bugün

gizli zenginlerimizden. gizli dediysem hani adını listelerde görmeye alışık değiliz. galatasaray'ın da gizli başkanıdır. umarız perde arkasından çıkar artık.

(bkz: özhan canaydın sonrası galatasaray kulüp başkanı)
rakibinin en zor zamanında kulübün tüm yayın organlarına konuyla ilgili yayın yasağı getiren bir camianın başkanıdır. söz konusu rakibi ise 15 nisan 2011 tarihinde oynanan kadın basketbol maçında bank asya birinci lig müziği çalmıştı.

adamlık öğreten adamdır...
--- alıntı ---

kendisiyle ilgili bir hikayemi anlatayım.

üniversiteye yeni girmiş bir yeni yetme olarak köyden indim şehre mod: on istanbul'da gözlerimi açmıştım. o sıralar galatasaray adasının hakları ünal aysal'ın elinde bulunuyordu ve klübe adayı bağışlamıştı. hem tüm galatasaraylılar adına teşekkür etmek hem de böylesine güçlü bir iş adamıyla görüşmek istedim ve internette kısa bir araştırma yaptıktan sonra kendisinin mail adresini buldum. güzel bir kariyer mod: on olacak şekilde kendisine ulaştım. evet bu adama ulaşabildim çok enteresan. neyse efendim kendisinin yanındaki asistanı şaşırdı hatta küçük bir ön görüşme bile yaptı ünal aysal'ın beni kabul ediyor olmasından. yeni bir üniversite öğrencisini o kadar işlerinin arasında vakit ayırmış ve randevu vermişti. ak merkezdeki ofisine gittiğimde kendisi benimle birebir görüştü ve çay kahve bisküvili pasta ikramından sonra kendisinin hayata bakışını, fikirlerini anlattı. 20-30 dk'lık sohbetten sonra toplantısı başlayacaktı. hatta benimle konuştuğu sırada toplantıya teker teker diğer çalışanları hazırlanıyordu.

benim gözümde o yüzden hep ayrı bir yeri olmuştur.

--- alıntı ---
öncelikle zeka seviyesi bu sözlükte yazan pek çok yazarın ki buna galatasaraylılar da dahil üzerindedir.

entellektüel birikimi yüksek hatta belki de en yüksek başkandır. hataları elbette ki vardır. en başta çok konuşuyor bence, bu kadar konuşunca da ister istemez -muhtemelen sadece türkler tarafından- yanlış anlaşılacak şeyler söylüyor. en son söyleminin farklı yerlere çekilmesi ise bence cinselliğe ne kadar aç, ne kadar abazan bir millet olduğumuzu göstermektedir o ayrı.

kendisinin bir röportajını okumuştum. orada hobilerinden, sevdiği kitaplardan filan bahsediyordu. edebiyattan, kitaptan nispeten anladığını iddia eden benim ağzımı açık bırakmıştı o röportaj. senelerin sahafçısı gibi rus edebiyatından girip fransız edebiyatıncan çıkmıştı ünal aysal o röportajda. böyle birikimli, akıllı bir adamdır kendisi.

bu kadar insanın en çok laf edebildiği şey botoksu olduğuna göre de bu işlerinde ne kadar başarılı olup nasıl bir kıskançlık yarattığının en güzel örneğidir. dibe vurmuş galatasaray' ı, üstelik futbol dışı branşlarıyla beraber ayağa kaldırmış bir başkandır ünal aysal. türk spor basınının ezberlerini bozan söylemleri olmaktadır sık sık. son verdiği röportajda seksi kelimesine takılıp kalanlar göremese de çok güzel, çok mantıklı şeyler söylemiştir.

''bir oyuncuya 2, bir oyuncuya 5 milyon euro verirseniz o oyuncuyu oynatamazsınız'' diyerek seneler sonra daha bizim çocukken fm ile keşfettiğimiz tavan oyuncu ücret uygulamasını getirmiştir türk futboluna, en azından galatasaray' a. zira öncden tavan ücret hep oyuncuya gçre belirlenirdi, bir standart yoktu. bir sene en yüksek ücretiniz 2 milyon euroyken bir sene sonra bunun 3.5 milyon euroya çıkabildiği, ertesi yıl tekrar 2.5 milyon euroya düşebildiği garip bir uygulama var bu ülkede. lincoln mesela geldi, maaşın damına koydu, o gitti tavan fiyat bir anda 1 milyon euro azaldı yine.

''şampiyonlar liginde gruptan çıkmamız başarıdır, sonraki sene tekrar katılıp bu kez çeyrek finali zorlamalıyız'' diyerek doğru düzgün bir hedef koymuştur. bizim eski alışkanlığımız ise genelde başkanın ''hedef avrupa da final'' demesiydi. 100 küsür senede galatasaray bir yarı final ve bir çeyrek final, fenerbahçe bir çeyrek final oynamış, galatasaray uefa' yı almışken her gelen başkanın hedefi avrupa' da final olarak belirlemesi komikti.

ironiden, espriden anlamayan basın da ünal aysal karşısında afalladı zaman zaman;

-efendim yıldız golcü ile anlaşılmış jet hazılanmış
+ben daha yürüyerek gelen yıldız oyuncu görmedim

sözün özü; son derece başarılı, akıllı, mantıklı, realist ve esprili bir başkandır ünal aysal.
muhabir : siz futbolcularla görüştünüz mü sayın başkanım?

başkan : kulüp başkanı olarak benim görüşme yapmam doğru değil. arkadaşlar yapıyorlar.

tanım : galatasaray spor kulübü'nün ve galatasaray spor kulübü başkanlığının ağırlığını bilen, gösteren, vurgulayan başkandır. adamdır.

edit : unutmadan, ntvspor muhabirleri başkanla röportaj yapmak için koşturdular ya, sabahtan itibaren beklediler ya, aferin biraz daha sürtsünler bakalım.

edit 2 : burada hiçbir kemik yokken neden eksilendi bir türlü anlamadım. yahu arkadaş hazımsızlığın ispatıdır bu başka da bir şey değil.
büyük başkan, karizmatik adam.

