bugün
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz16
- anın görüntüsü14
- suriyeliler suriye'ye dönsün11
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı10
- iğrenç bir his tarif et16
- uludağ sözlüğün bitmiş olması23
- insana kendini kötü hissettiren şeyler20
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması11
- memesi küçük olmak15
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- sözlüğün en götü güzel kızı15
- özgür özel10
- güne bir şarkı bırak13
- tilki ailesi9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız12
- 1 mayıs9
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler12
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- cumaya gidenlerin çok azalması17
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge42
- ayça tilki11
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı10
- bik bik'in balona binmesi10
- hamas bir terör örgütüdür24
- oksijensizsu13
- sabah aç karnına içilen bira13
- sel felaketinin nedeni cehapedir9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim13
- düşün ki o bunu okuyor12
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması16
- icardi190513
- ben bu davanın savcısıyım8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel13
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız15
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız8
entry'ler (1137)
hayal-ler diyoruz ama eksik kalıyor. büyüdükçe küçülen,kendi gerçekliğimiz ile hayatın gerçekleri arasında sıkışan,ve tüm farazi yollarıyla gerçekliğe çıkmaya mahkum,ızdırapla gerçekleşen hayaller.
(bkz: ilm i sima)
deniz baykal *.
kendine bırakmaktır aslında.
insan bir şeyleri zamana bıraktığını zanneder ya da zannetmek ister(kendini kandırmak) genelde ve zamanın olağanın dışında hiçbir müdahalesi olmadığını ve dahası genelde kendi de bu gerçeği bildiği halde razı gelir kandırmaya kendini.
kendi sorusunun kendinde olmayan ve ver(eme)mekten kaçtığı cevabıdır yerine koyduğu zaman.
kendi dehlizlerinde ve derinliklerinde saklandığı, kaçtığı ve görmek istemediği bir şeye rağmenliktir bu ve yüzleşmekten ve kabullenmekten fazlası değildir genelde gerçekleri.
en garibi de, bile bile demektir zaman.
insan bir şeyleri zamana bıraktığını zanneder ya da zannetmek ister(kendini kandırmak) genelde ve zamanın olağanın dışında hiçbir müdahalesi olmadığını ve dahası genelde kendi de bu gerçeği bildiği halde razı gelir kandırmaya kendini.
kendi sorusunun kendinde olmayan ve ver(eme)mekten kaçtığı cevabıdır yerine koyduğu zaman.
kendi dehlizlerinde ve derinliklerinde saklandığı, kaçtığı ve görmek istemediği bir şeye rağmenliktir bu ve yüzleşmekten ve kabullenmekten fazlası değildir genelde gerçekleri.
en garibi de, bile bile demektir zaman.
(bkz: zamana bırakmak)
bir şeyin içerisinde hiç çekilmeyen ve kendi içerisinde varlığını unuttuğumuz ve bilinçsizce daldığımız zaman, ruh üzerinde etkisi yok olan, bilindiğinde ve bir şeylerin,yani her şeyin, kendisine bağlı olduğu fark edildiğinde , varlığına isyan edilmek istenen ama yine de kendi bildiğini okuyan bir yok olan var ya da var olan yok .
insan yaşamı üzerinde her şeyin zamanla olması ve zamana rağmen olması gibi iki olgusal gerçeğin kanatları üzerinde gelişen topyekûn yaşam ve bunun içerinde bilen ve dolayısıyla düşünen tek insan olması da bu kavramın insan için bilinebilir ve anlamı olmuştur hayatın ve bu da gösterir ki hayatın-yaşamın anlamıdır ta kendisi. yani en normal dediğimiz ve karşıladığımız şey olmasına rağmen, o hayatın tek bağımsız anlamıdır insan hayatında ve bu konumu itibariyle bir bilinmezin de adı, bir muammadır tüm anlamı hayatın.
ve yaradanın insan üzerindeki tecellisinin ve insanın varlığının ve var oluşunun da sınırlarıdır bilinmeyen zaman, ki bu da kader olgusu ile karşılaştırır insanı.
