bugün
- erkeklerin sadakatsiz olması17
- anın görüntüsü18
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar28
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak22
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- ismet gurbuz 202411
- türkiye den soğuma sebepleri21
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim11
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne11
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması31
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- karşı cinse giyim önerileri15
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
(bkz: player)
(bkz: are you gamer)
başrollerinde Gerard Butler, Michael C. Hall*, Milo Ventimiglia* ve Alison Lohman'ın oynadığı eylül ayında abd'de vizyona girecek olan bilim kurgu ve korku filmi.
dexter abimizi ve gerard butler beyi görünce heyecanlanmamak elde değil tabi.
http://us.imdb.com/media/rm383617024/tt1034032
dexter abimizi ve gerard butler beyi görünce heyecanlanmamak elde değil tabi.
http://us.imdb.com/media/rm383617024/tt1034032
micael c. hall var diye gittiğim film. ama akılda kalıcı, etkileyici bi tarafı olmayan film.. michael c. hall ın finale yakın olan dansı süperdi..
başlarda değişik, film ilerledikçe tipik amerikan sineması olan bir film.
güzel bir film olabilecekken seks ve klasik amerikan kahramanı mantığı ile batırılmıştır.
Sanırım dünya üzerinde bir tek benim beğendiğim, çoğu yerde Arnold Schwarzennegger'in Running Man'ini anımsatan, güzel yapım.
mantıksız aksiyon filmi mi olacağına toplumsal eleştiri yapacak ağır film mi olacağına karar verememiş sonucta kötü olmasa bile eldeki malzemeyi harcamış bir bilimkurgu macera filmi.
Çatışma sahnelerinde birinci sahıs olarak aksiyona dahil olabilseydik çok daha iyi olabilirdi belki.
Çatışma sahnelerinde birinci sahıs olarak aksiyona dahil olabilseydik çok daha iyi olabilirdi belki.
daha yeni izlediğim çok güzel ya da kötü diyemeyeceğim aksiyon filmidir. vasat bir film yani. filmde bir çok saçma yerin olmasına rağmen aksiyon sahneleri bu açığı kapatmakta. 300'den tanıdığımız gerard butler iyi bir oyunculuk çıkartmış. en azından etrafına böğürmeden konuşabiliyordu! call of duty moderen savaş oynar gibi (filmi izlemem de cod-4'ü bitirmemin hemen sonuna denk geldi. bi garip oldu) etrafı yakıp yıktı. diğer oyunculuklar da fena değildi.
--spoiler--
film castle denen bir adamın oluşturduğu iki oyun üzerinde şekilleniyor. biri society, diğeri ise slayers. society fakir insanların ya da her isteyenin , zengin insanlar tarafından bir bölgede kontrol edilmesini içeriyor. bu kontrol edilen insanlar bu işten para kazanıyor. kontrol edenler ise şirkete para ödüyor. bu society olayı aynı sims gibi. bu beyinlerindeki değiştirilmiş hücreler nedeniyle kontrol edilebilen insanlar, oyuncular tarafından istenilen şekilde hareket ettirilebiliyor, giydirilebiliyor, istenilen kişiyle seviştirilebiliyor. yani bu society tam da kızlara göre. slayers ise aynı teknikle işliyor ama burada giydirilme ve seviştirilme değil, tam bir öldürme yarışı var. yani kontrol edilen idam mahkumları kazanabilmek için birbirlerini öldürüyor. tabi bu yarış sırasında kendi oyuncuları tarafından kontrol ediliyorlar. idam mahkumlarının elde ettiği tek şey ise özgür olmak. bunun için 29 (sanırım bu kadardı) yarışı kazanmak. film bu açıdan da call of duty modern warfare, the condemned, the death race gibi oyun ve filmlere de benziyor.
daha önce de söylediğim gibi birçok saçma şey var film içerisinde. başlıcalarını söylemek gerekirse bütün sistemin sırf patronları öldü diye, daha doğrusu patronlarını öldüren kable istedi diye iptal etmeleri, castle kable'dan kurtulmak istemesine rağmen tam da zenci azman bizim üçyüzüncü ıspartalıyı salatalık yapacakken gardiyanların onu alıp götürmeleri, kable vastle'ın kalbine bıçağı saplayacakken catsle'ın adamlarının bunu hiç sallamaması vs.
--spoiler--
sırf aksiyon izlemek istiyorsanız, surrogates, death race gibi filmleri sevdiyseniz izleyin derim ama sinemaya gitmemek lazım bu film için. hollywood çok para kazanmasın. ev'de izleseniz de olur.
not : bu arada zengin piçin minority reporttan arak bilgisayarına da hasta oldum yani.