'bu ateş üfleyerek sönmez, ligler ertelenmeli' dedi, 17 kulübün ve tff'nin saldırısına uğradı, 2 gün sonra ligler ertelendi. 'bu işi kendi içimizde çözmeliyiz, uefa el atarsa çok daha büyük yaptırımlar uygulanır, tüm takımlarımız ceza alır' dedi, 17 kulübün ve tff'nin saldırısına uğradı, 2 gün sonra fenerbahçe şampiyonlar liginden men edildi.

bu adam boş konuşmuyor babalar! mehmet ali aydınlar gibi dişlerini sıkarak konuşup, fenerbahçe uğruna tüm ülkeyi göt altına sokmuyor, bu adam ülke futbolunun bu olaylardan en az zararla çıkması için çabalıyor.
ünal aysal: ligde kurallar var. her sene 3 takım küme düşüyor. bu kasımpaşa olabileceği gibi, gs, fb, bjk'de olabilir.
ünal aysal: biz bu kuralı oynarken kabul ettik. yayıncı kuruluşta kabul etti. gs geçen sene düşseydi, biz bunu hesaplamamıştık mı diyeceklerdi?
uçağa bineceği zaman 2 kişilik bilet alırmış.biri kendisi için diğeri taşşakları için.
"sayın yıldırım, sizin başkan olarak temsil ettiğiniz kurum bir spor kulübü, herhangi bir şirket değil. dolayısıyla sadece yargı kurumlarına ve ceza yasalarına tâbi değilsiniz. ülke içinde tff ve uluslararası alanda uefa ve fifa kurallarına tâbisiniz. eğer bir spor kulübü değil de, bir özel şirket söz konusu olsaydı sportif kararlar için davanın sonunu beklemek en doğal hakkınız olurdu. ama ne yazık ki taşıdığınız sıfat, temsil ettiğiniz kurumun başka sorumlulukları ve futbol dünyasının başka kuralları var."

şu ifadeye bakar mısınız? şu naifliğe, şu kaliteye... karşısında gerizekalı var gibi anlatmış koca fenerbahçe başkanına...
türk futbolunun @2'sidir...
başkanlığı boyunca kendi takımının şampiyonluğundan fazla galatasaray şampiyonluğu, galatasaray türkiye kupası, galatasaray avrupa kupası gören, görmeye doymayan bir başkan var ya hani, onun rekorlarını egale edemeyeceği aşikardır. hadi küçüğüm başka kapıya...
muhabir: futbolcularla birebir görüşme yapılabildi mi?
ünal aysal: kulüp başkanı olarak benim böyle bir görüşme yapmamı beklemiyorsunuz herhalde.
dufresne: başkanım, senin o diline kurban olurum ben!
görsel
2 yıl önce ali dürüst, abdurrahim albayrak ve fatih terim gibi garatasaray camiasında sevilen 3 kişiyi yanına alarak başkan olan ve teker teker bu kişileri kulüpten uzaklaştırmasıyla sadakat anlayışının sorgulanması gereken başkan.

kulüpten uzaklaştırılan isimleri tektek incelersek;

ali dürüst, yönetimde yaptığı işlerle sevilen ve başarılı bir yönetici.

abdurrahim albayrak, hem cefakar hem de vefakar denilen türden bir yönetici ve camia tarafından sevilen bir isim.

fatih terim, galatasaray'da 6 lig şampiyonluk kupası ve bir uefa kupası ile birçok farklı kupa almış ve sadece galatasaraylıların değil diğer kulüp taraftarlarınında sevdiği bir isim. efsane geridönüşleri dünyaca kabul edilen bir teknik adam.

başkan ünal aysal'ın bu kişileri kulüpten uzaklaştırırken tekrarladığı kurumsallaşma bahanesi pek inandırıcı değil. çünkü kurumsallaşma misyonu olan bir başkan şampiyonlar ligi kura çekimine kulüp yöneticileri yerine eşiyle katılmaz.

vs. vs.

kulüp türkiyenin en güzel stadına sahip olmuş, maddi sorunlarını en az olan kulüp haline gelmiş, diğer kulüpler şikeyle uğraşırken bu kulüp o süreçlerden uzak kalmış vs. vs. bi durumdayken gelmiş kulübün başına geçmişsin. ne diye bizi sevdiklerimizden ayırırsın ki. otur koltuğunda, takımın başarısı seninde hanene yazılıyor zaten, diyerek ağız dolusu küfür etmek istiyorum ama ayıp işte. yaşlı başlı adama küfür edilmez ki...
şu sıralar sesi pek çıkmayan üstün başkandir. telefonuma çıkmadı diye adam gönderirsen böyle kalırsın.