bugün

hikaye kuşların, sultanları simurg'u bulmak için kaf dağı'nın ardına doğru yola çıkmalarıyla başlar. ama bu çok zorlu bir yolculuktur. bi sürü kuş ölür, kaybolur, pes eder bu çetin yolculuk esnasında ama simurg hala ortada yoktur ve sadece otuz kuş geriye kalmıştır. derken işin sırrının sözcüklerde olduğu anlaşılır. "si" otuz," murg" da kuş demektir farsçada. simurg otuz kuştur, aradıkları sultan da kendileri..*
(bkz: ferudiddin attar)'ın (bkz: mantık ut tayr) isimli tasavvuf eserinin başkahramanı olan kuşların efendisi..
beyoğlu'nda bir kitap evi.
antalya kaleiçinde bir bar.güzel müzik yaparlardı bizim gittiğimiz dönemler.
kuşlar biraya toplanarak padişahsız olduklarını ve kendilerine bir padişah seçmeleri gerektiğine hükmederler. bu sırada hüthüt gelerek kuşların padişahının simurg olduğunu onu arayıp bulmaları gerektiğini söyler. kuşların herbiri bir çeşit özür getirse de hüthüt hepsine inandırıcı, doğru cevaplar vererek onları ikna eder ve hüthüdün kılavuzluğunda yola koyulurlar. yolda kuşların hepsi yorgun, bitkin hale gelerek yeniden itiraz etmeye başlarlar. hüthüt de bu itirazlara cevap vererek önlerinde "istek, aşk,marifet, istiğna, tevhit, hayret ve fakr u fena" adları verilen yedi vadinin daha olduğunu, bunları aşınca simurg'a ulaşacaklarını söyler. kuşların birçoğu yoldaki engelere takılarak yolculuktan vazgeçerler. nihayet yüzlerce kuştan ancak otuz kuş bu vadileri aşar. bunlar simurg'u sorarlar, bu sırada bir postacı gelip simurg'u istediklerini anlayınca önlerine bir kağıt parçası koyar ve okumalarını söyler. okuyunca bütün yaptıklarının bu kağıtta yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. bu sırada simurg tecelli eder. fakat tecelli edenin kendileri olduğunu ve kendilerinin simurg'dan yani mana bakımından otuz kuştan ibaret olduklarını görüp büsbütün hayrete dalarlar. simurg'dan ses gelir:" siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. daha fazla yahut daha eksik gelseydiniz o kadar görünürdünüz. burası bir aynadır."
(mantık al tayr feridüddin attar)
simurg'un diger bi adinin da zumrud-u anka oldugu rivayet edilir.*
ikinci nesil bir çaylak. sanırım uzun bir süredir çaylaklığı atabilmiş değil * * * *
kendisini çok yakından tanıdığım , msn'indeki populer değil... meraklısına yazısı ile çizgisini belli etmiş , bulmacaları düz yazı yazarmışçasına çözebilen , adam gibi adam , yazar olmayı hak eden bir kişidir... yaz tatilinin gelmesi ve okulun kapanmasıyla sözlüğe ağırlık vereceğini bildiğim için , kaliteli entryleri ile yakın zamanda yazar olacağına eminim...
hoşgelmiştir...iyi ki gelmiştir..
http://www.simurg.com.tr/
cevdet bağca' nın bir kasetinin adı.
"yaşlanıp klasik olan" yazardır; az yazar öz konuşur, populer degil meraklisinadır.
yakınen tanıdığım için söyleyeyim, itirafçıdır!
(bkz: buyrun benim)
ikinci nesil yazarmış. *
darica' da bir oyun salonu.açanlarin ne efsaneden ne de herhangi yazili bir metinden haberleri oldugunu sanmiyorum.
kelime anlamı 30 kuş demektir. feriduddin attar'ın kitabında geçen hikayeye göre kuşlar simurg'a ulaşmaya çalışır. ancak zorlu 7 vadiden geçmek zorundadırlar.

1- iSTEK VADiSi: istek vadisinde başına yüzlerce belâ ve zahmet gelip burada mal ve mülkten arınmak gerek. Kan yut sabırla ercesine bekle birşeye bağlanma, putu kır yoluna devam et. Ya RAB kapı aç deme o kapı hiç kapanmaz.!