zira bilinen en temel gerçektir ki, ne bilimsel ne de farklı bir olgu, olanı göstermekten ziyade, niçin ve neden olduğunu gösterememesi ve açıklamaya da muktedir olmaması gerçeği de bundandır.
ve yine tek gerçeklik olanla anlam bulan kuantum fiziği ve açılımları da madde ve evrenin oluşum ve gelişim aşamalarındaki gerçeği bilmesi de kavramların bilinmemesine dayanmaktadır ki, bu da aslın bilimsel bilinemezliğinin de kanıtıdır aynı zamanda zamanla..
insan yaşamı üzerinde her şeyin zamanla olması ve zamana rağmen olması gibi iki olgusal gerçeğin kanatları üzerinde gelişen topyekûn yaşam ve bunun içerinde bilen ve dolayısıyla düşünen tek insan olması da bu kavramın insan için bilinebilir ve anlamı olmuştur hayatın ve bu da gösterir ki hayatın-yaşamın anlamıdır ta kendisi. yani en normal dediğimiz ve karşıladığımız şey olmasına rağmen, o hayatın tek bağımsız anlamıdır insan hayatında ve bu konumu itibariyle bir bilinmezin de adı, bir muammadır tüm anlamı hayatın.
ve yaradanın insan üzerindeki tecellisinin ve insanın varlığının ve var oluşunun da sınırlarıdır bilinmeyen zaman, ki bu da kader olgusu ile karşılaştırır insanı.
zira bilinen en temel gerçektir ki, ne bilimsel ne de farklı bir olgu, olanı göstermekten ziyade, niçin ve neden olduğunu gösterememesi ve açıklamaya da muktedir olmaması gerçeği de bundandır.
ve yine tek gerçeklik olanla anlam bulan kuantum fiziği ve açılımları da madde ve evrenin oluşum ve gelişim aşamalarındaki gerçeği bilmesi de kavramların bilinmemesine dayanmaktadır ki, bu da aslın bilimsel bilinemezliğinin de kanıtıdır aynı zamanda zamanla..
toplumsal ve kültürel baskılarla, kendi hayal dünyası içerisine haps olan,zamanla istenmedik gerçeklerle iç dünyası arasında sıkışan , hayallerinden vazgeçen ve sonunda adım adım ölüme giden bir gencin çöküş ve ölmünü anlatan, güzel bir hermann hesse eseri.
ayrıca yazarın eserlerinde kendi iç dünyasını ve hayatını en güzel şekilde anlatması da eserlerinin gerçekliğinin yanısıra, kendi çözüm ve kişisel bakış açısını yansıtması bakımından daha faideli ve güzel kılmaktadır.
ayrıca yazarın eserlerinde kendi iç dünyasını ve hayatını en güzel şekilde anlatması da eserlerinin gerçekliğinin yanısıra, kendi çözüm ve kişisel bakış açısını yansıtması bakımından daha faideli ve güzel kılmaktadır.
bir bert kaplan klasiği..
akıl hastanelerinde yatan yüzlerce kişinin anıları, kriz anında hissettikleri, aileleri ve doktorları için düşündükleri hepimize çok ilginç gelmiştir.
bu kitapta anlatılan, normal ile akıl hastası arasındaki geçişliliğin belirsiz sınırlarında yaşanan öykülerde yer yer kendinizi bulacaksınız.
dostoyevski, sartre, tolstoy, nijinksy gibi ünlülerin yaşadıkları deneyleri de aktaran özgün yazılar, okuyucuyu derinden sarsacak, insana biraz daha yakınlaştıracaktır. (arka kapak)
imdi..
kitapta da belirtildiği gibi psikoloji seven ve ilgilenen herkesin okuması tavsiye edilecebilecek, biraz akademik bir dil ve uslup, biraz halk diliyle(ki bunlar hastalardır) yazılmış ve alanında nadide eserlerinden olmakla birlikte, her insanın kişiliğinde bir köşeye sıkışmış karanlık noktaları görmenizi sağlayan ve bu alandaki farkındalığınıza katkıda bulunabilecek güzel mi güzel bir eser zannımca.
ayrıca eseri cazip ve bulunmaz kılan şey de bizzat ve bizatihi yaşanmışlığı ile neşredilmesi ve doğasının elden geldiğince bozulmamasıdir ve ayrıca tabii orijinalliği.
eserin giriş bölümünde birçok hastanın yaşadıkları anda ve iyileştikten sonra anlattıkları ve kaleme aldıkları psikoz deneyimler ile çeşitli psikopatolojik vaka ve yanı sıra çok hazzettiğim tolstoy'dan sartre'ye kadar birçok ünlünün eserinden ve kendinden alıntılarla farkını ve güzelliğini ortaya koyacaktır ki unutmadan bir de çok şaşırdığım ilaç ve uyuşturucu deneyimlerinin aktarılması da hoştur.
genelde hastaların öncesinde yaşadıkları birkaç yıllık bir depresyon evresi ve bunu takip eden geçmiş ve gelecekte yaşanan mani,sanrı ya da psikozdan nevroza geçiş gibi farklı evrelerle yaşanılanların tüm açıklığıyla sunulması...
bir hastanın deyişiyle ''karanlık gölgelerin derinlerine daldım''.
velhasıl güzel yani... okuyun işte.
akıl hastanelerinde yatan yüzlerce kişinin anıları, kriz anında hissettikleri, aileleri ve doktorları için düşündükleri hepimize çok ilginç gelmiştir.
bu kitapta anlatılan, normal ile akıl hastası arasındaki geçişliliğin belirsiz sınırlarında yaşanan öykülerde yer yer kendinizi bulacaksınız.
dostoyevski, sartre, tolstoy, nijinksy gibi ünlülerin yaşadıkları deneyleri de aktaran özgün yazılar, okuyucuyu derinden sarsacak, insana biraz daha yakınlaştıracaktır. (arka kapak)
imdi..
kitapta da belirtildiği gibi psikoloji seven ve ilgilenen herkesin okuması tavsiye edilecebilecek, biraz akademik bir dil ve uslup, biraz halk diliyle(ki bunlar hastalardır) yazılmış ve alanında nadide eserlerinden olmakla birlikte, her insanın kişiliğinde bir köşeye sıkışmış karanlık noktaları görmenizi sağlayan ve bu alandaki farkındalığınıza katkıda bulunabilecek güzel mi güzel bir eser zannımca.
ayrıca eseri cazip ve bulunmaz kılan şey de bizzat ve bizatihi yaşanmışlığı ile neşredilmesi ve doğasının elden geldiğince bozulmamasıdir ve ayrıca tabii orijinalliği.
eserin giriş bölümünde birçok hastanın yaşadıkları anda ve iyileştikten sonra anlattıkları ve kaleme aldıkları psikoz deneyimler ile çeşitli psikopatolojik vaka ve yanı sıra çok hazzettiğim tolstoy'dan sartre'ye kadar birçok ünlünün eserinden ve kendinden alıntılarla farkını ve güzelliğini ortaya koyacaktır ki unutmadan bir de çok şaşırdığım ilaç ve uyuşturucu deneyimlerinin aktarılması da hoştur.
genelde hastaların öncesinde yaşadıkları birkaç yıllık bir depresyon evresi ve bunu takip eden geçmiş ve gelecekte yaşanan mani,sanrı ya da psikozdan nevroza geçiş gibi farklı evrelerle yaşanılanların tüm açıklığıyla sunulması...
bir hastanın deyişiyle ''karanlık gölgelerin derinlerine daldım''.
velhasıl güzel yani... okuyun işte.
küllüyen yalan, zira açlığı gidermek için ne yediğin kadar, bilgisizliği gidermek için de ne okuduğun önemlidir ki bu da bu tezi geçersiz kılmakla kalmaz mide gurultusu bir söz öbeği olduğunu da ispatlar..
büyük yalanlardandır.
