bugün

image comics tarafından 2003 yılından beri yayınlanan pek leziz bir zombi çizgi romanıdır. robert kirkman tarafından yazılır, charlie adlard tarafından çizilir.

zombi salgını sonucu dünyanının sonunun gelmesini ve rick grimes isimli polis memuru ile yanındaki bir grup insanın hayatta kalma mücadelesini anlatır. en son 61. sayısı yayınlandı. yeni sayılarını beklemekteyiz.

kanaatimce, 2007'de 4 bölüm halinde yayınlanan raise the dead'den daha kalitelidir.
(bkz: dead man walking)
robert kirkman'ın en iyi çalışmasıdır. insanları ''olduğu'' gibi gösterir.

bölüm sonları lost tadındadır. önce ''hasssiktir lan!!?!?'' dedirtir. sonra daha fazla bekleyemeyeceğinizi anlarsınız ve bir sayı daha okursunuz. bir bakmışınız ki 1 haftada 30 sayı okumuşunuz.* *
ilk 6 sayısını tony moore adında ki yetenekli ama tembel çizer çizmiştir. 6. sayıdan sonra belli bir süre boyunca tony moore, çizgi romanın sadece kapağını çizmiştir. daha sonra onu da bırakmıştır.
ekim ayında televizyon dizisi başlayacak olan çizgi roman.
Dizi olmasına rağmen makyajlar üzerine çok çalışıldığı belli olan dizi. Pek çok filmde böyle ayrıntılı makyajlar yok. biraz mantık hataları, salak karakterler var tabi. ayrıca şerifin tüm dünya zombilerce yendiği bir dünyada hala o şerif şapkasını takmasını komik bulduğumu söylemeliyim. Umarım bu tarz hatalar düzeltilir.
--spoiler--
ilk bölümünde şerifin atını yedi ibne zombiler. bütün kadroyu yeseler bu kadar üzülmezdim.
--spoiler--
ilk bölümü oldukça beğenilen dizi.
çizgi romanın tadını vermiştir umarım.
ilk iki bölümünü izlemiş biri olarak diyebilirim ki " olmuş hacılar bu dizi." giderek güzelleşeceği aşikar yalnız iğrençliğin dozajı bazı sahnelerde katlanılmaz dereceye çıkabiliyor. sözün özü ,azcık mide isteyen dizi.
güzel bir zombi dizisi. eğer daha güzel olması için bu zombi olayının nasıl ortaya çıktığını, nasıl yayıldığını güzelce açıklamaları lazım. amerikan hükemetinin tesislerinden kaçan bir virüs şeklinde yaparlarsa dizinin bir özelliği kalmaz.
başroldeki şerifin karısı, ilk bölümden kocasını aldatması garibime giden bunun haricidinde ilk bölümden iyi izlenim veren dizidir. dizideki mekanların ve efektlerin yüsek bütçeyle hazırlanmış olduğunu görüyoruz. umarım ilerleyen bölümlerde beklentileri verebilir.
sırf sarah wayne callies için bile izlenmeye değen yapım.. her ne kadar biz kendisine hala michael scofield abimizin yengesi gözüyle baksak da, severek izliyoruz.
--spoiler--
ilk iki bölümünü izledim. çok başarılı buldum. izleme listesine bir dizi daha eklendi sanırım. bazı zamanlar iğrençliğin dozajını kaçırsalar da film tadında bir dizi olduğundan kaçırılmamalı diyorum. midesi sağlam olanlar izleyebilir.
özellikle bölüm sonları ilginç. ilk iki bölümde de sonları iyi yapmışlar. makyajlar iyi. görsel efekt olarak mükemmel olmasa da iyi. oyunculuklar da fena değil.
pilot bölüm bence çok güzeldi. şerif rick şehri o halde gezerken empati kurmayı başarırsanız nasıl iyi oynadığını anlarsınız. onun da sayesnde pilot bölümden dizi'ye bağlanıyorsunuz zaten.
1.bölüm'DE atın ölümüne bayağı üzüldüm yalnız. bir de keşke şu dam'daki herif geberseydi diyorum. hani şu redneck olan dallama. ileride kesin bizimkilerin başına bela olacak bu adam.
bir de benden söylemesi. 1. ve 2. bölüm'De sık sık gösterdiler ya bir zombi'yi. askerlik arkadaşını görmüş gibi bizim tahtalı köy şerif'ine bakıyordu hani. o da ileride hikaye'ye dahil olur kesin.
ileride olacaklara dair bir tahminim de şerif'in kaltak karısının kendisini ortağıyla aldatması sebebiyle, bizim şerif o yardım ettiği sarışın kadınla ilişki yaşamaya başlayacaktır.
--spoiler--
inşallah ilk 2 bölüm'DEki ivmesiyle güzel bir şekilde devam eder.

