bugün

biraz diyet ve biraz kardio ile birkaç ayda halledilebilinecek durum.
Zor iştir.
cok istir hatta cok cok zor istir. iradr ister, got ister. burdaki got gercek manada got, kocaman bi gotunuz yoksa niye zayiflayasinizki.
Zor iş değildir. Spor ve kalori hesabına dayanan bir diyetle başarılabilir.
zor iş arkadaş ortamında daha bir zor * (bkz: ama ben diyetteyim).
Biraz diyet biraz da seks ile birkac ayda halledilebilecek durum.
1. bölgesel zayıflama diye bir şey yoktur.

2. kalori hesabı yapılmadan sağlıklı kilo verilmez.

3. kilo verme de yağ yakımını hızlandırıcı maddeler kullanılmasında sakınca yoktur.* *
4. ideal kilo ya ulaşmadan bodybuilding e başlanmamalı.
istersen bana verebilirsin.
kızların genelinin üzerinde durduğu konu.
kilo mu verdin sen? *
Ağır vasıta grubuna girmeden yapmaya başladığımdır. Azimliyim, bu yaz göbek möbek olmaycak.
duzenli olarak yemek yemeyip azicik da hareketlenince kilo verilmeye baslaniyor.
Sabah kahvaltisindan yarim saat once 1 bardak ilik suya bir kasik elma sirkesi yada yarim limon sikip icin eger cok eksi geliyorsa azcik bal koyun cok faydasini gorecksiniz.
çok gıcık bir şeydir. psikoloji bozar. kilo aldım sanıp tartıda verdiğinizi görünce daha da siniri bozulur insanın. kilo vermek kolaydır. almak zordur.
vücut direncini kırana kadar bir işgenceye dönüşen eylemdir.

sen kilo vermek için az yiyip çok debelendikçe vücudun da buna tepki olarak kilonu korumaya çalışıyor.

ta ki umudunu yitirince eriyip gitmişsin.

yalnız bunu çok kısa süreye yayarsan güzel bir rüyadan uyanmış gibi olursun.

o verdiklerini bir paket çubuk krakerle bile geri alırsın.
1.5 ayda 8 kilo verince hakkında birşeyler yazmak istediğim başlık.
1.5 ay önce, Tıpta Uzmanlık Sınavı'ndan çıktığımda 93 kilo idim. Aylardır it gibi ders çalışıp dana gibi yemek yiyince duba gibi oldum sınav sonunda. (1.83 boy - 93 kilo)

Kilolar gitmeliydi. Nasıl gideceğini biliyordum. Herkes biliyor. Her tarafta yazıyor zaten. Önemli olan ilk adımı atıp devamını istikrarlı bir şekilde getirebilmekti.

Bunları düşünürken bir yandan da bisikleti hayatıma aktif olarak sokmak, ulaşım aracı olarak kullanmak gibi planlarım da vardı. Hatta sözlükte bu konuda entry'lerim de var ama bulmakla uğraşamayacağım şimdi. Merak edenler zaten bakıp bulur, çok hakim değilim sözlüğün ince işlerine.

Neyse, bu şekilde uğraşırken bir yandan da çok sevdiğim bir arkadaşımdan bir yorum geldi. "Lan oğlum kilo almaya başladım, seni bile geçeceğim sanırım" Yuh dedim. "Seni bile" ne demek lan. O kadar mı ümitsiz vakayım. Tamam oğlum dedim. 4-5 ay sonra olacak olan düğününe fit bir şekilde gelmezsem kafama yumurta atsınlar.