--spoiler--
film castle denen bir adamın oluşturduğu iki oyun üzerinde şekilleniyor. biri society, diğeri ise slayers. society fakir insanların ya da her isteyenin , zengin insanlar tarafından bir bölgede kontrol edilmesini içeriyor. bu kontrol edilen insanlar bu işten para kazanıyor. kontrol edenler ise şirkete para ödüyor. bu society olayı aynı sims gibi. bu beyinlerindeki değiştirilmiş hücreler nedeniyle kontrol edilebilen insanlar, oyuncular tarafından istenilen şekilde hareket ettirilebiliyor, giydirilebiliyor, istenilen kişiyle seviştirilebiliyor. yani bu society tam da kızlara göre. slayers ise aynı teknikle işliyor ama burada giydirilme ve seviştirilme değil, tam bir öldürme yarışı var. yani kontrol edilen idam mahkumları kazanabilmek için birbirlerini öldürüyor. tabi bu yarış sırasında kendi oyuncuları tarafından kontrol ediliyorlar. idam mahkumlarının elde ettiği tek şey ise özgür olmak. bunun için 29 (sanırım bu kadardı) yarışı kazanmak. film bu açıdan da call of duty modern warfare, the condemned, the death race gibi oyun ve filmlere de benziyor.
daha önce de söylediğim gibi birçok saçma şey var film içerisinde. başlıcalarını söylemek gerekirse bütün sistemin sırf patronları öldü diye, daha doğrusu patronlarını öldüren kable istedi diye iptal etmeleri, castle kable'dan kurtulmak istemesine rağmen tam da zenci azman bizim üçyüzüncü ıspartalıyı salatalık yapacakken gardiyanların onu alıp götürmeleri, kable vastle'ın kalbine bıçağı saplayacakken catsle'ın adamlarının bunu hiç sallamaması vs.
--spoiler--
sırf aksiyon izlemek istiyorsanız, surrogates, death race gibi filmleri sevdiyseniz izleyin derim ama sinemaya gitmemek lazım bu film için. hollywood çok para kazanmasın. ev'de izleseniz de olur.
not : bu arada zengin piçin minority reporttan arak bilgisayarına da hasta oldum yani.
tamam öyle mukemmel bir kurgusu yok ama 5.9 da değildi allahsızlar. ayrıca michael hall (aka dexter) süper oynamış valla. six feet under ve dexter serilerinde gayet mükemmel oynamış. vasıfsız aktorlere o kadar rol verirler, şu adam beklesin hala. ey cast seçimlerini yapanlar sözüm size: oynatın şu adamı kötü adam rollerinde,insan yine de sempati duyuyor. gerard butler da hakkını vererek oynamış rolünün. onun haricinde sistemi kırdıkdan sonra konuşan adam rolünü ludacrise vermişler(brother diyordu sadece). milo entimiglia (aka heroes/peter petrelli) online ümraniye sapığı rolünü canlandırıyordu. cast ı geçersek filmdeki aksiyon sahneleri hoş idi.bloodhound gang/bad touch şarkısı pek anlamlı olmuş 'society' denen oyunda(so lets do it like they do on the discovery channel). sonlardaki dans sahnesi gayet güzeldi. filmin yönetmenleri/senaryo yazarları crank filmlerini yapan dayılar. pek parlak insanlar değillermiş.en nihayetinde crankde de sağlam tetikçi eleman maşaydı, en son patrona patlıyor idi.yine de izleyin. film izlemek iyidir, kültürdür, candır, havadır, sudur, toprakdır, anadır. *
---spoiler---
bu gunlere gelene kadar bir çok dünyayı ele geçirme senaryosu izledik biz sevgili izleyenler. kimisi bir silah yaparak dünyayı ele geçirmek istedi, kimisi firavunları kullandı bu iş için kimiside uzaylıları. gelin görün ki filmimizde yeni çağın hastalığı internet üzerinden online oyun oynatarak dünyayı ele geçirebileceğini düşünmekte kahramanımız.
gelin görün ki oyuna virüs bulaşmakta birileri kahramanımızın bu amacı güttüğünü anlamakta. Hal böyle olunca da yeni bir dünyayı ele geçirme filmi ile karşımıza çıkılmakta.
gelelim görsellere ve senaryonun akışına senaryo fazlasıyla tek düze bir sonraki hareketi tahmin etmek pekte zor değil. görsel seviyesi ise oldukça alt sınırlarda kalmış sanal bir dünyadan bahsediliyor ama hala herkes zikiş zokuş derdinde günümüz oyunlarına bir bakacak olursak inek beslemekten uçuş similasyonlarına kadar renkli bir yelpaze bizi bekliyor ama tüm film secondlife olayına bağlamış ve bana kalırsa üzerinde de pek durulmamış
kısacası gamer isminde bir oyun yapılacaksa bence biraz daha hayal gücü kullanılıp insanları şaşırtacak bir iş yapılmalı. Senaristlerin ve yönetmeninde game in g sinden anlamadıkları son derece açık geçen bir yerde okumuştum bir hayat şekli ile ilgili birşey yazmak çekmek istiyorsan, örnek bankacılık önce gidip bankacı olmalısın o işte çalışıp o işi öğrenmelisin yazıyordu. bence bu durum bu filmi yapanlar içinde geçerli önce oyun oynamayı öğrensinler sonra film çekmeyi denesinler.
