bugün

asıl manasının Allahdan gelen Allaha gider olmasına rağmen anlamından saptırılmış,genelde kumar gibi yasadışı yollardan kazanılmış paraların çarçabuk telef olacağını anlatmak için kullanılan atasözümsü..yozlaşmıştır..
biz ha isek siz de ha sınız, siz hu iseniz biz de huyuz, haydan gelen huya gider
iddaa dan para kazanıp o parayı bi gün sonra iddaada kaybedince söylenen laf.
easy come easy go gibi salak bir şekilde ingilizceye cevrimiş atasözüdür
hayy'dan gelen hû'ya gider

hayy: allah
hû: allah

"allah'tan gelen yine allah'a dönecektir"
özellikle şans oyunlarından kazanılan paraların boş işler için harcanıldığı zaman kullanılan sözdür
easy come easy go
"inna lillahi ve inna ileyhi raciun".
erkan oğur ve ismail hakkı demircioğlu nun zahid bizi tan eyleme türküsünde sözü edilen deyim.
rumdan gelen yahudiye gider manasında da kullanılır.
Halk arasında sıklıkla kullanılan deyiş ve deyimlerin anlam çevreni zamanla silinip kaybolur. Çünkü deyiş ve deyimlere can veren, ruh ilka eden zemin ortadan kalkar. Bu durumda toplum ya anlamı bozulmuş ya da yeni ve farklı anlamlar kazanmış ifade kalıplarıyla yoluna devam eder.

Türkçe'de "hay-huy" diye ilginç bir deyiş vardır. Sözgelimi "ömrü hay-huyla geçirmek"ten söz eder ve böylelikle zamanın boşa harcandığını kastederiz. Tabirin Türkçe'de ne zamandan beri kullanıldığını bilmiyorsak da burada sûfilerin, dervişlerin zikirlerine yönelik olumsuz bir telmihin bulunduğunda kuşku yoktur. 'Hay' ile Cenab-ı Hakk'ın 'Hayy' (Diri) isminin, 'huy' ile de 'Hu' (Hüve=O=Vücud) isminin kastedildiği malumdur. Güya bilinçli ameller içinde olmaksızın mücerred isimleri zikretmekle maksadın aslâ hasıl olmayacağı ve dolayısıyla kişi vaktini hay-huyla ("Hû, Hû" demekle) geçirirse, ömrünü âdeta 'boşa' harcamış olacağı söylenilmek istenir. Nitekim "haydan gelen huya gider" deyişi de halkın zihninde bu anlama eş bir olumsuzluk içeriyor. Çünkü bu deyiş Türkçe'de "Amel etmeden, emek vermeden, çaba harcamadan yapılan işlerden bir yarar hâsıl olmaz, zira hiçten ancak hiç çıkar" anlamında kullanılır.

Sorun tam da burada ortaya çıkmakta. Bu deyişte geçen "hay-huy" ile, aslında Cenab-ı Hakk'ın 'Hayy' ve 'Hû' isimlerinin kastedildiğini birdenbire farkeden yeni nesil aydınlar, kendilerince Cenab-ı Hakk'ın isimlerini de-forme (!) edilmekten kurtarmak maksadıyla ve tabiatıyla biraz da keşifte bulunmak hissiyatıyla şöyle bir açıklama ürettiler:

- Efendim, "hay'dan gelen hu'ya gider"deki hay-huy'un doğru telaffuzu 'Hayy' ve 'Hû'dur. Binaenaleyh "boşa gitmek, berhava olmak" mânâları, işin aslını bilmez cahil halkın bir yakıştırması olup bu ifade "Allah'tan gelen Allah'a gider" şeklinde anlaşılmalıdır.

Eh böylelikle deyiş bir kez bu şekilde açıklık kazanınca, Kur'an'da ve hadîslerde yer alan benzer anlamlı ifadelerle irtibat kurmak kolaylaşmış, bu vesileyle halkın anlam verme iktidarsızlığı bir kez daha ispatlanmış oluyordu.

