bugün

şeriat islam islam şeriattır.bu bakımdan kendi dinine inancına söven bir aydın grubu baika bir ülke de var mıdır. araştırmaya değer.
şeriatın kestiği parmak acımaz, çünkü lokal anestezi onu uyuşturur.
met-üst
yeni yıl ile birlikte daha güzel idrak edilmesi gereken yol.

her dönümde bekliyoruz, her dönümü bekliyoruz.
her insanın içinde de olsa yaşaması gereken kavramdır.
öyle iran'dan, arabistan'dan örnekler vererek şeriat'i karalamaya çalışmak, allah'ın dini kurallarını karalamaya çalışmaktır. oralardaki şeriat kuralları yanlış denilebilir, lakin şeriate yanlış demek gerçekten çok büyük cahilliktir ve allah hidayete erdirsindir. şeriat'i insan kesmek, öldürmek gibi saçma sapan örnekler vererek açıklayıp daha sonra da ben müslümanım demek son derece tutarsız bir davranıştır.
şeriat sevenlerin sıklıkla kullandığı sloganları vardır. (bkz: aşağı)
pis pis pislikler
mal kafalı komünistler
amerika gitsin rusya mı gelsin
şeriat şeriat
(bkz: #4662190)
bir çok devletin uyguladığını iddia ettiği ne olduğu belli olmayan yönetim biçimi.
Siyasi kurallar silsilesi değildir.

Haliyle siyasi bir kurum olan devlet yönetiminde kullanılamazlar.

Bu hem şeriat kurallarının Ruhban sınıfı tarafından saptırılarak siyasi amaçla kullanılarak Bozulmasını engeller hem de bir ulus devlette Milleti oluşturan yapının yegane temeli olan tek hukukluluğu sağlar Basitçe herkesi eşit kılar.

nasıl denilirse eğer Şeriatın siyasi yönetimde olduğu ülkelerde Şeriat kuralları gayri Müslimler için uygulanmaz. Tarih boyunca gelişmiş islami kökenli devletlerde bu yüzden her daim çok hukuklu bir sistem hasıl olmuştur. Ancak şu vardır ki Gelişmiş islam devletleri çok uluslu devletlerdir yani ulus devletler değillerdir. zaten bu çok ulusluluk ve hukukluluk da Ülkelerinin yıkılmasına neden olmuş, isteyen istediği şekilde toplulukları kullanmış, kanunları manipule etmiştir.

Şeriat'ın siyasi bir yönetim biçimi olmasını isteyenler Dine saygı göstermeyen göstermelik müslümanlardır. Çünkü Allah'ın kurallarını siyaset denen pisliğin içine atacaklardır.

