bugün

insanları kandırmakta hiç zorlanmıyorum, çok basit geliyor inandırıcı yalanlar söylemek. belki de bu yüzden hiç yalan söylemiyorum, çok basit lan, her şeye inanıyorlar. neyse mevzu onlar değil zaten sözlük, mevzu kendime yalan söyleyememem, daha doğrusu kendime söylediğim şeyin zamanla doğru olması. kendimde sevmediğim ne varsa inkar ediyorum, ben aslında böyle değilim diyorum, sonra birgün bakıyorum, ben aslında öyle olmuyorum gerçekten. bi de sözlük, öğrenciyken çalışmak güzel, okula gidince çok sıkılıyorum, ama işte de bazen kendimi boşuna yorduğumu düşünüyorum, o kadar sorumluluk altına girmek, bu kadar ciddi işler yapmak için çok erken değil mi ? ama okulda çok sıkıcı, ben hep gülmek istemiyorum ki, illa durmadan esprimi yapmalıyız yani, biraz da ağlayalım a.ına koyayım, ne olacak lan, neden kaçıyosunuz bu kadar. herkes aslında çok basit görünse de çok gizemli diye düşünüyorum sözlük, ama sonra kızıyorum kendime, çok basitiz lan işte. bu arada sözlük cem adrian büyük sanatçı, tebrik ettim kendisini yine.
annemin öyle yaran hali falan yok sanırım. çok normal bir kadın gibi geliyor be sözlük, üzülüyorum. şöyle garip şeyler söylese pis odama ne bileyim fena olmazdı. hiç özgün değil, dingonun ahırıymış. nerede hani yaratıcılık?
itiraf ediyorum. hayır itiraf edemiyorum. itiraz ediyorum.
aşk tesadüfleri sever filminde ben ağlamazken yanımda salya sümük ağlayan bir erkek arkadaşım vardı. kendimi onun yanında çok odun hissedip ağlamaya çalıştım yine de olmadı sözlük. bir de film bitiminde adam demez mi ne ağladık be diye?!
adını feriha koydum dizisini sırf hande nin bacakları için izliyorum o yoksa sanem hanımla da idare ediyorum işte.
bugün yine masterchef izledim, ve sena adlı yarışmacının elenmesine üzüldüm.

(bkz: boş vakitin bokunu çıkarmak)
çarşambadan beri yaşamıyorum. bunu şuan farkettim.
8 haftalık beraberlik işi ciddiye dökmek isteyince bitti.
bende bittim.
bişey yapmak istemiyorum artık.
sadece kurtulmak istiyorum
sadece huzur bulmak istiyorum
sadece eğlenmek istiyorum
sadece onu istiyorum.
onsuz geçen yıllarıma yanıyorum. geç de olsa bir tesadüf eseri onunla tanıştım, ama çok uzaklardan. şimdi nerde ne yapıyor bilmiyorum. hem onu keşfetmenin mutluluğu hem de bulamamanın ümitsizliği, tarifsiz bir duygu halindeyim. itiraf ediyorum gençkan seni seviyorum.
bir insanın bir gecesinin, bir gününün ve bundan sonraki bayağı bir gününün nasıl geçeceği kendisine değer verdiğini düşündüğü başka bir insanın söylemediği iki kelime ve beş heceden oluşan bir sözcük öbeğine bağlı olabiliyormuş.
hayatınızın en mutlu günü o kişinin sayesinde en iğrenç günü oluyor ve o günü artık kapatayım diye uyumaya çalıştığınızda da bir çok kabus görüp, gecenin üçünde iğrenç bir baş ağrısıyla uyanıp ve sabahın altısına kadar uyuyamıyormuşsunuz. her şey iğrençleşiyormuş yani. geri nasıl toparlayacağınızı bilmeden yaşamak ise berbat ötesiymiş.
Twitter ı çözemedim . Hatta formspring i de kullanmayı bilmiyorum.Formspring açarsam da kimsenin bana soru sormamasından korkuyorum . evet.
yoruldum.
otuz yaşıma geldim, 23 nisanlarda çocuklardan daha kıpır kıpır kıpır oluyorum. beni de çıkarsalar ya o gösterilere...
Kaybettim.. Ruhumu, yaşama sevincimi kaybettim, hükümsüzdür.
ben gidiyorum...

kendi hür iradesiyle söylediyse sevgili, gönlünüzdeki yeşil tomurcukları görülemeyen okyanuslarda boğmuştur gözümüzde. kal desen olmaz, ama gitsin de istemezsin ki. sessizliği seçersin nitekim. gidişine seyirci kalmaktır sana ait yapılması gereken ve o giderken ardından bakmamak, umrunda değilmişcesine bir izlenim yaratmak, belkide gözyaşlarının yüzüne aktığını görmesini istemediğindendir sırtını dönmen ona. durdurmak istersin, yüreğinin kolları ayaklarının beynine hakim olduğu anda vazgeçersin ona koşup sarılmaktan, gurur belkide ateşlere atmaktan sakınır seni. giden dönmez ki geri, eskisi gibi bakamaz gözlere bilirsin, teninin kokusu bile değişir bir anda sanki sevgilinin, başkasına ait ya artık yüreği sanarsın ki geçmişiniz yok oldu silindi her şey bir kalemde ve her şeyiyle ona ait oldu artık sevdiğin, tüm bedeniyle, kokusu bile, ondandır yabancı gelmesi, teni bile soğuk artık ısıtamaz üşüdüğünüzde elleri sizi, ondandır gidenin geri gelmemesi, geldiğinde ise başkasına ait parçalar taşıması gözlerinde, giden gelmesin isterim ben çünkü başkaları da rüzgar gibi öpmüştür artık dudaklarını, başkaları sevmiştir gözlerini, başkalarına söylemiştir o dudaklar seni seviyorum diyişleri.giden gelmesin isterim ben geri.