Halkın dilindeki hay-huy'dan geçip ilmin elindeki Hayy ve Hû'ya terakki (!) ettiğim o gençlik yıllarımda benzeri hislerden kendimin de pay aldığını saklamayacağım. Ancak zihnimde hep cevabını veremediğim soruların bulunduğunu ilâve etmeliyim:

- "Haydan gelen hûya gider" deyişi olumsuz bir anlam taşıyorken, meselâ halk bu deyişi, bir kimsenin kumarda kazandığı haram paranın kendisine bir hayrının ve yararının olmayacağı mânâsında kullanıyorken, nasıl olup da ifade bir çırpıda "Allah'tan gelen Allah'a gider" şeklinde olumlu bir mânâya dönüşebiliyordu? Şayet gerçek maksad bu idiyse, niçin, Hakk'ın zâtına delâlet eden isim (Allah) açıkça kullanılmak yerine iki isim/sıfat kullanılmıştı? Daha da önemlisi, niçin Cenab-ı Hakk'ın başka isimleri değil de bilhassa bu iki isim tercih edilmişti? Bütün gerekçeleri, sırf kafiye tutturmak mıydı acaba?

Bu sorular yıllarca zihnimin bir yerinde öylece cevaplanmamış olarak kaldı. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın isimleri gelişi güzel zikredilip bu isimlerden zâtının kastedilemeyeceği, isimlerin zikrinde bilinçli bir seçimin bulunduğu, bulunması gerektiği malumumdu.

Sanırım şimdi bu sorulara karşılık olabileceğini tahmin ettiğim bir cevabım var. Ramazanın berekât ve fütuhatından mıdır bilemiyorum, fakat bayramın coşkusuyla cevabımı sizlerle de paylaşmayı arzu ediyorum. (Tereddüdüm yazılı bir mesned bulamayışımdan kaynaklanıyor; yorum bu fakire ait, pek tabii ki vebali de. Teyid edici bir mesned bulanlar çıkarsa şükredeceğim, delili gösterilerek tekzib olunursam, tekrar aramaya başlayacağım.)

Halvetilikte müridler seyr-i süluk esnasında esma-yı seb'a (yedi isim) zikretmekle vazifelidirler: Tehlil (Lâ ilâhe illallah), Allah, Hû, Hakk, Hayy, Kayyum, Kahhar. Şeyh Efendi müride, haline göre ona bu isimlerden birini zikretme görevi verir ve mürid sırasıyla makamdan makama bu isimleri zikremek suretiyle basamakları çıkardı.

Dikkat edilirse 3. sırada 'Hû', 5. sıradaysa 'Hayy' ismi yer almaktadır. Şayet sâlik, 5. mertebede kalmayı ve ilerlemeyi başaramazsa, hâli tekrar geriye avdet eder ki bu takdirde Hayy'dan gelip Hû'ya gitmiş (düşmüş) olur; yani -tam da halkın kasdettiği anlamda- bütün yaptıkları boşa çıkmış olur. Nitekim "Benim oğlum Bina okur, döner döner yine okur" diye bir tabir vardır. Bu deyişte geçen 'Bina', medreselerde Arapça eğitimi sırasında takip edilen ve kendisine fiillerin yapısını (binasını) konu edinen ikinci kitabın ismidir. Benzer amaçla söylenir. Talebe bir mertebede takılıp kalır, yukarı çıkmayı beceremez. Hayy'dan gelip Hû'ya giden mürid ise daha ileriye gitmek bir yana geri gitmiştir. Artık şimdi yapması gereken, bir kez daha Hû'nun kapısını çalıp mertebeleri yeniden tırmanmak için eski hâl ve makamından izin almaktır.

Şimdilik bu kadar. isabet ettiysem, benden değil, O'ndan. Edemediysem, edeblendir beni ki yâ HU, bir kez daha kapını çalmaya yüzüm olsun!

Dücane Gündüoğlu

böyle bir yazı yazılmıştır. yazı alıntıdır.

kısaca özetlersek ;

hayy (ha) : allah (cc) nin bir ismidir manası diri olan allah olarak tercüme edilebilir.
huyy (hu) : yine allah (cc) nin bir ismidir fakat görünmeyen ilahi olarak 'o' dur.

bu bağlamda bakacak olursak bizler hepimiz ''ha'' yız yani allah cc nin birer yansımasıyız bu dünyada yine dönüş o anlamındaki ''hu'' yadır.

bir diğer rivayet ise osmanlı yıllarındaki rivayettir. hay ermenilere yahut yahudilere verilen bir addır. bu insanlar ise paralarını akşamları meyhanelerde cömertçe harcarlarmış harcadıkları ise rumlar olurmuş meyhanelerin sahipleri olduklarından.rumlara da huy derlermiş. bu yüzden şimdiki kolay kazanılan kolay gider manasında kullanılmakta da olduğu söylenir.
ikisi de allahın isimlerinden olan hay ve hu sıfatları, asıl anlamı ile her şey allahındır ve insan emanetçidir, allahın olan her şey bir gün allaha geri dönecektir demektir.
alahtan gelen allaha gider.
günümüzde genel olarak, yanlış tanımlama olan, emek vererek doğru ve namuslu yoldan kazanılmamış tüm mallar, haram olduğu için bir gün mutlaka kaybedilir tanısı şeklinde kullanılır.
hay istikametinden gelenlerin, mutlak surette huy istikametine gittiklerini dile getiren söz.
hay(hi) nick name'li messanger kullanıcısının "huy" nick name'li messanger kullanıcısına, ileti göndermesinden meydana çıkmış atasözüdür. Haliyle haydan gelen huya gitmektedir.
bunu bir çocuğua söylecek olursanız alacağınız cevap şu olur :

-peki hudan gelen haya gider mi ?
+&$"*.
Küçükken Aydan gelen huya gider sanılan cümledir.
teyzemin çevirdiği laf; siz anca hay huy hay huy gezin.
Haydan gelen huya gider; deyimi, her ne kadar halk arasında; Kolay ve emeksiz elde edilen şeyler, aynı şekilde, elden kolay çıkar, çabuk gider anlamında kullanılan bir deyimse de aynı zamanda, tasavvufi anlamda bir hakikatin de ifadesidir...

'Hay' ve 'Hû'; Cenab-ı Allah'ın güzel isimlerinden ikisidir. Hay; diri olan, Hû ise; hakkıyla bilinmesi mümkün olmayan, gaip manasına gelmektedir. Dolayısıyla, Hay'dan geldim Hû'ya giderimis derken, Allah'tan geldim yine Allah'a giderim demek istenmektedir...
görsel
(bkz: selden gelen suya gider)
genelde iddaada olur bu olay. mesela iddaadan kazandığım parayla world of warcraft oynuyorum. ne karım oluyor ne zararım.
"inna lillah ve inna ileyhi raciun" ayetinin tasavvuftaki karşılığıdır.
saptırılmış anlamıyla kötü bi yerden gelen paranın, alkol eğlence, keyf zevk derken çar çur edilmesi olayıymış.

yani boşa harcanan para diyorlar.

anlamadım ki cami mi yaptıracaktım iddiadan aldığım parayla, tabi karıyla kızla içki içerek harcıycam arkadaş, öyle huya can kurban!
gümüşhane' den geçen trabzon' a gider gibi bir şey.
Yanlış kullanılan atasözlerimizden. Bugün kullandığımız anlam gerçekten çok farklıdır. Atasözünün orijinali haydan gelen hûya gider dir. Yani allahtan gelenin yine allah'a onun yoluna gideceğini söyler.

Söylenişten kaynaklanan bu hata onca zaman sonra atasözünü değiştirmiştir. Düşününce Bunun gibi pek çok örnek bulunabilir.