Oturup spor ve diyet programı yapmadım. Aklımda sadece iki şey vardı.
1- Yaşamıma hareket katmak
2- Yediklerime dikkat etmek

Hareket kısmı: Bisikleti elden geçirip sürmeye başladım . ilk günler 3-4 km sürünce tır ezmişe dönüyordum. Şu an gözü kapalı 80-90km deviriyorum kısa bir mola ile. Altımdaki de hantal bir bisiklet. Dedim ben bu mereti hafta içi 2 gün, hafta sonları da 1 gün olmak üzere süreceğim. Ne olursa olsun.
Hafta içleri sabah 5-6'gibi uyanıp gerekenleri yiyip (birazdan geleceğim oraya) çıktım yola. 1-2 saat yüksek tempoda (yüksek kadans) sürüp geri geldim. Öyle gezme havasında değil yani. Her sürüşün ortalarında ve sonunda kendime sayıp durdum. Derdin ne oğlum senin, daha millet uyanmadı bile ama sen 2 saat bisiklet sürmüş olup eve dönüyorsun diye. Bacaklarım acıdan yandı. Kan ter içinde kaldım. Göğsüm kavruldu ama eve gelip duşumu aşıp güne bomba gibi başlayınca herşeye değer dedim.
Tabii bisikletle uğraşırken bir yandan da bisiklet sporuna merak saldım. Araştırdım ettim ve futbol gibi saçma sapan bir endüstriye dönüşmüş bir sporu bırakıp bisiklete odaklandım. Kendime hedefler koydum ve bunun için vermem gereken kilolar vardı. Dağların tepesine tırmanabilmek için vermem gereken 20 kilo vardı (şu ana kadar 8'i gitti) Bisiklet yarışlarısı seyretmeye başladım. Mantığını kurallarını vs öğrendim ve o yarışçıların kaslarını yırtarcasına sprintleri, yer çekimine meydan okurcasına tırmanışları beni cezbetti. Kendi çapımda da olsa ben de yapacaktım. Onların yüzündeki o "hırs" ifadesini gördükçe ben de hırslanıyorduma artık.

Yemek olayına gelince. Şunu yiyeyim, bunu yemeyeyim demedim hiç. Vücudum kendisi seçti. O kadar spora ve hedeflere odaklanınca vücut zaten ne zaman ne istediğini hissettirdi bana.
Sabahları saat 5 civarı kalkar kalkmaz, daha neredeyse yüzümü bile yıkamadan büyük bir bardağa ılık su doldurup yarım limon sıkıp içtim onu. Toksinleri atmaya bire bir. Birazdan da bisiklet sürerken terleyip atılacak toksin. Tertemiz kalacak vücut ohh mis. Daha sonra spor giysilerini vs giyip, bir dilim kepek/çavdar/tahıl hangisinden bulursam o ekmekle kimi zaman tost yaptım. Peynir ve domatesli tost. Yanına sulu bir meyve kestim. Ya da süt içtim bir bardak. Bunları yiyip biraz dinlenip atladım bisiklete. ilk yarım saat - 1 saat kadar hafif tempoyla sürdüm, yavaşça tempoyu arttırarak. Yollar zaten bomboş o saatlerde. ikinci saat ise Allah ne verdiyse abandım tempoya. Eve dönünce tabi karnım aç deli gibi. Ama o kadar yorgunluğun ve fedakarlığın üstüne vücudum hiçbir zaman salam-sucuk-kızartma-beyaz ekmek-şekerli çay gibi zararlı olduğu herkes tarafından bilinen şeyleri kabul etmedi. Vicdanım izin vermedi onları yememe. Yumurta yedim. Peynir zeytin domates salatalık, bol bol yeşillik, ceviz badem fındık vs ne bulursam onlardan yedim. Önceden yediklerimin yarısı kadarını yiyince doyar olmuştum artık.
Öğle yemeğimde bir sulu yemek, yanına da çok az pilav/makarna vb yedim. Ekmeği zaten sabah hariç yemiyorum.
2-3 saat sonra acıkmaya başlarken hemen meyve,salata,süt vb hafif şeylerle bastırdım midemi. Akşam ise salata, çorba vb hafif şeyleri yedim. Ekmek yine yok. Yasak olduğundan değil. Vücudum kabul etmiyor o kadar sporun üzerine, o hedeflerim için. Beynin kabul etmedikten sonra istediğin kadar yasak koy ne fayda?