2- AŞK VADiSi: Aşk vadisi yanıp yakılma makamıdır.! Başkalarına sevgili yarın görünecek diye vadetmişler ama âşıkın bugünü yarınıdır o sevgiliyi burada seyreder balık gibidir.! Kendisine herşey olan suya kanmaz arza ayak bastı mı çırpınır durur.! Aşk ateştir, akıl ise duman, aşk geldi mi akıl gider çünkü aşk anadan doğma aklın işi değildir.! Aşk hür adamın işidir, aşkın gözünde cennet bir buğday tanesidir.! Gönül post içinde Dosttan haber aldı, artık ben nasıl olurda bu posta hizmet ederim, içte o öz varken.!Âşık sevgilisini öldürür böylece dünyâda kısas ile, ahrette yanma ile sevgilisi için can verir.! ibrahim gibi canını ne dünyâ için ne ahret için azraile, yalnız "O"na verir.!

3- MARiFET VADiSi: Marifet vadisinde deriyi değil içindeki sırrı görür sırlar açıldıkça susuzluğu artar hem bekçi hem âşıktır, erse ondan kadın ; kadınsa er doğar.! Havvâ'nın ve isâ'nın doğuşu gibi.!

4- iSTiĞNA VADiSi: istiğna vadisinde ne dava vardır ne de mânâ..! Burada 7 cehennem donmuş, 8 cennet hükümsüz kalmıştır.! Âdem'e bir mum yanasısında ışık versin diye binlerce yeşiller (can) giymiş melek gamdan yanar, yakılır.! Nûh o kapıda dülger olsun diye yüzbinlerce cisim rûhsuz kalmıştır aralarından bir ibrahim çıksın diye orduya yüzbinlerce sinek üşüşmüştür.! Tanrı kelimi (Hz.Musa) can gözüne sahip olsun diye yüzbinlerce çocuğun başı kesilmiştir.! Yüzbinlerce halk zünnar kuşanmış da bir isa sırra mahrem olmuştur.! Nice gönül yağma edilmiş de sonunda Ahmed bir gececik mîrâç yapmıştır.! Bu vadide iki cihanda seraptır, ne soy ne akrabalık kalır.! (Zünnar = dervişlerin bellerine bağlayıp uçlarını sarkıttıkları kıl veya yünden sert kuşak.)

5- TEVHiD VADiSi: Tecrit ve Tefrit konağıdır.! Bütün yüzler bu vadiye yönelse herkes bir gömlekten baş çıkarır, sayı ne olursa olsun bu yolda birlikte birleşip hep bir olur, her şey birin bir kere daha tekrârından ibarettir.! Fakat buracıkta sana zahir olan bir o tek Tanrı değildir.! Sayıda tekrârlanıp duran bir'dir.! Bunun ne haddi vardır ne hesabı, şu hâlde ezele de bakma ebede de.! Ezel de ebed de dâimi mahvoldu mu orada ne kalır hiç.! Hem herşey "O"ndadır, hem "O"ndandır.! Hem "O"nunla kaimdir, hem de "O"nun varlığı bu üçünden münezzehtir.! Fakat, ister hünerli olsun ister kusurlu kimin "Gayb" âleminde gizlenmiş bir güneşi varsa birgün bulutlardan sıyrılır onun üstüne doğar, ışıklarını yayar kim kendi güneşine ulaşırsa iyice bil ki iyiden de kurtulur, kötüden de.! Sen var oldukça iyi ve kötü vardır ; sen kaybolup aradan çıktın mı hepsi boş şeylerdir, zaten önce yoktun sen keşke yine öyle kalsaydın.! Yılanlar seninle örtü altına gizlenmişlerdir, arınmadın mı kıyâmete dek sana azap eder, sokup dururlar.! (Hırs,tamah, şehvet) Tevhid makamında herşey dilsiz olur, O söyler öyle bir suret oluşur ki ne cismi vardır, ne canı, ne cüzü ne de küllü.! Yüzbinler, yüzbinlerden temiz olarak zuhur eder, burada akıl kimdir ki kapı dibine düşmüş anadan doğma kör ve sağır, dilsiz bir çocuk.! Bu sırrın bir zerresi kime vursa, kimi ışıklandırsa o iki cihanın sultanlığına erişir.! O adam tamamıyla yok olmuştur ama herşey o adamdan ibârettir varlıktan meydana gelmiştir ama yokluk yine o adamdır.! Bir kul ihtiyarlayıp güçlerinden yoksun oldu mu onu azad ederler hür olur.! Sen "O"nda yok olursun tevhid budur.! Bu yok oluşu da yok et işte tefrit budur.!