---spoiler---
bu gunlere gelene kadar bir çok dünyayı ele geçirme senaryosu izledik biz sevgili izleyenler. kimisi bir silah yaparak dünyayı ele geçirmek istedi, kimisi firavunları kullandı bu iş için kimiside uzaylıları. gelin görün ki filmimizde yeni çağın hastalığı internet üzerinden online oyun oynatarak dünyayı ele geçirebileceğini düşünmekte kahramanımız.
gelin görün ki oyuna virüs bulaşmakta birileri kahramanımızın bu amacı güttüğünü anlamakta. Hal böyle olunca da yeni bir dünyayı ele geçirme filmi ile karşımıza çıkılmakta.
gelelim görsellere ve senaryonun akışına senaryo fazlasıyla tek düze bir sonraki hareketi tahmin etmek pekte zor değil. görsel seviyesi ise oldukça alt sınırlarda kalmış sanal bir dünyadan bahsediliyor ama hala herkes zikiş zokuş derdinde günümüz oyunlarına bir bakacak olursak inek beslemekten uçuş similasyonlarına kadar renkli bir yelpaze bizi bekliyor ama tüm film secondlife olayına bağlamış ve bana kalırsa üzerinde de pek durulmamış
kısacası gamer isminde bir oyun yapılacaksa bence biraz daha hayal gücü kullanılıp insanları şaşırtacak bir iş yapılmalı. Senaristlerin ve yönetmeninde game in g sinden anlamadıkları son derece açık geçen bir yerde okumuştum bir hayat şekli ile ilgili birşey yazmak çekmek istiyorsan, örnek bankacılık önce gidip bankacı olmalısın o işte çalışıp o işi öğrenmelisin yazıyordu. bence bu durum bu filmi yapanlar içinde geçerli önce oyun oynamayı öğrensinler sonra film çekmeyi denesinler.
---spoiler---
surrogates filminden bir farkını göremedim. counter strike ve sims oyunlarını gerçek insanlarla oynama filmi farklı ve biraz korkutucu tabi.
ilk 30 dakikası o kadar da zevk vermedi. sürekli etrafı ve birbirlerini tarayan adamlar ve bitmek bilmeyen patlama efektleri ama ne zaman dayımoğlu! kaptı arabayı kaçışa başladı işte film o andan itibaren hiç gönüllü olmayan beni içine aldı. surrogates in kullandığı aynı tespitlerde yok değil. Mark Neveldine ve Brian Taylor üsluplarını devam ettirmeye çalışıyor. lakin bu filmde araya giren sex ve absürdlük içeren sahneler genelde konuyu dağıttığı için gereksiz imaj sürdürme çabasından başka bir yere gidemiyor. gaza gelmeyeyim dedim ama o kaçış sahnesi gerçekten şukelaydı. eğlencelik vakit geçirilebilecek bir aksiyon filmi olmuş. migreni olan izlemesin. 10/6
gerard butlerın ve Milo Ventimiglianın varlığı nedeniyle izlediğim ve sadece vakit kaybı diyeceğim hatta filmin bir çok bölümü anlamadığım zaman kaybı.
gün içinde nail olmasına karşın tekrardan hatırlatmak istediğim...
nesildaşım yazardır.tabii ki hoşgelmiştir.
Birçok Samsunlu hemşehrimin "kamer" kelimesini telafuz şekli de olabilir.
entry istediğine, isteyeceğine pişman olmuş yazar.
kanımca, death race'i seyretmiş olanlar, bu filmi seyretmeseler de olur. zira senaryo bire bir aynı. death race'de mahkumların altına araba verip ölümüne yariştiriyorlardi; bunda ise ellerine silah verip sahaya sürüyorlar.
hatta ve hatta death race'da jason statham'ın hapishaneden kaçarak özgürlüğe ulaşması hadisesi çok daha güzel işlenmişti. bunda o da yok. yine filmin finali de death race'e göre oldukça yavan kalmiş.
e insan istemez soruyor: senaryo yok, kurgu yok, sürpriz son yok; e peki ne var lan it?
hatta ve hatta death race'da jason statham'ın hapishaneden kaçarak özgürlüğe ulaşması hadisesi çok daha güzel işlenmişti. bunda o da yok. yine filmin finali de death race'e göre oldukça yavan kalmiş.
e insan istemez soruyor: senaryo yok, kurgu yok, sürpriz son yok; e peki ne var lan it?
Mark Neveldine'in hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği 2009 yılı yapımı aksiyon filmi. Konusuna gelince;
--spoiler--
Ken Castle geliştirdiği bir yazılımla eski mahkumları bir oyunun içine hapsetmiştir. Oyun herkesin izleyebileceği bir ortamdan yayınlanırken toplamda 30 müsabakanın 28'ini kazananan John Tillman halkın kahramanı haline gelmiştir.
--spoiler--
--spoiler--
Ken Castle geliştirdiği bir yazılımla eski mahkumları bir oyunun içine hapsetmiştir. Oyun herkesin izleyebileceği bir ortamdan yayınlanırken toplamda 30 müsabakanın 28'ini kazananan John Tillman halkın kahramanı haline gelmiştir.
--spoiler--
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar