bugün

koray candemir şarkısıdır.
içini dök
tuttuğun altın olsa bile
geride kalanları düşünmezsen
şans hep sana gülse de
yaptığın onca şeyi görmezsen
tuttuğun altın olsa bile
geride kalanları düşünmezsen
kalplerde saklı olsa bile
saflığa giden yolu görmezsen
içini dök düşünmeden
hiç üzülmeden
sonra sen sen olursun
defalarca dinlenebilinesi koray candemir şarkılarından biridir. sözleri de gayet anlamlıdır. anlayana tabi.
koray candemir'in insanın içine işleyen sesiyle mükemmele dönüşen şarkıdır. bıkmadan, usanmadan dinletir kendini.
belki de koray candemir'in en güzel şarkısıdır.
garip bir huzur barındıran buruk şarkı.
--spoiler--
çok iyi biliyormuş gibi hissederek hiç bilmemek. kokusunu mesela ya da en sevdiği rengi. ağlasa yüzü nasıl görünür kestiremeden. kendin dahil kimseye tek bir kelime etmeden, bir günah gibi gizleyerek, aklından başka şeyler geçerken yüzünün gülebilmesi gibi. çokça gri..
--spoiler--
Kafamı okşamayacak ve gözyaşlarıma dokunmayacak olmasına rağmen,
ağzımı doldurarak adını çağırmak istediğim adama.
Sana değil.

Satır sonuna sığmayan son hece kadar yersiz yurtsuzum. Dahil olamadım hayatına. Sıkıştırsaydın keşke biraz harfleri. Çağırsan gelirdim. Güzel bir cümle kurardık belki.Hem başlık da bulurduk, büyük harfli. Söylenenler kötü olmasaydı beklemezdim bir dakika, gelirdim. Artık olmaz. Ölmek ne demek hiç öğrenmek ister miydim. Nefesim içime sinmiyor, aklımda sen olmayınca. Gururu kafaya takacağım ama özlemekten önümü bile göremiyorum ki. Ortalık toz duman. Göndermelerin ağzı burnu kırık. Utanmadan "içini dök" diyor, kulaklığımdaki adam. "Döktük de ne oldu?" diyemiyorum tabii. istemek ve sevmek ardışıktır. Ama hangisi önce gelir bilemezsin. Öncelik önemli sayılmaz. Yaşamak isteseydin severdin birçok şeyi ya da sevsen isterdin birçok şeyi yaşamak. Ben istedim. Tam sevecektim ki seni, istemediğini söylediler. Belki seviyordur diyemedim tabii. Bir kadına onu istemediğini söylemenin çok yolu vardır ama onu sevmediğini söylemenin yolla hiçbir ilgisi yoktur. Ben o an bir liste yapmaya başladım sana dair. Unutmak kolay olur sandım, her maddenin üstünü çizerim ve biter sandım. Liste önümde ama kalem oynatamıyorum. "Sevmek değil ama sevmek istemek böyle bir şeymiş demek ki." diyebiliyorum sadece. Bu da bir madde olsaydı bunun da üzerini çizemezdim herhalde. Bir dizide gördüm, adam kadına "Bana yanlış yapmış olman sorun değil, beni yanlış tanıman sorun." dedi. Sonra da vurdu kadını. Bu cümle benim maddelerimin özeti gibiydi. Ama böyle şeyler sadece filmlerde olur.

edit: hepi topu bir blog yazısı. neresini rötuşlamam gerekir anlamadım ki.
kasım ayının sonları doğru bir gündür de, 'bir günah gibi'yi dinlerken ve dinletirken defaten, cevaben gelen şarkıdır koray candemir'den. içinizi dökersiniz. önce içinizi, akabininde boyalarınızı dökersiniz. canınız yanar.
sokağa gün aşırı çıksam ancak o şekilde biraz tat veriyor dışarıdaki hayat. onunda tek nedeni penceremden soluduğum temiz havanın asosyal akciğerlerime yetersiz gelmesi.
tek korkum ise evde kaldığım o bir günün altı güne dönüşmesi..
o altı gün dolmuşda insanların boş konuşmalarını duymamak, binenlerin oturanlara oturanların aynısını binenlere yaptığı anlamsız bakışlara şahit olmamak.
yolda yürürken karşıdan gelen insanın istem dışı bakışlarına neden aramamaktır..
içip yürümek, bunları yazmak o zaman insanlara birşeylerle meşgul olduğunu onların anlamsız bakışlarında neden arammadığını onları umursamadığını göstermek ama çoğu zaman ayık kafaylada yaptığım bir mevzudur görmezden gelmek için telefondan medet ummak. onları görmektense tuşlarla oynamak..
kendilerini yazman için temiz oksijenle doldurduğun bu kafayı bir iki saat yaşaman yeter güne ihtiyacın yok.
ama içmeden imkansız..