Ha tabii Allah'ı tamamen iktidara getirebileceklerini iddia ediyorlarsa ve kanıtlarlarsa hiç düşünmeden şeriatçı olabilirim
Çünkü Türk'ü yaratan ve onu insanlığın, islam'ın koruyucusu ilan eden. Türklüğe yaşaması ve gelişmesi için Attilaları, Mete Hanları, ilterişleri, Çengiz Hanları, Timurları, Kılıç arslanları, Fatihleri ve son Olarak yüce başbuğ Atatürk'ü veren allahtır.
dine dayalı, kısasa kısas felsefesini güden yönetim şeklidir.
şeriatla yönetilipte, refah düzeyi yüksek olan bir ülke yok. 55 tane islam ülkesi var hiç birinde bir avrupa ülkesi kadar huzuru yok. milli kaynkaları var ama o da ülkedeki bazı kesimin tekelinde.
günümüzde asıl anlamı ile hiçbir ülkede uygulanamayan yönetim şekli.. hoş zaten uygulanma ihtimali de yok.. islam ülkeleri olmaları %100 sağlıklı bir şeriat sistemi ile yönetiliyor oldukları anlamına gelmez.. amerika menşeili bir idareci ne kadar uygulayabilir ki bunu?
yol, metod, yöntem, mezhep gibi anlamlara gelen arapça kökenli kelime. islami açıdan değerlendirmek gerekirse şeriat, kuran ı kerim'in koymuş olduğu islami kuralların uygulanmasıdır. şeriat islami doğrultuda bir müslümanın dini açıdan uyması gereken zorunluluklar olup bu zorunluluklar genel davranışları, ceza hukuku ve hükümleri, uygulamaları kapsar. şeriatın özü kuran'dır. bu bakımdan kuran'da yer alan her uygulama ve emir şeriattır.
örnek vermek gerekirse gusül abdesti almak bir şeriat kuralıdır. işte günümüzde bu denli ağdalandırıp, deforme edilen şeriat bu kadar basittir ve bir çoğumuz müslüman olarak günlük yaşantımızda bilerek yahut bilmeden şeriat kurallarına zaten uymaktayız.
şeriat koyucu ancak şari olandır. şarilik sıfatı ise yalnızca allah'a mahsustur. yani allah dışında hiç kimsenin şeriat koymaya yetkisi yoktur.
gelelim şeriatın ikinci perdesine, yani islam fıkıhına.
islam fıkıhına göre şetiat sarı çizmeli mehmet efendi zat ı muhteremlerinin islamı ve kuranı yorumlamalarına dayalı olarak şekil almıştır. oysa insan allame i cihan dahi olsa, beşeri ve şaşari bir varlıktır. islamın özü kuran'dır ve aslolan da o'dur. bilmem ne hazretlerinin görüşleri alınarak şeriat konulamaz.
işte bu bağlamda şeriatın uzun zamandır özünden şaştığını, çarpıtıldığını, amacını yitirdiğini söyleyebiliriz. yorum, adı üstünde subjektif bir kavramdır. ancak ve ancak yorumlayan kimseyi yahut o yoruma biat eden zümre için geçerli durumdadır ve ancak o kişi yahut kişilerin yaşayış biçimlerini yansıtır. yani islama mesnet edilerek günümüzde müslümanlara dayatılan şeriat her müslüman için bağlayıcı değildir. müslüman için bağlayı olan kuran'dır. işin içine yorum ve görüşler girdiği zaman ortadoğunun ve arap yarımadasının islam ve öncesi binlerce yıllık süre gelen kendilerine has kültürü gözardı etmek büyük yanlış olur. kişilerin, kavimlerin zaman içerisinde dinleri değişebilir, dilleri dahi değişebilir ancak yine yaşayış biçimini kapsayan kültürün tamamının değiştirilmesi oldukça güçtür. işte günümüzde şeriat ülkesi olarak anılan ülkelerin çağ dışı uygulamalarının, tamamı bu ikinci şeriat anlayışına dayandırılan kuran'a değil de erk olana hizmet etmelerinin dayanağı halini almıştır. yine bu ikinci şeriat anlayışında yer alan kol kesme, kafa kesme, göz çıkarma gibi daha bir çok envai çeşit uygulama esasında bir kültür çarpışmasından ortaya çıkmış mutant bir yapının temsilcisidir. bahsi geçen bu tür uygulamalar hammurabi kanunları ile oldukça benzerlik taşıması bu açıdan ilginçtir ve esasında arkalarında taşıdıkları binlerce yıllık zamanımızda çağdışı olarak adlandırılabilecek daha nice kültür ya da uygulamaları kapsamaktadır.
bu nedenle sokaklarda şeriat istiyoruuuuz diye bağıran, islamı şekilcilik olarak algılayan aklı evveller esasında zaten şeriatı dolaylı yoldan istemeseler dahi yaşadıklarının farkında olmayan, şeriatın özünü kavrayamamış, bile bile lades olmak isteyen, esaret ve ruhbanlık için yanıp tutuşan kimselerdir.
''islam fıkıhına göre şetiat sarı çizmeli mehmet efendi zat ı muhteremlerinin islamı ve kuranı yorumlamalarına dayalı olarak şekil almıştır. oysa insan allame i cihan dahi olsa, beşeri ve şaşari bir varlıktır. islamın özü kuran'dır ve aslolan da o'dur. bilmem ne hazretlerinin görüşleri alınarak şeriat konulamaz.''

Kuran-ı kerim her devire hitap ettiğinden, icma , kıyas ve içtihat durumları unutulmamalıdır. Yukarıdaki tırnak içerisindeki yazıyı yazarken, bir müslüman olarak dikkat edilmeli, şirke girilmemelidir. Helal bir iş yaptığını zannederek haramın içerisine girilmemelidir. Allah'ın ayetleri açıktır. Ancak, sünnet unutulmamalıdır ki, islamın ikinci kaynağıdır. Diğerler kaynaklar ise icma ve kıyastır.

