bugün

bi sus bi sus allah rızası için bi sus .
anneme..

bugün biraz düşüncelere daldım, eski günleri yad ettim diyebilirim. hafızamın beni geriye götürdüğü kadarıyla. sonra birden kapalı gözlerimin arkası görüntülerle doldu, seninle anne. hayatıma baktım, hep sen vardın, ve ben hep üzmüştüm seni. buna bir son vermeliyim dedim. yataktan kalktım ve bunu yazdım anne. elimde bir kalem ve aklımda sadece sen.

ben hep büyüdüm sandım, büyüyorum dedim kendi kendime. aslında hep kucağındaki kundakta yattığımı unuttum senin gözünde. büyüdüm ben dedim. bağırdım sana. ama unuttum aslında o sınıfta sana anne mi öğretmenim mi diyeceğini karıştıran küçük çocuk olduğumu. dedim ki anne ben üniversite kazandım, artık biraz rahat bırak beni! ama unuttum anne. benim hala burdur'da babasını bıyıksız görünce korkan o küçük çocuk olduğumu unuttum. sana dedim ki, benim harcadığım paraya laf söyleyeceğine kendi sigarana bak. hiç unutamıyorum o günü biliyor musun? ben o gün günlerce hasta yatağında yatıp, seni başında bekleten o hınzır çocuk olduğumu unuttum. geriye dönüp bakıyorumda şimdi anne. daha o kadar çok şey unutmuşum ki hayatımda. o kadar çok anıyı es geçmişim ki. senin beni ne kadar çok sevdiğini göremeyecek kadar kör etmişim kendi kendimi. belki bilerek, belki bilmeyerek, ama kesinlikle istemeyerek. ben seni her üzdüğümde sen geldin alnımdan öptün, seni her üzdüğümde geldin seni seviyorum oğlum dedin, seni her hayal kırıklığına uğrattığımda, seninle gurur duyuyorum dedin. seni her yarı yolda bırakışımda, sadece, daha dikkatli ol dedin. şöyle bir arkaya dönüp baktımda, o kadar çok hata yapmışım ki. senden artık özür dilemek istemiyorum. özür dilerim anne. o kadar çok söyledim ki bu sözü. artık bir değeri kalmadı biliyorum. daha az hata yapmaya çalışıyorum artık. tabi ki hatalarım oluyor. olacak. hayatı daha yeni öğreniyorum, biliyorum. ama artık seni üzmeyeceğim annem. ben o kundaktaki bebek, ben o sınıfta sana nasıl hitap edeceğini karışıran çocuk, ben o korkak küçük, ben o hastalanıp seni gece nöbetlerine diken yaramaz, ben bugün üniversitede okuyan büyük adam, ben seni çok seviyorum anne. seni çok seviyorum ve seni hayal kırıklığına uğratmamak için elimden geleni yaptım bugüne dek, yapıyorum ve yapmayada devam edeceğim. sen benim annemsin çünkü. ilk ve ebedi aşkım. hayatta en çok sevebileceğim insan. en fazla değer vereceğim. biliyorum benimle hep gurur duydun. hep övündün başarılarımla heryerde. ama senin bilmediğin bir şey var anne. bende hep seninle gurur duydum, sizinle. gittiğim her yerde sizden bahsettim, isminizin geçtiği her yerde, o benim annem. o benim babam. diye öne çıktım göğsümü gere gere. ben sizin oğlunuz olmaktan dolayı hep gurur duydum.

aslına bakacak olursak anne. ben hep bir şeyleri eksik yaptım. sen tamamladın. bana hep bir şeyler kattın. eğer bugün buralardaysam senin sayendedir. bugün kendi ayaklarım üzerindeysem senin kattıklarındandır. bugün tek başıma karar alabiliyorsam, senin bana verdiklerindendir. kısacası, teşekkür ederim anne. bana kattığın herşey için teşekkür ederim, ve özür dilerim. senin yüzünün asılmasına sebep olduğum her an için, binlerce kez özür dilerim.
Annee seni seviyorum. sen var ya sen benim için en değerli varlıksın. gerisi yalan.
"ben bu akşam geç gelicem merak etme ok öpt by"
"ellerim büyüdü, avuçlarında. bir tek annem olsun bana bir şey olmaz..."

annem ne güzel yazmışlar bu cümleyi. iyi ki varsın. hep var ol. benden önce gitme buralardan!
anne affet beni.... senki bana kıyamadın... senki bana inandın... ama ben naptım? seni kandırdım anne. sevgililer günü için senden aldığım parayı harcadım hediye falan almadım. affet beni anne. *
bir elmanın iki yarısı kadar bütünüz ama siyah ve beyaz kadar farklıyız. hala beni üniversiteye giderken ayrıldıgım eve döndürmeye çalışman beni sadece incitiyor. olmaz gelemem orda bir hayat hayal etmiyorum. seni cok seviyorum ama gelemem, dönemem.
"erişmek ne müşkülmüş meğer.. analar gibi ağlayabilmenin yiğitliğine"
Nazım
annem!
seni seviyorum...