(bkz: walk dead people walk)
ilk iki bölümünü de beğendiğim dizi. Bu çizgi romanın dizisine ihtiyacım varmış resmen diyebilirim. Tamamen bağlı kalmayıp daha çok esinlenerek yapmaları daha iyi olmuş sanki. Eğer asıl olaylar başladığında da bu tempoyu sürdürürlerse, daha doğrusu yükseltirlerse, bizi yine güzel günler bekliyor a dostlar.

(bkz: güzel günler göreceğiz zombili günler)
2010 yapımı dizi.

ayrıca; trailer şarkısı "paris motel - mr. splitfoot" dur.
Pilot bölümden sonra 2. bölümüylede beğeni toplayan zombi tarzı yapımları seven kitlece ilgiyle takip edelecek 2010 yapımı dizi.
--spoiler--
ilerde ilk bölümde kasabada bıraktığımız siyahi abimiz ve oğlu bir de çatıda kelepçeli kalan psikopat abimiz Merle Dixon'ın hikayeye tekrar dahil olacağını tahmin ediyorum. T-Dog alet çantasını devirdi ordan testereyi alıp kurtulacak Dixon ve bizimkilerin başına bela olacak zombilerden çok ondan korkmak lazım.
--spoiler--
güzel bir diziye benzemesi bir yana daha izlemedim. muhtemelen her zombi filmini zevkle ve heyecan ile seyretmem dışında, sonucunda tam bir tatmin alamamam ile sonuçlanabilir.
amma velakin öyle değildir. nedeni ise artık romero'nun eski ve tadı kaçmış zombi hikayeleri yok, makyajlar fotoğraflardaki görüntüsü ile çok güzel bir izlenim bıraktı.
zaten zombi filmlerinin vazgeçilmezi kurtuluş mücadelesi olması, bunun dışında dünyayı kurtarmak gibi ütopik bir amaç *olsaydı muhtemelen hiç başlamazdım.
değişik bir fikir olmuş dizi olarak çekilmesi hem de mantıklı. nedeni derseniz zombi filmlerindeki inanılmaz mantık hatası.. 1 buçuk saatlik kurtuluş gibi değil, her bölümünde ayrı bir heyecan yaşayacağız gibi bir şey işte. muhtemelen güzel olacak,

diye
ümid
ediyorum

bakalım bakalım nasıl bir dizi göreceğiz...
ilk 3 bölümü izlemeyenler için spoiler uyarısı
--spoiler--
--spoiler--
--spoiler--
lan arkadaşın vuruldu hastaneye yatırdın ve arkadaşının karısını ormanda pompalıyorsun hiçbir şey yokmuş gibi. kamp kurmuşsun mal mal takılıyorsun orda. insan bi gider hastaneye bakar öldü mü kaldı mı bu adam diye. sen ne biçim ortaksın pezevenk! ayrıca lori kaltağı pompacının kocan öldü lafına neden inandın merak ediyorum kocan hastaneye yattığında kocanın durumunu sen takip edicen haberi pompacıdan almayacan quarry fahişesi seni.
--spoiler--
edit: iş bu entry s1e6 itibarıyla bazı noktalarda geçerliliğini yitirmiştir.
ilk 3 bölümünü bir oturuşta seyrettiren süper dizi. zombi ve kıyamet sonrası dünya kurgularına hasta olanlar için birebir.

diziyi sevdim, inceliyorum. zombi türlerine ilgim var ve dizi beni şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı. aksine; beklentilerimin epey ötesinde çıktı.

10 bölüm yayınlansın neyin ne olduğu daha iyi belli olur. en önemlisi ve yegane beklentim ise dizinin standart zombi dizileri gibi 5-6 bölüm sonra bitmemesi. bizim de şöyle 5-6 sezonluk bir dizimiz olsun yahu.

