bugün

hbo kanalının yeni bombası. yapımcılığını terence winter'in başrolünü steve busceminin üstlendiği dizi 1920 ve 1930'ların amerika'sın da geçiyor. pilot bölümün yönetmenliğini martin scorsese yapmış. dizi, 1920 den 1933 e kadar süren içki yasağı döneminde amerika’nın kumar merkezlerinden biri olan atlantic city’de yaşanan kanun dışı olayları konu alıyor.
hbo'nun yayınladığı yılın bomba dizisi.
yazı hafiften spoiler içerebilir. birkaç cümle o da en fazla olsa. o yüzden dikkat.*

normalde dizi 6. bölüme geldi ama ben pilot bölüm hakkında birkaç bişey yazsam, bu dallama da neyin nesi demezler herhalde değil mi ?

martin scorsese martin scorse martin scorsese... pilot bölümün yönetmeni ayrıca dizinin yapımcısı, seni televizyon dizilerinde görmek de varmış demek. hoş geldin.

ilk bölümü itibariyle mekanlar kostümler müzikler harikulade. plaktan müzik dinlemek bir insanın ruhunu ne kadar huzura erdirir bu dizide rastlayabiliyoruz.

nam-ı diğer mr.pink steve buscemi müthiş oyuncu. onu izlemek onun mimiklerine hayran olmamak elde değil. tek itici yanı sesinin biraz ince olması sanırsam. burada da arkası epey çok, halkın sevgisini kazanmış olan karakter rolüne bürünmüş. yakışır.

micheal pitt'i micheal haneke'nin yönetmenliğinde funny games'de izlemiş ve beğenmiştim. her ne kadar film, insanı gerim gerim germiş olsa da. burada da kendisini gangsterlik yolunda ilerleyen hanım yüzlü (kusura bakmayın) biri olarak görüyoruz. biraz garip geldi ama zamanla alışırız herhalde.

karakterler oldukça fazla ilk bölüm itibariyle, bazen karakterler karışabiliyor bu da normal olsa gerek. çok cesur sahnelerde yer almakta, gerek cinayetler gerekse sevişme sahnelerinde.
--kısa bir spoiler--
margaret schroeder'ın kocasından dayak yediği sahnede ağlayan küçük kız (Emily Schroeder) sen nasıl ağladın da öyle, benim yanağımdan yaşlar süzüldü ? tüylerim diken diken oldu.
--kısa bir spoiler--
edit: ilk satır eklendi. kasabaya gelen yabanci' uyardı da.
--şıpoylır bölüm 1--
ilk bölümüyle "yaşlanmışsın be steve buscemi" dedirtmiş, çalan ilk plak şarkısı "some of these days" ile bulantı'yı hatırlatmış, yine diğer şarkılarla damardan nostalji vermiş, dönemin amerika'sını -yaşamamış olsam da- etkileyici bir şekilde tasvir etmiş; al capone'u duyunca heyecanlandırmış, jimmy darmody'yi canlandıran aktör sağolsun hemen bir bağ oluşturmuş, rothstein'ın yanında takılan elemanın ölümünü şimdiden sabırsızlıkla bekletmiş ve bunların çoğunu muhtemelen scorsese'in yetkin eline borçlu olan dizi. bu istikrar ile giderse klasmanında birinci olması işten bile değil.
--spoiler--
(bkz: enoch thompson)
(bkz: jimmy darmody)
(bkz: al capone)
(bkz: eli thompson)
(bkz: #9943252)
(bkz: paz de la huerta)
dizinin ilk bölümünde amerika'nın al capone ile birlikte en büyük alkol ve uyuşturucu kaçakçısı lucky luciano da yer aldığı için ismini muhakkak anmak gerek. burda suçu ve suçluyu övmek değil, sezarın hakkını sezar'a vermekten bahsediyoruz sadece.
yine dizide var olan önemli bir başka isim için;

