bugün

son raundda doğan vergi affı almış diyolla.
Medya siyaset sermaye üçgenindeki boş kavga bi yanda doğan grubu yazarları bi yanda AKP ci islam sentezli yazarlar gül gibi yazışıyorlar.2 tarafında maalesef birbirinden farkı yok geleneksel burjuva savaşlarını keyifle izliyoruz.
şampiyonluk yolunda 2 ezeli rakibim birbiriyle maç yapıyor, ben de cep telefonuma gelen mesajlardan gol haberlerini takip ediyorum. bu kavganın bana hissettirdikleri bu.

yiyin birbirinizi.
karı koca kavgası gibidir. karı koca kavga eder, barışır v.s.
ama ipi ucu vardır, o kaçtığında karı koca boşanır. aydın bey ile tayyip bey boşanmıştır.
tez vakitte yeni kocalar eyleme yarab biii
birinin dini, ötekinin imanı paradır.
(bkz: david vs golyat)
(bkz: mercedes vs doğan)*
Vah...Vah..Vah.. dedirten çatışma. Bir başbakanın bu kadar kabadayılık yapmaya çalışması, şantaja başvurması, işi sokak kavgasına dökmesi dünya siyaset tarihinde görülmemiştir herhalde. Aydın Doğan'ın gazetelerinde çıkan yazılarından dolayı Aydın Doğan'ı suçlayıp "Kendi çalışanlarına söz geçiremiyor musun" demeye getiriyor. Bu insanın demokrasiye olan inancından söz etmek ne kadar mümkündür anlamak artık daha kolay. Bir gazete yazarı yeri geldiğinde kendi patronu aleyhine dahi yazı yazabilecek özgürlüğe sahip olmalı oysa. Ama zaten "Demokrasiyi araç olarak kullanıyoruz" diyen zihniyetten ne beklenir ki? Koca başbakan neler yapıyor. Bir gazete patronunu halka şikayet ediyor. Yahu, eğer yanlış yapılan bir şey varsa mahkemeye git, hukuk mücadeleni başlat, suçlular gereken cezaları alsınlar. Elbette bu durum Aydın Doğan'a da müstehak. Emin Çölaşan'ı bir oldu bitti ile kovup, iktidara hoş görünme hevesiyle dizginleri verirsen olacağı budur. Bir başbakan düşünün ki izmir'e yapacağı baraj için izmir Belediye Başkanı'na "Yok yaaa. Barajı ben yapacağım, havayı sen atacaksın. Yağma yok" diyebiliyor. Kardeşim kendi cebinden mi veriyorsun o barajın parasını. Demek ki izmir AKP'nin olmadıkça izmir'e hizmet yok. E nerde kaldı sayın erdoğan balkonlardan çıkıp "bana oy vermeyenin de başbakanıyım" demen. Bu kadar da olmaz yahu. Nasıl olur da böyle bir zihniyet bu ülkeyi 6 yıldır yönetir anlamak gerçekten zor. Milletin de gözü mü aç nedir yani, bir kaç torba kömüre, bir erzak torbasına insan geleceğini satar mı? Türkiye'de yaşanan gelişmeler herhalde hiç bir dünya ülkesinde aynı hayasızlıkla cereyan etmiyordur. Kafkaslarda savaş var, Türkiye'nin bu konuda belirgin bir dış politikası yok, Güneydoğuda terör almış başını gidiyor, Irak'ta durum aynı. Kış yaklaşıyor, Rusya doğal gazı keserse vatandaş ne yapacak bir açıklık getirilmiyor. Koca başbakan gelmiş deniz fenerini savunuyor. Yahu hadi Aydın Doğan ve gazeteleri yalan yazdılar, seni karaladılar. Alman makamları da mı sana taktı? Nedir bu diktatörlük havaları. Senin aleyhine yazı yazan gazeteciler kovulsunlar mı? Neden o zaman bir milletvekilinin 3 ay önce deniz feneri ile yaptığı bir önergeye cevap verilmedi, Neden polislerimizin maaşlarından deniz feneri'ne verilmek üzere bağış alındı. Neden bunca zaman bir Kızılay'a, Bir Türk Hava Kurumu'na, Bir Çocuk Esirgeme Kurumu'na, Mehmetçik Vakfı'na böyle bir şey uygun görülmedi de Deniz Feneri kayırıldı? Bunlar ilgili makamlarca ısrarla cevapsız bırakılıyor ama işin üzerine biri gitti mi isyan ediliyor.
dini imanı para olan ve çıkar çatışması yüzünden bu aralar kavgalı görünen iki kişi. ortak bir çıkarları olsun eski, güzel günlerine dönerler elbet.
gözü doymak bilmeyen, hep daha fazlasını isteyen ve türkiye'nin hepsini versen dünyayı, dünya'nın hepsini versen kainatı isteyecek bir şirkete karşı yapılmış iyi bir savaştır. aydın doğan mesut yılmaz'ı başbakanken pijamalarıyla karşılamış, çiller başbakanken canlı yayında sen bush ile aynı odada yalnız kalmış bir bayansın bana ne anlatıyorsun diyebilecek kadar terbiyesiz, seviyesiz bir insandır. Umarım Allah, bu belayı da türkiye'nin başından savar ve türkiyenin üzerindeki bu keneyi de yok eder ve hiltonun önündeki büyük arsaya da gömülür.
aydin doganin recep tayyip erdogana gore daha fazla zarar gormesi muhtemel durum.
"din vs. para"
tayyip erdoğan ın cılkını çıkardığı, aydın doğan ın kıvırmaya başladığı kapışma. buraya uygun düşen köpekli havlamalı bir atasözünü bir yerime girer diyerek sokuşturamıyorum. ama bu ülke iki hafta boyunca zırvalıklar dinlemek zorunda değil. açıklayacaksan açıklarsın. aydın doğan susuyor başbakan susmuyor. bıktırdınız. bi susun artık ya.
http://www.haber7.com/hab...Dogani-tersledi-video.php
tayyip erdoğan'ın çok büyük gerçekler açıklayacağım diyerek hiç bir şey açıklamamasının ardından, aydın doğan'ın kendisini televizyona, canlı yayına davet ettiği karşılaşmadır. recep tayyip erdoğan desteksiz açıklamaları, kontrol edemediği öfkesi ve kendisini herşeyden üstün görmeyi huy edinmesi ile halkın gözünden iyice düşmüştür. ayrıca recep tayyip erdoğan'ın bu yolla deniz feneri davasını da gölgelemeye niyeti olduğunu düşünmüyor değilim.
bir kahvehane abisinin olaya getirdiği süper yorum: yiyin birbirinizi ete para vermeyin sikin birbirinizi göte para vermeyin.

