bugün
tavsiye

mental bozukluk

sosyal anksiyete ( ciğeri beş para etmez insanları kendinden üstün görüp karşılarında utanma sıkılma )

dikkat bozukluğu ( porsche iken doblo performansı göstermenize sebep olan hastalık )

bu ikisinden kurtulamayan bir insan hayatını kendi elleriyle hiç ettiren insandır. rahatsızsanız derhal tıbbi yardım alın. yenilmeyin.

karabük üniversitesi

özlem gürses'in youtube kanalına göre kendisinin jakuzisi varmış..

1. jakuzi bir markadır, aletin adı hot tub.. bütün hidrojen peroksit markalarının oryal (l'oreal) olarak bilinmesi gibi..
2. banyonun kapısını iyi kilitlesin.. yoksa öğrencileri gruplar halinde gizlice kullanmayı deneyebilir.

yazarların elit zevkleri

YouTube Premium kullanıyorum.

Hayattaki en elit seviyem bu. Üstüne hala çıkamadım *

moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi

--spoiler--
bu adamları türkiye mi eğitmiş? hayır!
--spoiler--

turkiye nin son yillarda terorist ve uluslararasi suclu cennetti olmasindan sonra ben olsam bu kadar emin " hayir" demezdim.
Rusya iclerinden ikisinin turkiyede egitim gordugunu acikladi ve turkiye yetkili makamlarindan kimsede cikip senin kadar emin hayir demedi.

moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi

putinin zamanında "cebinde akrep taşıyan sonuçlarına katlanır" sözü akla düşmüştür.

valla bilmiyorum koskoca devleti yönetenler ne düşünüyor ama bu ümmetçilik sevdası yüzünden bu ülkenin geleceği yok olup gitti. gidiyor değil gitti.. dünyada kırmızı bültenle aranan hangi terörist varsa hangi uyuşturucu baronu varsa hangi silah tüccarı varsa bizim ülkede ya yakalanıyor ya da hala elini kolunu sallaya sallaya gezinmeye devam ediyor. nerede bir ışid saldırısı olsa o teröristler ya bizim ülkeden oraya gitmiş oluyor ya altyapısını bizim ülkede hazırlayıp eylemi yapmış oluyor.

suriyeliler, afganlar, pakistanlılar vs gitsin diyenlere çemkiren sığırlar g.tlerine kına yaksınlar. koskoca türkiye cumhuriyetinin dışarıdaki görünümü terörü ve teröristi barındıran himaye eden ülke olarak geçiyor. emeği geçen herkesin...

neden bu kadar güzel olmak

Ne kadar güzelseniz o kadar çekilmez bir hayat sizi bekliyor demektir. Sanmayın ki mutluyuz..

(bkz: güzel olmanın dayanılmaz ağırlığı)

yazarların elit zevkleri

yeğenleri toplayıp sinema veya tiyatroya ya da müzelere (bazen galata kulesi vb gibi tarihi yerlere, fuarlara) götürmek, yemek çay kahve ile günü tamamlamak...

düşünün, sıradan günlük bir gezi-aktivite lüks oldu artık.
nasıl bir durumdayız ki; fakirlikte çağ atlayıp fasfakirliği de aşarak toplum olarak yoksulluk seviyesine geldik. ülke gerçekten çağ atladı ama geriye doğru...

malum, öğlen toplanıp 5-6 yeğeni yanımıza aldığımızda en az 2 araba-taksi tutuyoruz. trafik bildiğiniz gibi ve park sorunu ile bunun getirdiği problemleri yaşamamak için taksiye biniyoruz. eminönü sultanahmet civarında tarihi yerleri gezelim, bir topkapı sarayı ziyareti yapalım. ayak üstü fast-food atıştıralım. akşam galata köprüsü-karaköy de akın balığa inip bir rakı balık yaparken yeğenler balık meyve suyu ya da kola şalgam suyu keyfi yapıp akşam yeğenleri evlere dağıtmak maliyeti minumum 5.000 lira maliyet demek.

çok değil, 5-6 yıl önce hafta sonu yunan adalarında takılma fiyatı (ya da kıbrıs) maliyetiydi bu para. insanlara bakıyorum da neredeyse insan seli içinde yoksulluktan yalnızlık içinde mağara hayatı yaşıyor, evinden çıkamıyor. sosyal hayat bitmiş, milyonlarca insan sıradan hindistan şehri keşmekeşliğinde sağlıksız düzensiz kalitesiz bir kalabalık içinde istanbul'da istanbul'dan bi'haber yoksul köy hayatı yaşıyor.

umurumda mı?
tabi ki hayır! sadece insanların bu düşük yaşam tüketim standartları ve daha dün hafta sonu yunan adalarına yapılan sefere vereceğim parayı istanbul'da yaşayıp bir eminönü sultanahmet gezmesinde ödemem zoruma gidiyor. kendimi enayi gibi hissetmem kızgınlığı.

abd nin kıyatmetten kaçmak için uzaya gitmesi

işgal edecek veya birbirine düşürüp savaştıracak birkaç ülke olmadığı için sinirden kendilerini s...p yok olmalarına sebep olacaktır.

(bkz: emperyalizm)

günaydın sözlük

Günaydın sözlükdaşlarım. Bugün cuma. Mesainin son günü. Oruç mis gibi gidiyor, kulağımda akustik şarkılar, güneşi gördüm, keyfim yerinde. Keyfimizin hep gıcır gıcır olduğu zamanlar yakamızı bırakmasın inşallah. Dikkat edin kendinize.

en uzun yürüyüş

22-23 yaşındayken 15 yaşındaki bir kıza takılmıştım. Tabi ben başta daha büyük zannediyordum yoksa ne işim olur çoluk çocukla. Hem reşit değil başım belaya girer. Ama çok güzel kız taş bebek.
Yeni tanışmışken bir gün yürüyüşe çıktık. Yazlık yer, hava sıcak. Yürü yürü Allah’ın sıcağında, bir de kızda bir çene bir çene beynim eridi. Konuşuyor susmuyor. Artık dönsek mi diyorum yok daha yürüyelim diyor. Tam üç saat kafamı sikti, gözüm ne gözlerini, ne memelerini ne de başka yerini görmez oldu.
Neyse sonunda geri döndük ben de ayrılırken çok güzelsin harika birisin demek yerine çok zekisin akıllısın gibi bir şeyler geveledim. Hani erkeklere sempatiksin denmesi gibi bir şey. Belki anlar da yakamdan düşer diye ama kız tabi toy. Bir sevindi bir sevindi. Dedim lan noluyoruz, keşke bir şey demeseydim.
Neyse o gün öyle bitti. Sonra başka şeyler de oldu ama hiç birini hatırlamak dahi istemiyorum. Ama Belki bir gün onları da yazarım.
işte bu bana en uzun gelen yürüyüştü. Üç saat üç yıl gibi ömrümden yedi.