bugün

entry'ler (185)

uludağ sözlük moderasyonu

Bugün itibariyle anladım ki, gerçekten de işlerini yapamıyor sözlük moderasyon ekibi.

Moderasyon dediğin, moderate kelimesinden gelmektedir. Yönetici demektir. Görevi ise yönetmektir. Ancak her görevin her sıfaın bir gerekliliği vardır. Eğer siz moderasyonsanız, yani bu sözlüğü yönetiyorsanız, göreviniz bu sözlüğü sözlüğün kurallarına göre yönetmek olmalı, keyfinizin kurallarına göre değil.

Sözlük berbat bir halde. inatla giriyorum yaklaşık 3 senedir, küçücük bir ilerleme de olmaz mı bir sözlükte. Hala saçma sapan başlıklar, saçma sapan yazılar ve saçma sapan yazarlar. Dolayısıyla sözlük içinde, entryler içinde forum tarzı saçma sapan tartışmalar. Sözlük yaş ortalaması en fazla 20 dir. Bugün bir defa daha anladım. Bu yüzden bu son yazım olacak. "Demokrat moderatörler" sayesinde sölük bu noktaya gelmiştir. Her tartışmaya göğüs germeye çalıştıkları, ya da savunmaya geçtikleri için bu noktaya gelmişlerdir. Bilgi kaynağı olması gereken sözlük şu anda, anketlerle bezenmiş, insanların nefretlerini rahatça kusabildiği bir ortam olmuştur. Ve bu konuda moderasyon hiçbir şey yapmamıştır. Sadece küfürlü olanları gammazlar vasıtasıyla kaldırmıştır. Teşekkürler ne büyük icraat!

Ne o sözlük formatına uygun diye silemez misiniz..?

Ha eğer diyorsanız ki, şu anda sözlük tam istenen seviyede, bütün arkadaşlar kurallar çerçevesinde yazıyor, silinmesi gerekenler siliniyor diyorsanız başka. Benim dikkat çekmek istediğim asıl husus şu; yan tarafta şu anda hasıl olan başlıklara bir bakalım.

* tanrının zenci olma ihtimali
* türk ırkının üstünlüğü
* futbol oynarken platonik aşkı maçı izlerken görmek
* cin de 100 adet soyad olması
* tatilden dönen sevgilinin bikini izi olmaması
* recep tayyip erdoğan vs atatürk

Bu ne Allasen moderatörler..?

Sözlük ne işe yarıyor biliyor musunuz siz..? Bir takım cinsel eziklik yaşayan insanların, bütün cinsel isteklerini seviyesizce ve umarsızca belirtebilmelerini sağlayan bir sanal alem. Şu başlıklara bakmazsınız siz de, gider içindeki küfürlü olanları silersiniz, sonra da modere ettim diye gezersiniz ortada.

Öyle entryler öyle başlıklar var ki beni dumur üstüne dumura uğratan, inanamıyorum. Ve ben bile aynı ve belirli kişilerden çıkan bu yazıların farkındaysam, moderasyn ekibini merak eder dururum. Neden bu insanlar hala yazar, neden buna müsaade ediliyor. Onlar için en kötü entrylere girmenin bir mükafat olduğunu neden anlamıyorlar..? Siz bu insanlara prim verdikçe onlar da coştukça coşar. Provake ettiği bu kadar belli olan yazarlar neden hala dururlar..? En kötü entryleri ben aileme okutmaya utanırım ya, nasıl bir yer oldu burası böyle..?

Silin kardeşim silin ya, sözlük sizin değil mi, kime ne? Entryi de silin başlığı da silin, yazarı da silin. Yine girerse yine silin. Kim ne diyebilir..? Kim ne derse desin, sizin sözlüğünüz bu, ama adam edin artık şu sözlüğü de, en azından artık elinizde olan değerleri kaçırmayın.. Sözlük kaliteli yazılar kaliteli yazarlar istiyor artık, yeter! Girecek okuyacak entry bulamıyorum, açtığıma lanet ettiğim onlarca entry var. Nedir bu ya, bunun için mi giriyoruz sözlüğe!!