(bkz: hala gülüyorum ya)
olaya nükte olarak leman güzel yaklaşmış;

http://www.gazeteport.com...udio_images/gp_281938.jpg
(bkz: eski dost düşman olmaz)sözünden yola çıkarsak;
gün gelir tekrar dost olurlar demek en yerinde tespit olur.
yıllardır körler sağırlar birbirini ağırlar vaziyetinde, medya iktidar el ele anlayışıyla hareket ettiler, çıkarlar çakışınca dişlerini bilediler. tüm kirli çamaşırlar ortaya çıkacaktır.
biri lacivert, biri erlacivert...
ikisini de anneleri kadar iyi tanıyan üstad emin çölaşan 9 eylül 2008 tarihli yazısında işin aslını gözler önüne sermiştir.
http://www.gazeteport.com.tr/YAZARLAR/NEWS/GP_281262
hilton arazisi yüzünden çıkan husumettir aradaki. daha önce de ankara'da bir inşaata izin vermemişti hükümet.
yani olay tamamen paradır.

bu çekişmede dikkat edilmesi gereken nokta aydın doğanın çok değil sadece 7-8- sene önce sıradan bir galericiyken bugün nasıl türkiye'nin en zengini olduğudur.
ayrıca aydın doğan bugün devlete en çok borcu olan işadamıdır ve borçları hep ötelenmiş, taksitlenmiş.
hatta kendi medyasının çok üstüne gittiği çalık'ların devlet bankasından kredi alması mevzuunda bile ne kadar iki yüzlü olduğu ortaya çıkmaktadır. ülkenin petrol tesislerini alırken nereden ve ne şartlarda kredi kullandığını yazmamışlardır.

menfaat çatışması sonucu ortaya çıkan bu husumette kaybeden taraf tayyip olacaktır. nedeni ise medya kimin elindeyse güç ondadır.

destekçileri aydın doğan'ın üzerinden şevkatli ellerini çekmediği sürece bu adama bir şey olmaz. açık açık yolsuzlukların en kralını yapıp hakkında bir tek dosya bile açılmadıysa yargıda, korkulur derim ben bu doğangillerden.
rte'nin sırayla yaptığı bitirme operasyonlarından birisdir bu karşılaşma. şahsen biraz daha ileri bir zamanda bekliyordum ben olmasını lakin demek ki aydın doğan efendi rte'nin çıkarlarına bayağı bi çomak sokmuş durumda.

onu bilir bunu söylerim. rte kişisi bu memleketten mehmet emin karamehmet, cem uzan vb kişileri halkın gözünde ve reelde sıfıra indirdiğinde sıranın aydın doğan efendiye de geleceği gün gibi aşikardı. aydın doğan'ın da sonu pek farklı olmayacaktır çünkü rte gayet sistemli bir şekilde çalışmakta işini de sağlam yapmaktadır. ne de olsa ülkenin başbakanı. aydın doğan efendi tüm yayın organlarında aleyhte propaganda yapsa bile rte çıkar en olmadı trt'de ulusa sesleniş yapar. afedersiniz ama sike sike tüm kanallarda yayınlatır kendi açıklamalarını.

o yüzdendir ki aydın doğan'ın daha başlamadan mağlup sayılabileceği karşılaşmadır. bi kere taraflar denk değil.
her türlü ihtimale gebe karşılaşma. olayları, "dinsizin hakkından imansız gelir" ile "it iti ısırmaz" düşünceleri arasında gidip gelerek izliyoruz. karşılıklı kirli çamaşırların dökülmesi temennisiyle...
çıkar kavgasıdır
ikisi de birbirlerinin yanlışlarını ortaya çıkarmaktadır
aydın doğan, medyası aracılığıyla ortalığı kasıp kavururken, tayyip erdoğan medyası da deniz feneri olayını görmemiştir.
aydın doğan tekelci olmak istemektedir, tayyip erdoğan ise aydın doğan'ı kaldırıp kendi tekelini kurmak istemeketedir.

şu durumda ikisi de birbirinden beterdir aslında.

doğan grubu gazetelerinde ve web sitelerinde baykal aracılığıyla yüklenmekte, tayyip erdoğan ise sırları açığa çıkarmakla karşı cevap vermektedir.

aslında medyanın ne kadar güçlü olduğunun ve her iki tarafın da çıkarcı olduğunun göstergesidir bu husumet.