okumanın faydalı olmadığı, hatta zararlı olduğu da olur bazen ve bu işle ömür geçirmiş insan yıllar yılı ne için uğraş verdiğini de anlamaya bilir gençliğin zayi olması karşısında yahut bir anda çok anlam yüklediklerinizin de anlamsız ve beyhude oluğunu anlayıverirsiniz ki, o zamana kadar kendinizi kandırmanın da tadını çıkarmak ne kadar mantıklı bir davranış olduğu akılları kurcalar bir soru olamakla birlikte geçen zamana hayıflanmak ve geri gelmeyeceğini bilmek hayatın yanlışlarla dolu o yaşanmaz penceresinden tüm hatalarınızı gözler önüne yine tüm gerçekliğiyle ve acımasızlığıyla da serebilir ve anlarsınız ki benimsedikleriniz doğrular da kimi zaman ağır bedellerle gün yüzüne çıkabilir..
velhasıl iyi düşünmek gerek.
okumanın faydalı olmadığı, hatta zararlı olduğu da olur bazen ve bu işle ömür geçirmiş insan yıllar yılı ne için uğraş verdiğini de anlamaya bilir gençliğin zayi olması karşısında yahut bir anda çok anlam yüklediklerinizin de anlamsız ve beyhude oluğunu anlayıverirsiniz ki, o zamana kadar kendinizi kandırmanın da tadını çıkarmak ne kadar mantıklı bir davranış olduğu akılları kurcalar bir soru olamakla birlikte geçen zamana hayıflanmak ve geri gelmeyeceğini bilmek hayatın yanlışlarla dolu o yaşanmaz penceresinden tüm hatalarınızı gözler önüne yine tüm gerçekliğiyle ve acımasızlığıyla da serebilir ve anlarsınız ki benimsedikleriniz doğrular da kimi zaman ağır bedellerle gün yüzüne çıkabilir..
velhasıl iyi düşünmek gerek.
en tabiÎ olması gerekli durumdur..
insanlar arasında da en sık görüldüğü üzere, isteklerin doğru ve mantıkı bir şekilde sıralanmasını öngörür.
biliriz ki herkes yazmak için can atmakta fakat kimsenin öncesini bilmek istememesi garip görülmektedir.
yani bazen zor da olsa gerçekleri görme cesareti ve kararlığılı kaçınılmazdır ki aksi takdirde hüsran kaçınılmaz olur.
insanlar arasında da en sık görüldüğü üzere, isteklerin doğru ve mantıkı bir şekilde sıralanmasını öngörür.
biliriz ki herkes yazmak için can atmakta fakat kimsenin öncesini bilmek istememesi garip görülmektedir.
yani bazen zor da olsa gerçekleri görme cesareti ve kararlığılı kaçınılmazdır ki aksi takdirde hüsran kaçınılmaz olur.
sözlükçüler için çok mühim ve kati şekilde bilmek ve yapmak zorunda oldukları şeylerdir..
zannımca öncelikle olarak yazmadan önce okumayı öğrenmektir.
zannımca öncelikle olarak yazmadan önce okumayı öğrenmektir.
"bir adım öne geldi, kollarını çarmıha gerilmiş gibi iki yana açtı ve yüzünü altın sarısı akşam ışığının süzülüp posta işlemleri bölümüne vurduğu kulubeye doğru kaldırdı. tumturaklı bir tavırla, 'ben tanrıyım' diye haykırdı. 'sizler, gerçek çehresine dayanamayacağınız için maske takan bir tanrı. sevgili insanlar, ben size sonsuz bir şenlik günü yaşatmak için yeryüzüne indim'."
(arka kapak)
(arka kapak)
tarihini bilmemekle birlikte joachim köhler'in yazdığı ve nietzsche sevenlerin kesinlikle okuması gerektiğine inandığım güzel ve güzel olmakla birlikte, kitabın sonsözünde de belirtiği gibi eserin içeeriğinin tamamiyle gerçeğe ve belgelere dayanması da esere farklı bir özellik karmıştır.. (kurgu değil tabiî)
esere gelince...
eser tamamiyle nietzsch'nin yaşamının son günlerini biraz akademik bir uslüba dayandırılarak, üstadın özel hayatı da dahil olmak üzere teşhir ve tespitlerle son derece ilgililer için faydalı bir hal teşkil etmekle birlikte, zannımca en mühim kısmı ise üstadın eserlerinin ve dolayısıyla yaşam felsefesinin de bir özete ve açıklayıcısı niteliğindedir.
