bugün

fazıl say'ın intihar etmiş olduğu, saçmasapan ötesi bir rüya da bunlara dahildir.
ulan fazıl say'la benim alakam ne? nasıl iştir bu ya rebbim? nasıl bir bilinç altıdır?

o değil de, rüyamda kendisinin intihar ettiğini duyunca, ilk aklıma ne geldi biliyor musunuz?
hande ataizi! evet, evet. sevgilisi hande ataizi'nin ne kadar üzüleceğini düşünüp, adama kızdım.

yoksa ben manyak mıyım, haağğ?!
(bkz: avon)dan 139 liraya bateri almak.
değerli bir sözlük yazarının çırağan otelinde karşıma ezgi asaroğlu hanım kızımız görünümünde çıkması. akabinde beni nasıl tanımazsın diye 15 dakika çemkirmesi. kendisini ortaköy camii civarında salıncakta sallamamla olayın tatlıya bağlanması.
"rec" filminin etkisiyle 3-4 gün boyunca ne kadar abuk subuk rüya varsa görülmüştür. ki şahsım hiç rüya görmemesiyle ünlü bir kişiliktir.
lakin sonuncusu dillere destandır.
herkesin sırayla zombi olmaya başladığı bir mekanda kaçış yolu olmaksızın zombi olmayı beklemektedir bünyem.
ve o an gelir ısırılırım. yok yok ne ısırması yediler beni resmen. ne bağırdım sözlük biliyor musun?
neyse nerede kalmıştık? ısırıldım efenim. ve çevremdeki bütün insanlar da.

daha sonra büyük bir kulenin yanındaki küçük bir binada olduğumuzun farkına vardım.

ve nereden geldiği belli olmayan onlarca insan arabalardan minibüslerden inip bulunduğumuz yere akın etmeye başladılar. * ne işleri vardı orada diye sormayın söylemem, söyleyemem.

zombilikten kurtulmamız için onlar tek şansımızdı. öyleymiş yani biz bilmiyorduk. bizi tuttular ve öptüler lan öptüler.*
ve sözlük ömür boyu o kulede yaşamak zorunda kalacaktık artık. neden mi?
zombilikten insanlığa dönüşüm normal bişey değilmiş bunu o rüyada öğrendim. çirkindik ama insandık. güneş yüzü yasaktı bize. ki benim klostrofobim vardır. sonuç olarak neymiiiş rec 2 yide izleyecekmişiz. **
gülme sözlük gülme. ben ne çok korktum biliyor musun sen ?
yıllardır görmediğim amcamla birlikte istanbul'a saldıran düşmana karşı koyuyorduk. bir anda tepemizde bir helikopter belirdi, ateş etmeye başladı. herkes sağa sola kaçıştı, büyük panik başladı. baktım amcam da kaçıyor, takıldım peşine. 3 metrelik demir boru yığını vardı, hemen onun arkasına saklandık. ama helikopter bize doğru geliyordu. yine kaçmaya başladık. o esnada kurşunlardan biri bana isabet etti, yere yığıldım. amcam yanıma geldi; o da vuruldu. amcam benden önce öldü, sonra ben de öldüm. çok acayipti ölüm hissi. (bkz: rüyada öldüğünü görmek)
rüyada fena halde sıkışmış bir durumda eskiden kalınan öğrenci yurdu tuvaletlerinin hepsinin kırık veya kullanılamaz halde olduğunu görüp tuvaletler arasında koşuşturup durmak, kullanılabilir bir tuvalet bulamamak. kesinlikle boktan rüya kategorisindeki rüyaların başını çeker.
rüya değilde film gibiydi.gençliğimde gördüğüm bir rüya hala da unutamam.rüyamda ben ve benim bir kaç arkadaşım geziyoruz caddede.her zaman takıldığımız bir mekan vardı o zamanlar, oraya gidiyoruz içiyoruz tavla okey falan oynuyoruz. bakıyorum pencereden dışarı hava baya kararmış. çıkıyoruz mekandan sokakta değişik bir mekan görüyoruz. gidelim bakalım diyoruz giriyoruz içine bir adam var dilenci gibi. adam bize bir kapı gösteriyor eğer bu kapıdan girerseniz ilk doğduğunuz andan itibaren bebekliğinizi görebilirsiniz gibi bir cümle kuruyor. neyse hepimiz giriyoruz kapıdan bakıyorum kimse yok yanımda. biraz ilerliyorum yolda, sesler duyuyorum. seslerin geldiği odaya doğru ilerliyorum bir kadın doğum yapıyor. ilk başta hayır ya ben değilim bu bebek, olamaz böyle şey diye düşünüyorum sonra birden bir şey oluyor kendimi eski evimizin bahçesinde buluyorum. bakıyorum salıncağım, köpeğimin evi, tavşanlarım, çiçek bahçemiz, arkadaşlarımla oynadığımız küçük barakamız, yani çocukluğuma ait her şey orda. o sırada çimenlerin üstünde bir kadın görüyorum arkasını dönmüş oturuyor. yanına doğru gidiyorum, bakıyorum kucağında bir bebek.bebeğin üstünde kırmızılı beyazlı bir elbise var kafasında da o elbisesinin deseninden bir şapka var sarı saçlı okyanus gözlü bir bebek.** benim de o elbiseyle bir fotoğrafım vardı ordan hatırlıyorum o bebeğin ben olduğumu. birden kendi bebekliğimi sevmek istiyorum. anneme sesleniyorum. ''hanımefendi'' diye! yüzüme bakıyor efendim? diyor. bebeğinizi biraz kucağıma alıp sevebilir miyim ? diye soruyorum. tekrar yüzüme bakıyor hayır veremem o daha çok küçük herkesin onu kucağına almasına sevmesine izin veremem diyor! o anda gözlerim doluyor.kendi bebekliğimi kıskandığımı farkediyorum. annemi kıskanıyorum, o bebeği benden koruduğu için kıskanıyorum. oturuyorum bir ağacın altına ağlıyorum. bakıyorum bahçe kapısından bir adam geliyor. yüzüne bakınca babam olduğunu anlıyorum. o da bana şöyle bir bakıyor gülümsüyüor yanımdan geçiyor! gidip o bebeği kucağına alıyor öpüyor seviyor. daha çok sinir oluyorum! daha çok kıskanıyorum.kendi bebekliğimden nefret ediyorum.bakıyorum bütün sevdiklerim kuzenlerim dedelerim babaannem anneannem teyzelerim dayılarım amcalarım halalarım hepsi o bebeği seviyor! bağırmaya başlıyorum ''ailemi istiyorum !!!'' diye. kendimi çok kötü hissediyorum bir yandan da ağlıyorum. sonra birden uyanıyorum... uyandığımda hala ağlıyordum. kendi bebekliğimi kıskandım diye de tuhaf oluyorum! rüya değil kabus bu ya hala aklıma geldikçe kıskanıyorum!*
Kimi zaman sonrasında yaşanan olaylarla insanı üzen rüyalardır.

--spoiler--
Gündüz vakti pencerenin önünde bilgisayarımın başında bir şeyler yazmaktayım. Sokaktan iki kız geçmekte. Bana sesleniyorlar:

Kızlar-Lesley! lesley! hadi gel de beraber gezelim.

Lesley Mateas-Benim işim var. Siz gidin eğlenin.

(bu sırada her şeyin birer rüya olduğunu çakıyorum)

Lesley Mateas-Kızlar ben size rüyadan çıkınca nasıl ulaşacağım isminizi bana söyleyin bana

Elif- Benim Adım Elif Dikici

Özge- Benim Adım Özge ???.*
--spoiler--

Kamyonu devirmeden uyanıyorum ve kahvaltımı bile yapmadan facebook'a koşuyorum. iki elimin parmaklarından fazla Elif Dikici olduğunu görüp hayallerimi arama sonuçlarına gömüyorum. Uzakta olduğu için yüzünü tabi ki hatırlamıyorum. Lanet olsun

Buradan Özge ile birlikte Elif'e sesleniyorum: Bir daha girerseniz rüyama o bar senin bu bar senin gezmezsek neciyim. Bilgisayarı da kırarım gideriz. Sabahlara kadar eğleniriz. Yeter ki yeniden rüyama girin be kuzum.

(bkz: Rüyalarda Buluşuruz)
sacma sapan ruyalardir. ornegin,

beren saat ile oturmus iki arkadas gibi sohbet ediyoruz. beren bana diyarbakir'li ailesinin oyuncu olmasina ne kadar karsi ciktigini anlatiyor (ki ruyamda diyarbakir'in ismi degismis "sutdiyari" olmus). sonra beren bana "allah'a inaniyor musun?" diye sordu. evet dedim. sonra bana yaklasarak ve gulumseyerek "ama bu hicbir seyi degistirmez" dedi.*
eski sevgiliyle sevişmek. ****
objelerin içinden geçebilmek ve bu olayı düzgün kullanamadığı için paso yerin dibine düşmek akabinde sikkolaçileştirerek uyandıran tarzda rüyalar.
önceleri masum görünüp daha sonra gerçek yüzünü ve bıçak şeklindeki tırnaklarıı çıkararak saldıran kedi görmek mesela.
görülen rüyada sadece bir ayna ve ben vardım. bir yandan yüzüme dokunarak aynaya bakarken bir yandan da şu cümleyi tekrarlıyordum: "Victor Hugo keçi değildir."

vize döneminde günlerce uykusuz kalınmasına yordum ama bir uzmana da danışmak lazım.
(bkz: başın yumuşak bir şeye deyiyor muydu)
rüyamda beni eşşekler zikiyordu. bir anlamı olduğunu sanmıyorum. * *
(bkz: dizi şeklinde rüya görmek)
brad pitt'i görüp eve tarhana çorbası içmeye davet etmek ve onun daveti kabul etmesi. o sırada kocanın seyahatte olması. bu arada kayınpederin ta nerelerden telefon edip "x evde yokken elin adamını neden eve alıyorsunuz" diyerek kızması. ama o elin adamı değil, o brad pitt demeye çalışmak. doksan yaşındaki kayınpedere brad pitt'in kim olduğunu anlatmaya çalışmak ve yorulmak. rüyanın tadının kaçması. mecburen uyanmak... oysa daha çorba içecektik.
(bkz: (#5885848))
uykuya dalmadan önce birkaç sayfa tutulma'yı okuyup rüyamda benim kokumu çaldıklarını görmem ve o arada sahura uyandırmak için gelen anneye kokumu çaldılar ama beni jasper koruyor diye açıklama yapmam ve annenin faltaşı gözlerle bakması
(bkz: mavi ekran)
su kaplumbağısının dilini kaybettiğini görmek, butun gece rüyasında kaplumbağa dili aramak ve hatta anneannesinden onu monte etmesini istemek **
adalet sarayımızın yanındaki büyükçe meydanda 7 ceddimin erkeklerinin birbirlerinin ırzına geçtiğini görmek.
bana laflar hazırlayın.
haliya ceset sarip cesedi koydeki dedenin evine goturmek. polislerin gelmesi.
cocukken kalinan evin salonunda bulunan divanda cuce, topal ve fesli bir herifin yatmasi ve yattigi yerden durmadan fisildayarak talimat vermesi.
apartman dairesinin icinde bulunan bir leoparin uzerine kizgin yag dokmek. ve leoparin birden evrim gecirip he man'in kaplanina donmesi.
ve bu ruyalarin belli araliklarla surekli gorulmesi.
hayirlara vesile.
rüyamda entry kasıyordum ve sürekli en son oylanan entrylerime bakıyordum.

(bkz: entry kasan masum yazar)
hayli ilginç ve etkileyici rüyalardır.
dün bunlardan birini gördüm. anlatayım mı? hazır mısınız? okey ! *

rüyamda evlenmiştim iş bulmam gerekiyordu.
çarşıya çıktım ve teker teker dükkanları dolaşıp işci arayıp aramadıklarını soruyordum. bir lokantaya geldim ve;

-merhaba işci arıyor musunuz acaba?
+olabilir ama ne iş yapabiliyorsun?
-benden iyi yamak olur
+tamam o halde seni işe alıyorum yamak olarak.

işe başladım ancak bana yamak değil kubur diyorlardı. yani yamak değil de ünvanım kubur olmuştu. ancak ben bu kubur'un ne demek olduğunu bilmiyordum. rüyamda düşünüyorum. lan bu kubur ne ola ki? falan diye. o arada ''lan sözlükte kubur diye bir yazar var mına ko ! ona sorarım ben yarın kubur ne oluyor'' diye düşünüyordum. kubur kubur kubu diye diye uyandım.

sabah kalktım, sözlüğü açtım. kubur ne demek ona baktım ve; Tuvalet deliğinden lağıma inen borudur kendileri. tuvaletten geç çıkanlara samimiyet derecesine göre "kubura mı düştün" diye sorulur.

bu tanım ile karşılaştım. noluyör len ? *
Issız bir adaya düşmem ve adanın the others'ın adası olması. 4-8-15-16-23-42 olayına sövüşmece.