candan ercetin'den annem gelsin lutfen...
ben seni anne olunca anlayacağım ya peki ya sen beni?
kızımla olan ilşkimi seninle de yaşayabilmeyi dünyalar kadar isterdim anne..gene de yokluğuna dayanamam..ukte kaldın içimde.
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...
değerini bilmek lazım bu sevginin...
canım annem, güzel annem...
temizlik yaparken içine ne kaçıyo çok merak ediyorum anne! hayır aslında gayet iyi huylu bi kadınsın, gülümsersin, neşelisin. ama o süpürgeyi eline aldığında bi haller oluyo, hırlayıp bağırmalar, kendi kendine sinirlenip söylenmeler -ki çoğunlukla bana- ama bunun yanında beni görünce evin içinde -ki senden kaçıyorum bu zamanlarda- kahve içelim birazdan diyip gülümsemen.. işte bunlar beni şaşkına çeviriyo anne. korkuyorum senden zaman zaman.
yeter artık anne, bu akşam kereviz yemeylim...
pijamalarım nirde anneyyyyy.
zirveye gitmeme izin vermesende, eve gec gelince bana kizsanda, kahvalti yapmadan evden disari cikmama izin vermesende seni cok seviyorum annecim. *
alışmaya çalışmak zorundasın dendi hep.uzun yıllar oldu dimi anne. çok uzun.
sanki hiç vakit geçirmemişiz gibime geliyor bazen. hiç olmamışsın da hep yokmuşsun gibi...
ama yüzün hala hatırımda, o yeşil müthiş gözlerde. ben seni her geçen gün daha çok arıyorum.alışamıyorum ben. ben bunu beceremiyorum, evet hala yapamıyorum. başıma bir iş gelse, hala senden medet bekliyorum.oysaki çok saçma, aramızda koskoca bi alem var.
düşersem sadece sen izin vermezsin değil mi? o bana dediklerini şimdi çok daha iyi anlıyorum. hepsi bir bir gerçekleşiyor. ben "ne kadar da haklıymış" diyorum. ara ara baş ucuna gelip senden tepki alamasamda anlatıyorum.olsun yine paylaşıyoruz. duyuyorsun, biliyorum. ortalığa düşmüşüm, herşeyde seni arıyorum.

anne,
sana sarılmak uğruna neler vermezdim. kokunu içime bir kere daha çekebilmek için sanırım delirirdim.

vücud bulduğum, beni can yapan, öteki yarım, annem...
seni çok, çok özlüyorum...
parayı görünce nasılda ışıldadı gözlerin. sözüm ona çok hastaydın ne ise. anneciğim bazen çok konuştuğunun sende farkındasındır eminim. ayrıca efbiyay ajanlığı yaptığını ve dünya merkez bankasıyla ortaklığın olduğunu düşünüyorum.
ah anneciğim, keşke küçük kızın olarak , yalan, kavga, yanlış anlaşılmaların olmadığı bir dünya olduğunu sandığım zamanlarda kalsaydım. koynunda uyuyup, her şeye kulak tıkayabilseydim. içim acıdığında gözlerindeki o göz yaşını görmeseydim. sabahları kahvaltı hazırlayıp kaldırdığında, beni niye bu kadar erken kaldırıyorsun? diye sana sitem etmeseydim. keşke keşke diyecek hiçbir şey yapmasaydım ve keşkeleri yaşamasaydım. seni seviyorum anne. senden başka hakikaten ağlayan kimse yokmuş. iyiki varsın annem...
''Mom, I love you, but this trailer's got to go
I cannot grow old in Salem's lot .''
canım annem,
n'olur çabuk gel yanıma, evde temiz bardak tabak kalmadı. kirli bardak tabaklar 3 haftadır, içinde mikroorganizmalar oluşmuş vaziyette bana bakıyor. hani diyordun ya ben küçükken hayvanları sev yavrum, eziyet etme diye, işte ben onu galiba yanlış anladım anne. direk hayvan seri üretimine başladım.
bu yazıyı okumayacağını biliyorum ama olsun içimden geldi bir de burada doğum gününü kutlamak. iyi ki doğdun ilk aşkım. beni hiç bırakma tamam mı?!?!?
yazabilmek güzel şey be anne...

seni yazabilmek güzel şey, seni anlatabilmek, anlatırken kendime hayaller kurmak, hayaller kurmak seninle ilgili...

dün akşam şöyle ayak üstü düşündüm de seni, utandım kendimden yazarken bile, ayak üstü düşünülmez anne...

sen geldin sonra, dedim ki...

demedim bir şey anne...

özledim seni, seni özlemek gibi naif duygular var içimde bugün, sen,

sen nasılsın sahi?

hani gelişin yasak buralara da anne rüyaları da mı yasakladılar?

rüyalarımıza da gelmez oldun!

varsa hatamız, affet be annem, bilmeyiz suçumuzu...

özlemek fena be annem, özlemek çok fena...

sen sesine sürgün olduğum kadın, yüzün gözümde...

senin yüzün...
kimselere benzemezsin...

sen hiç ayrılamam derken
kavuşmamın hayal olduğu kadın...

seni özlemek benim şimdilik tek görevim...

özlemek seni hepsinden fena be kadın... özlemek...

sadece özledim...

gönderilemeyen mektuplar...

14/02/2010
annecim,

nedendir bilmiyorum, seni düşününce gözlerim doluyor. sanırım seni kaybetmekten korktuğum için. seni öyle seviyorum ki, sevgimi göstermekten bile korkuyorum. çünkü, her sevginin sonunda kaybediş vardır.

her nefis ölümü tadacaktır ve tattığında, kaybetme gerçeğiyle yüzleşmemek için, sevgimi doya doya yaşayamıyorum. ama sen biliyorsun. bazen durup dururken öperim ya seni, sen de bana bakıp düşünceli düşünceli gülersin. "yine ne oldu acaba" der gibi. işte bunu seviyorum. devamlı sevgi gösterileri yerine, sürpriz sevgi gösterilerini ve yüzündeki şaşkın gülümsemeyi.

beni hiç bırakma, seni sonsuza kadar sevecek olan kızın, isigim sana asigim...