kısaca; tadımlık bir pasaj aktaralım sözlükçülere özel;
''... varoluşumuzun anlamı, hayatta kalma uğruna verilen o sefil mücadelede değil, güç isteminde yatmaktadır..
onu gerçekleştirmek için göğsümüzde taş gibi bir yürek taşımalıyız.. bu çöküşe doğru giden hayatı yok etme gücünü kendimizde bulmamız anlamına gelir ki yükselen hayat kendine bir yer bulup serpilebilsin...''
esere gelince...
eser tamamiyle nietzsch'nin yaşamının son günlerini biraz akademik bir uslüba dayandırılarak, üstadın özel hayatı da dahil olmak üzere teşhir ve tespitlerle son derece ilgililer için faydalı bir hal teşkil etmekle birlikte, zannımca en mühim kısmı ise üstadın eserlerinin ve dolayısıyla yaşam felsefesinin de bir özete ve açıklayıcısı niteliğindedir.
kısaca; tadımlık bir pasaj aktaralım sözlükçülere özel;
''... varoluşumuzun anlamı, hayatta kalma uğruna verilen o sefil mücadelede değil, güç isteminde yatmaktadır..
onu gerçekleştirmek için göğsümüzde taş gibi bir yürek taşımalıyız.. bu çöküşe doğru giden hayatı yok etme gücünü kendimizde bulmamız anlamına gelir ki yükselen hayat kendine bir yer bulup serpilebilsin...''
ingilizce dandy'den gelen, giyiminde, tavirlarina velhasıl yaşantısına aşırı özen gösteren erkek .
(bkz: tikky)
bi de
(bkz: dandy-walker sendromu)
(bkz: tikky)
bi de
(bkz: dandy-walker sendromu)
dandy-walker sendromu doğumsal bir hastalık olup beyinde dördüncü ventrikül denilen bir boşluk ile beyinciği ilgilendirmektedir.hastalık dördüncü ventrikül denilen ve beyin omurilik sıvısının dolaştığı boşluklardan birinin doğuştan anormal genişlemesi, beyincikte iki beyincik yarımküresinin arasında yer alan ve vermis denilen bölümün yokluğu(agenezisi) veya gelişiminin geri kalması(hipoplazisi) ve bu anormallikler sonucunda kafatasının arka boşluğunda bir kist oluşması ile karakterizedir. ayrıca hidrosefali yani kafa içi basıncının artması ve kafatasının genişlemesi de eşlik edebilir.
bu hastalığın dördüncü ventrikülün tavanını tutan jeneralize disembriyogenezis (yani anne karnında embriyo döneminde iken yetersiz gelişim) sonucu meydana geldiği düşünülmektedir. ayrıca cerebellum u yani beyinciği oluşturan yarımküreler de yetersiz gelişim sonucu küçük kalmış ve kenara doğru itilmiştir. hastaların %70 inde luschka ve magendie delikleri adı verilen ve beyin omurilik sıvısının beyin içinden omurilik kanalına boşalmasını sağlayan deliklerin doğuştan tıkalı olması sonucu hidrosefali oluşur.yani boşalamayan beyin omurilik sıvısının kafaiçinde normalden fazla artar ve yaptığı basınç nedeni ile içinde dolaştığı kanalları yani ventrikülleri genişletir bunun sonucunda da kafaçevresi büyür ve kafaiçi basıncı artar.
hastalık belirtileri nelerdir?
hastalığın belirtileri çoğunlukla erken çocukluk döneminde başlar. başlıca belirtiler çocuğun nöro-motor ve zeka gelişiminin geri kalması ve baş çevresinde meydana gelen büyümedir. bu, vücutta genel anlamda sinir sistemi ile kas-iskelet sisteminin birlikte, sistematik, yaşa uygun ve olması gereken gelişiminin geri kalması anlamına gelmektedir. bunun sonucunda çocukta ileri yaşlara doğru anormal kas tonusu ve kasılmaları nedeni ile spastik vücut postürü yani spastisite ve zeka gelişiminde yetersizlik ortaya çıkmaktadır. hastaların yaklaşık yarısında zeka gelişimi ve ıq düzeyi normal kalmaktadır.
