bugün
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor12
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay16
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- allah yerine hızır'dan yardım istemek10
- erkek çocuk için isim önerileri11
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması11
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek32
- keki kabarmayan sözlük kızı22
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı28
- anın görüntüsü10
- düşün ki o bunu okuyor17
- galatasaray13
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni19
- deniz gezmiş16
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks17
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- en yaşlı özelliğiniz11
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- iğrenç bir his tarif et23
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- icardi190510
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- nervio13
- bir türlü ısınmayan ayaklar11
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
entry'ler (326)
bir kısmını acayip şekilde lucia'nın silence'ına benzettiğim şarkıdır.
https://www.izlesene.com/video/lucia-silence/7157840 0.29 - 0.36 saniye
https://www.youtube.com/watch?v=6xhGa3sIIT8 0.44 - 0. 55 saniye
https://www.izlesene.com/video/lucia-silence/7157840 0.29 - 0.36 saniye
https://www.youtube.com/watch?v=6xhGa3sIIT8 0.44 - 0. 55 saniye
içerisinde dünyanın en güzel "just one last time" telaffuzunu barındıran Mumford and Sons şarkısı.
https://www.youtube.com/watch?v=E8MA9upeDVk
https://www.youtube.com/watch?v=E8MA9upeDVk
buralarda kimsenin sana selamı yok macit.
seni tanımadıkları için selam söylemiyorlar sanıyordum başlarda, ama yok tanıdıkları halde durum bu şekilde macit. onlara sevgisizlik aşılamışsın, geçen gün ikisi aralarında konuşurken duydum. sevmiyoruz dedikleri yok ama sevgisizlik aşılayan bir insan da sevilir mi pek bilemiyorum macit. yüzüne yüzüne bunları söylüyorum diye bana kızmıyorsun değil mi? her insanın kendi hakkında kötü şeyler duymaya ihtiyacı vardır, öyle düşün. duymak istemez ama duyması gerekir. öldürmeyen şey güçlü edeceğinden falan değil, sadece bil diye söylüyorum. sen orada özlem çekerken buralar için, burada kimse sana selam falan söylemiyor, sevgisizliğini anıp duruyorlar, bir ikincisine daha şahit olduğumdan söylüyorum bunu. bana sorsan sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat hatta geçen mevsim fazla sevgiden (hızını alamayıp) başkasının sevgisine mi göz koymuşsun ne? dediğim gibi bence sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat ama bu aşamada da sevgiyi nasıl bildikleri devreye giriyor buradakilerin. bana kalsa sen severek bıktırabilecek güçtesin bir insanı, sarılarak nefessiz bırakabilecek güçte. ama onlar sevmeyi öyle öğrenmemişler be macit. her sabah sofra kurar gibi sevememişler kimseyi. bırakmış, boş vermiş, üzerine konuşmamışlar, sonra da seni sevgisiz bilmişler. kocaman kalplerden haberdar değiller. anlatılacak şey de değil doğrusu bu. pişman olmalarını bekleyebilirsin en fazla, beklemelerin en acıklısını bilir misin sen macit? ben söyleyeyim. pişman olmasını beklemektir çok sevdiklerinin ve bu yeryüzünde bir kere falan meydana gelmiştir. o güne şahitlik eden bir kişi de pişmanlığın soğuk yenen bir yemek olduğunu söylemiştir hatta(o zamanlar intikam diye bir kelime icat edilmemişti). sabırla intikamın alakası olduğunu düşünen insanlar var hala, aklın alabiliyor mu macit? biliyorum bu laflara itibar etmezsin sen, bildiğini okursun. sevilmediğin de yok aslına bakarsan ama kriterler farklı burada. mesela sen, sarıldıklarında seviyorlar sanıyorsun, öptüklerinde seviyorlar sanıyorsun. akıllarına düştükçe sen, seviliyorsun sanıyorsun. senin sevgin sevgi değil genişletilmiş bencillikmiş, biraz uzak dur; ağlayasım geliyor macit. tıpkı bir halk ayaklanması gibisin, yeşerip yeşerip soluyorsun. sana sevgisiz diyenler halt etmiş de selam söyleyen kimse yok be macit.