Bitti işte!

futbol tutkusu

bir tutku çeşididir.

Hiçbir büyük turnuvanın olmadığı tek yıllardan nefret ettiğim için,
Türkiye değil, diğer bütün ligleri televizyon karşısında rahatça izleyebildiğim için,
Baggio gibi, Zidane gibi, Ronaldinho gibi yıldızları izleme imkanı bulabildiğim için,
Hala gece 12-1 halı saha maçı olsa bile koşa koşa gittiğim için,
Galatasaraylı olduğum için değil, tutabildiğim, sövebildiğim, övebildiğim bir takımım olduğu için,
Futbolu spor dalı olduğu için değil, bir tutku olduğunu bildiğim için seviyorum.

eve kız atmak

herşeyiyle övünmeyi seven türk erkeğinin kendi arasında sidik yarıştırmak konusunda söylediği yalanlardan en makul ve en prestijli olanı. her genç ergen, her genç üniversiteli hava atar bu mevzuda. eve bilmem kaç tane kız attığını öve öve anlatır. ama bilinmeyen bir gerçek vardır ki; eve atılan kız o evde ne yapar..?

erkek anlatırsa; "abi dün gece attım hatunu eve, sabaha kadar bi .iktim bi .iktim ooh be dünya varmış dedim" şeklinde vuku bulan olay, kız kızmı tarafından telefondaki başka bir kız arkadaşına şu şekilde anlatabilir.
"aslı biliomusun dün gece berklerin evine gittim. canım ya bana romantik bi yemek hazırlamış sonra dans ettik beraber, adeta rüyada gibiydim, sonra da beraber uyuyalım diye tutturdu, bende olmaz dedim tabi. yok canım wallahi öyle, yok artık ben salonda uyudum."

bu noktada sprite'ımızı açıyoruz ve içioruz.

ille de kesin bir doğru istiyorsanız, şu size yardımcı olabilir;
bir erkek eve attım dediği kız sayısının anncak 3'te 1'ini eve atmıştır.
bir kız ise, evinde beraberdik dediği erkek sayısının 3 katı kadar erkeğin evinde beraber olmuştur.

yok buna da inanmam diyorsanız, bi sprite da size benden.

bilal in bugün terhis olması

akıl mantık almamasının sebebi şudur ki; bir insandan bahsedilmiyor burda, bilal erdoğandan bahsediliyor. ve bilal erdoğanın parası olduğu için yaptığı askerlikten de bahsedilmiyor. başbakanın oğlu olduğu için yapılan askerlikten bahsediliyor. benim de üzerine parmak basmak istediğim nokta da bu.

olay başbakanın oğlu için önem kazanıyor. bugüne kadar bir allahın kulu çıkıp bedelli askerlik mi olur demedi. ama bilal erdoğan askerlik yapınca herkes atar oldu nedense, garip değil mi.

bir de, mümtaz soysal ve hikayesi konusunda bel altı mevzulara girildiğine göre, doğru yazılan birşeyler var demekki.

bilal in bugün terhis olması

bu sözlükte yazı yazan kimse bana elinde fırsatı olsa dahi askerliğini Bilal Erdoğan'ın yapacağı şekilde yapmayacağını anlatamaz. çünkü bu koca bir yalandan başka birşey olmaz. kimse kimseyi kandırmasın. yok efendim siyasetçi çocukları nerdeymiş, hep bizim çocuklarımızmış falan filan. bunu söyleyenlerin hangisi acaba askerliğin asıl problemlerinden bahsediyor. neden hep kürt çocukların -20 yaşındaki çocuk daha onlar- öldüğünü sorgulamıyor kimse. sadece politikacılar mı..? bugün hangi zenginin, ya da hangi yüksek mertebeliaskerin kendi çocuğu ya da yakını doğuda ya da güneydoğuda askerlid yapmakta..? buraya yazıp serzenişte bulunan kız arkadaşlara da sesleniyorum, yürekli olun ve söyleyin, bugün hanginiz çocuğunu askere göndermek ister..? sorunu yanlış tanılıyoruz. bu ülkenin başbakanına olan sinirlerimizi, onun yakınlarını hedef alarak dizginliyoruz. bu mudur yani..