(bkz: johnny torrio)
s01e01
--spoiler--
dizinin ilk bölümünde al capone'u big jim colosimo'nun kas gücü olarak görüyoruz. çok ilginç daha capone'un capone olmadığı dönemine tanıklık etmek doğrusu.
--spoiler--
s01e01
mükemmel bir ilk bölüm olmuş. tabi mutlaka ve mutlaka hbo'ya teşekkürlerimizi sunuyoruz. sonra terence winter'a hemen teşekkürlerimizi sunalım. the sopranos gibi bi dizinin senaristinden de böyle bir yeni dizi beklenebilirdi ancak. daha sonra martin scorsese'e hem film tadında bir pilot bölüm yönettiği için hem de yapımcılığı için teşekkür ediyoruz. daha sonra asla unutmamamız gereken bir başka isim mark wahlberg efendim, yine böyle bir dizinin yapımcısı olduğu için. kendisinin oyuncu olduğuna bakmayın, aynı zamanda da iyi bir yapımcıdır. onun dışında başta steve buscemi olmak üzere rol alan tüm oyunculara da karakterlerini başarıyla canlandırdıkları için teşekkür ediyorum. isimlerini tek tek yazamadığım için özür dilerim. zira 2. bölümü izlemek için sabırsızlanıyorum.

bu arada dizinin pilot bölümünü tüm dünyada 4,5 milyon izleyici seyredince, 2. sezon için anlaşmalara şimdiden imza atılmış. hadi bakalım. 1920'lerin amerikası, atlantic city ve chicago, al capone, lucky luciano, nucky thompson ve johnny torrio bizi bekliyorlar..

bang bang!

not: bu arada yanlış görmediysem oyuncu/yapımcı mark wahlberg martin scorsese'in yönettiği pilot bölümde kısacık bir rol alıyor. nucky cenaze evine geldiğinde, ölen adamın eşine taziyelerini sunarken yan tarafta kapıda biri durur ve nucky'ye başıyla "hadi gel" gibi bi işaret yapar. işte o mark wahlberg. * *
s01e02
--spoiler--
evet! dizi tam kendinden beklendiği gibi ilerliyor. tabii martin scorsese farkı kesnilikle kendini belli ediyor. scorsese'in detayları, göndermeleri 2. bölümün yönetmeninde yoktu. ama bu 2. bölümün kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii ki. colosimo'nun ve schroeder'in eşinin ölümlerinin ardındaki perdenin aydınlatılma çabaları, jimmy darmody'nin bundan sonra neler yapacağı, al capone'un yavaş yavaş palazlanması gibi olaylarla ilerlemeye devam ediyor dizi...
--spoiler--
s01e02
s01e03
--spoiler--
muhteşem detaylar var bu dizide! karnında greyfurt büyüklüğünde kurşun yarasına rağmen 3 gün boyunca soğukta ölmeyen adam hastaneye getirilir. biraz iridir kendileri. daha sonra nucky'nin kardeşi ondan kurtulacaktır. güç bela doktorları odaqdan çıkarttıktan sonra yastıkla boğmaya çalışır. ama adam direnir. bizim polis şefinden terler akar ama adam hala ölmemektedir. sonunda içeri bir federal gelir ve bizim polis şefi yastığı çekmek zorunda kalmıştır. adam ölmemiştir. *
bir de nucky ile lucy danziger'in ilişkisine hastayım. izleyin mutlaka, çok komiklerrr...
--spoiler--
s01e03
bölüm bölüm anlatmak zor mu bu diziyi, yoksa ben mi yoruldum artık bilemedim.

s01e05
--spoiler--
yasak devam ediyor. nucky, margaret'la bölüm sonunda yattı. oysa ki margaret federallere, nucky'nin bir deposunu ispiyonlamıştı. nucky'nin kardeşi eli'nin bi sıkıntısı var. daha çok saygı istiyor sanırım ama hiçbir zaman abisi gibi olamayacağı için ileriki bölümlerde nucky'nin başına bela olacak gibi. al capone arızası palazlanmayı sürdürüyor. sert çocuğu oynuyor. pardon oynamıyor cidde sert ve şiddete eğilimli biri. jim colosimo'nun ölümü ile ilgili kimse hesap sormayacak mı, adamın kanı yerde mi kalcak merak ediyorum. çünkü colosimo sıradan bir mafya değildi, önemli biriydi. jimmy'nin sevdiği hayat kadını kafasına kurşunu sıktı. şimdi jimmy'nin bu kızın façasını bozan orospu çocuğunun peşine düşmesi lazım. kısaca vaziyet bu. federal de bundan sonra götünü kollasın derim, karşısında koca atlantic city mafyası var, adamı yaşatmazlar.
--spoiler--
s01e05
s01e06

bölüm sonu adamın canını yakıyor.