Mesela; basit bir ilmihal meselesinde, hanifi bir insan şerri hüküm olarak, abdestin bozulmasında imam hanifiye uyarken, diğeri imam şafiye uyar. Muhakkak ki ikisi de haktır. ikisininde kaynağı sünnettir. Kimse bu zatlara, '' sarı çizmeli mehmet ağa'' diyemez.

iş bu bakımdan islamın ana kaynağı teslimiyet ve itikat noktasında kur'an-ı kerim ken, biz o kuranın uygulamalarını sünnetten öğreniriz. icma ve kıyasla da her devirde uygularız.
ben müslüman falan değilim , dinde beni hiç ilgilendirmiyor.
şeriat hükmü bir ülkedeki insanların eksiksiz %100 ünün müslüman olması ve bu insanların %100 ünün şeriat hükmü istemesinden sonra gelebilir. %1 i dahi istemediği taktirde bu tüm ülke insanları için konulamaz. çünkü demokrasi dediğiniz şey şeriatla hiç bağdaşmasada çoğunluğun istediğinin olması değildir. demokrasi tanımı yanlış biliniyor.
demokrasi : çoğunluğun istediğinin yanında bunu istemeyen azınlığın çoğunluk kadar* haklarının korunmasıdır. kaldıki müslümanlık dinlerin içindeki en parlak din olsada abartıldığı kadarda evrensel bir din falan değildir. ben müslüman değilim ve inanç benim bu ülkede ki en önemli özgürlüklerimden biridir. buna şeriat isteyen yurttaşlarım karışamaz. ve inanmadığım bir dinin kurallarına göre de yaşamaya beni kimse zorlayamaz. burası mustafa kemallerin ülkesidir. burada her insan din ve vicdan hürriyetinde serbesttir. o yüzden şeriat beni zerre ilgilendirmez. burada şeriat müslüman kardeşlerimin istediği bir hukuk şekli olabilir. lakin bilinmelidir ki birlikte yaşama inanmalıyız ve kendi istediklerimizi istemeyenlere empoze etmemeliyiz. bu yüzden türkiye bir din devleri değildir. ve türkiye devletinin bir dini yoktur. ve bu ülkedeki yurttaşların din özgürlüklerini devlet sosyal devlet görüşünce sağlamak zorundadır. ve tekrar ediyorum ben müslüman falan değilim dinde beni zerre kadar ilgilendirmiyor ve ülkemi delicesine seviyorum. bu yüzden şeriat gibi boş hayaller yanlızca bizim kardeş olmamamızı engeller...
hiç bir müslüman seriat hakkında kötü konuşamaz !
insanlar şeriat hakkında bilinçsizce atıp tutuyor ve diyorlar ki ''bende müslümanım ama kahrolsun şeriat'' bu sözü söyleyen kişi dinden çıkmış demektir.

şeriat kanunları olmayabilir ancak şeriatten nefret ediyorum demek kurandaki emirlerden nefret ediyorum demektir ve kurandaki tek harften bile şikayet etmek dinden çıkmaktır.

bunu ben değil allah diyor.

eleştirenler yahut nefret edenler bu çizgiyi göz önüne almalıdırlar.
mesela abdest seriat kurallarından birisidir. şeriatten nefret ediyorum kahrol seriat diyen arkadaşlar bu durumu göz önünde tutmak zorundadırlar.
duyar duymaz gugılda "be hey dürzü" yü arayıp, rahmetli -laik anlamda rahmetli, ölmüş anlamında yane- neyzen tevfik'in o tokat gibi şiirini buraya kopyalayasımı getiren kelime.
ben müslüman değilim, layiklik falan beni ilgilendirir. ay aman şeriat falan ilgilendirmez beni. şimdi aratıp gugılda boyunuzun ölçüsünü veririm size bekleyin. tekrar söyleyeyim; ben layikim din falan beni ilgilendirmez.
demokrasi olan bir ülkede, ben mesela din falan ilgilendirmek zorunda değilim. bu ülkenin yüzde biri bile istemese, ben tekrar söyleyeyim, burası mustafa kemalin ülkesi bence. bu böyledir yani. değiştirilmesini teklif dahi eden olursa, ben tekrar söyleyeyim; ben din falan ilgilendirmez.
bu yüzden lütfen şeriat istemeyin. mesela demokrasi olan bir ülke düşünelim atıyorum, orda halkın yüzde 99/% ü şeriyat istiyor diyelim. kalan yüzde 10'u da şeriat istemese, beni yine de din falan ilgilendirmez. tşk kib öptm by.
ne ararsin tanri ile aramda!
sen kimsin ki orucumu sorarsin?
hakikaten gozun yoksa haramda,
basi aciga niye turban sorarsin!

