bugün
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi10
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak8
- esma bint mervan15
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması12
- fenerbahçe12
- namaz kılmayan türk değildir14
- herkesle iyi geçinmek20
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi34
- anın görüntüsü18
- meral akşener13
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi23
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu30
- türkiye de ku klux klan benzeri yapılanmalar8
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- jose mourinho17
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- gideon reid morgan jj24
- zalbert ramstein9
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak8
- ankarayı sel aldı27
- iskilipli atıf hoca8
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- giden gider9
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- gizli samyelin moderatör olması10
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
çoğunda çöp çiş satılır.
pilav üstü diyeceğime teker üstü demişim.
hijyen namına beklentiye girilmemesi gereken ama doyuran lokantalardır.
33 yıllık hayatımda deneyimlemediğim lokantalardır.
motor yağı, ucuz işçilik, kasabalı nezaketi. afiyet, bal, gastrit, kanser olsun!
Bence gayet makul ve lezzetli yemekleri olan lokantalardır.
Mutlaka panzehirle girilmesi gereken lokantalardır, Her mide kaldıramaz.
otogardaki lokantalardır ha.
setcardı uzatıp, pasajın dışına açılan kapısından kafasını uzatıp ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' diye, hepimizin bileceği üzere, bi lokantada özellikle otogardaki bi lokantada, lezzet ne kadarsa, o kadar olacağı bi gerçek olan lokantaya, davet adı altında, işini seven, iyi yapan adam yavşaklığıyla, gelen geçene, karı kız geçiyorsa daha da bi höyküren, klasik siyah kumaş pantolon, beyaz gömlekli ve zırt pırt masaları silermiş gibi yapacağı elindeki sarı bezle deli dana gibi ortada dolanan genç irisi adama, ''şurdan alır mısın'' diyorum? Ses etmiyor!
'Mönü gibi bişii yok mu, fiyat listesi falan' diyecek oluyorum, pis bi gülücükle 'liste benim abi' diyor. kapalı ağzın sadece bi kulağa doğru götürülmesi ile yapılan alaysı bi gülümseme ile karşılık veriyorum. ''Ne alırsın'', ''ne yiyeceksin'' ''yardımcı olayım'' ''çok güzel kurum var abi'' gibi yaklaşımına fırsat vermeden bi kuru, bi pilav bi de salata alayım diyorum. Cevap vermesini beklemeden, özneyi çoğullayamayı da ihmal etmeden, 'dışarıda oturabiliyomuyuz?' diye sorup gereksiz kibarlığı elden bırakmayarak pasajın dışına açılan kapısından görece daha temiz olan masaya konuçlanıyorum. sarı bezden olur olmaz nasiplenen masanın bi ayağa daydaya selavat veriyor. Biraz çekiştirmeyle ayaklarını yere sağlam basmasını sağlıyorum.
Kartın içindeki para bana ait olmasına rağmen, 'e ama karttan gidiyo nihayetinde' düşüncesiyle pasajın içinde setcard geçen yer arıyorum. ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' e kulak kabartırken camekandaki setcard amblemi görüyorum. Amblemi görmeme rağmen sedcard geçiyo dimi sizde diye sorarak işimi garantiye alıyorum.
Geçireceklerini bildiğim halde 'ne kadar geçirecekler ki lan!' iç sesime karşılık bulmam için bi kaç dakika beklemem gerekiyor. 'Liste benim adamı' nı, birer kaşık alıp bıraktığım kuru, pilav, salata triosu ile bekliyorum. kartımla beraber gelen fişe büyük bir merakla bakıyorum. 'Hayırdır abi yemeklerde bi sorun mu vardı?' demek olan gözlerine gözlerimi dikip, ben sizin g.tünüze koyim emi g.tünüze demek yerine 'kuru ne kadar ki sizde?' diyorum. Önüme koyduğu kurunun o kadar etmiyeceğine dili varmıyor olacak ki avuç içini bana doğru çevirerek diliyle varamadığı fiyata parmaklarıyla varmaya çalışıyor. Pilav ne kadar peki diyorum. Bu sefer parmakları da varmıyor. bende burda çalışıyom işte abi diyor. Siktirme abini şimdi bana demek varken tamam diyorum.