s01e06
nucky thompson, jimmy darmody, al capone, arnold rothstein göze batsa da bunlar ne yapacakları az çok belli tipler. bir de yalan konusunda doğuştan yetenekliler var ki asıl korkulması gereken onlar gibi geliyor bana.
(bkz: gillian darmody)
(bkz: agent sebso)*
(bkz: agent nelson)
(bkz: margaret schroeder)
spartacus'un konulusu.
müthiş dizi . insan diziyi izlerken paket paket sigara içesi geliyor .
dönemin ünlü mafya babaları Arnold Rothstein, al capone, Lucky Luciano, Johnny Torrio gibi adamların yer aldığı ilk sezonun ardından 2. sezonda mutlaka aynı yıllarda gangstercilik oynamaya başlayan Ellsworth Raymond "Bumpy" Johnson'ın da yer almasını beklediğimiz dizi.
bu diziden aldığım tadı daha önce bir filmden almıştım. (bkz: the godfather)
68 inci altın küre ödülleri'nde drama dalında en iyi dizi ödülünü almıştır. üstelik ödülü alırken dexter, mad men ve the walking dead gibi oldukça kaliteli dizileri geride bıraktı.
her bölüm bizi paz de la huerta'nın memeleriyle şenlendiren aşmış dizi.
memeler falan bir yana gerçekten muhteşem, büyük prodiksiyon.
gerçekten "adamlar yapmış abi" dedirtiyor.
yerini doldurulacağı düşünülen the sopranos ile kıyaslanınca hafif kaldığı görülebilen ama yinede izlenilebilirliği olan hbo dizisi.
son zamanlarda izlediğim en güzel dizi. umarım devamı gelir.

steve buscemi ise oyunculuğu ile döktürmektedir.
steve buscemi'nin oynadığı bir film ya da dizinin kötü olma ihtimali yoktu zaten...

boardwalk empire, prison break'in saf sade ve yüzeysel heyecanına alışmış ya da vampir günlükleri gibi sikimsonik bir diziye hayran ergen bünyelerin kaldıramayacağı türden bir dizi. öncelikle bunu belirtmeliyim. he aman yanlış anlaşılmasın prison break'e bi laf ettiğimiz yok o dizi dördüncü sezonuna rağmen hala bir efsanedir. ve seinfeld gibi lost gibi bir efsane olarak da kalacaktır...

ancak ve ancak bu diziyi diğer dizilerden farklı bir yere koymak lazım bir kere. bu tarz diziler de sürprizli bir bölüm sonu aranmamalı ya da gelecek bölüm için "lan acaba bu hafta ne olacak" denmemeli. yalnızca dizinin süresi olan o 50 dakikada alınabildiği kadar görsel bir zevk ve haz alınmalıdır.

"lan sikerim böyle diziyi bu ne la böyle" diyen bünyeler de olacaktır elbet. anlayışla karşılanmalı. ama bu tarz düşünen tiplerim bile en azından oyunculuklar, kostümler ya da hiç olmadı memeler uğruna bu diziye bir göz atmasını tavsiye ederim.

--spoiler--
2.sezon mükemmel olacak lan. zira en kötü ihtimal 2 çok önemli olay izleyeceğiz. bunlardan birincisi ve en ön planda olanı jimmy'nin ve eli'nin nucky'i saf dışı bırakarak şehri ele geçirme gayretleri, diğeri ise al capone reyisin yükselmesi olacak.
--spoiler--

otomatik olarak entrynin sonuna bakanlar için not: hiç olmadı al capone reyiz için izlenir bu dizi.

(bkz: al capone)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar