bugün

Tarihte bilinen ilk transeksüel olan danimarkalı ressam lili elbe'nin (eski adıyla einar mogens wegener) hayatının anlatılacağı film. Başrolde the theory of everything filmindeki olağanüstü stephen hawking rolüyle oscar'ı kapan eddie redmayne yer alıyor.

Trailer için: http://youtu.be/WAVj7WQfMaI
eddie redmayne bu filmdeki rolü ile oscara sağlam göz kırpmış gibi** film ülkemizde 12 şubatta gösterime giriyor ama şimdiden torrente fln düşmüş durumda ayrıca imdb puanı nedense düşük 5.6 ama her şey puan değildir izlemek lazım.
kesinlikle muhteşem bir filmdi. ilk baslarda tarihsel biyografik bir film sansam da, gerek müzikleriyle gerekse danimarkanın ve fransanın o muhteşem arka planı ile enfes bir film olmuş. lili'nin duyguları, acıları öyle güzel yansıtılıyor ki, filmin sonunda ağlamaklı oldum ve tüylerim diken dikendi. eddie redmayne kesinlikle oscarlık oynamış.tebrikler.
eni konu teknik yorumlar yapabilecek bir altyapım yok ama hissettirdikleri... tarifi zordu. o adam alsın iki üç oskar daha alsın. oscar değil özellikle oskar alsın. çok çaresiz hissettim kaybedenler adına.
bir şeyler içmeliyim.
bu filmi izleyip de hala kendini homofobik olarak nitelendiren kalpsizdir. eşcinsel insanların çöpçatanlığını yapıp hepsini mutlu edesim geldi. o derece bir film.
Her ne kadar olaylar yavaş ilerlese de film yer yer durgunlaşsa da yönetmen koltuğuna göz atmadan tom hooper'ın oturduğunu anlamak güç değil. Oscar ödüllü eddie redmayne oyunculuk dersi verircesine oynamış ayrıca yan roldeki bağyaaan da fena değildi. Bir dram izlerken hiç bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum. Daha korkuncu bunun bir biyografi olması ve emin olun ondan daha korkuncuysa bu duygu durumunu, çaresizliği yaşayan bir çok insan var. Hakikaten hislerim üstünde zıpladı durdu film. Çok iyiydi. Umarım eddie bu muhteşem performansıyla yine oscarı alır.
Biyografi olmasına rağmen gerçeği anlatmaktan uzak, sinematografi olarak berbat olan film.
(bkz: Danimarkalı kız)

Son zamanlarda izlediğim etkileyici filmlerden.
Eğer en iyi film dalında oscar adayı gösterilseydi redmayne'e peşpeşe ikinci oscarını kazandırabilirdi.
eddie redmayne için izlemeyi planladığım filmdir. the theory of everything filmindeki stephen hawking rolüyle beni büyülemiş oyuncudur.
Eddie redmayner'i n the theory of everything filmindeki efsane oyunculugundan sonra filmin imdb' si dusuk olsa da eddie olsun yeter diyip izledigim filmdi. transseksuel bir insanin hayatini anlatmis. film size o yasanan acilari o kadar iyi geciriyor ki etkisinden uzun sure cikamiyorsunuz. aglamamak elinizde degil. bir insanin toplum ne der dusuncesini goze alarak yaptiklari , gercek kisiligini bulmasi takdire sayandi. eddie de role tam bicilmis kaftan ayrica. Ama lili' nin o gulmeleri beni cok rahatsiz etti.

--spoiler--

--spoiler--

Filmde transseksuel birinin esi olan gerda' nin yerinde olmak o kadar zor ki.. 6 yillik esinin yavas yavas tercihinin degismesini kabul etmek bir bayan icin cok zor hele 1926 senesi gibi bu duruma daha toplumun asina olmadigi zamanlarda... bu durumu kabul ettikten sonra esine yardim edebilmek de gercekten gerda' nin ne kadar guclu oldugunu gosteriyor. ama filmin sonunda o kadar cabalamasina ragmen esinin olmesi ...