aslına bakarsak budur, ve bu nedenler bu iktidarın hala böylesine bir çoğunlukla ikitdarda olduğunun da göstergesidir. bilal erdoğan 21 gün askerlik yapan ne ilk insandır ne de son olacaktır. sorunu yüzeysel görmek yerine, artık derinlere inmenin vakti gelmedi mi hala..?

gelelim mümtaz soysal meselesine.. kutsal görevi tam anlamıyla yerine getiren iki tane çocuğu varmış.. tam anlamıyla yerine getirmek sanırım uzun dönem askerlik yapmak anlamına geliyor.. yani kısa dönemleri de atıyoruz burada bir kenara galiba.. herneyse bu saçma yorumdan ziyade benim asıl söylemek istediğim başka. mümtaz soysal bu ülkeye ihanet eden en önemli şahıslardan biridir.. ülkeyi zamanında deli gibi zarara sokan bir devlet kurumu olan türk telekom -o zamanlar ptt çatısı altındaydı- 35 milyar dolar gibi bir rakama satılacaktı, ve bu mümtaz soysal tarafından anayasa mahkemesine verilerek
iptal ettirildi. ne oldu, bundan bir kaç yıl sonra ecevit iktidarı satmayı denedi, yok fiyatına satmayı bile beceremedi, bir kaçyıl önce de 11,5 milyar dolara satıldı. üstelik beklenmediği kadar yüksek bir fiyat dendi. bu adam çocuklarını uzun dönem askerlik yapmaya gönderse ne olur göndermese ne olur..? türkiye'ye böylesine zarara uğratan bir insan çocuklarını askere göndererek mi aklanacak gözümde..?

oldu canım..

yüzyılın dev altyapı projesi

denizli nin altını üstüne getiren projedir. bir ay önce arabayla çıkamadığımız sokaklara artık yürüyerek bile çıkamıyoruz. insanlar evlerine gidemez olmuştur.

en çok entry girilen başlıkların düşündürdükleri

sözlüğe girdiğim günden beri düzenli olmasa da düzgün yazmaya önem veren bir yazar olarak, düşündüm ki, sanırım sözlüğümüzün durumunu artık yargılama vakti geldi. gerçekten sözlük neydi, ne oldu, nereye gidiyor? tartışmalar, siyasetler, hamasetler, tam bir türkiye şablonu gibiydi aslında. peki de olmasını istediğimiz sözlük bu muydu?

sanırım bunun anlaşılabileceği en güzel analizlerden birisi, "en çok entry girilen başlık" istatistiğini analiz etmekten geçiyor. sanırım buradaki entryler, içerikleri ne olursa olsun, bir takım şeyleri anlamamıza olanak sağlıyor.

"başlıkları alt alta okumak" başlığının açık ara birinci olması, sözlüğün yazarda bırakmak istediği en temel etkisinin "güldürmek" olduğunu gösteriyor. çünkü bu başlıktaki yazılara baktığımızda, yazıların önemli bir çoğunluğunun güldürmek amaçlı yazıldığını görüyoruz. düşündürenler falan da var tabi. en önemli faktörün güldürmek olduğunu anlamamız için sadece bu başlık değil, bundan sonra gelen itiraflar, yaran diyaloglar gibi diğer bi kaç entryi de sayabiliriz.

derken bakıyoruz, ister aynı düşüncede olun, ister olmayın ama aynı kefeye koyabileceğimiz iki başlık daha var orada. "recep tayyip erdoğan" ve "mustafa kemal atatürk" normalde buradan, sözlükçüler siyaset de tartışıyor sonucunu çıkarmamız gerekirken, malesef siyasetle ilgili başka hiçbir başlık olmaması düşünmemiz gerekn bir noktadır. ayrıca başlıkların içeriğine bakacak olursak, en büyük hamaseti bu başlıklar üzerinden yaşıyormuşuz sonucuna da varıyoruz. recep tayyip erdoğan başlığının mustafa kemal atatürk başlığından fazla entry sayısına sahip olması da düşündürücüdür tabiiki.

