bugün

eserlerine çok da bayıldığım söylenemez.
“Küstürmeyin insanları hayata...
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar...
Bir dağ başında kalmayı, bir adada mahsur kalmayı, nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar...
Küstürmeyin işte bazı insanları...”
Cebimde yoktu, yüreğimden verdim.
--spoiler--
boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman.
--spoiler--

haziran yaz içinde güzdür. yad olsun.
dünyanın en büyük şairi.
Mezarını ziyaret ettiğimde sonradan fotoğraflarıma baktığımda ‘ellerimde karanfiller, yüzümde gülümsemeler’ gördüm. insan bir mezar taşına gülümseyerek bakar mı?

Ben baktım!
Muazzam insanın huzurunda olmak çok güzeldi.
Saygıyla!
Tepeden tırnağa kavga,
hasret ve
ümitten ibaret Nazım Hikmet!
görsel
bulgaristanda onu tanıdığım için sayesinde kiralık ev bulduğum şair. orada bir çok okulu ziyaret etmiş.
- Millet şiir alanında daha yürürken, koşmuş olan şairimizdir. eserleriyle birlikte kendisi de sınırları aşmak durumunda kalmıştır (bırakılmıştır).

- nazım hikmet run'ın bir pastıdır.

(bkz: nazım hikmet run) başlığına ithafen.
"Küstürmeyin insanları hayata.
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar.
Yaşamaktan, güzel olan her şeyden.
Bir odada yalnızlığı;
Bir dağ başında kalmayı,
Bir adada mahsur kalmayı,
Nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar.
Küstürmeyin işte bazı insanları."

Sonuna orospu çocukları da eklenebilirmiş aslında.
ses verdiğim şiirlerinden oluşan ve yaşamak şakaya gelmez adını verdiğim nazım hikmet okumalarını youtube'da https://www.youtube.com/w...DXn_rQApL8WaO7ugefLoACcuz ve spotify'da https://open.spotify.com/...si=VF3FVy9KTFi3taDW8ahPig adresi üzerinden dinlemek mümkün, tabi isterseniz.
nazım hikmet gump filminden ünlü bir söz.
Her ne kadar karalıyor olsalar da; nazım aşkın elçisidir. Aşkı en iyi betimleyen, satırlarında yaşatan ender adamlardandır. Kendi çekip gitmiştir bu dünyadan, ama şiirlerine yüz bin elle sarılan milyonlar var. Amansızca gömmeye çalışan arkadaşlara duyurulur...
Asya'dan Avrupa'ya uzanmış bir kısrak başı gibi bu vatan bizim demiş. büyük şair.
Dert etme turk nasıl olsa okuyanlar diledikleri gibi anlayacaklar
Dert etme turk nasıl olsa okuyanlar diledikleri gibi anlayacaklar
Dert etme turk nasıl olsa okuyanlar diledikleri gibi anlayacaklar üçü de aynı cümleymiş allah allah
Yani olay şu:
Dert etme turk nasıl olsa okuyanlar diledikleri gibi anlayacaklar.
"ben sensiz de yaşarım, ama seninle bir başka yaşarım.."
üstümüze yazdıklarımın hepsi yalan
onlar olan değil olmasını istediklerimdi aramızda
onlar ulaşılmaz dallarında duran hasretlerimdi
onlar susuzluğumdu düşlerimin kuyusundan çekilmiş
ışığa çizdiğim resimlerdi onlar.

üstümüze yazdıklarımın doğru hepsi
güzelliğin,
yani bir yemiş sepeti yahut kır sofrası
sensizliğim,
yani şehrin son köşesinde son sokak feneri oluşum
kıskanışım seni,
yani gözüm bağlı koşuşum geceleyin tirenlerin arasında
bahtiyarlığım
yani bentlerini yıkıp akan güneşli ırmak.

üstümüze yazdıklarımın hepsi yalan
üstümüze yazdıklarımın doğru hepsi.
Memleketimden insan manzaraları'nı okuyunca, sadece propaganda yapmak için boş vaktinde şiir yazdığını düşündüğüm biri olmuştu gençliğimde. Klasik edebiyatın baskısından kaçmak için şiire sığınmış biri. Yazarlıkta.. Bi tarafında sallar pek çok insanı şu dünyada. Açıkçası ben şair değil yazar olduğunu düşünüyorum nazım'ın. Komünist propagandaya kendini adamışlığı ve yazarlığını kurban etmişliği için de Türk solu müteşekkir olmalı bence kendisine.
“Nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi?
Çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin! “

Saygıyla...
Şiirlerinde sadece melankoliyi, acıları, sancıları konu edinmeyen; yaşamayı, yaşatmayı, şükretmeyi, mutluluğu konu edindiği şiirleri ile okurlarının kalplerindeki umut ışığının diri kalmasını sağlayan şair.

Hayata dair umutsuzluğa düştüğümde biraz olsun nefes alabilmek için Gülhane Parkına gider ve Nazım Hikmet'in şiirini Cem Karaca'nın sesinden dinleyerek yürürüm.

"Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında"
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..

Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

#nazımhikmetran
Ve kitabın sonu şöyle bitiyordu:
O ilk gördüğü,tanıdığı,güvendiği,
sevdiği insan değildi artık!
“Seven yanılmış,
Sevilen yabancılaşmıştı” !
ideolojisini beğenmesemde bu dizesi beni derinden etkilemiş şairdir "Ve elbette yollarımız yine ayrılacak bir gün. Sonra aramıza şehirler girecek hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz bilmeyecek.."
''sonra aramıza şehirler girecek,
hiç karşılaşmayacağız.
tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
sonra belki birimiz öleceğiz,
diğerimiz hiç bilmeyecek.''
Atatürk hapse atmıştır. inönü dönemindede çıkmamıştır.