Genel anlamda tarif edecek olursam, kola,fanta vb gazlı içecekler, hamburger vb fastfood, paketli satılan her türlü gıda, nutella mutella, buna benzer aklınıza gelebilecek her şeyi reddedi vücudum. Cebimde 10 lira varsa onunla gidip dürüm yemedim, azıcık bir tavuk göğsü alıp, eve gelip haşlayıp, üzerine kendimce vücudumu yormayacak baharatlar atıp yedim. Eve gidecek zamanım yoksa manavdan domates ve hıyar alıp yedim ayaüstü. Meyve alıp yedim ama o dürümcüye, tantuniciye girmedim. Normalde kabap manyağıyımdır. Bir oturuşta rahat 2 porsiyon mideye indirirdim. Kardeşimin karne şeysi muhabbetiyle zorla götürüldüm kebaba. Ekmeğe hiç dokunmadım. Sadece salatalardan yedim ve eti yedim. Bu şekilde yiyerek aldığım mutluluk, dana gibi yediğim dönemlerdeki mutluluğumu en az 10'a katlar.

Canımın çok çektiği ama zararlı olan, gereği olmayan şeyleri ise ayda 1 kere yedim. Her birini ayda bir değil yani. Ayın 1 gününü kaçamağa ayırdım. Ama zaten o günde bile vücut kendisine ihanet etmedi. O yanan bacakların, kavrulan ciğerlerin hatrına, Mc Donald'sa , ciğerciye, künefeciye, tatlıcıya gitmedi ayaklar.

Kısacası mesele nasıl kilo verileceğinde değil, nasıl motive olunacağında. Kendinizi buna motive edecek birşey bulduktan sonra gerisi geliyor zaten. Çevrenizkilerden de ara ara "çok zayıflamışsın" gibisinden dönüşler alınca ayrı bir motive oluyorsunuz.

Bu şekilde 8 kilo verdim (93-85) ve aynanın karşısına geçince çok rahat farkediyorum farklılığı. Bakalım Ağustos başına kadar hedefim 80 kiloya inmek. Eylül'de ise 75 kilo. Ondan sonra gelsin bisikletle Toros dağlarına hunharca tırmanışlar.
teorik olarak harcanan kalorinin alınan kaloriden az olmasıyla alakalıdır. pratikte de kilo vermek, kalori yani enerji hesabıyla noktası virgülüne kadar olmasa da yine de harcanan kaloriyle doğru orantılıdır. noktası virgülüne kadar aynı olmamasının sebebi enerji hesabı yaparken kimyasal enerjinin yanında bir miktar ısı enerjisinin de hesaba katılacak olmasındandır. eğer kalori hesabı yaparak kilo veriliyorsa burada en can alıcı nokta aldığımız besinlerin kalorisini doğru bilmektir.
kalori hesabı konusunu biraz açacak olursak, bu yöntem bana göre diyetimizi kontrol edebilmemizi sağlayacak en doğru yoldur. denedim biliyorum. kalori hesabına başlamadan önce yapılabilecek en doğru şey bir diyetisyene veya başka bir özel kliniğe gidip bazal metabolizma hızınızı ölçtürmektir. yaklaşık bir değer bana yeter diyorsanız internetten bir çok siteden bazal metabolizma hızınızı hesaplayabilirsiniz. daha sonra yapılacak şeyler ise rutin ve sabır gerektiren şeylerdir.

1- kendinize bir kalori eşiği belirleyin. ne olursa olsun o eşiği aşmayın. bu eşik gerçekçi ve sağlığınızı tehdit etmeyecek düzeyde olsun. diyetisyeninize danışmanızı tavsiye ederim yine.

2- eşiği aştınız diyelim, ertesi gün mutlaka kendinizi motive edin ve kaldığınız yerden devam edin. daha az kalori alıp önceki günü dengeleme saçmalığını yapmayın.

3- bu maddenin bilimsel bir kanıtı olmamakla birlikte kişisel olarak inandığım bir uygulamadır. yaklaşık 40 günde bir dilediğiniz kadar dilediğiniz şeyden yiyin. ne kadar yiyebilirsiniz ki 4000kcal, 5000kcal? mideniz küçülmüş olacak sonuçta ve eskisi kadar yiyemediğinizi fark edeceksiniz. o gün aldığınız fazla kalori sizin düşen bazal metabolizmanızı bir süreliğine hızlandıracak. bu günü takip eden bir kaç gün içerisinde güzelce egzersiz yapmanız size fazladan yağ yaktıracaktır. dediğim gibi o gün fazla kalori aldınız diye ertesi gün normal diyetinizden düşük kalori almaya çalışmayın.