! bundan sonrası spoiler içerebilir, dizideki zombiler ile alakalı yorumlar içermektedir.

dawn of the dead ile 28 days/weeks later filmleri karışımı zombiler var bu dizide. yani zombiler geçmiş yaşamlarından esintiler taşıyabiliyor (ilk sahnelerdeki zenci abinin karısının öldüğü eve dönme çabası, ilk sahnedeki çocuğun yerden oyuncak bebeğini alması vs.) ve alet edavat kulanıyorlar (alışveriş merkezine girerken zombinin elindeki sanırım akü tarzı bir şeyle cama vurması), aynı zamanda koşuyorlar. gene virütal bir durum var ortada sanırım (henüz bilmiyoruz.) ve ısırılınca, ten temasında falan zombiye dönüşüyor(muş) insanlar. (henüz şahit olmadık.)

zombilere bu diziyle beraber eklenen en güzel, mantıklı durum ise; zombilerin neden birbirlerini yemedikleri. cevap şu; leş kokusu yüzünden. çünkü insanlar taze et kokuyor ve zombiler leş kokuyor. çürümüş eti kim sever ki? çok mantıklı.

diğer taraftan "beyinlerinde bir şey var" tarzı konuşmalarla pek çok gönderme yapmışlar. kafasını kestiğinizde bir zombi ölmüyor. beynini dağıtmanız lazım. açıkçası bizim küçüklüğümüzde zombiler onlarca parçaya bölünerek etkisiz hale getirilebiliyordu. bu son filmlerdeki beyin dağıtma mevzusuyla oldukça farklı ve kırılgan yaratıklar oldular, ama artık koşabiliyorlar ve alet kullanabiliyorlar.

ışığa ve sese duyarlılar. ışığın ve sesin geldiği yöne gidiyorlar. akılsız hayvanlar genelde bunu yapar. mantıklı. söylemekte yarar var; sürü mantıkları yok, beraber çalışmıyorlar. 28 gün/hafta sonra serilerinde de beraber çalışmazlardı ama sürü mantıkları vardı. dawn of dead te ise sürü mantığının yanında beraber çalışan zombiler görmüştük. dizinin sonraki bölümlerinde bir evrim olacak mı hep beraber göreceğiz.
dizinin 2.sezonunun ekim 2011'eeylül 2011 de olabilir ertelendiği söylentileri ortada dolaşmaktadır. *
--spoiler--
dünya genelinde 25 şehirde (istanbul, New York, Washington, Boston, Chicago, San Francisco, Los Angeles, Madrid, Roma, Taipei, Hong Kong, Singapur, Dubai, Sofya, Belgrad, Johannesburg, Londra, Lizbon, Sao Paolo, Buenos Aires, Santiago, Karakas, Bogota, Mexico City ve Guatemala) 26 Ekim'de güneşin doğuşuyla birlikte yüzlerce zombi kılığındaki oyuncunun yer aldığı tanıtım filmi çekildi. Etkinliğin istanbul Ortaköy'de yapılan Türkiye ayağına 5 makyözün yaptığı makyajla hazırlanan 40 kişilik grup katıldı.

Ortaköy Meydanı'nda saat 06.00'da toplanan ve yurt dışından gelen malzemelerle Dükkan-ül Hayal ekibinden 5 makyözün yaptığı makyajla hazırlanan 40 kişilik grup, insan yoğunluğunun yaşandığı saat 09.00'da Ortaköy sokaklarında ve caddesinde insanların içine karıştı. Hayko Cepkin ve Beste Bereket'in de katıldığı grup, vatandaşların şaşkın bakışları arasında çekimlerini tamamladı. Etkinliğin fotoğraf çekimlerini Mehmet Turgut ve Fethi Karaduman yaptı.
--spoiler--
görsel
görsel
görsel
zombi konulu amerikan dizisidir.
bu da pek yakında yeni domaine geçireceğim fan sitesi: http://thewalkingdead.torrentrat.com/ * *
not: bu da forum sayfası: http://thewalkingdead.torrentrat.com/forum/
-- s01e04 --
- hey kid, what'd you do before all this?
- delivered pizzas. why?
- ("mantıklı" dercesine başıyla onaylar)
-- s01e04 --
Geyikleri de güzel olan dizidir.
film tadında dizidir. bu anlamda spartakus e benzemektedir. bu büyük prodiksiyonu aylar sonra, çok daha popüler olduğunda, bölümleri birikmiş halde ardarda izlemek vardı; lakin sabredemedik.aylar sonra bu başlığı okuyup dizi konusunda fikir sahibi olmak isteyen okuyucuya 2. sezon'u bekle derim.
(bkz: the walking dead)
taşınması için gammaz oluyorum..

hahahaa yaşasın kötülük!! *
bugün 4.bölümü yayınlaşmış olan film tadında dizi
izlenmesi şart.
pek bir sevdiğim dizi.Resident evil tadındadır. severim *