bugün

gerçek gündem yazarı barış yarkadaş'ın 17 temmuz 2008'de yazdığı müthiş yazı. kendisi sloven yazar slavoj zizek (slavoj jijek okunur)'in "liberaller aslında faşisttir" sözüne göndermede bulunmuştur. bu söz kanımca doğrudur. çünkü liberaller, özgür birey olmayı ve bireyin bir başka varlığa ölçülebilir ve ispat edilebilir zarar vermediği müddetçe tercihlerinde hür olmasını herkese silah zoruyla dayatırlar. buna göre liberallerin öngördüğü toplum düzeninde herkes liberal olmak zorundadır. bu da faşizmin dik alasıdır. bu da barış yarkadaş'ın yazısı:

Ergenekon Operasyonları'nın memlekete hiç mi faydası olmadı derseniz, cevap belli. Oldu, hem de fazlasıyla.

Nasıl mı?

Anlatalım:

Türkiye, yarım yamalak edindiği bilgilerle, kitabi konuşan ve okuduğu çeviriler üzerinden kendine "sosyal bilimci"; "analist"; "liberal"; "devrimci - demokrat"; "muhalif" etiketi takan kimi "yarı aydınlar"ın aslında su katılmamış birer "faşist" olduğunu gördü. Öyle ki; bu özünde faşistler, AKP iktidarından aldıkları güce yaslanarak, muhalif tüm sesleri boğmaya girişti.

"Eskiden" bu tür "niyetler" açık edilmez, "demokrasi" maskesinin arkasına sığınılarak muhaliflerin etkisizleştirilmesi için "kara propaganda" yöntemlerine başvurulurdu. Ancak belli ki; kapalı kapılar ardında Başbakana "gaz veren"ler, artık kendilerini kaybetti. Bu yarı aydınlar iktidara yaranmak ve iktidarın çanağından yalanabilmek için, her türlü hokkabazlığı yapmaya soyundu.

Son örnek, meşhur Ergenekon Operasyonu sonrası ele geçirildiği söylenen belgeler üzerinden üretilen bir haber. "Liberal" olduğunu iddia eden faşistlerin gazetelerinde, Ankara'nın meşhur Kent Oteli'nde yapılan bir toplantıdan söz ediliyor. Yaklaşık 70 kişinin katıldığı toplantıda, AKP hükümetine yönelik eleştirilerin gündeme geldiği ve "alternatif arayışlar" içine girildiğinden bahsediliyor.

"Zehir Hafiye" muhabirler ve yazı işleri çalışanları, "Kent Otel'de ne konuştunuz, açıklayın" diye başlıklar atıyor. Toplantıya katılanların isimlerini okurlarıyla paylaşanlar, toplantıya "suç işleniyormuş" havası veriyor.

Halbuki; Kent Otel'de yapılan "arayış" toplantıları, Ankara'nın tanınmış birçok isminin katıldığı, fikir beyan ettiği ve kaba anlamda "Ne olacak memleketin hali?" diye ifade edilebilecek bir içeriğe sahip.

Ancak "liberal faşistler" mevzu "AKP karşıtlığı" olunca, "üç kişinin bir araya gelmesi"ni bile suç olarak gösteriyor. Böylece, AKP'ye karşı oluşabilecek her türlü muhalif hareket ve düşüncenin engellenmesi amaçlanıyor. Bunun adı da "demokrasi" oluyor. Yesinler böyle demokrasiyi!

işte bu "liberal" görünümlü "faşistler" AKP iktidarıyla birlikte kazandıkları milyon dolarları bir daha kaybetmemek adına, kraldan daha kralcı davranıyor. Her türlü yemek, toplantı, fikir alışverişinin yapıldığı panel ve sempozyumlar gayri meşru; ilan ediliyor. AKP'yi eleştirmeyi suç işlemekle özdeş kılmaya çalışan çanak yalayıcıları, kişisel sicillerine büyük ve kara bir leke düşürüyor.

Zizek'in "Liberaller aslında faşisttir" sözü, tam da bunlar için söylenmişe benziyor.

Toplantı yapmak, fikir beyan etmek, hükümete karşı alternatif arayışa girmek, iktidar olmayı istemek, yeni parti kurmayı düşünmek, ekonomi kötüye gidiyor demek, liberal faşistlerin uykularını kaçırıyor.

Çünkü onlar, iktidarın çanağından çatlayıncaya, patlayıncaya kadar yalanmak istiyor.

Çünkü onlar, "yeni iktidara uyum sağlamak zaman alabilir" diye düşünüyor. Bu yüzden de yeni çanakları yalamanın zahmetine katlanmak yerine var olanla devam etmeyi tercih ediyor.

Bu da yazının linki: http://www.gercekgundem.com/?c=56335
serdar turgut un da yazilarinda sik sik dile getirdigi bir ifade olmakla birlikte kapsam olarak, basta altan biraderler olmak uzere, cengiz çandar, nazli ilicak ve turevlerini kapsamaktadir.

liberallik sinirlari, abd ve akp nin izin verdigi kadar, az liberallik, az ozgurluk (az kuru az pilav gibi) cercevesinde sekilleniyor.

her kanalda ayni seyleri soyleyerek, toplumun ortak bilincini yikama faaliyetini yuruten aktorler olarak dikkat cekiyorlar.

biraz soyle dikkatle izlendiginde, mide bulantisi yaratiyorlar. cok samimi bir mide bulantisi bu. ama onlar elde ettikleri akreditasyonlar, bedava ucak biletleri, ucretsiz seyahat ve konaklamalar, devlet protokolu resepsiyonlarina katilma hakki, abd buyukelciligi resepsiyonlarina katilma hakki icin, namuslarini satmis vaziyetteler.

igrenc kocaman suratlariyla, neredeyse tum ekranlarda, yuzumuze sahte, samimiyetsiz gulucukler sacarak, "borsa yukseliyor ekonomi iyiye gidiyor" diyorlar, bugun borsa o tarihtekinin 4 te biri seviyesine dusmus (simdi de ekonomi nin kotu olmasi gerekir degil mi o mantiga gore), ama "borsanin seviyesi birsey gostermez, ihracat rakamlarini cumhuriyetin ilk yillariyla kiyasladigimizda geldigimiz seviyeyi gorebiliriz" seklinde piskinlik yapiyorlar.

ya biz o kadar hiyar miyiz? yoksa bunlar kendini cok mu akilli saniyor?

gemide filminde erkan can ne de guzel soylemisti igrencsiniz ibneler. yok konuyla bir alakasi yok oyle serbest cagristim kendi kendime.