kilo vermek kolay. bence bu işin asıl zor kısmı kiloları geri almamak. bir süre diyetinizi düşük kaloriyle idare ettiniz ve hedeflediğiniz kilonuza ulaştınız. daha sonra normal beslenmeye başladığınızda kilo almanız gerçekten çok kolay. diyet sonrası döneme çok dikkat etmelisiniz. verdiğiniz kilonun %20'sinden fazlasını almaya başladığınız an beslenmenizi tekrar düzene sokmanızı öneririm. yani işin özeti benim gibi yemek yemeye düşkün bir insansanız, hele ki ailenizde diyabet, hiperkolesterolemi öyküsü varsa beslenmenizi ömür boyu kontrol etmek zorundasınız. yazının başında dediğim gibi kilo kontrolünde de en yararlı yöntem aldığınız kaloriyi hesaplamaktan geçer.
Millet zayiflamak icin hicbirsey yemiyor arkadas. Sonra saglik problemleri basindan eksik olmuyor. Diyet yapin ama bi diyetisyen araciligiyla yapin. Yememekle kilo verilmiyor. (bkz: diyetisyen)
3 yukarıdaki entry'de (bkz: http://www.uludagsozluk.com/e/24213714/) - evet link verme özürlüsüyüm- de dediğim gibi Ağustos ayı başında hedef 80 kg derken şimdiden indik o kiloya çok şükür. Artık Ağustos başında hedef 78. Şaka maka 2-2.5 ayda 12 kilo falan verdim.