devam ediyoruz; uludag sözlük eksi sözlük kıyaslamaları. işte bir türlü anlam vermediğim hikaye. eksi sözlükte şöyle bizde böyle biz şöyle iyiyiz böyle kötüyüz falan filan, aynı hikaye, aynı terane. kanaatim, sözlükte ne kadar boş adam olduğunun bir numaralı göstergesi bu başlıkların altında yazılan bu kadar entry olmasıdır.

burdan çıkarabileceğimiz malesef en çarpıcı sonuç şudur ki; kardeş gibi yaşamayı ancak belirli bir yaştan sonra öğrenebileceğiz. gayet de pollyanna oldu aslında bu yaklaşım. en azından öğrenebilme umudu taşıyorum yani. sürekli birilerini aşağılama gayreti içerisindeyiz nedense. hemen bakalım en çok entry girilen 19. başlık neymiş? "seri eksi oy veren ibne"

yok böyle bir şey ya! "seri eksi oy veren ibne" başlığı sözlükte en çok entry girilen 19. başlık. toplam entry sayısı an itibariyle 3.687.812, toplam başlık 605.370. halimiz içler acısı arkadaşlar. bu duruma bir el koyma vakti gelmedi mi daha?

demekki neymiş, sözlükte yazan arkadaşlarımızın birçoğunun amacını da "popüler olmak" olarak açıklayabilirmişiz. aman entrylerimiz kötülenmesin, hep iyi oy alalım, meşhur olalım, herkeşler bizden bahsetsin uleeeeyn, diye düşünen arkadaşlarımız bunlar. biziz evet onlar, içimizden birileri işte. "içimizdeki irlandalılar" olmasın yoksam onlar??

her neyse, galatasaray ve fenerbahce başlıkları var bir de. kanımca ülkemizdeki taraftar sayıları bakımından olsun, popülerlik bakımından olsun çeşitli sonuçları çıkarabileceğimiz başlıklar bunlar. ancak bir başka çarpıcı sonucu da çıkarıyor ki; futbolun içimizde ne kadar yer ettiği. futbol her yerde olur da bizde olma mı.

genel itibariyle bakacak olursak, sözlüğü kasıp kavuran başlıklar insanlar üzerine yazılmış yorumlardan kaynaklı başlıklar. yani içerisinde insan veya yazar ile ilgili yorunlar yapılan başlıklar. "dedikodu"ya ne kadar merkalı bir millet olduğumuzu gösteriyor ki, gençliğimizin geleceği hakkında da yorum yapabilme olanağı sağlıyor ki, bunu da artık her bünye kendisi yapmalı zannımca.

sonuç; uludağ sözlük, türkiye'dir. türk insanıdır. dedikoduya, gülmeye ve futbola meraklıdır, iğrenç espriler yapıp bir yandan da lost izler, her daim birileri hakkında atıp tutar, ama duygusaldır da aynı zamanda. aşkı öyle güzel anlatır ki, şiirlerle, nağmelerle, okumaya doyamaz insan..

bi de; iktidarlardan oldum olası nefret eder. türkiye ile tek farkı; bizimkiler iktidardan kömür dağıtmasını değil de, kömür gözlü sevgili dağıtmasını bekler..

ne dedim lan ben

bir insanın sağlam bir dayak yedikten sonraki ilk sözleri olabilir. misal;

+abi off şu kız da süper bişey yaa..
arkadan kızın kardeşi duymuştur bunu, lafa söze gerek kalmadan dalar.
-bam güm pat çat kat dıkş luj vak vak
işte tam bu esnada dayak biter ve vecizemiz girer,

+ne dedim lan ben!?!?

18 şubat 2009 fc bordeaux galatasaray maçı

o değilde; bordeaux defansında sucre oynuyordu ya resmen, bizim prizi bıraktaki sucre. ne işi varsa *

sigara icmek oldurur yalani

sigaranın sadece kanser yaptığını sanan kişi söylemidir.

ayrıca sigara içmek direkt öldürmese bile;

(bkz: sigara içmek süründürür)

servet cetin in yeni sumkurme stili

karizmatik bir stildir. ayrıca sümüğün bittiği yoktur. sadece çok hızlı attığı için sümük gözükmemektedir.

düşünce özgürlüğü

herkesin kendine göre yorumladığı özgürlük.

insanı hayata bağlayan anlar

bir galatasaray maçı için ali sami yen stadına giriş yaptığın andır.

insanı hayata bağlayan anlar

daha yeni konuşmayı öğrenmeye çabalayan yiğeninizin emmi dediği anlardır.

8 ağustos 2008 gürcistan rusya savaşı

sonunda artık birilerinin de "aaa ruslar da emperyalistmiş yahu" diyebildiği acı gerçek.
hani ne bileyim, yönümüzü ruslara dönmeliyiz falan diyorlardı bazıları..

30 temmuz 2008 anayasa mahkemesi kararı

verilebilecek en iyi karar değildir.

cumhuriyet ve hürriyet gazetesi küpürlerinden derlenen önemli kısmı tekzipe uğramış haberlerin -ki onlara haber demek bile fazla değerli olur- iddianame diye yargı onayına sunulmaları sonucunda verilecek karar, 11'e 10 oranında ceza değil, 11'e 10 oranında red olmalıydı. Gerçi mahkemenin 367 ve türban kararı skandallarından sonra böylesine bir karar alması da gerçekten şaşırtıcı olmuştur. öyle ki anayasa mahkemesi bile artık bu kadar üzerlerine gelinmesinden bıkmıştır. düşünsenize, türkiye'nin kaderi 11 kişinin elinin kalkmasına bağlı, böyle bir şey olabilir mi?

haşim kılıç yaptığı açıklamada da bunu dile getirmiş olup, "yeter artık! sorunlarınızı kendi içinizde halledin, bize gelmeyin" demek istememiş midir? anlayana sivrisinek saz hesabı işte, takdir etmemek elde değil herşeye rağmen. Yeni anayasa çağrısı, "üyelerin üzerinden o yükü alın" demek ancak bu şekilde mümkün olabilirdi o konumdaki bir insan için.

umarız hayırlı olur, her ne kadar çıkan karar ehven-i şer olsa da..

winning eleven yenilgi bahaneleri

abi yok ya bi tane adamı alıosun gidiosun gol atıyosun olmaz ki, pas yapmadan atılan gole gol demem ben.

ahmet necdet sezer in sevilmeme nedenleri

o makamda olan birinin sevilmesi için dürüst olmak ve kırmızı ışıkta durmak yetmiyor işte. laikçi olup, hediyeleri köşkte bırakmak da yetmiyor. kanaltürkü sevmesi de yetmiyor. hukukçu olası da yetmiyor. anayasa kitabı fırlatması bile yetmiyor yani o derece.

ama zorla da olsa ayrıldı ya o makamdan, işte o zaman gözüne girdiği insan sayısı baya arttı.

laiklik var ya asfalti ne yapacaksiniz

"maksat vatandaş yürürken ayakları acımasın,
eee malum bazılarımız konvers giyemiyor bizim gibi...
çıplak ayakla zor olur, en azından duble yolda yürüsünler değil mi ama?"

ne kadar da garip bir istek değil mi.

işte bu zihniyette olup, varlığı vatandaşa hizmet değil de, laikliği korumak olarak algılayan bir belediye başkanının açıklaması.

halbuki bilmez ki, laikliği yıkmak isteyecek olsalar, asfalt istemezlerdi..

aceto balsamico

http://acetobalsamico.blo...7/09/peki-sen-kimsin.html

böyle bir yazıyı yuhohaçüştriosu edasıyla yazabilen yazar, yazı demeye gönlüm razı olmadı.
Başka biri çıkarsa böyle yazı yazabilecek, alnından öpeceğim, şimdiden söyleyim..