hastalık belirtileri hastalığı oluşturan anormalliklerin ağırlık derecesine bağlıdır. bazı çocuklar hiçbir belirti görülmeden de belirli bir yaşa kadar gelebilirler. hatta bazen erişkin yaşa kadar hastalık fark edilmemekte ve başka bir nedenle yapılan tetkiklerde tesadüfen ortaya çıkmaktadır.
bazen tek hastalık belirtisi aile tarafından fark edilen baş çevresindeki anormal artış ve çocuğun başının giderek büyümesidir.
erken çocukluk veya bebeklik döneminde fark edilmeyen hastalar ileri yaşlarda kafa içi basınç artışı belirtileri (kusma,sara türü nöbetler, huzursuzluk) veya beyincik fonksiyon bozukluğuna ait belirtiler(denge bozukluğu, sendeleme, ve gözlerde sağa sola bakışta anormal titremeler) ile başvurabilirler.
dandy-walker sendromu ile birlikte bulunan anomaliler nelerdir?
diğer önemli bir nokta da dandy-walker sendromunun beyindeki diğer birtakım organların gelişim anomalileri ile birlikte olmasıdır. örneğin corpus callosum(beyin birleşeği) denilen beyin yarım küreleri arasında iletişimi sağlayan organın doğuştan yokluğu veya yetersiz gelişmesi, yüz anomalileri kol, bacak ve parmakları ilgilendiren anomalilerle kalp anomalileri bunlardan bazılarıdır. yani dandy-walker sendromu olan bir çocukta ek olarak bu bozuklukların da bazıları görülebilmektedir.
dandy-walker sendromunda tedavi:
bu hastalığın kesin tedavisi olmamakla birlikte yapılabilecek şeyler hastalığın derecesi ile orantılı olarak değişebilmektedir.eğer hidrosefali yani kafa içi boşluklardaki beyin omurilik sıvısının artması durumu yoksa hastalar sadece düzenli aralıklarla takip edilebilirler.bazen hastaya shunt denilen beyin omurilik sıvısını karın boşluğuna akıtan bir cihaz takılarak kafa içi basıncının artması ve kafa çevresinin büyümesi engellenir. hastaların %50 sinde ıq normalin altındadır. denge problemleri spastisite ve motor hareketlerin kontrolünde güçlük sıktır.düzenli olarak fizik tedavi yapılması ve hastaların gelişim nörologları, beyin cerrahları ve fizyoterapistler tarafından düzenli olarak takip edilmeleri gereklidir.
kaynak:http://www.realage.com.tr...ehaberdetay.asp?hid=25203
bu hastalığın dördüncü ventrikülün tavanını tutan jeneralize disembriyogenezis (yani anne karnında embriyo döneminde iken yetersiz gelişim) sonucu meydana geldiği düşünülmektedir. ayrıca cerebellum u yani beyinciği oluşturan yarımküreler de yetersiz gelişim sonucu küçük kalmış ve kenara doğru itilmiştir. hastaların %70 inde luschka ve magendie delikleri adı verilen ve beyin omurilik sıvısının beyin içinden omurilik kanalına boşalmasını sağlayan deliklerin doğuştan tıkalı olması sonucu hidrosefali oluşur.yani boşalamayan beyin omurilik sıvısının kafaiçinde normalden fazla artar ve yaptığı basınç nedeni ile içinde dolaştığı kanalları yani ventrikülleri genişletir bunun sonucunda da kafaçevresi büyür ve kafaiçi basıncı artar.
hastalık belirtileri nelerdir?
hastalığın belirtileri çoğunlukla erken çocukluk döneminde başlar. başlıca belirtiler çocuğun nöro-motor ve zeka gelişiminin geri kalması ve baş çevresinde meydana gelen büyümedir. bu, vücutta genel anlamda sinir sistemi ile kas-iskelet sisteminin birlikte, sistematik, yaşa uygun ve olması gereken gelişiminin geri kalması anlamına gelmektedir. bunun sonucunda çocukta ileri yaşlara doğru anormal kas tonusu ve kasılmaları nedeni ile spastik vücut postürü yani spastisite ve zeka gelişiminde yetersizlik ortaya çıkmaktadır. hastaların yaklaşık yarısında zeka gelişimi ve ıq düzeyi normal kalmaktadır.
hastalık belirtileri hastalığı oluşturan anormalliklerin ağırlık derecesine bağlıdır. bazı çocuklar hiçbir belirti görülmeden de belirli bir yaşa kadar gelebilirler. hatta bazen erişkin yaşa kadar hastalık fark edilmemekte ve başka bir nedenle yapılan tetkiklerde tesadüfen ortaya çıkmaktadır.
bazen tek hastalık belirtisi aile tarafından fark edilen baş çevresindeki anormal artış ve çocuğun başının giderek büyümesidir.
erken çocukluk veya bebeklik döneminde fark edilmeyen hastalar ileri yaşlarda kafa içi basınç artışı belirtileri (kusma,sara türü nöbetler, huzursuzluk) veya beyincik fonksiyon bozukluğuna ait belirtiler(denge bozukluğu, sendeleme, ve gözlerde sağa sola bakışta anormal titremeler) ile başvurabilirler.
dandy-walker sendromu ile birlikte bulunan anomaliler nelerdir?
diğer önemli bir nokta da dandy-walker sendromunun beyindeki diğer birtakım organların gelişim anomalileri ile birlikte olmasıdır. örneğin corpus callosum(beyin birleşeği) denilen beyin yarım küreleri arasında iletişimi sağlayan organın doğuştan yokluğu veya yetersiz gelişmesi, yüz anomalileri kol, bacak ve parmakları ilgilendiren anomalilerle kalp anomalileri bunlardan bazılarıdır. yani dandy-walker sendromu olan bir çocukta ek olarak bu bozuklukların da bazıları görülebilmektedir.
dandy-walker sendromunda tedavi:
bu hastalığın kesin tedavisi olmamakla birlikte yapılabilecek şeyler hastalığın derecesi ile orantılı olarak değişebilmektedir.eğer hidrosefali yani kafa içi boşluklardaki beyin omurilik sıvısının artması durumu yoksa hastalar sadece düzenli aralıklarla takip edilebilirler.bazen hastaya shunt denilen beyin omurilik sıvısını karın boşluğuna akıtan bir cihaz takılarak kafa içi basıncının artması ve kafa çevresinin büyümesi engellenir. hastaların %50 sinde ıq normalin altındadır. denge problemleri spastisite ve motor hareketlerin kontrolünde güçlük sıktır.düzenli olarak fizik tedavi yapılması ve hastaların gelişim nörologları, beyin cerrahları ve fizyoterapistler tarafından düzenli olarak takip edilmeleri gereklidir.
kaynak:http://www.realage.com.tr...ehaberdetay.asp?hid=25203
düşünülerek sarf edilmesi gereken cümledir. acele etmemeli söylerken..
''ya bre ibne'' derler adama!..
şöyle ki;
öncelikle bu adamın en son tutum ve beyanatları aşikar yanlıştır fakat sanatı,eserleri uluslararası takdir ve beğeni görmüş ve onaylanmış bir insanın hakkında da bu tür şey söyleyene de ''embesil beyinli,yazmadan önce okumayı öğren'' derler..
(bkz: aynaya bak yavrum)
bilmeyenler için;
(bkz: virtüöz)
''ya bre ibne'' derler adama!..
şöyle ki;
öncelikle bu adamın en son tutum ve beyanatları aşikar yanlıştır fakat sanatı,eserleri uluslararası takdir ve beğeni görmüş ve onaylanmış bir insanın hakkında da bu tür şey söyleyene de ''embesil beyinli,yazmadan önce okumayı öğren'' derler..
(bkz: aynaya bak yavrum)
bilmeyenler için;
(bkz: virtüöz)
ritmi üç zamanlı müzik eseri..