Bisiklet sağolsun göbek möbek kalmadı, bacaklar çakı gibi oldu, kalça vs düzene girdi. Zayıflayınca giyerim diye aylar yıllar önce aldığım giysiler bir bir oluyor üzerime. Uzun süredir giydiğim çuvalımsı kıyafetlerse doğal olarak bol geliyor artık. Moral üst seviyede. Uzun vadede (2-3 ay sonrası için) hedef, kalıcı kilo, 73. Haydi bismillah.
bir kız için dünyanın en mutluluk veren olayı. Kesinlikle.
Yapılan bir araştırmaya göre insan aşık olunca ortalama 5 kilo kaybediyormuş. Obez olmaya razıyım, yeter ki aşk belası uzak olsun lan.
insanı her anlamda mutlu hissettiren eylem. Altı aydan fazla süredir diyet ve spor yaparak toplamda on yedi kilo verdim. Gerçek anlamda irade ve sabır isteyen bir süreç. Çocukluğumdan beri yaşıtlarımdan kiloluydum. Bunun acısını da hep çektim. Okuldaki anlamsız boy/kilo ölçümlerini bilirsiniz. Sevimsiz sıska arkadaşlarımın benimle dalga geçmesini asla unutmam mesela. Annemin kilolu olmama üzüldüğünü bilirdim ama 'artık yeter' demesine kızardım. Çocuk aklı işte. Nitekim kısa süreli de olsa başarılı olduğum dönemler olmuştu. Ama sonunda hep iradesiz davrandığım için iki misli geri aldım o kiloları.
Şimdi ise her şeyden önce kendim için deyip dikkat ediyorum yediklerime. Sporu bir gün aksatsam vicdan azabı çeker oldum. Zaten bu kadar sabırlı olmamda spora ve özellikle hocama çok şey borçluyum.
Ne yaptın ne ettin derseniz, kısaca anlatayım.
Dolapta kıyıda köşede ne kadar abur cubur varsa dağıttım öncelikle. Oda arkadaşlarıma verdim hepsini. Spor yaptığım yer ise yurdumun biraz ilerisinde bir salon; shapes for women. B fit sistemini bilenler vardır, o tarz bir yer. Hatta bence daha iyi. Haftanın altı günü açık, saatleri ise çok esnek. Vücut analizim yapıldı, beden ölçülerim alındı. Sonrasında on günlük bir detoks yaptım. Çok sağlıklı değildi açıkçası kabul ediyorum. Sayılı gün çabuk geçer misali başladım. Bir lokma dahi fazla yemedim. Sonuç olarak on günde altı kilo verdim ama yağ oranım azalmadığı için ay sonuna kadar devam etmemi söyledi hocam. Biraz üzüldüm çünkü gerçek anlamda ağır bir programdı. Ama bir defa karartmıştım gözümü pes etmedim. Dört kilo daha verip, yağ oranımda düşünce bir ayda on kilo vermiş biri olmanın haklı gururunu yaşadım. Üstelik sporla birlikte verdiğim için sarkma falan da olmadı.
Daha sonraki ay sınavlar nedeniyle sporu aksattım . Ama bana verilen dengeli beslenme programına harfi harfine uydum. Üç kiloya daha böylelikle veda ettim. Sonraki süreç biraz durulmalarla geçti. Sınavlardı, eve gidip gelmeydi derken duraksadım ama bir sonraki ay dört kilo daha verdim. Sonra ramazan ayı boyunca oruç tutup sabahları erkenden kalkıp spora gitmeye devam ettim.
daha vermem gereken çok kilo ver ( bana göre ) . Umuyorum ki gelecek sene şubat ayında istediğim kiloda olacağım.
Kilo vermek sabır işi. Ama hepsinden önce iradeli olmak gerek. Bence her insanın bir kırılma noktası var. O ana kadar fark edemediği şeyler artık dayanılmaz gelmeye başlıyor.
Ben artık alışveriş yaparken bana olmadığından değil rengini beğenmediğimden 'kalsın bu' diyorum mesela. Az şey mi?
Çevremdeki insanların, ailemin, arkadaşlarımın bana bakış açıları değişti mesela. Artık kabinlerden korkmuyorum.
Merdiven çıkarken zorlanmıyorum, elbise giydiğimde yakışıyor.
Şu an hedefim ramazan nedeniyle yavaşlayan metabolizmamı hızlandırmak. Artık kaçamak yapmak yok mesela ramazanda yeterince yedim yemek istediklerimi.
Bir de yediklerinizi not etmek çok faydalı. Diyelim kilo aldınız ya da veremediniz bakıp hatanızı anlayabiliyorsunuz. Ayrıca çevrenin etkisi de önemli. Etrafınızda sizi destekleyen insanlar olsun. 'Bir lokmadan ne olacak canım' diyen insana aldanmayın. Bir lokma çok fark eder. Sizi sahiden düşünen kişi sizin kararlarınıza saygı duyandır.
Uzun lafın kısası kilo vermek sabır isteyen bir süreç, iradenizi ölçen bir eylem. Ama sonuçları gerçek anlamda sevindirici.
http://www.uludagsozluk.com/e/24213714/

http://www.uludagsozluk.com/e/24499343/

ve devamında, şu an 76 kilo. 4 ayda 17 kilo oldu. aynen devam.
Diyetle mümkün olan şey. Ancak sadece rakam ile...
eğer diyet yerine spor tercih edilirse hem rakam hem de vücut değişir.
disardam beslenmeyeceksiniz ekmegi sadece kahvatida. yiyeceksiniz ve aksam yemeginde 1 dilim yiyeceksiniz. ac kalarak ancak tansiyonunuzu dusurursunuz. hamur isinden uzak durun abicim. heryere yuruyerek gidin. her gun. usenmeden bir bucuk saat yol yurudum ben.su an 44 kiloyum. vucudu sikilastirmak icinde duzenli mekik ve squat hareketi yeterli oluyor.
millet nasil bu kadar dert ediyor hic anlamiyorum. ulan işlenmiş fabrikasyon gida yeme, adam gibi doyana kadar yemeğini ye, meyve ve kuruyemisi de ihmal etme, uç beyazdan uzak dur niye kilo alasin.. bu kadar basit bir mevzu bu. bütün olay nefiste bitiyor aslında. diyet filan fasa fiso. önce adamakilli bi yasam tarzin olacak. yani zaten normal olarak haftanin en az 3 günü spor yapacaksin, kilo vermek için değil, bunlar yasam prensibidir.
su halde niye kilo alasin ki. ondan sonra da vermek için işkence çek... Beyin bedava.