bugün

ulan şu sözlükte beni üzen şeylerin başında, ben okumadan bua damın entrylerinin silinmesi geliyor. cidden bak.

gelişmeler meydanında herkesin önünde g*tümü s*kseler bu kadar üzülmem.

no no, ibne değilim.
(bkz: vakti evvel)
kusura bakmasın başlığını işgal ediyorum ama onun başlığından birilerine seslenmek istiyorum.

sözlükte gerek özel mesajlarla, gerek başka alanlarla iki çift lafın belini kırdığımız insanlar öncelikli olarak şunu bildiler; vaudeville for vendetta nam yazar(ki gerçek adım enis'tir, memnun oldum) hayatta korkunun gerçek manasını hiçbir şeyden duymuyorsa yalnızca kalp kırmaktan duyar.

kırgınım. kızgın değilim. kızgın olsam ana bacı komam, yaldır yaldır söverim. kırgınlığıma sebep, bir süredir girdiğim herhangi bir entry'nin girildiği saniye itibariyle eksilenmesi. cidden önemsemiyorum artı eksi, bulunuş sebebim belli, ortak eğlencemizi katkılamak, belki maksimize etmek, birkaç da muhabbet ehli edindik ki, işin ekstrasının onlar olacağını düşünürken, asıl kazancın onlar olduğunu öğrendik. dolayısıyla artı eksi, değil garnitür, baharat tadı yakalayamaz şu birbirimize dokunuşumuzda.. okunmadan eksilendiğini nereden biliyorsun diyeceksin.. şöyle ki muhterem 15.10'da girilen yirmi paragraflık bir entry 15.10'da eksileniyorsa, cidden sıkıntı var demektir. hiçbir şeyin savunmasını yapacak değilim, sadece önceliklerimi hesaba katarak, nickimizi gördüğü an engellenemez refleksini devreye sokan muhtereme seslenmek istiyorum. kimsenin kalbini kırmadım, ayar alıp verme derdim olmadı, salt eğlence amaçlı buradayım, eğer ki bilmeden seni kırıp üzdüysem, özel mesaj at bana, buton orada. hayvan değiliz olum, halden anlarız. eninde sonunda hepimiz sözlükten bir şekilde s.ktir olup gitmeyecek miyiz? neden hiç yoktan, hiç tanımadığın bir adamın gelişigüzel sözleri, iki klavye tıkırdatması kalbini kırsın, sen de içten içe hırs yapasın. yazdıklarımı yine eksile, bekle, oku, iki dakika sonra eksile. hatta sana şu şu konudan kırıldım ibne pezevenk at katır de, entry'i girmemin salisesinde yine eksile, ama varsa böyle bir şey, dur bi açıklayalım, gönlünü alalım.

her neyse, dinlenelim biraz, ikimize de iyi gelir. belki bu entry de bikaç güne götünü verir, kendini jiletler, banyodan sonra elini prize sokar ve sair(kendi kendini imha etmenin alternatif yolları)

kimse de yanlış anlamasın, sevgi pıtırcığı falan olduğum yok, aksine asabi, lafını esirgemeyen de bi adamım, fakat kalbin tamiri cidden zor, aklı olmayana bir yerde akıl da olsun bu.

eyvallah.
ch3cooh derisimi yuksek yazar.
tanımam etmem hiç bir ilişiğim yok. aylar önce sol frame de görmüş bi çok kişinin övdüğünü sözlüğün en iyi yazarı dediğinin gördükten sonra nedendir bilinmez - biliyorum lan evet kıskanmıştım- durduk yere sinir olmuştum. popüleri itme psikoloisi olsa gerek.

sonra tek tek yazılarını okudum. adam yazıyor be. hakkaten yazıyor. bkz ya da aykırıyım, siyasiyim, ben sevgi ptırcıgıyım adamı değil. her ne kadar umursamaz görünsede diğer yazarları tabiki umursuyor. yazarın cansuyudur oylar ve hakkında yazılanlar. ne desem bilmiyorum artık.

sözlükte bi bok olmak için daha fazla gelmeyin şu adamın üstüne. pek popüler olma meraklısıysanız gidin karin in nick altına yazın. gidin bilmem ne komunistler, bilmem ne faşistler diye başlık açın. bu adama bok attınız diye omuz üstünde taşımaz kimse sizi.
adamın son entrysini 2 kere okudum da. "gidiyorum" diye bir laf göremedim.

ne zırlak millet olduk lan?
şimdi bence bu adam sözlükte iyi yerlerde bulunmayı hak ediyor, ama her zaman dediğim gibi s.kik sokuk entry yazıp da kankacılık müesseksi gelişmiş kişiler kadar göz önünde olmuyor bu tipler.
190 entry yazmış adam, istese sözlüğün a.mına koyar, o kadar iddialıyım, o kadar kaliteli yazılar çıkarabilecek bir tip.
hee tanır mıyım? hayır.
g string faşizminden bilirim sadece, ama coştursun istiyorum şuraları.
deatly bir bu iki.
hahha abura koyim ya, bütün entrylerini okuyorum ben bu adamın. kankacılık müesseksini geliştirmeye yardımcı olacağım.
altına girilen[yannış anlama pls,ltf,optm] entry sayısında artış yaşattırcam, hatta kendini benim ellerime bıraksan kaset bile yaparım.
deatly ve sana düet, şerrefsizim bak.
nihohohoha, gitmemiş. yerim ulan seni.
kalemi kadar yuregi de saglam yazar.

