince, tamına ermiştir --"ben" olmuştur. sürekli yazar, aynı anda 30 iş yürütebilir. fransız liselerinin birinde -gs değil- eğitim görmüş olmasından mütevellit, fransız kültüründen ve kaçınılmaz olarak da edebiyatından pek bir etkilenmiştir, devrikliğe aşkı da -büyük bir ihtimalle- oradan gelmektedir.
şiirlerine laf olmaz, genel olarak eleştirileri* de güzeldir.
islamî ayetleri / hadisleri kullanmayı ve kullananları pek sevmesek* de, orda da* temalanmış bir uzak doğu söylemi vardır -ki batur'a ne yazık ki pek bir yakışır:
"Bilginle kibirlenme, fakat onu bilgililerle de cahillerle de sına. iyi söylem bakır taşından daha değerlidir, fakat değirmenlerde çalışan kadın kölelerin sahibinde kendini bulur." (1)
Sözümüzde durmak adına, uzak doğudan, islam'da da yer alan bir söylem getirmek i-lazım gelir:
"Yetenekleri hakkında kibirlenen / kendine çok güvenen kişi, elbette ki başarısız olacaktır" (2)
(1: Ptahhotpe, The Maxims, I* - öyle güncel birşey değil. Mısırlı bir feylezof olan Ptahhotpe, isa'dan ikibinküsür sene evvel yaşamış. ruhu şad olsun)
(2: Çin Atasözü)
lakin türk aydınlarının tee* osmanlı zamanından beri içine girdikleri "halktan kopuş" ve "tek adam oluş" çıkmazlarına girerek biraz* harcamıştır kendisini.
hakkında sabetayist olduğu yönünde iddialar vardır. bu iddialar karalama amaçlıdır; başka bir yöne çekilemez. inançlar yahut inançsızlıklar yüzünden eleştirmeye kimsenin hakkı kalmamalıdır, --özellikle de 2006 yılında kendisini reddeden bir cumhuriyetin mutlu vatandaşları için .
(kısa pantolondan* sonraki uzun ve büyük ihtimalle de devrik* cümle genel bir eleştiridir, yalnızca barındığı başlıktaki muhterem şahsa yönelik değildir, onu da kapsar, ama sadece onu içermez*)
lakin günümüzde enis batur, türkî çeşnili entelektüellerin bir nevi baronudur.
sevmez saygısızlığı**. "havası" vardır, "senli benli" olamaz. daha doğrusu, olmayı pek istemez. o, kendisince, tamına ermiştir --"ben" olmuştur. sürekli yazar, aynı anda 30 iş yürütebilir. fransız liselerinin birinde -gs değil- eğitim görmüş olmasından mütevellit, fransız kültüründen ve kaçınılmaz olarak da edebiyatından pek bir etkilenmiştir, devrikliğe aşkı da -büyük bir ihtimalle- oradan gelmektedir.
şiirlerine laf olmaz, genel olarak eleştirileri* de güzeldir.
islamî ayetleri / hadisleri kullanmayı ve kullananları pek sevmesek* de, orda da* temalanmış bir uzak doğu söylemi vardır -ki batur'a ne yazık ki pek bir yakışır:
"Bilginle kibirlenme, fakat onu bilgililerle de cahillerle de sına. iyi söylem bakır taşından daha değerlidir, fakat değirmenlerde çalışan kadın kölelerin sahibinde kendini bulur." (1)
Sözümüzde durmak adına, uzak doğudan, islam'da da yer alan bir söylem getirmek i-lazım gelir:
"Yetenekleri hakkında kibirlenen / kendine çok güvenen kişi, elbette ki başarısız olacaktır" (2)
(1: Ptahhotpe, The Maxims, I* - öyle güncel birşey değil. Mısırlı bir feylezof olan Ptahhotpe, isa'dan ikibinküsür sene evvel yaşamış. ruhu şad olsun)
(2: Çin Atasözü)
georges perec'in yaşamı kullanma klavuzu romanı üzerine perec kullanma klavuzu diye kitap yazan yazar.