6- HAYRET VADiSi: Altıncı vadi hayret vadisidir.! Bir şarap içer, sevişir sonra ayılırsın.! Sorduklarında ben mi gördüm, başkası mı gördü kendimde değildim ki..! ‘Rüyâda mı gördüm uyanık mı, sarhoş mı, ayık mı' der.! Ahrette düştüğüm hayret dünyâdakiyle hiç ölçülür mü.? insânların nasibi ancak hayâldir, kimse hâl ne bilmez.! Ne yapayım diyene de ki : "birşey yapma, şimdiye kadar hep sen yaptın..!"

7-YOKLUK VADi: Yedinci vadi fakru fena vadisidir.! Herşeyi unutmuşum, sağırlığın, dilsizliğin, hayranlığın yurduna gelmişim.! iki âlemde o denizin nakşından ibâret.! Öd ağacıyla odun bir ateşe atıldı mı ikisi de kil olur ; ama surette, sıfatta farklıdırlar.! Pis birisi külli denize dalarsa yine aşağılık hâlde kendi sıfatlarında kalır fakat temiz kişi denizde denizin hareketi olur hem vardır hem yok.! O aradan çıkmıştır.!

Bütün vadileri aşarak menzil-i maksudlarına yorgun ve bitkin bir halde uzanan 30 kuş, rastladıkları kişiye kendilerine padişah yapmak için aradıkları Simurg'u sorarlar.

Simurg tarafından bir görevli gelir...

Görevli, otuz kuşun ayrı ayrı hepsine birer yazı verip okumalarını ister. Yazılarda, otuz kuşun yolculuk sırasında birer birer başlarına gelenler ve bütün yaptıkları yazılıdır.

Bu sırada, Simurg tecelli eder...

Fakat, otuz kuş, tecelli edenin (!) bizzat kendileri olduğunu; yani, Simurg'un mânâ bakımından otuz kuştan ibaret olduklarını görüp şaşırırlar.

Çünkü, kendilerini Simurg olarak görmüşlerdir.

Kuşlar Simurg, Simurg da kuşlardır.

Bu sırada Simurg'dan ses gelir:

"Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. Daha fazla veya daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Çünkü, burası bir aynadır!"

Hasılı, otuz kuş, Simurg'un kendileri olduğunu anlayınca; artık, ortada, ne yolcu kalır, ne yol, ne de kılavuz...

Çünkü, hepsi BiR'dir.

Aynı, aşıkla, maşukun aşkta; habible, mahbubun muhabbette; sacidle, mescudun secdede; bir olması gibi...

Aradan zaman geçer, "fenâda kaybolan kuşlar yeniden bekâya dönüp", yokluktan varlığa ererler..."

Kuşdili sembolizması yukarıda özetlenmiştir.

Attar, "ölümden sonraki ölümsüzlüğün sırrına" lâyık olacakların bilinciyle; ancak, bunları yazabilir Kuşdili olarak; sembolik lisanla!

Tabiî ki, okuyup da anlayanlara (!)...

Kuşdili, mesnevî anlam ve kapsam olarak zengin bir sembolizmadır.

Kuşlar, "Hakikât Yolunun Yolcuları" ; Simurg, "Hakikât" olarak tanımlanır. insan ömrünün engebelerine eşdeğer merdiven basamaklarını çıkabilmek ve sonunda ancak çok az kişinin hedefine ulaşabilmesi şeklinde düşünülebilir. Bunlar, tekamül merdiveninin, istek'ten Fenâ'ya doğru çıkan basamaklarıdır. Açıklandığı gibi, kuşların bazıları, Fenâ'dan daha ileri gide­rek Fenânın da Fenâsını, yani Bekâ'yı idrak eder.

Sembolik evrende terk etme , yegâne kemalât yoludur.

Bu sembolizmada, kuşlar sâlikleri, kılavuz Hüdhüd kuşu mürşidi temsil eder. Sîmurg (otuz kuş), yani Anka ise, Allah'ın zuhûr ve taayyünü­dür.

Tûyurname, bir vadiden öteki vadiye sırayla geçilerek olgunlaşmak şeklinde kuşlarla temsil edilen ilginç bir örneğidir.

http://www.historicalsense.com/Archive/Fener42.htm
Kedileriyle meşhur, Beyoğlu'ndaki 21 yıllık kitabevi Genellikle kitap kurdu olanların uğrak yeri. Kitap ve süreli yayın dışında hiçbir şey satmıyor. Sahaflık da yapıyor. Simurg adında 74 kitap yayınlamış olan bir yayınevi de var. Türkiye'de basılan yabancı kitaplar bulunuyor, dışarıdan getirmiyorlar. Çocuk reyonu yok. Sipariş alıp hızlı bir şekilde servis ediyor, aradığınız hemen her kitabı buluyorlar.*
"hakikat"i kendinde bulmanın simgesi olan efsanevî kuştur.
antalya gizli bahcenin kapandıgı gün sabah-aksam full cekecek antalya kaleiçinde bulunan mekandır.
efsanenin büyülü kuşu. kaf dağı'nda. anka yani.. aynı zamanda farsça'da "otuz kuş" anlamına geliyormuş. anlatıya göre; simurg u aramak için yollara düşen kuşlardan, güçlükleri aşabilen otuz tanesi, kaf dağı'na vardıklarında onu bulamazlar. oysa, bir de geri dönüp bakarlar ki simurg kendileriymiş. otuz aslında bir. çokluk yok, teklik var..

mucize'nin çoktandır kalın ve meşin kaplı lügatlerdeki köşesine çekildiği bir dünyada simurg'tan söz etmeyi kim göze alabilir ki..? simurg ki bulmanın adı.. ama bakıldığı yere göre; kaybetmenin öyküsü olarak da okunabilir dönüşte..

(u turn)
''islam edebiyatinda karsimiza cikan,bir insan gibi konustugu ve kaf dagin'da yasadigina inanilan bu varlik genelde ucarken tasvir edilir.adinin anlami olan 'otuz' a istinaden, otuz kusun karakteristik özelligini tasidigina inanilir.ayrica,inanisa göre günes ve atesten yaratilmis bu varlik, en güzel ve en bilge kustur.dini konular disinda genelde ejderha ile amansiz bir kavga eder vaziyette karsimiza cikar.simurg a ayrica''zümrüd-ü anka'' ''devlet kusu'' ve '' hüma kusu da denilmektedir''. minyatür sanatimizda simurg a genelde rastlanir.evlerde simurg resminin olmasi olumlu enerji acisindan gerekmektedir.bilgilerinize...
simurg bir masal kuşudur.
uzun boynunda beyaz bir halka bulunan, safran tüylü,güzel sesli,kocaman bir kuş...
kuşların sultanıdır.
kaf dağının ardında yaşar.
efsaneye göre,kuşlar,sultanlarını bulmak üzere toplanıp bir gün yola çıkarlar....
yol uzun,yolculuk zordur...
''aşk denizi''nden geçerler önce...
''ayrılık vadisi''nden uçarlar...
''hırs ovası''nı aşıp,''kıskançlık gölü''ne saparlar...
kuşların kimi aşk denizine dalar,kimi ayrılık vadisinde kopar sürüden...
kimi hırslanıp düşer ovaya, kimi kıskanıp batar göle...
yolculuk bittiğinde,kaf dağının ardına sadece 30 kuş varabilmiştir.
sultanları simurgu bulamazlar orada...
sonunda sırrı,sözcükler çözer:
farsça ''si'',''otuz'' demektir.
''murg'' ise ''kuş''...
''30 kuş'', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur...
Bir gün kuşlar simurgu bulmak için yola cıkarken serçe basıp geri döner.Giden kuşlar simurgun kendilerinin olduğunu anlar. Yaşayanlar geri döner. Bizim serçe ordadır ve gülmekten yarılır "işte ben dedim yalan o kuş diye sokma akıl yedi adım gider işte".
Yedi dipsiz vadiyi aşmaya kararlıydık,
Simurga derdimizi anlatabilmek için.
Göğe ilk kanat çırpışımızda,
Yüzlerce arkadaştık,
Kimisi güle olan aşkını hatırladı,
Kimisi yükseklerdeki krallığını,
Her bir vadide daha rahat kanat çırpar oldum azaldığımızdan.
Yokoluş Vadisinde çoğu vazgeçti amaçlarından,
Oysaki neye kanat çırptığımız belliydi.
Otuzbeş kuş varabildik Kaf Dağına sadece,
Yüce Simurgun dağ eteklerindeki yuvasını bulduğumuzda öğrendik.
Oysa Simurg Anka 35 kuş demekmiş.
Kendimizi küllerimizden yeniden yarattık her birimiz.
Her birimiz Simurg’tuk artık.
Zaman özgürlüğe kanat çırpma zamanı şimdi…
kurtarıcı arayanlara ithaf olunur!


SIMURG EFSANESi
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) :
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
farsça 'si', 'otuz' demektir.
murg' ise 'kuş'...

'30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...

ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur...
antalya kaleiçi'nde bulunan, bira fiyatları gündüz 5 tl. akşam 6 tl olan, canlı müzik eşliğinde hoş sohbetlerin döndüğü bar.