bugün

Dolu rüzgârla çıkıp ufka giden yelkenli!
Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli.
Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça
Ve hayâlinde doğan âleme yaklaştıkça,
Dalga kıvrımları ardında büyür tenhâlık
Başka bir çerçevedir, git gide dünyâ artık.
Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziyâ;
Mâvidir her taraf, üstün gece, altın deryâ...

Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala
O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla.
Lâkin az sonra lezîz uyku bir encâma varır;
Hilkatin gördüğü rü'yâ biter, etrâf ağarır.
Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri
Tâ uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri...
Mûsıkîsiyle bir âlem kesilir çalkantı;
Ve nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı.

Girdiğin aynada, geçmiş gibi dîğer küreye,
Sorma bir sâniye, şüpheyle, sakın: "Yol nereye?"
Ayılıp neş'eni yükseltici sarhoşluktan,
Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan
Duy tabîatte biraz sen de ilâh olduğunu,
Rûh erer varlığının zevkine duymakla bunu.

Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!...

insan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.

(bkz: deniz türküsü)

https://youtu.be/9knX7CbK-uw
nazım hikmetin hocasıdır. rivayet o dur ki nazım hikmetin annesine sevdalanmıştır. bunu öğrenen nazım hikmet,bir gün gizlice üstadın cebine bir not bırakır ve o günden sonra üstad bu sevdayı kalbine gömer ve o eve bir daha uğramaz.

''hocam olarak girdiğin bu eve babam olarak da gireceğini düşünme'' .
ahmet hamdi tanpınarın hocasıdır. diyalogrında hep taşı gediğe koyan, esprili bir insan*.
istanbul kağıthane'de (bkz: yahya kemal beyatlı) yokuşu vardır. inişi kolay ama çıkışı zor.
rindlerin ölümünden, mezar taşına yazılmasını vasiyet ettiği dörtlük;
ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
gönlü her yerde, buhurdan gibi, yıllarca tüter.
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter.
Özellikle son dönem yazdığı tasavvufi ve Sürrealist şiirleri muhteşemdir. Eski şiir ile yeni şiir arasındaki köprüdür yahya kemal. Bu yüzden eski şiircilerinde yeni şiircilerinde hezimetinden payını alır.

Şiirlerindeki üç beş dizeye sığdırdığı şehirlere aşık eder okuyucusunu. Pek çok bestesi yapılan şiirlerinden Endülüs te raks çok güzeldir.

Döneminde kıymeti bilinmemiş ve her meyve veren ağaç gibi taşlayanı çok olmuş şairdir.
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. ilk öğrenimini istanbul'da Vefa Lisesinde tamamladı. Paris'e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızcasını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris'ten döndükten (1912) sonra, istanbul'da üniversitede çeşitli dersler okuttu (1915-1923),

Urfa milletvekili oldu (1923); Varşova (1926), Madrid (1929) Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ (1935-1942) ve istanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.

Büyükelçi olarak Pakistan'a gitti (1948), bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü (1949).1958 yilinda vefat etti. Rumelihisarı mezarlığında gömülü. Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968) Kişiliğini Paris'te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel'in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb.) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu.

Paris'e gidişi, II. Abdülhamit baskısından bir kaçış olduğu halde, orada siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua'da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.

Onda tarih, vatan, millet ve istanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini istanbul'da yarattığı için, Yahya Kemal'deki istanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. iç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.

Ölümünden sonra dostları ve hayranları tarafından bir Yahya Kemal'i Sevenler Cemiyeti kurulduğu gibi, istanbul Fetih Cemiyeti'ne bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Bu Enstitü'nün yayımlamaya başladığı Yahya Kemal Külliyatı'nda şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıktı: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgariyle (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz istanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.
kaynak:http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=259
istanbul aşığı, titiz ve başarılı bir şair. 1935 de istanbul valiliğinde yaptığı bir konuşmada: "istanbul, türk sanatına uygun olarak imar ve mamur edilmelidir. boğaz altından geçit yapılabilir ama köprü felakettir." demiştir. aradan 75 yıl geçmiş henüz tüp geçit hizmete açılmadı ama üçüncü köprü projeleri ortalıka geziyor.
yahya kemal istanbulun edebi değerini anlayan anlatan ilk şair diye de bilinir.
aziz istanbul adlı eserinde istanbul dan uzun uzun bahseder.
büyük şairdir. huzur içinde uyusun.
GÜFTESiZ BESTE



Sizi dün bekledim o yollarda

Ki gezindikdi bir zaman karda,

Kararan gözlerimle rüzgârda

Sizi dün bekledim o yollarda!...



Sanıyordum unuttunuz adımı,

Dediniz hissedince maksadımı:

"Beni hâlâ bu genç unutmadı mı

Ki bugün bekliyor bu yollarda?"



Nice sevdâlılarla sevgililer

Aşkı yollarda böyle beklediler!

Nice sevdâlılar da var ki diler

Akşam olsun bu kuytu yollarda
''kanmaz en uzun buseye, öptükçe susuzdur. / zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur; / insan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan, / bir sır gibidir az çok ilahi olduğumuzdan.”
- şiirlerini diyorum hece ölçüsüyle yazsan.

+ hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirini okumak isteriz.

* bir kere de hece ölçüsüyle yaz şu şiirlerini.

# hece ölçüsüyle yazamaz o.

Yahya kemal beyatlı

- ok.
imge dünyasına estetikten sorumlu kulak memem ile hayran kaldığım adam. "bir kelime veya cümle kendinden başka bir şeyi ancak kendisiyle nasıl ifade eder?" sorusunu sorun ve Yahya Kemal şiiri açıp okuyun. Kibirlendiği kadar var. Ve Ahmet hamdi tanpınar'ın etkilendiği adamın dahi harikulade oluşu.
yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar! insan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Bir iddaya göre nobele aday gösterilen fakat az sayıda eseri bulunduğu için nobel verilmesinden vazgeçilen,modernist türk şiirinin başlangıçı sayılan türk şairi.