nineteen eighty four

george orwell'in 1949 yılında basılan, ingiliz edebiyatının önemli bir eseridir. aynı zamanda filmleştirilmiştir de. kitapta big brother ve düşünce polisi tarafından işkence ve beyin yıkama yoluyla sindirilmiş, kuzulaştırılmış halk vardır. sürekli savaş ortamında geçer.

--spoiler--
baskıcı ve işkenceci düzenin anlatıldığı filmden etkileyici bir sahne:
o'brien: günlüğüne yazdıklarını hatırlıyor musun? özgürlük, özgür olduğunu söylemektir. iki kere iki, dört eder.
winston: evet
o'brien: (dört parmağını kaldırır ve sorar) şu anda kaç parmağım havada winston?
winston: dört
o'brien: ve parti dört değil, beş derse sen kaç dersin?
winston: beş tane.
o'brien:(işkence aletinin düğmesine basar) hayır. hiç faydası yok. yalan söylüyorsun. söyle kaç parmak var?
winston: dört, dööört, başka ne diyebilirim? beş, dört, istediğin olsun. yeterki durdur. acıyı durdurun.. aaah! nasıl engel olabilirim? gözümün gördüğü şeye nasıl engel olabilirim? ikiyle iki dört eder.
o'brien: bazen winston, bazen beş eder, bazen üç eder, bazen bütün sayılar bir bile etmez. ne geçmiş, ne şu an, ne de gelecek, kendi doğrusuyla anılmayacak. gerçek insanın beynindedir, ama bir bireyin beyninde olamaz. çünkü o hata yapar ve zaman içinde yok olur. ama partinin beyninde paylaşımcı ve ölümsüz olur.
işkence aletine basar ve tekrar sorar.
o'brien: kaç parmak winston?
winston: dört, dört aaah galiba dört tane var; ama beş tane görmeye çalışıyorum, keşke görebilseydim.
o'brien: hangisini diliyorsun? beni gördüğüne ikna etmeyi mi , yoksa beş tane görmeyi mi?
winston: beş tane görmeyi.
o'brien: verin!
--spoiler-- *