raki, sarap iciyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararim, icerim.
ikimiz de gelsek kildan kopruye
ben durustsem sarhosken de gecerim.

esir iken mumkun mudur ibadet?
yatip kalkip ataturk e dua et.
senin gibi durzulerin yuzunden,
dininden de soguyacak bu millet.

isgaldeki hali sakin unutma,
ataturk e dil uzatma sebepsiz.
sen anandan yine cikardin amma,
baban kimdi bilemezdin serefsiz...

şimdi kendine güvenen bir söz söylesin bakalım rahmetli neyzen vermiş size cevabınızı.
hem de daha o zamanlar türban diye bişey yokken o kadar ileri görüşlüymüş ki türbanla ilgili şiir yazmış.
tekrar söylüyorum, ben demorkasi olan bir ülkede din falan beni ilgilendirmez.

(mecburi ekleme)

bu şiirin neyzen'a ait olmadığını biliyorum arkadaşlar. ironi yaptım. zaten ne demişim;

--spoiler--

o zamanlar türban diye bişey yokken o kadar ileri görüşlüymüş ki türbanla ilgili şiir yazmış.

--spoiler--

keşke dikkatli okusaymışsınız.
saçmalık. ilkeliğin doruk noktası. hırsızların elini kesmek aldatan kadını tas atarak öldürmek gibi taş devrinden kalan yanlış kuralar bütünü. bırakın tanrıyı sıradan bir insan bile daha mantıklı kurallarla bir yönetim sekli yapabillir.
kestiği parmağın acımasının bile yasak olduğu, siyasetin insanları zorla dindar yapmaya çalıştığı yönetim şekli. "madem şeriat kurandaki emirler; allahın verdiği canı allah alır kuran da yazmıyor mu? şeriatta neden var ozaman idam cezası?" diye sorular sorduran yönetim şekli. kadınların ezildiği, tek eşliliğin değil de 4 eşliliğin doğru göründüğü yönetim şekli. illa ki şeriatı yaşamak isteyenler için hazırda yaşatan ülkeler var. burası mustafa kemalin ülkesi rahat bırakın bizi, demokrasimizi, laikliğimizi.
dunyanin en sacma yonetim sekli. turkiye gecerse en az iran afganistan irak gibi ilkel ve sacma bir devlet oluruz.

icindeki kurallarin komedi oldugu kucuk bir cocugun bile dusunebilecegi yonetim sekli. hirsizlarin elini kesmeyi dusunmek icin bir zekaya ihtiyac yok sanirim.
yakın bir zamanda pakistan' ın svat vadisi bölgesinin uygulamaya koyduğu ve yakın gelecekte de tüm pakistan' ın uygulamaya geçeceği islami hukuk ve toplum düzeni kurallar bütünü. insanoğlu bu şeriat ile yönetilen bir toplumda yaşamak isteyebilir ancak ortadoğu ülkelerindeki uygulamaları incelemesinde fayda var kanaatindeyim bu insanoğullarının.
türkiye'nin geri döneceği bir sistem değildir. bilmeyenler için söyleyim ne türkiye ne de osmanlı hiçbir zaman şeriat ile yönetilmemiştir. osmanlı günümüzdeki manasında laik değildi ama bugün suudi arabistan'da ya da iran'da gördüğümüz sisteme de sahip değildi. merkezi bir hukuki sistem vardı ve hukuk tamamen islam'a bağlı değildi. anlayacağınız bu halkın alışık olduğu şeriat değil. ama alışık olduğu osmanlı'nın sert ve acımasız yasaları olabilir. ama ona da gerek yok. cezalar çoğu zaman caydırıcı değildir. türkiye'de ömür boyu hapis cezası her sene binlerce kişiye veriliyor. ama cayan yok. insan uslanmaz bir varlıktır. her toplumun içinden bir kaç cani sürekli çıkacaktır.
"Sonra seni, emirde (Allah'ın emrinde) şeriat üzere kıldık. Öyleyse ona (o şeriate) tâbî ol! Ve bilmeyenlerin hevalarına uyma!" (casiye suresi 18. ayet) ayeti ile Şeriatın Allah'ın koyduğu kaideler olduğu ve emri veren Allah şeriati tayin ettiği cihetle, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'e şeriate tâbî ol emrini veriyor ve şeriati bilmeyenlerin hevalarına uyma buyuruyor. biz de eğer mümin birer kul isek uymamız gerekir, kuran da ne yazıyorsa uygulamak boynumuzun borcudur çünkü o ayetlerin hepsi allah kelamıdır ve bugünkü islam aleminde kaos ortamının oluşması da kuran ı yanlış yorumlayıp okuduğumuz emirlerle ilgili yanlış uygulamalarda bulunmamızdandır ve bir şey daha var ki en acısı da bu: dünyanın zevkine ve safasına dalıp allahı unutmamız...
miladi cok onceden dolmus bir sistem. bugunki islam cografyasinda olan gerillik kurani yanlis yorumlamadan dolayi degil. bu eski kuralarin miladini doldurmasindan geliyor. yani son kullanma tarihleri doldu bozuldular.

yoksa muslumanlar suan her zamankiden cok dinlerine sarilmis durumdalar. ama eski kurallar simdikiye hayata uymuyorlar fit olmuyorlar.
ulkemizde, dusunulenden daha cok insanin istedigi yonetim sekli. sayi vermiyorum, veremem de. ama sanilandan daha cok insan bu sistemi kucaklamaya hazir.

simdi, bir partiye "dinimize daha bagli", "hayat tarzlari islama daha uygun" diye oy veren insan, kendisi oyle dusunmese de aslinda seriatin gelmesini istemektedir, buna canak tutmaktadir. akp'ye oy veren sag goruslu insanlari, sagda merkez bir parti bulunmamasindan dolayi akp'yi tercih edenleri tenzih ediyorum. akp'ye oy verip, bu partinin gizli bir ajandasi olduguna inanmayanlari, muslumanligi goz onunde bulundurmadan oy verenleri de da burada degerlendirmek dogru olmaz. bu partinin gizli bir ajandasi oldugunu da iddaa etmiyorum, vardir veya yoktur demiyorum.

ama bu partiye "bizim gibi musluman bu adamlar" diye oy veren insanlar aslinda seriat istemektedirler. cunku kuran-i kerim, insan hayatini sekillendirecek kurallar da icermektedir. ornegin soyle bir ayet vardir: "hirsizlik yapanin bir kolunu kesiniz". malum partiler bugun, islam boyle demektedir, bunu yargiliyamayiz ve uygulamak zorundayiz dememektedir, ancak durum uygun olursa bunu soyleyecek insanlar cikacaktir. kendi icinde celismemektedir bu insanlar, gayet tutarlidirlar. bu onemli bir nokta. bir de soyle bir ayet de vardir: "siz yonettiginiz insanlardan da sorumlusunuz", diger bir deyisle ben icki iciyorsam beni yoneten adama da bir sekilde gunah yaziliyor.

"bu kurali uygulamayalim, bunu uygulayalim diye birsey olmaz, ey ahali" diyecek biri ki yine soyluyorum kendi icinde tutarlidir, yukarida bahsettigim kesim de onu takip edecektir.

boyle islam kurallarini sorgulamadan, tam olarak uygulama vaadiyle gelen bir parti, muslumanligi olcut kabul eden kesimin oyunu alacaktir. bugunden bahsetmiyorum, sartlar buna uygun olursa diyorum.

bu olay da 1/x'in x sonsuza giderken sifira yakinsamasi gibi, seriata yakinsar.
(bkz: korkulacak bir şey yok)