bugün

öncelikle bu konun başlıkla alakalı olup olmadığı hakkında herhangi bir fikrim yok; bu anlatacağım olay nedir ne değildir onunla da ilgili herhangi bir fikrim yok sayın yazarlar. zaten başlığı oluştururkenede isminin ne olacağını tam kestiremedim en yakın bunu bulabildi kocakafam. "e madem öyle, sen ne zırvalıyon lan yarrabandı!!!" gibi serzenişlerde bulunduğunuzu duyar gibiyim. lafı daha da uzatmadan ve saçmalama olayını abartmadan başlamak lazım dabi, öyleyse buyrunz:

olayın basit bir şekilde ki tanımı: rüyamda gördüğüm 2 yada 3 saniyelik bir diyalaog veya bir olayın, 2 gün ila 2 hafta sonrasında gerçek hayatımda birebir ve aynı formatta yaşamamdır.

deja vu nun ne olduğunu biliyorum sayın yazarlar (hemen "salağa bak, deja vu yaşamış da burayı işgal etmiş, mal!" deme yeav, sabırlı ol biraz). çok da deja vu yaşarım ayrıca ama bu çok daha farklı. şöyle bişey bu, bir rüya gördükten sonra uyanıyorum ardından "lan a.ına koyim, ne s.kik biri rüya lan bu!" diye kendime saydırıyorum. ve gün içerisinde devam eden saatlerde haliyle yavaş yavaş unutarak düşünüyorum bu rüyamdaki gerçek gibi olayları. aradan epey zaman geçiyor ve tekrar aklıma geliyor bu hadise ve aklıma geldikten en fazla 1 gün sonra bu diyalog ya da olayı birebir ve hiç şaşırmaksızın yaşıyorum (valla bak!). anlaşıldı umarım; yani bu olay öle garip bişey ki sanki geleceği görmek gibi sayın yazarlar ( yuh aq), sayın dan da vazgeçtim, ulan yazarlar.

ciddiyim, en ufak bir yalanım varsa bir daha klavyemi görmek nasip olmasın; klavyemin tuşlarına şu anda yaptığım gibi tek tek basınca parmakların yansın/patlasın/çatlasın; efenime söyliyim, eski tip tüplü samsun marka(evet evet samsun yazdım, samsung değil yani, "bu salak g harfine basmayı unutmuş" deme, samsung markasına samsun demek hep hoşuma gitmiştir, garip) monitörüm patlasın camları suratıma saplansın, falan filan işte (etc). olayı daha da testere filmi formatına getirebilirdim de zictired.

ilk önceleri bu olayı deja vu sandım haliyle, takriben üniversiteye girdiğimin ilk yıl başladı bu saçma ve bir o kadarda garip durumlar zinciri (sene 2005). deja vu nun ne olduğunu biliyorum demiştin yukarıda ki saçma sapan yazılarla dolu satırlarda, ve iyice araştırmaya karar verdim bu deja vu yu böyle bir yönü var mı deyi. ama nafile yokmuş lan böyle birşey. ve dost meclislerinde de tartıştıktan sonra bu olayı deja vu olmadığına saplar birliği olarak karar verdik (kızlarla bu muhabbetler açmıyo beni, genelde beşinci biradan veya üçüncü rakı dublesinden sonra gerçekleşiyo bu diyaloglar, apış arası kokulu birahanelerde).

deja vu yu beynin bir saniye durmasından sonraki ilk anda, vücudun ve beynin mal gibi kalması sonucunda ki olayları anlama süreci olarak tanımlıyor, bir çok önde gelen yayın ve bilimciler. ve zannediyosun ki ben bunu daha önce yaşadım ama dediğim gibi benim olay daha farklı baboli, daha önce görüyom lan ben bunu, düşünüyorum, bildiğin kafa yoruyorum üzerinde "ne olabilir ki acep diyerek".

ama neydi bu anlayamadım bir türlü, bana bir mesaj mı geliyor bir taraflardan yoksa delilikte level mi atlıyorum bilemiyorum.

beni daha iyi anlaman için şöyle bir örnek vereyim senin üzerinden baboli,

düşünsene, şu an başlıktan başlığa "o başlık senin, bu başlık benim eksilediğimin götüne kaçsın" formatında fink atıyorsun zall aga nın sözlüğünde. ve bir an geliyor ki yazılan ve saçma olma ihtimali yüksek bir entry yi daha önce okuduğunu görüyorsun. ve tabi bu arada üstünde aynı kıyafetler, masadaki objeler ve objelerin yerleri hatırladığınla milimetrik olarak aynı, efenime söyliyim ekranın sağ alt köşesindeki saat aynı değeri gösteriyor; gibi olaylar ilen beraber. ve işin daha da garibi bu olayı bir kaç gün önce kendinle yalnız kaldığın bir anda düşünmüşsün (örneğin yalnız olarak otobüste giderken veya sıçarken) ve "alla alla, ne lan bu acep" diyerekten. bir anda şaşırıp kalıyosun mal gibi ve kitleniyo beynin bişey düşünemez veya konuşamaz halde kalıyosun. garip ve korkutucu olamazmıydı senin içinde, bir düşün; hisset kılcal damarlarında dahi.

bu yaşadığım olayları "olumlama" veya "beynin istediğini bir şekilde gerçekleştirmesi" olarak tanımladım ilk zamanlar okuduğum saçma sapan kitaplar sayesinde. ama nedense bu tanım yerini dolduramadı içimdeki garip olaylar silsilesini.