--spoiler--

--spoiler--

Eddie redmayne oscarin dibine vurmaliydi bu filmle .
(bkz: eddie redmayne) in oyunculuk dersi verdiği filmdir. ha bu film sadece başarılı oyunculuk performansı ile öne çıkmıyor, daha fazlası var kesinlikle. sinema konusunda ahkam kesecek kadar teknik bilgim yok ama iyi ve seçici bir izleyici olduğumu düşünüyorum. queer tarzının ne kadar içinde ya da dışında bir şey söyleyemem fakat bu filmi izledikten sonra mavi en sıcak renktir gözüme daha bir basit geldi sanki. işin içine pornografi(erotizm ya da pornografi karşıtı olduğum sanılmasın aksine severim) katmadan da mesaj verilebiliyormuş demek ki.
eğer geçen sene eddie redmayne en iyi erkek oyuncu oscarını almamış olsaydı bu sene di caprio yine avucunu yalayacaktı. zira eddie redmayne the danish girl deki performansıyla her türlü o oscarı alırdı. ahkam kesmiyorum filmi izleyen ne demek istediğimi anlayacaktır. senenin tartışılmaz en iyi oyunculuğu. hatta senenin demek de az olur, son dönemin en iyi oyunculuğu.
eddie redmayne kişisine hem en iyi erkek hem de en iyi kadın oyuncu oscarının verilmesi gerektiğini düşündüren filmdir. izlediğim en başarılı performanslardan biriydi. Filmin görüntü yönetmeni de kesinlikle iyi iş çıkarmış, dönemin içinde hissettim kendimi.

tanım: kaçırılmaması gereken bir dönem filmi.
--spoiler--

einar'ın lili'ye dönüşümünü anlatıyor. filme ismini veren the danish girl lili ama olması gereken the danish girl kesinlikle gerda. nasıl bir aşkla, sevgiyle bağlanmışsa kadın bir türlü bırakmadı einar/lili'yi. herkesin hayatına gerda gibi sevecek biri lazım.

--spoiler--
2015 yapımı 119 dakikalık biyografi/dram/romantik kategorili tom hooper filmi, 7/10 imdb puanına sahip. Oscar ve 26 ödüllü filmin bütçesi 15 milyon, gişesi 13 milyon civarıdır. alicia vikander en iyi yardımcı kadın oyuncu oscarını alırken, eddie redmayne en iyi erkek oyuncu oscar adaylığı ile yetindi. Film biyografik açıdan eksik kalsa da, diğer her şeyi ile güzel bir yapım olmuştur görsel

--spoiler--
Filmin biyografik açıdan eksikliği şöyle: lili geçirdiği operasyonlar sonrası bir erkekle ilişkiye başlamış ve 1 sene yaşamıştır. Çocuk doğurmak için yeniden ameliyat olunca(5ci ameliyatından sonra) hayatını kaybeder, fakat filmde lili kısa süre içinde iki kez ameliyat olduğu için ölüyor. Ayrıca karısı gerda filmdeki kadar sadık bir eş değildi, ve lili ile lezbiyen ilişki içindelerdi*

Alicia aldığı oscarı sonuna kadar haketti, performansı şahaneydi. Çektiği acıyı seyirciye geçirmekte oldukça başarılıydı, keza eddie de öyle. lili karakterini öyle naif ve zarif canlandırmış ki..görsel o her ağladığında içim parçalandı resmen.
Kimse bahsetmemiş, yalnız ben whishaw harika performans sergilemiş. Kendisi çok iyi oyuncudur fakat bu kadarını beklemiyordum, zira öyle aşık gözlerle bakıp, öyle tutkulu öpmek.. diyecek bir şey bulamıyorumdum ki, gay olduğunu öğrenince, aşırı doğallığı ve tutkusu* az da olsa anlam kazandı.

Film sinematografik açıdan çok başarılıydı, müzikleri ve dönem kıyafetleri, dekor ve mekanları ile göz alıcıydı görsel
--spoiler--
görsel
Filmi izlerken "the theory of everything" filminin başrol oyuncusuyla bağdaştırdığım eddie redmayne'i lili karakterine oturtamadım. Ondan başka stephen hawking düşünülemezdi diye o karakterde aklımda kaldı.