(bkz: yatsı namazı bu işin yadsınamazı)
(bkz: yatsı namazı bu işin yadsınamazı)
türkiye'de kendisini tam olarak anlayabilecak fazla kişinin olmadığı yazardır. elbette sadece türkiye için de değil, kalabalıklaştıkça kalitesi düşen bir edebiyat içerisinde enis batur için bu kaçınılmaz bir olay örgüsüdür. her bakımdan güzel olan şiirleri ve diğer yazıları bir yana, türkiye'deki edebiyatın gelişiminde bir kilometre taşı olmuştur.
12 Mart muhtırasında imzası bulunan 4 paşadan biri olan, dönemin hava kuvvetleri komutanı muhsin Batur'un oğlu.
1952 yilinda eskisehirde dogmus ve yazi hayatina sinema ve müzik elestirileriyle baslamis, ardindan siire ve düzyaziya yönelmistir. yapi kredi yayinlarinin demirbaslarindan olup, 6 45 yayinevinden de çok fazla siir kitabi çikmistir. türkiye'nin en iyi sairlerinden birisidir fakat ne yazikki pek fazla okuyani yoktur. 90 tane belkide daha fazla kitabi yayinlanmistir
bugüne kadar çıkan kitaplarının toplamını geçenlerde okuduğum bir röportajda 120'ye yakın olarak beyan etmiş, yıkılmama sebebiyet vermiştir. *
ayrıca p'enis roman hakkında bir haber için;
ayrıca p'enis roman hakkında bir haber için;
acı bilgi isimli kitabına yazdığı eleştiri yazısı ile, mukadder yakupoğlu'ndan ayarın kralını yemiş entelektüel yazar.
(bkz: entelektuel edebiyatin iflasi)
(bkz: entelektuel edebiyatin iflasi)
hiç hazzetmem dugusuz duygusundan, kurgusundan lakin opera'sı saygı duyulasıdır.
28 Haziran 1952'de Eskişehir'de doğdu. ilk yazısı 1970'te, ilk kitapları 1973'te yayınlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı, Milliyet Gazetesi'nin kültür servisi ve yan yayınlar yöneticiliğini, Milliyet Büyük Ansiklopedi'nin ve Dönemli Yayıncılık'ın genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1988'den 2004'e kadar Yapı Kredi Yayınları'nda çalıştı. Yazı, Oluşum, MEB, Tan, Gergedan, Şehir, Sanat Dünyamız, Kitap-lık, Cogito, Arredemento Dekorasyon, Fol gibi dergilerin hazırlanışında sorumluluklar üstlendi. Remzi Kitabevi'nin, TRT'deki "Okudukça" programının yayın danışmanlığını yaptı.
ilginç, erotik şiirleri de olan, eski kaşar hilmi yavuz'un deyimiyle "ortalama bir entelektüel" olan bir ortalama entelektüel.
"bizim edebiyatımız ,edebiyat üzerine çok az düşünmüştür" diyerek sus payımızı uzatmış gerekli özeleştiriyi kendince uzun uzadıya yapabilmiş şiir ve kültür mantarı.
"edebiyat'ı zembille inmiş bir yetenek ve kısa atımlı kelime cümbüşü ile tanımlama yanlışını benimsemişsek ,matematik öğrenmekten başka çıkış yolumuz yoktur.
ve matematik öğrenmek bir metafor değildir. 1992"
"edebiyat'ı zembille inmiş bir yetenek ve kısa atımlı kelime cümbüşü ile tanımlama yanlışını benimsemişsek ,matematik öğrenmekten başka çıkış yolumuz yoktur.
ve matematik öğrenmek bir metafor değildir. 1992"
emekli orgeneral muhsin batur'un oğlu edebiyatçı, yazar kişi.
yayınevinden ayrılması olay olmuştu. yanılmıyorsam okudukça programında sesli denemeler anlatıyordu. Dinlemek için büyük çaba sarfedip de sonuna kadar götüremediğim denemeler anlatıyordu.
(adam bizim için fazla entellektüel paris'te falan yaşamalı durumu)
yayınevinden ayrılması olay olmuştu. yanılmıyorsam okudukça programında sesli denemeler anlatıyordu. Dinlemek için büyük çaba sarfedip de sonuna kadar götüremediğim denemeler anlatıyordu.