merve yıldız
sözlük yazarlarının itiraflarını okuyup eğleniyorum.*
lanet olası alerjik rinit yüzünden bu güzel havalarda çıkamıyorum dışarı, elim karnımda oturuyorum ve bu duruma sinir oluyorum! koca bey eczaneden ilacımı alıp gelse ne mutlu olurdum puff
sevgili sözlük bu gün 23 nisan. okulda ki tören, çocukların şiir okuyuşları, duygu dolu yazılar, marşlar çok güzel ya. bu kadar olumsuzluklara, çevremizde kirliliklere rağmen. mükemmel, gurur verici, hala birşeylerin habercisi, umutların elçisi. ağladım be sözlük. bu gün 23 nisan neşe doluyor insan.
itiraf ediyorum sözlük
şu hayatta bir tane bile dostum yok.
herkes birbirinin bir kusurunu bulup onu ifşa etmek peşinde
olmayan şeyleri kurgulayıp varolan kılıfına sokmak peşinde
birbirini hiç sevmediği halde yüzüne gülüp , kuyusunu kazma peşinde
verdiğiniz sırrı bir mücevher gözüyle görüp , parasını alıp satma peşinde
tüm bunlar çevremde dönüp dururken dost denilen kişi ; olduğunu sandığım kişi midir diye durup soruyorum kendime ,aldığım cevap ise her defasında aynı ;
değil!
şu hayatta "minvalinde" kelimesini kullanabileceğim tek bir cümle bile kuramadım ya, bu beni çok üzüyor. sapanla lady gaga vurmak istiyorum.
beklemekten başka çarem yok ki.
birinin sevdiği insana kavuşması aptal bi sınava bağlı olunca ne garip şeyler hissediyorum bilemezsiniz..
kötü şeyler düşünmek istemiyorum.

"her şey güzel olacak aşkım" düşünüyorum da ne çok kullandım bu cümleyi
gerçekten güzel olacak mı seni iki gün üst üste görmenin nasıl bi şey oldunu bilmiyorum
hiç sıkılmam ki

aylar geçti biraz daha sabredicez
sonra hepsi geçicek mi sözlük?

ve ben "seni çok özledim.." cümlesini ne zaman kursam içimde bi şeylerin koptuğunu hissediyorum.
başımı yastığa koyduğumda boğazımda düğümlenen şey anlamsız sıkıntılarım
hepsi geçicek biliyorum.

"ben de seni çok özledim sabredicez az kaldı"
beni kendime getiren senin bu olgunluğun.

'her şey güzel olacak'
tahminlerimin tersi çıkmasına alıştım artık.
sırf annemi gıcık etmek için bana bir şey söyleyince "çok da fifi" ya da "çok da tın" diyorum. bu sözlerden nefret eden biri olmama rağmen, annemin yüzünde oluşan o ifade beni çok sevindirik ediyor. terlik fırlatacakmış gibi hissediyorum.
bugün yazılan 42 itiraftır. 42 tanesini de okudum. hepsi yalan. az inandırıcı olun ya.
aslında alıngan bir insanım, ama biri laf soktuğunda alınmamış gibi yapıyorum.
geçmişi özlüyorum sözlük. ne güzeldi 2000-2003 (2006'ya kadar gidebilir aslında) arası. belki durumumuz ailecek daha kötü durumdaydı şimdiye göre ve hatta bir bilgisayarım dahi yoktu ama o yıllar farklıydı sanki. bir samimiyet vardı insanlarda. hayatın bir sıcaklığı vardı. bir sonraki güne inanıyordun. bir sevinç vardı içimde daima.

insanlar daha da birdi sanki. o yıllarda dünya kupasında, daha da kenetlenmişti insanlar. daha bir mutluydum. ateri ile aram iyiydi mesela. arada fifa 2002 oynardım. kaçamak yapardım yani. * o oyunların zevkini şu anda dahi alamıyorum sözlük. pes 2011, fifa 2011 veya cod: black ops şu anda elimin altında olmasına rağmen oynamak içimden gelmiyor. ben cm 03/04 ile fifa 2002 ile hatta contra ve snow bros ile daha mutluydum sözlük.

sonra ne mi oldu? zaman geçti. ben engel olamadım ve büyüdüm. çocukken en çok istediğim şey büyümek olmasına rağmen ben büyüdükçe hayattan bıkar oldum. yarının daha iyi olabileceği bir masal gibi gelmeye başladı. insanlar sahteleşmeye başladı yavaşça. çevremdeki insanlardaki hırs ve açgözlülük midemi bulandırmaya başladı.

belki de eskiden de insanlar saf (duru, samimi) değildi sözlük. saf olan bizdik aslında. aslında ben de o çocukluğumdaki duruluğuma ulaşamadım bir daha.

hüzünlüyüm sözlük. keşke elimden gelse de o yıla geri dönsem hep orada kalsam.