herkese renkli günler
içime. *
https://www.youtube.com/watch?v=tgD2d8YjqQA
Ben hiç gerçek bi insanla tanışmadım sözlük.

Hiç bi zaman da özgüveni tam bi insan olamadım.

Ne zaman özgüvenimsel hareketlerde bulunsam yanımdaki biri mutlaka bunu hiç edecek bi laf etti.

Laf soktu. Yersiz yere gercekleri yuzume vurdu. 2 kurusluk ozguveni, yasamam için gerekli olan özgüveni cok gördüler bana.

Ve bugün yine boş felsefik dusuncelere dalmami sagladilar. Insa daveanislaei uzerine dusunecek cok vaktim olacak kadar yalniz kaldım ben.

Bu davranışında nedeni, toplumda varolan liderlik cabası.

3 tip insan var.

Liderlik tasiyan (ustunluk saglayabilen)

Liderlik tasimayan (ustunluk saglanmaya musait -ki her insan yni liderlik tasiyan bile bunlarin icinde- insan)

Liderlik tasiyan ve tasimayanin bu ozelliklerini gostermedigi ortak alan.

Sondaki alan saglanirsa mutluluk havasi saçılır. Topluluklarin ilk bulusmasi genellikle bu havada gecer. 1 2 gune 1 ve 2. Maddedekiler ortaya cikar.

Şöyle; 3. Maddedeki alan liderlik kurulmaya musait bir alan. Ama ilk bulusmada cakallar bu ozelliklerini cikartmazlar. Bunu goren lider zamanla liderlik tasiyan, liderlik tasimayan veya ikisini de tasiyan birisine ne oldugunu bilmedigi birisine de liderlik taslamay baslayacaktir.

Liderligi tasladigi kisi liderlik taşiyan biriyse orda kavga cikar.

Tasimayan biriyse eve gider icine atar ve uzulur.

Her ikisini de tasiyanlar uyum saglayabilmektedir.
ay bu sözlük tam gönül Abla'ya döndü.

tanım; koray Candemir'in, liselilerin portakalda vitaminken çıkardığı ilk solo albümü sade'de yer alan nefis bir şarkısıdır.
aslında 1 yıldır birlikteyiz biz. sadece onun haberi yok.
birlikte uyuyoruz, istisnasız her güne beraber uyanıyoruz. erken uyanıp beni uyandıransa hep o. tam 1 yıl oldu ; gözlerimi her kapattığımda, yanımda olduguna, hala var olduguna inanmak isterim. ve gözlerimi açtığımda... o her an yanımda. sadece farkında değil.

arkama dönüp baktığımda peki hatırlar mıyım.. hatırlayacak mıyım?

o savaştığım ilk insan, yenildiğim tek insan. sadece bilmiyor. bilmeyene de kızamazsın ki. iyi ki var...
içim bile kalmadı.
Kabullenemiyorum, toparlanamıyorum.
Niye böyle oldu?
Neden bizim başımıza geldi diye sorgulamıyorum.
Olanı engelleyemem.
Canım çok yanıyor, her nefes aldığımda şuramda bir ağrı batıyor.*
Çok yorgun hissediyorum. Her şey o kadar anlamsız ki anlamsızlıklara anlamlar yüklenmeye çalışmak insanı acayip yoruyor.
Senden nefret bile etmek istemiyorum. Ayrıca sarhoş değilim.
Ama sen bir pisliksin. Öl. Öl. Öl.
üniversiteyi bıraktığımdan beri yolunda giden hiçbir şey yok. karamsarlıktan kurtulayım derken dipte sonda buldum kendimi. şehir beni istemiyor bilakis. kurtulacağım; şehirden, çevreden, senden...
içimi dökeyim 2015 yılında muhteşem bir insanla sevgili oldum. ikimizde kayseriliydik birimiz ankarada birimiz istanbulda yaşıyorduk: sosyal medya üzerinden tanısıp tesadüfler silsilesi birbirini kovalamıstı bu insanı ilk görüşüm 22 haziran 2016 yılında yaz tatilinde ikimizinde kayseride bulunması ile gerçekleşti. Ve 5 6 gün sürdü ardından tekrardan o ankaraya ben istanbula, e bir kere gördü sevdi gönül diyip onun için her ay ankaraya gidiyordum, hakkınıda yiyemem sanırım dünyanın en güzel seven insanıydı 2 ay öncesine kadar. Bana unutulmaz dogum gunu süprizleri yaptı. hatta 2017 agustos ayı hayatımın en güzel ayıydı önce dogum gunumden bir kaç gün sonra gene ankaraya onun yanına gidişim ve kardesi ve kardesinin arkadasıyla bana parkta yaptıkları süpriz. Ardından 2 hafta sonra kurban bayramında kayseride gene 2 gun üst üste görmek gerçektende hayatımın en güzel ayı olarak kılıyordu agustos 2017 yi sonrasında bu tanıdıgım en güzel insan hiç beklemedigim şekilde benden sogudugunu artık sevmedigini söyledi. ankaraya gittim neler oldugunu sordum ilşkimizin zorluklarından ve geçtigimiz yollardan bahsettim. normalde benı yolcu ederken hıckıra hıckıra aglayan bu insan benım onun karsısındaki feryatlarıma duyarsız kalıyordu sonrasında zor bir döneme girdim tam düzeliyorum derken arada sırada arayıp seni sevmiyorum ama sana hala değer veriyorum ilk sevgilimdin seni hiç bir zaman unutmuycam diyişleri de alışma sürecimi uzatıyordu sonrasında geçenlerde yeni bir sevgilisi oldugunu ögrendim ve çok şaşırdım 3 senede bir tane erkekle muhabbetine birşeyine denk gelmedigim insan için bunu ögrenmek zor olmustu. uzun bir mesaj attım tebrik mesajı yaşanan anılara zorluklara bu kadar çabuk yapılan saygısızlıkla ilgili ve akabinde beni araması sonucu bana ihtiyacı oldugunu ona iyi geldigimi söyledi ilginç bana yakısmaz demem üzerine attıgı ss de cocuga sürekli benden bahsettigini gördüm çok ilginç değil mi hem ayrılıyorsun hem unutmak için sevgili yaptıgını diyorsun hem bana ihtiyacın oldugunu söylüyorsun. gerçekten zor zamanlar arkadaslar heleki emek verdiysen zorluklar çektiysen cok daha zor. sanırım bu dünyada güvenmemek gerekiyormus öyle bir insandı ki sanırım dünyanın en temiz insanı dedirtiyordu içimi döküşümü bir yazarımızın şu güzel sözüyle sonlandırayım.

nankördür insanoğlu bilmez fendini kime iyilik ettiysen sakın ondan kendini.
Bok gibiyim. Herkese bir yalanı pazarladım. Herkese. Aslında bu kadar rahat ve duygusuz değilim, aslında zora düşen bütün insanlara yardım eden o kahraman ben değilim. Kendi kafamın içerisinden geçen şeyleri ben bile anlamıyorum. Kendim de dahil bir yalana aşık ettim herkesi. Pişmanlıklarla doluyum aslında. Bu yönden kendimi sokak lambasına benzetiyorum, gecenin karanlığı beni sarmalamış ama ben kendimi aydınlatamasam da çevreye yalancı bir ışık yayıyorum. Aslında şuan daha mantıklı buldum bu olayı, çünkü yalancı ışık saçmak sadece bana özel değil. Her sokak lambası güneşin bir sahtesi değil midir zaten? Neyse, umarım gecenizi aydınlatan şey sokak lambaları değil de; güneş ve yıldızlardır. Çünkü bir yalana inanan insan; kendine yalan söylemiştir en başta.
Artık daha az stresliyim.
Kötü gelişen olaylar bana mutluluk vermeye başladı.
Durduk yere gülmelerim arttı...
seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

küçük şeyler için bir özür yeterken, suskunlukmuş karşılığı büyük günahların,
ve biliyor musun?
bir mendil değilmiş gözyaşların sığınağı, yaşsız ağlayanların,
hangi matemi tutar, hangi mevlüdü okuturum şimdi,
hiçbir yas karşılığı olmazmış, nedensiz kayıpların,
ben seni sevmeyi beceremedim. özür dilerim.