Filmin konusu şahane. Dönem hissedilerek yansıtılmış.
bilinen ilk transeksüel danimarkalı ressam lili elbe'yi tanımak isterseniz izleyebilirsiniz. Bakışları güzel insan.
Filmi izlemek istemezseniz:
https://www.google.com.tr...edio.com/amp-haber/580145
görsel
Çok güzel ve anlamlı bir film, sizin gibi hödükler anlamaz tabi.
Eğer Gerda gerçekte filmde ki gibi bir kadın ise helal olsun, taş olsa çatlardı yani Gerda yerinde. Herif ne yaparsa yapsın hep anlayışla karşıladı, destek oldu, yalnız bırakmadı. Gerçekte bu kadar hoş karşılamamıştır bu olayı bence, filmde fazla iyi gösterilmiş gibi. Film acayip değişikti ya, Alicia Vikander ve Eddie Redmayne inanılmaz iyi oynamış, hele Eddie o kadın, eşcinsel rolünü, mimiklerini o kadar güzel yapmış ki gerçekten helal olsun. Alicia'ya ise ayrı saygı duymak gerek o da en az Eddie kadar iyiydi. Yalnız Einar rolü için Jared Leto da düşünülebilirmiş, o da böyle sıradışı rollerin oyuncusudur ve çok iyi oynuyor bu tarz rolleri. Eddie de en az onun kadar iyi oynamış böyle sıradışı bir rolü. Lili'ye acayip kıl oldum hep kendini düşünmesi falan sinirimi bozdu.
filmin başlangıcında genel plan ve coğrafya hakkında ve insanların yaşayışları hakkında bilgi verirken, tarih kokan döneme kaydığımız çağrısı mevcut. bu yüzden kendinizi bir anda 1900lerin başında bulabiliyorsunuz.

19262da kopenhagda geçiyor hikaye, karanlık sahneler ve beyaz dekorlar sıkça kullanıldığı için, karamsar bir tema hakim filmde.

kıyafetler dönemin havasını çok iyi derecede yakalamış ki, bu yüzden bu dalda oscar adaylığı bile mevcuttu.

ressam olan çiftin yaşadığı cinsel fantezinin zamanla kocasında kişilik sorununa ve queer eğilime sebep olmasıyla ortaya çıkan durumu konu almakta.

gerda başarılı bir ressamdır, maddi olarak dönemsel olarak sorun yaşamamakta seksi ve feminen bir karakterdir, ne kadar sevse de kocasını işler rayından çıkınca yapabileceği pek bir şey kalmaz.

einar da başarılı bir ressam olmasına rağmen cinsel kimliği konusunda kararsızlık yaşamaktadır. aslında bu kimlik kargaşasının sebebinde karısıyla olan ilişkisi yatsa da, aynalardan kaçması ve sık yakın yüz çekimlerine yer verilmesi, karısını ikinci plana atmakta, buradan anlaşıldığı üzere, yardımcı kadın oyuncu adaylığının hakkını bir nevi, filmin işleyişinde söz sahibi olan yönetmen rol oynamakta.

gerda hazırladığı tablolarda kocasını kadın rolüne bürüyerek resmetmekte ve bunlarla başarı sağlamaktadır. bir hayli feminist etki görülse de kadının erkeği ezmesi kolay kolay amerikan sinemasının kabul edebileceği bir şey olmadığından dolayı pek adından söz ettirememesinin temel sebebi budur.

insanı cinsellikten soğutacak kadar çarpık bir ilişki modeli oluşturan einar, karısının kıyafetleriyle bir önceki gün tanıştığı insanla sevişebilecek kadar ileri gidebilmektedir. iç dünyasındaki çatışmayı, çok net bir şekilde size hissettiren, izlerken bazı sahnelerde hasssiktir be diyerek içinizi titreten bir anlatım mevcuttur.

lili'ye dönüşen einar daha gizemli bir hale bürünse de yaşadığı toplumunn müsade ettiği kadar kendi gibi olabildiğinden ve bu durumun yarattığı kişilik ve çevresel karmaşadan yola çıkarak olay örgüsü işlenmiş, zaman zaman sıkıcı olsa da. insanın özgür iradesinin nasıl açık toplumlar tarafından bastırılabileceğini en iyi şekilde işlemiştir.
Guzel bir film. Homofobiklerin izlemesine pek uygun oldugunu dusunmuyorum. Tek filmde beni rahatsiz eden trans bireyimizin olur olmadik gulmesi zaten o da pek takilacak bir sey degil.

Edit: transfobik sorry.