ole bir yaziyor ki okurken hem elini isirarak guluyorsun hem de icin burkulup yuz eksitiyorsun. birbirinden uzak bu iki duyguyu ayni paragrafta yasatabilen ender yazarlardan. vallahi helal olsun.
okunası yazar kişisi. * * *
bu adam güzel yazıyomuş. niye sadece 3 sayfa doldurmuşlar bu başlığın altını?

ey sözlük ahalisi! yurdumuzun değerlerine sahip çıkalım. sonra niye amerika'ya beyin göçü oluyo diyosunuz. e 3 sayfa yazmışsınız, göçer tabi.
tam benim kafadarım yazar kendisi.*
ilk geldiği günden farkına vardığım ve herkesin de farkına varmasını dilediğim yazar kardeşim.oo atı alan üsküdarı geçti bile tebrik ediyorum kardeşim benim, senin hakkında yanılmadığım için kendimi de tebrik ediyorum.kahretsin çok da mütevazıyım
çok geç farkettiğim muhteşem yazıları olan yazar. sözlüğün hakkını gerçekten veriyor. yazılarını okuduktan sonra kendi yazdıklarımdan utandım yemin ediyorum.
200 entryle 480 karması var adamın, var gerisini sen düşün artık a be cancazım ben sana bişicikler demem bu dakkadan sora.
can sıkıntısına birebir yazar. tespitlerini okudukça '' he lan doğru aslında '' der insan kendi kendine.
sözlükte şu sıralar az yazıyor daha fazla yazmasını istediğim her entry si ayrı bir tad yazar.
vendetta'yı okumayanın evine melekler girmez.
her sabah ekmek arası vendetta; g string faşizmi, acemi cadı..pardon; hoşlanılan kızın boyna sarılması...vandetta'yı alıp da evinde bulundurmayan şeyhiyle telepatik bağlantıya giremez; helaldir.
çikolata markasıdır. kaliteli çikolata; size özel ve tam zamanında...dil üstünde vendetta'yı yavaş yavaş eritip, o çoşku verici tadı sindire sindire almalı.

işte yaşamın keyif veren yanlarından biri; çiko-vendetta!
tabir- i cazise balkon çocuğu bu. sürekli test çözüyor evde. oks anneleri arasında en hassas olan onunki. zira çocuğunun geleceğini düşünüyor. bizimkiler gibi sokağa salıp, ardını boş bırakmıyor. geçen deep ile gittik bunların evin önüne seslendik buna, annesi çıktı "gidin burdan! rahat bırakın oğlumu, aylaklar sizi" diye bağırdı. kırdık kıçımızı döndük tabii. kazanır sınavı muhtemelen. yazılıları kötüymüş ama fark etmez. 2008 oks ye girecek olan sozluk yazarlari arasında en şanslımız sanırım. kazanır inşallah.
sözlükte bire bir tanıdığım bir kaç yazardan biri. ama ne yalan söyleyeyim bunu daha bir kaç gün önce öğrendim. o kadar artılamıştım, hepsini geri alma fırsatım olsa alırım. sebep kesinlikle yazıları ve kişiliği değildir. kuzeni olacak denyonun iki haftadır bulaşıkları yıkamamasıdır. ulan bu kadar yüzsüz, bu kadar -söylemesi ayıp i.pne- bir kuzene sahip olmak zor olmalı. sen onu tanıdığını sanıyorsun değil mi? -ama daha tanımıyorsun-. yazarımıza gelince bundan aşağı yukarı 3 sene önce tanışmıştım, sorular, testler/sınavlar la boğuşuyordu, şimdi ise büyüdü adam oldu, sözlükte döktürüyor. uzun lafın kısası sünepeydi lan bu *.

tanım: adam gibi adam, sağlam sülale sağlam delikanlı. şukela diyor, doğru yola davet ediyorum.*
(bkz: anladın sen onu)
sorgular ve kimliksel bunalımlar. çok sesli küfreden adem-i merkeziyetçi koro. varsayımsal analizler. yeter ettin be entelektüel saksı. sus artık işemeye devam et. tanımıyormuş gibi yap pisuvar muhabbetine döndermeden olayı.

bunu sen istedin ey vaudeville insanı. biraz sakıncalı olsa da seni tanımak güzel miydi neydi öyle bişeydi işte. ayrıca senin tv izlediğini acemi cadıda bi kuplecik oynadığını, hazindir ki diyaloğunun olmadığını buradan mı öğrenecektim?

ayrıca sakata gelmek ve eksilenmek istemem seni seven çok, seni tanımak şans, yardırmaya devam et ey vaudeville camışı, seviyoz lan seni, yılbaşında imrenip de yiyemediğim o kocaman dansözü de senin masanda görmüşler buna bi cevap vermelisin.