(adam bizim için fazla entellektüel paris'te falan yaşamalı durumu)
çok sataşılan çok kitap yazan adı çok bilinen çok kitap okumuş olan yazar şair. yeteneği, yeteneksizliğin de bir çizgiye oturtulursa ve azimle uğraşılırsa zaten taban yapmış bir ortamın uktelerine vurulursa ve kompleksleri kaşınırsa başarıya ulaşacağını bilmesinde saklıdır. ama döneminin en iyisidir hakkını yemeyelim. kendisine saygı duyarım.
şu anda ntv yayınlarının editörü olarak çalışmaktadır ve ntvmsnbc.com'da haftalık yazıları yayınlanmaktadır.
bu açıdan ntvmsnbc.com'un okurlarına eşsiz bir armağanıdır.
beyninde bir evren taşıyan gerçek bir entellektüeldir.
şiirine kazandırdığı özgünlükle, bazı şairler enis batur'un şiirini 3.yeni olarak nitelemişlerdir.
(bkz: ece ayhan)
bu açıdan ntvmsnbc.com'un okurlarına eşsiz bir armağanıdır.
beyninde bir evren taşıyan gerçek bir entellektüeldir.
şiirine kazandırdığı özgünlükle, bazı şairler enis batur'un şiirini 3.yeni olarak nitelemişlerdir.
(bkz: ece ayhan)
ORTAK BiR ıŞıK
Bekledik, gelmediler. Açtık
pencereleri, kulak kesildik seslere
gündüz ve gece, taradık tek tek
istasyona inen yorgun yüzleri,
ufuktaki lekelere ayarladık dürbünü:
Bekledik, kırık, gelmeyeceklerini
anladıktan sonra bile.
Görkemli geçmedi günler burada:
Sıradan, sade, dingin anlar kovaladı
sıradan, sade, kekre anları: Yoktu
büyük fırtınalar öyle, büyük büyüler
kurulup çözülmedi bu yaz: Her zamanki
nedensiz hüzünler, çocukların şaşkın
falı, biraz tatilde kasaba sosyalojisi,
biraz başi boş konuşmayla döndü takvimler.
Gözümüz yoldaydı gelmediler.
Odalara çekilip şiir okuduk
içimizden: Seferis ve Montale,
Akdeniz dolu dizeler, hepsi genizden.
Durup dururken yürüyüşe çıktık
akşamları, durup dururken sustuk
yakalamıs gibi seyrek bir anlamı,
dağ köylerine çıkıp bir gün
öyküsünü dinledik süngerci
oğulların, unutulmus bir kadınla
konuştuk bir başka gün, tansıklar
izledi birbirini sonra: Bir atmacaya
baktık uzun uzun avının gözünden,
sağanak indirdik kavruk mevsimin
ortasına, bir yangını söndürürken
bir başkasını başlattık: Durup
dururken gelebilirdiniz, bekledik.
Hazırdı sofra: Semizotu ve sarımsak,
elimizle topladığımız kekik, incir,
nane: Hazırdık sürdürmeye telaşı
ve coşkuyu bıraktığımız yerden.
Geçmişin nasıl geçtiğini, nasıl
geleceğini geleceğin soracaktık.
Dinmezdi ağrı üstüne gitmedikçe,
açılmazdı bu koyu sis
tutmadıkça kökünden ortak bir ışığı,
içinde olacaktık içimizdeki korkunun:
Bekledik gelmediniz.
Eksikti önemli bir şey, başladığında
dönüş, bavulu kapatamadık. Döndük
odalara baktık yeniden, aradık
taslık ve hayatta: Neydi yitirdiğimiz
anlayamadik. Yarım bir duyguydu belki,
belki sürüp giden bir gündüşü,
kendimizde beslenmiş,
ötekinde sönmüş bir ateşti belki de,
eşiğine dayanıp göremediğimiz:
Bekledik, gelseydiniz.
Bekledik, gelmediler. Açtık
pencereleri, kulak kesildik seslere
gündüz ve gece, taradık tek tek
istasyona inen yorgun yüzleri,
ufuktaki lekelere ayarladık dürbünü:
Bekledik, kırık, gelmeyeceklerini
anladıktan sonra bile.