Bi elimle gelen fişi baş ve işaret parmağımla ufalıyor diğer elimle de sedcardımı masada bi kibrit kutusu çevirir gibi çeviriyorum. Tekrar, 'tamam' diyorum, 'sorun değil, kolay gelsin!' diyerek uzaklaşıyorum. Daha bi kaç dükkan geçmemiştim ki ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' burdayı duyuyorum. Dilimin varmakta çokta güçlük çekmiyeceği bi kaç şey mırıldanmak yerine orta parmağımı ufaktan hareket ettiriyorum.
setcardı uzatıp, pasajın dışına açılan kapısından kafasını uzatıp ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' diye, hepimizin bileceği üzere, bi lokantada özellikle otogardaki bi lokantada, lezzet ne kadarsa, o kadar olacağı bi gerçek olan lokantaya, davet adı altında, işini seven, iyi yapan adam yavşaklığıyla, gelen geçene, karı kız geçiyorsa daha da bi höyküren, klasik siyah kumaş pantolon, beyaz gömlekli ve zırt pırt masaları silermiş gibi yapacağı elindeki sarı bezle deli dana gibi ortada dolanan genç irisi adama, ''şurdan alır mısın'' diyorum? Ses etmiyor!
'Mönü gibi bişii yok mu, fiyat listesi falan' diyecek oluyorum, pis bi gülücükle 'liste benim abi' diyor. kapalı ağzın sadece bi kulağa doğru götürülmesi ile yapılan alaysı bi gülümseme ile karşılık veriyorum. ''Ne alırsın'', ''ne yiyeceksin'' ''yardımcı olayım'' ''çok güzel kurum var abi'' gibi yaklaşımına fırsat vermeden bi kuru, bi pilav bi de salata alayım diyorum. Cevap vermesini beklemeden, özneyi çoğullayamayı da ihmal etmeden, 'dışarıda oturabiliyomuyuz?' diye sorup gereksiz kibarlığı elden bırakmayarak pasajın dışına açılan kapısından görece daha temiz olan masaya konuçlanıyorum. sarı bezden olur olmaz nasiplenen masanın bi ayağa daydaya selavat veriyor. Biraz çekiştirmeyle ayaklarını yere sağlam basmasını sağlıyorum.
Kartın içindeki para bana ait olmasına rağmen, 'e ama karttan gidiyo nihayetinde' düşüncesiyle pasajın içinde setcard geçen yer arıyorum. ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' e kulak kabartırken camekandaki setcard amblemi görüyorum. Amblemi görmeme rağmen sedcard geçiyo dimi sizde diye sorarak işimi garantiye alıyorum.
Geçireceklerini bildiğim halde 'ne kadar geçirecekler ki lan!' iç sesime karşılık bulmam için bi kaç dakika beklemem gerekiyor. 'Liste benim adamı' nı, birer kaşık alıp bıraktığım kuru, pilav, salata triosu ile bekliyorum. kartımla beraber gelen fişe büyük bir merakla bakıyorum. 'Hayırdır abi yemeklerde bi sorun mu vardı?' demek olan gözlerine gözlerimi dikip, ben sizin g.tünüze koyim emi g.tünüze demek yerine 'kuru ne kadar ki sizde?' diyorum. Önüme koyduğu kurunun o kadar etmiyeceğine dili varmıyor olacak ki avuç içini bana doğru çevirerek diliyle varamadığı fiyata parmaklarıyla varmaya çalışıyor. Pilav ne kadar peki diyorum. Bu sefer parmakları da varmıyor. bende burda çalışıyom işte abi diyor. Siktirme abini şimdi bana demek varken tamam diyorum.
Bi elimle gelen fişi baş ve işaret parmağımla ufalıyor diğer elimle de sedcardımı masada bi kibrit kutusu çevirir gibi çeviriyorum. Tekrar, 'tamam' diyorum, 'sorun değil, kolay gelsin!' diyerek uzaklaşıyorum. Daha bi kaç dükkan geçmemiştim ki ''bereket buyrun.. bereket, lezzet burda lezzet'' burdayı duyuyorum. Dilimin varmakta çokta güçlük çekmiyeceği bi kaç şey mırıldanmak yerine orta parmağımı ufaktan hareket ettiriyorum.
güncel Önemli Başlıklar