bire bir van on van tanımak güzel şeydir seni, onu tanımak güzel şeydir, bir şeydir ki onu tanımak o da ölmek mi dersin.

gayri komik durumlar bu ademin ağzından akınca birden sadri alışık melankolisine dökülüyor. ve bir insan uzaydaki bir türk kadar yabancılaşıyor bu duruma bi o kadar da tanımak için sırnaşıyor.

beni, "sözlüğe gel lan yaz bişeyler zaman aksın senin için, adam ol abinden bişeyler öğren" diye buralara getiren insandır da kendisi. yazım tarzım klişe mi bilmem (başkasından bahsederken lafı kendine getirmek) beni eksileyecekseniz suç vaudevillenindir onu eksileyin, boku ona atın. ama bu adamı okuyup da elin eksiye gidiyorsa cezan yakındır ey kul! şevki yılmazlaştırmayın beni burada.

sigaran var mı yiğidim deyince bi an duraksamadan son sigarasını verecek kadar da gözü götü başı karadır. ey sözlük insanı bu adamı sömür, oku ve anlamaya çalış, bu gibileri sömürüldükçe büyür. (pis gaz veririm)

lan lann... yine havada kötü bi koku var sası sası koktu alemenyum. turp mu yedin la yine vaudeville.
haydi bakalım vakit geldi. sıkıntılı bir dönemimde beni oyalayan uludağ sözlük'e teşekkür borcumu ödeyerek başlayım, fakat sözlüğü tanıdığıma son tahlilde sevinmediğimi, sevinemediğimi ekleyerek. hiç bağının olmadığı bir yere ya da insanlara sessiz sedasız eyvallah demek biraz göt ister, takdirliktir, ben beceremedim bunu, çünkü söylemedim içimde patladı demek istemiyorum, yine kendimi düşünüyorum.

hayat ya bu. güzel adam, eğlenceli, her mevzudan bir parça biriktirmiş ve iyi bir adam olabilirsin. işte hayat; karşılığını vasıflarına göre vermiyor, sana herhangi muamelesi yapabiliyor. tam tersi de mümkün elbet, eksik olduğunu düşündüğün yanlarına rağmen işi yaver gidenlerden olabiliyorsun.

çaba olmasa bile işin içinde, en azından inanç babında güzel şeyler olacağına inanıyorsun. hayatı tek kutuptan yaşamadığın için, karşı kutup güzel şeyler olmasına öyle bir engel oluyor ki, hem de çok gereksiz, çok saçma fikirlerle, hayır da diyemiyorsun, istese bile, istek duysa bile yapıyor olum bunu. işlerde senin dizginlerin konuşmuyorsa, en iyisi gitmek, görmemek be abi.

sadri alışık'ın "ah güzel istanbul" filmini bilir misin? orada sadri baba'nın oynadığı haşmet karakteri "ah haşmet, tembel haşmet, miskin haşmet" diye kendi kendine laf sokardı. bizimkisi de o hesap oldu. ah enis, uslanmayan enis.. hep acemi gibi davranan enis.. ben hala ilkokul beşteyim, hala "benimle dans eder misin?" oynuyorum, avucumu açıp. hayatımızı hep bir öncekiler sikip atmamış gibi yaşıyoruz, seni bilmem ya da ben öyle yaşıyorum. aynı hatalara düşüp duruyorsan aptalsın be koçum. ağlayarak doğuyorsun, üstüne bir de tokat yiyorsun. nasıl başlarsa öyle gidercilerden olduğuna inanmaya başlıyorsun bir süre sonra. umursamadıkların ya da öyle sandıkların bazen öyle bir yakıyor ki canını, ah ulan diyorsun keşke, e yok keşke falan, devam edip gidiyor, yakalayamazsan sıçtın, tutanın da olmazsa ya da tutanın da yüz çevirmişse. sende de varsa biraz salaklık. en iyisi gitmek diyorsun, hiçbi bok bilmeden girdiğin sınavda yaşadığın o bilmemenin verdiği huzur gibi bişey, siktir git işte. siktirip giderken hala bir şeyler karalamak, hala bişeyler kotarabilir miyim fikrinden başkası da değil galiba. dürüst olmak en iyisi; bir gün daha buralardayım, bekliyorum. bekliyorum çocuğum.

-edit-

,

-edit-

güzel adamlar vesile olsun, bahane değil.

neyse işte velhasılı kelam veni vidi vici(geldim gördüm yendim miydi, geldim gördüm aldım mıydı ne boktu, geldim gördüm arpacık diyen adam var lan, ama ben burada geldim gördüm siktir olup gidiyorum anlamında kullandım ama niye latince bilemedim.)

hadi bakalım. pardösü, kaşkol, şemsiye, fötr şapka, sigara ve haydi bana eyvallah.
son entrysini (arama evladım, bir üstteki entryi diyrum) 2 kere okuduğum bir bok anlamadığım.

gidiyorum mu diyor, sevişmek mi istiyor çözemedim.

ama gidiyorsan üşenmeyeceğim lan. bütün entylerini kötüleyeceğim.