ben sadece seni düşündüğümde bir sigara içerim,
bundandır artık adedini aklımda tutamıyorum kaç taneyi bulduğumu,

sonra hemen önümdeki televizyondan bir ses duydum,
yine bir keman,
anlattığı katledilenler, çokca hüzünlü,
bilirsin ben çok severim kemanı,
sanki her tınısında, canladırırıverir seni gözümün önünde,
sanki kapının önündesin şu an, bana bakıyorsun, gülüyorsun.
ve tam şu an. gözlerim yaşarıyor yazarken,
umursamıyorum kafiyeyi işte, seviyorum ben.
gözlerimi kapatıp yutkunuyorum,
unutamıyorum işte, seni, kokunu ve hatıranı.
ben seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

sana bakamadıkça böyle daha çok hayalini kuruyorum artık,
artık, düşlerimden kalan artıklarla yaşıyorum,
bu imtihan bana ağır, midem boş, ve çizgi çizgi gözaltlarım.
siyah noktalarım, artmış, çıkartan yok ki dizlerine yatırıp,
gülüşün de, sinirin de öyle güzeldi ki düşününce,
keşke elimden tutsaydın bir de çelme takıp düşürünce,
ama haklısın,
ben seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

nokta koyamaz oldum hiçbir hayalime,
artık ben onları değil, onlar beni kuruyorlar,
ama sen hiç korkma, ben yanındayım, ben ve ben, bak, seni koruyorlar,
ağzından çıkmayan her kelimeyi duyuyorlar,
kalbimin içine koymak için seni,
yüreğimi oyuyorlar,
seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

anlatabilsem gerçekten içimdekileri,
gerçekten anlayabilir misin beni bilmiyorum,
çıkarıp göstersem sana düşlerimi,
görebilecek misin, kör mü oldun yoksa bana bilmiyorum,
içimdeki çocuk, ağlarsa bir gece adını haykırarak,
duyar mısın, uzatır mısın ellerini, yoksa sağır mı oldun bilmiyorum,
olan tüm kötü şeyleri bana mal et tamam,
ben seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

o kadar kötü ki, yazdıklarımı görmüyorsun,
görsen de cevaplamıyorsun zaten,
ama aslında ben gururlu adamım, billahi öyle,
ama iş sana gelince, bir tanrı gibi oynatıyorsun beni parmaklarında,
her parmağından ayrı ayrı öpsem de.
işte olmayacak ya, olmuyor işte.
ben seni sevmeyi beceremedim, özür dilerim.

eğer becerseydim, yanımda yatıyor olurdun,
eğer becerseydim, ayakların üşüdüğünde bir çorap aramazdın geçirecek,
eğer becerseydim, bana bu kadar sigara içirmezdin,
eğer becerseydim, beraber filmler izlerdik, sen ağlardın, ben ağlamamaya çalışırdım,
eğer becerseydim, ben seninle hayvanları okşamaya giderdim, döndüğümüzde satranç oynardık,
eğer becerseydim, almila belki de anne demişti bile şimdiye,
eğer becerseydim, geceleri ilk günümüzün huzuruyla uyurdun her gece,
eğer becerseydim, alnının kokusunu alır, ömrümü uzatırdım,
eğer becerseydim, dünyanın en mutlu kadını olurdun..

beceremedim işte.
görsel
Çok sıkılıyorum, çok bunalıyorum.
keyif almıyorum.

para ve kariyer sıkıntım yok, yaşam şartlarım normal bir insandan katlarca daha yüksek, bunları hava atmak yada basit ilkel dürtülerinizi uyandırmak için söylemiyorum. sadece çoğunuzun hayatının merkezine koyup ulaşınca mutlu ve sonsuz huzura ereceğini sandığı şeylerin aslında bi boka yaramadığını belirtmek istiyorum.

ayrıca gerçekten huzura ve keyif almaya nasıl ulaşılır, bu durum nasıl elde edilir onun hakkında da ufak bir bilgim yok.

teşekkürler.
dökemem yok çünkü, içinde bir şey tutmak enayiliktir.