Görkemli geçmedi günler burada:
Sıradan, sade, dingin anlar kovaladı
sıradan, sade, kekre anları: Yoktu
büyük fırtınalar öyle, büyük büyüler
kurulup çözülmedi bu yaz: Her zamanki
nedensiz hüzünler, çocukların şaşkın
falı, biraz tatilde kasaba sosyalojisi,
biraz başi boş konuşmayla döndü takvimler.
Gözümüz yoldaydı gelmediler.
Odalara çekilip şiir okuduk
içimizden: Seferis ve Montale,
Akdeniz dolu dizeler, hepsi genizden.
Durup dururken yürüyüşe çıktık
akşamları, durup dururken sustuk
yakalamıs gibi seyrek bir anlamı,
dağ köylerine çıkıp bir gün
öyküsünü dinledik süngerci
oğulların, unutulmus bir kadınla
konuştuk bir başka gün, tansıklar
izledi birbirini sonra: Bir atmacaya
baktık uzun uzun avının gözünden,
sağanak indirdik kavruk mevsimin
ortasına, bir yangını söndürürken
bir başkasını başlattık: Durup
dururken gelebilirdiniz, bekledik.
Hazırdı sofra: Semizotu ve sarımsak,
elimizle topladığımız kekik, incir,
nane: Hazırdık sürdürmeye telaşı
ve coşkuyu bıraktığımız yerden.
Geçmişin nasıl geçtiğini, nasıl
geleceğini geleceğin soracaktık.
Dinmezdi ağrı üstüne gitmedikçe,
açılmazdı bu koyu sis
tutmadıkça kökünden ortak bir ışığı,
içinde olacaktık içimizdeki korkunun:
Bekledik gelmediniz.
Eksikti önemli bir şey, başladığında
dönüş, bavulu kapatamadık. Döndük
odalara baktık yeniden, aradık
taslık ve hayatta: Neydi yitirdiğimiz
anlayamadik. Yarım bir duyguydu belki,
belki sürüp giden bir gündüşü,
kendimizde beslenmiş,
ötekinde sönmüş bir ateşti belki de,
eşiğine dayanıp göremediğimiz:
Bekledik, gelseydiniz.
1952 doğumlu yazar, ilk kitaplarını 1973'te yayımladı. Roman, sanat eleştirisi, gezi gibi çok farklı alanlarda eserler veren yazar, ayrıca şiirleriyle de Cemal Süreya ve behçet Necatigil adına verilen ödüllere değer görüldü.
bu yaşımda daha yeni taşınmanın ezikliğini bana dünden beri inatla yaşatan usta kalem.
"ne yapsam alışamadığım bir geometrinin sessiz kalıpları hakkında düşünüyorum" demiş ve beni delirtmiştir.
"ne yapsam alışamadığım bir geometrinin sessiz kalıpları hakkında düşünüyorum" demiş ve beni delirtmiştir.
niyeyse bordo gibi geliyor bana bu adamın rengi. aristokrasi timsali.
ayraç dergisi kendisiyle upuzun bir söyleşi gerçekleştirmiş.
türk romanı, modernite, çeviri, orhan pamuk, oğuz atay, yusuf atılgan, ahmet hamdi tanpınar'ı irdelemesine konuşmuşlar.
çok ilginç ve orijinal söylemleri var muhteremin.
yaşar kemal'i müthiş eleştirmiş, kafka'dan şundan bundan bir sürü analizlerde bulunmuş.
ayraç dergisinin bu sayısı patlamış, çıtayı epey yükseltmişler.
http://www.haber7.com/haber/20100917/Kar-izdirabina-o-65-sayfa-dayanabilmis.php
türk romanı, modernite, çeviri, orhan pamuk, oğuz atay, yusuf atılgan, ahmet hamdi tanpınar'ı irdelemesine konuşmuşlar.
çok ilginç ve orijinal söylemleri var muhteremin.
yaşar kemal'i müthiş eleştirmiş, kafka'dan şundan bundan bir sürü analizlerde bulunmuş.
ayraç dergisinin bu sayısı patlamış, çıtayı epey yükseltmişler.
http://www.haber7.com/haber/20100917/Kar-izdirabina-o-65-sayfa-dayanabilmis.php
''aşkın, en sağlam sigortası mesafedir'' der kendileri.
güncel Önemli Başlıklar