bugün

George Orwell'ın ütopik romanıdır. Romandaki Büyük birader ile sanki Stalin tasvir ediliyordur. Ayrıca ütopik derken ütopya veya güneş ülkesi veyahut platonun devlet kitapları ile karıştırılmasın bu daha çok nasıl denir "anti ütopik" bir kitaptır.
Düzeltme: anti ütopik değil distopya bir kitaptır. uyaran arkadaşa teşekkürler.
"özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. eğer buna izin verilirse, gerisi kendiliğinden gelir." - winston smith -
george orwell'ın ütopyasıdır.
anafikri kısaca: "faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir." olan güzide bir george orwell kitabıdır. hayvan çiftliği ile beraber değerlendirildiğinde orwell'ın stalin'e karşı nasıl duygular beslediği kolayca anlaşılabilir.
dilin yozlaşması sonucu nelerle karşılaşacağımızı en iyi şekilde anlatan george orwell romanıdır.
(bkz: savaş barıştır), (bkz: sevgi nefrettir).
bir sahafa bu kitabı almaya gittiğinizde ve elinizdeki basımın tam da 1984 basımı olduğunu görünce, en başından karşılıklı bir sevgiyle okumaya başladığınızı hissettiğiniz kitap.

kitabın özelliğini ve güzelliğini yüzbininci defa vurgulamaya gerek yoktu. 1984'ü okumuş birileriyle karşılaşmak da heyecan vermiyordu artık eskisi gibi. fakat 1984, her zaman için nevroz bir beynin, yani; acıdan ve umutsuzluktan ve kaotiklikten ve sıkışıp kalmaktan hoşlanan kişilerin en tatlı sığınağı oldu, orada huzur buldu alacalı beyinleri. karanlık ve pislik içinde yüzen bir mağaranın en güzel tasviriydi bu kitap. bazıları daha da ileri gitti ama, insanların tamamen düşünemeyecek birer hayvana dönüştürülmesi fikrinden, arıdil'in cezbedeciliğinden başları döndü. elbette bunu bu kadar sevmelerinin nedeni, insanlardan çok çekmiş olmalarıydı. selim ışık insanlardan bir intikam alacak olsa, her şey tam da böyle olurdu.

olaylar karışıktı.

karma police dinleyip the wall mahkemelerinde tanımlandıramadığımız ama kaybettiğimiz bir izin peşine düşmüşken, misafir oturmalarında uzaklara dalıp mırıldandık;

"kestane ağacının dalları altında
sen beni sattın ben de seni"

şimdi 2008 deyiz sanırım. bazıları 2012 de diyor.. ve artık kimin ne kadar sattığı hiç önemli değil hiç.
kitapta çok kısaca bahsedilen, bir piyango uygulaması vardır. çok büyük ödülleri vardır ve bu ödüller her hafta, -gerçekte olmayan- bir kişiye çıkar. insanlar her hafta yeni bir umutla oynamaya devam ederler.
aklıma ayda bir bilmem kaç tane araba veriyoruz şu kadar ev veriyoruz diye kampanya yapan alışveriş merkezleri geldi nedense.
filmi ironik bir biçimde 1984 yılında çekilmiştir.
george orwell in ünlü romanı. heralde herkes biliyor diye kimse bu konu hakkında bilgi yazmamış ama olsun sözlükte bu konu da olmalı dedim ve girdim entrimi.. efendim kurgusal bir 1984 yılında geçen hikayemiz muhteşem bir anti ütopyadır. orwell abimiz stalin i rusya da yatıklarına gıcık olup sövgülerini bu yolla betimlemiştir. başka bir iddiaya göre ise orwell in kendisi bizzat ingiliz ajanıdır ve bu kitap da komunizm i kötülemek amacıyla yazılmıştır.daha da başka bir iddiaya göre kitap çalıntıdır. ne olursa olsun kendisi muhteşem bir kitaptır *.bir çok film de etkilerini görmenin * mümkün olduğu kitabı okumayan varsa çok şey kaçırmaktadır *. özellikle medyaya karşı bakışımı çok değiştirmişti * . son olarak radiohead in hail to the thief albüm ü ya da en azından giriş parçası 2+2= 5 kitaba atfen yazılmıştır.

edit: iyice araştırmadım sözlük bok attım sana özür dilerim. regulus uyardı sağolsun efendim kitapla ilgili bilgileri nineteen eighty four başlığı altın bulabiliyormuşuz. olsun fazla bilgi göz çıkamaz *
1984 yılında Michael Radford tarafından filmi de çekilmiş kült distopya romanlardandır. bekleneceği üzere film romanın gölgesinde kalmıştır.
george orwell'a cia tarafından yazdırıldığı da iddia edilen romandır. kitap boyunca kullanılan arı dil için kitap sonuna bir sözlük bile eklenmiştir ki bu, yazarın dile hakimiyetinin göstergesi olması bakımından oldukça ilginçtir.
komünist sisteme ağır eleştiride bulunan roman.
ancak bahsedilen sistemin kapitalizmden farkı çok azdır ne hikmetse.
yine sınıfsal ayrımcılık, yine baştaki birine tapınma duygusu, yine "bizden olmayan kötüdür" faşistliği, vesaire vesaire.
çıkarılan ders şu olsa gerek; büyük biraderler istediğini yapar, sistemin adının ne olduğu önemli değildir.
sistem isimleri birbirinin laciverti sadece.
teorideki gibi değil, istenildiği gibi evirilip çeviriliyor öyle uygulanıyor.
biz buna direkt emperyalizm diyelim o zaman.

dönüp dolaşıp aynı yere getiren, gözümüzün önündeki gerçekleri göremediğimizin kanıtı olan bir deha ürünü.

kullanılan haberleşme cihazlarından örnekler:

tele ekran: televizyon.
hava delikleri: internet.

özellikle bu hava deliklerinin 1950lerde ileride iletişim için gerekli olduğunun düşüncesi başlı başına bir aşırılık. anında iletişim, her an herkesle. ne yazık ki 1984'te internet henüz çok başlangıç aşamasındaydı, orwell'in tarihine yetiştiremedik.

animal farm'ın apartman versiyonu gibi bir roman bir de. aynı düşünceleri çok farklı bir kurguyla hissettirmeden aktarması orwell'in yeteneğinin bir başka kanıtı. hepimiz eşitiz ama bazıları daha eşit. büyük birader en eşit.
george orwell'in korkutucu bir sekilde basarılı kitabı.hem komunizmden hemde liberalizmden umidi kestigini goruruz.insanları mutluluk ve ferah vaadiyle kendine ceken ve ilk adımları insanları mutlu etmek olan bu sistemlerin,son adım olarak kendilerini yasatmak icin insanlarını somurduklerini anlatır.bir de devletlerin halklar ustundeki propagandalarını acıga cıkarır 1984;1949 yılında yazılmıs olmasına ragmen 2008'de duymakta oldugum propagandalar vardır icinde.
postmodern ingiliz romanının tartışmasız en etkileyici örneği. bu eserin ortaya çıkışına kadar insanın kafasında oluşturduğu "roman" kavramını yerlebir edebilecek türden hem de. alışılagelmiş kahramanlık örneklerinin zerresi yok çünkü bu hikayede. esas oğlan kendini kurtarmak için sözde aşık olduğu kadını bile kolayca gözden çıkarıyor çünkü. herşey toplum için, big brother için, gerisi fasa fiso zaten. bireymiş bireysellikmiş ne gerek var.
genel mantığına bakıldığında kitap çok önceden yazılmış ve belirlenen tarihe göre yanlış öngörüde bulunmuş bile olsa, herhangi bir zamana sınırlandırılamayacak, düne bugüne ve kesinlikle yarına hitab eden bir kitap. sadece herşeyi çok acele gerçekleştirmiş. ama aslında insanların doğru düzgün iletişim kurmasını bile engellemek için dillerinin ellerinden alınması, duygusallığa hele hele aşka açık açık -yasak- gözüyle bakılması, -e duygusallık isyankarlığa götürür allah muhafaza-, herkesi tektip canlılar haline getirme çabası, siz düşünmeyin burda sizin için düşünecek bi "big brother" var siz sadece söyleneni yapın yeter mantığı, biraz düşününce çok da yabancı gibi gelmiyor kulağa.
george orwell'in 1949 yılında basılan, ingiliz edebiyatının önemli bir eseridir. aynı zamanda filmleştirilmiştir de. kitapta big brother ve düşünce polisi tarafından işkence ve beyin yıkama yoluyla sindirilmiş, kuzulaştırılmış halk vardır. sürekli savaş ortamında geçer.

--spoiler--
baskıcı ve işkenceci düzenin anlatıldığı filmden etkileyici bir sahne:
o'brien: günlüğüne yazdıklarını hatırlıyor musun? özgürlük, özgür olduğunu söylemektir. iki kere iki, dört eder.
winston: evet
o'brien: (dört parmağını kaldırır ve sorar) şu anda kaç parmağım havada winston?
winston: dört
o'brien: ve parti dört değil, beş derse sen kaç dersin?
winston: beş tane.
o'brien:(işkence aletinin düğmesine basar) hayır. hiç faydası yok. yalan söylüyorsun. söyle kaç parmak var?
winston: dört, dööört, başka ne diyebilirim? beş, dört, istediğin olsun. yeterki durdur. acıyı durdurun.. aaah! nasıl engel olabilirim? gözümün gördüğü şeye nasıl engel olabilirim? ikiyle iki dört eder.
o'brien: bazen winston, bazen beş eder, bazen üç eder, bazen bütün sayılar bir bile etmez. ne geçmiş, ne şu an, ne de gelecek, kendi doğrusuyla anılmayacak. gerçek insanın beynindedir, ama bir bireyin beyninde olamaz. çünkü o hata yapar ve zaman içinde yok olur. ama partinin beyninde paylaşımcı ve ölümsüz olur.
işkence aletine basar ve tekrar sorar.
o'brien: kaç parmak winston?
winston: dört, dört aaah galiba dört tane var; ama beş tane görmeye çalışıyorum, keşke görebilseydim.
o'brien: hangisini diliyorsun? beni gördüğüne ikna etmeyi mi , yoksa beş tane görmeyi mi?
winston: beş tane görmeyi.
o'brien: verin!
--spoiler-- *
savaş barıştır
özgürlük köleliktir
bilgisizlik kuvvettir
ayrıca;
(bkz: ne kadar az bilirsen o kadar iyi)
okumadım ama izledim; tam da sene dokuzyüzseksendört'te çekileni.

"who controls the past controls the future
who controls the present controls the past. "

ya da buyur burdan yak:

"savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cehalet güçtür, iradenin zaferi orgazmın da üstündedir. bu gece anti-sex birliğinin zafer meydanındaki toplantısında 10.000'in üzerinde partili kadın, sivil evliliklerin %50 azalmasını kutlayıp, bekaretin korunması üzerine yemin edecekler..."

imdii; bu film üzerine oturup sağlam bir analiz yazmak öncelikle kitaba/corç abiye büyük haksızlık olur, sonralıkla da
-samimiyetle söylemek gerekir ki- şahsen benim bilgi birikimim (algı değil)yetmez. göndermelerini, yarattığı dünyayı, siyasi, sosyolojik alt-üst-orta metinlerini eh anlarım da az biraz ama az birazla olmaz. birçok filme/kitaba olur belki ama bu kitaba/filme olmaz. racona ters. paşa paşa giderim kitabını da okurum. üzerine marx, engels okurum. anti'lerini okurum. sonra yaparım analizi. belki de bundan tam 35 sene sonra. aynen kitap ile film aralığında olduğu gibi.

son olarak, filmi "virgin films" sunar. bu da benim -detay sevdalılarına, yeri gelir ironi aşıklarına- ayrılırken hediyem olsun.
george orwell'ın 1949'da yayınlanan muhteşem kitabıdır. Anti-Ütopik ve politik bir romandır. "Büyük Birader" "soğuk savaş" ve "düşünce polisi" terimlerini tüm dünya dillerine kazandıran eserdir.
george orwell'in türkiye'de yaşamasından şüphelenme sebebimdir.
sürükleyici bir george orwell romanıdır. ölmeden önce muhakkak okunması gereken bi' kitaptır.

--spoiler--
2x2=5
--spoiler--
george orwell'in güzel bir big brother kitabıdır, tavsiye edilir.
bunu okuyan bunu da okudu:

(bkz: cesur yeni dünya)
okurken insanı ürküten ünlü anti-ütopik edebi eser.
george orwell'ın yazdığı, uzun zamandır kitap okumayan bünyelerde yeniden kitap okuma isteği uyandıran distopya.

ayrıca roman uyarlaması filmi de 1984 yılında yapılmıştır. winston smith karakterini john hurt canlandırmıştır.
big brother kavramını hayatımıza kazandıran ve fiziksel acıların duygusal olanlara karşı her zaman galip geldiğini anlatan harika bir roman.