uzun zamandır oluyo bunlar tabi, en son bugün oldu. uzun zamandırda yazayım şu sözlüğe diyordum da bu güne kısmetmiş. ama artık alıştım be sözlükcan, artık bu olaylar bana "doğru zamanda doğru yerdeymişim" hissini vermeye başladı. en azından ben artık böyle kabulleniyorum ve mutlu mesut yaşıyoruz beraberleşe. ama "bir psikoloğa gitsem mi?" veya "deli diye içeri kapatırlarmı beni acep" diyerekten tırstığım için gitmiyorum deli doktoruna (lan entry yi kontrol ederken farkettimde nede çok "beni acep" demişim, tu kaka bana). beni bilenler bilir, deliliğim çoktur; futursuz bir o kadar da anlamsız hareketler yapabilirim belirli zaman aralıklarında. zannımca yukarıdaki iğrenç ve bir o kadar da salak satırlarda da dediğim gibi kesinlikle level atlıyorum delilikte. kendimi yiğit özgür karikatürlerinde ki deli tiplemelerine de benzetmekten alamıyorum bazı bazı (bu "bazı bazı" ikilemesinden de hep nefret etmişimdir yauv, tıpkı "ondan kelli" bağlacından da ettiğim gibi, ama ara sıra kullanmakta güzel oluyo).

sonuç olarak ben bu yazıyı (sözlük diliyle entry yi) kendimi biraz deşarj etmek, biraz sözlüğü günlük olarak kullanmak ve kendimle dertleşmek için yazdım. bu uzun ve deli saçması entry yi çok az kişinin okuyacağından eminim. entry çok uzun diye okumayan ve direk eksileyen veya artılayan bir çok yazar tanıyorum. eğer bu satırları okuyorsan zaten tamamını okumuşsundur, bunun için sana teşekkür ederim değerli ve sayın (ulan) yazar arkadaşım.

(bkz: hayatım bir yaşanmışlıklar serüveni)
basligi tanimlamak gerekirse, yasanmisliklar, yasanacaklarin olusumunu fazlasiyla etkileyen insan hayatindaki sonuclardir diyebiliriz. acisi, tatlisi, mutlusu, heyecanlisi ** bir sonraki seruveni etkileyen olusumlardir.

mevzu bahise gelirsek eger ben ve benim gibi olaylarin derinine inip arastirmamis bunyelerin beyinleri, bunu gunluk hayatin kosusturmasi sirasinda, bizim koydugumuz duzenin tekrarlandigini fark edememe hadisesi olarak adlandirabiliriz. o kadar cok sey olup bitiyor ki 5 duyu organimizla beynimize kazidigimiz bunlarin ancak bir kismini hatirlayabilecek kadar sansliyiz sukurler olsun ki. yoksa filler depisirdi azizim bu kafatasinin icinde filler...

Bundan gayri metafizik dahilinde bir seyler oluyorsa eger, yani buna fazlasiyla inaniliyorsa, bir sekilde gerekirse psikolog, gerekirse ufurukculerden saka yaptim o torbagotlerden degil tabii ki... eee neydi. dur bulacam.....!.... ulan bulamadim neyse dini kimligi bu ise yatgin insanlardan once, direk isin bilimsel kismiyla ilgilenen zaatlardan yardim almak gerekir diye elimizi omzuna koyariz turrker'in.

(bkz: sagol be agbi)*
tam bi tuna kiremitçi tarzı söz. böyle bir kitap gelebilir. bekliyoruz kendisinden. twitter'larda heba etmesin yazılarını. *
--spoiler--
banane diyesi geliyor insanın, onca yaşanmışlara rağmen..
--spoiler--
--spoiler--
yaşanmışlıklar bir tarla ise; kös bir tarla ise; o içinde açan tek gül olmak istiyordu. o kalın toprakla dövüşü kazanacağına neredeyse emindi. yılgınlık onun başını döndüren kızgın güneş olmamalıydı. o bulutların dolmasını,sonra kızıp ona gözyaşlarını dökmesini bekliyordu.

yaşanmışlıklar bir ev ise;hatıralarının bacadan kara duman olarak uçup gitmesini istiyordu. hatıralar silinmez ki;insan onları kaybederse yaşayabilir mi ki?

yaşanmışlıklar bir kitap ise;onu yarıda bırakmak yerine dünya dursa bile bir çırpıda bitirip;bitirdim ben diye haykırmak istiyordu. her kelimesini nasıl sindirdiğini,okumaya geçen şen çocuklar gibi yakasına kurdela takıldığını anasına göstermek istiyordu.

yaşanmışlıklar kocaman bir gülümseme ise hep gülmek istiyordu. yaşadım demek istiyordu.

yaşanmışlıklar sokakta dalgınlığı yüzünden anasını yitirmiş bir çocuk ise kaybolduğunu kendine itiraf edemeyip,gururundan bir gram dahi ödün vermeden başı dik yürürken,gözlerine birikmiş kurşun ağılığındaki şeffaf incileri dökmek istemiyordu.

yaşanmışlıklar fakirliğin,açlığın kol gezdiği varoş bir mahalle ise;her ne olursa olsun elinde kalan onu gülümseten anıları,çevresindekileri mutlu etmek için satmak istiyordu.

yaşanmışlıklar ağzına götürdüğü son sigara dalı ise onu hemen içine çekip yokoluşunu izlemek yerine;yakıp ince dumanlar eşliğinde onları tek tek azad etmek istiyordu...
--spoiler--
bir anda silmeye çabaladıkça daha çok akla gelendir. yaşanmışlıklar yaşanmışlardır adı üstünde. geçmişe sünger çekip; ömrünüz varsa, bundan sonra neler yaşayacağınıza konsantre olunmalıdır.