http://butuntursularaynid...sana-selam-yok-macit.html
seni tanımadıkları için selam söylemiyorlar sanıyordum başlarda, ama yok tanıdıkları halde durum bu şekilde macit. onlara sevgisizlik aşılamışsın, geçen gün ikisi aralarında konuşurken duydum. sevmiyoruz dedikleri yok ama sevgisizlik aşılayan bir insan da sevilir mi pek bilemiyorum macit. yüzüne yüzüne bunları söylüyorum diye bana kızmıyorsun değil mi? her insanın kendi hakkında kötü şeyler duymaya ihtiyacı vardır, öyle düşün. duymak istemez ama duyması gerekir. öldürmeyen şey güçlü edeceğinden falan değil, sadece bil diye söylüyorum. sen orada özlem çekerken buralar için, burada kimse sana selam falan söylemiyor, sevgisizliğini anıp duruyorlar, bir ikincisine daha şahit olduğumdan söylüyorum bunu. bana sorsan sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat hatta geçen mevsim fazla sevgiden (hızını alamayıp) başkasının sevgisine mi göz koymuşsun ne? dediğim gibi bence sevgisizlik seni tanımlayabilecek son sıfat ama bu aşamada da sevgiyi nasıl bildikleri devreye giriyor buradakilerin. bana kalsa sen severek bıktırabilecek güçtesin bir insanı, sarılarak nefessiz bırakabilecek güçte. ama onlar sevmeyi öyle öğrenmemişler be macit. her sabah sofra kurar gibi sevememişler kimseyi. bırakmış, boş vermiş, üzerine konuşmamışlar, sonra da seni sevgisiz bilmişler. kocaman kalplerden haberdar değiller. anlatılacak şey de değil doğrusu bu. pişman olmalarını bekleyebilirsin en fazla, beklemelerin en acıklısını bilir misin sen macit? ben söyleyeyim. pişman olmasını beklemektir çok sevdiklerinin ve bu yeryüzünde bir kere falan meydana gelmiştir. o güne şahitlik eden bir kişi de pişmanlığın soğuk yenen bir yemek olduğunu söylemiştir hatta(o zamanlar intikam diye bir kelime icat edilmemişti). sabırla intikamın alakası olduğunu düşünen insanlar var hala, aklın alabiliyor mu macit? biliyorum bu laflara itibar etmezsin sen, bildiğini okursun. sevilmediğin de yok aslına bakarsan ama kriterler farklı burada. mesela sen, sarıldıklarında seviyorlar sanıyorsun, öptüklerinde seviyorlar sanıyorsun. akıllarına düştükçe sen, seviliyorsun sanıyorsun. senin sevgin sevgi değil genişletilmiş bencillikmiş, biraz uzak dur; ağlayasım geliyor macit. tıpkı bir halk ayaklanması gibisin, yeşerip yeşerip soluyorsun. sana sevgisiz diyenler halt etmiş de selam söyleyen kimse yok be macit.
http://butuntursularaynid...sana-selam-yok-macit.html
"konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da,
ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz."
ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz."
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=tkafw7ckaes +uludağ sözlük video ya eklensin
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=tkafw7ckaes +uludağ sözlük video ya eklensin
yenice fark ettiğim çok güzel bir the talking bugs şarkısı. aşağıdaki cümlelere de alet olmuştur tesadüf eseri, ve tesadüfün böylesi.
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=TKAfW7CkAEs
"a word again and a word again"*
burada böylece duruyorum ben. içim ezilerek duruyorum, gözüm tavana bakarak ve kollarım iki yanımda sabit bir şekilde. gözümden kulağıma doğru yaş akıyor ve duruyorum. bir insan olarak değil de sanki dokunsan kırılacakmış kadar eski bir gece lambası olarak duruyorum. kımıldamadan duruyorum. o kadar buralı değilim ki nasıl o dilde anlatırım derdimi hiç kestiremiyorum.
içim çok acıyor, metafor olmasını dilerdim de değil, dilediğim ne çok şey gibi değil. ajitasyon meleği. içim bildiğin acıyor, ezilerek acıyor. birbirine yapışık bir acı. böyle kollarınla sımsıkı sarmak da bırakamamak gibi de bir acı. ezik acı.
burnumdan koluma doğru yaş akıyor da duruyorum. durmazsam birilerinin canı yanacakmışcasına duruyorum. bir şey olduğu yok sesini duyuyor ama duruyorum. hayır, canımı yakmışlar da kendimi anlıyormuşum gibi bile duruyorum. o kadar duruyorum ki. ben burada bayadır hissizleşmek anlamında biraz da, duruyorum. uzun süre ışığa maruz kalan gözlerin ışık görünce boku yemesi gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra sevme beni artık diyen insan hissizliği gibi bir hissizleşmek. çok sevildikten sonra diyorum bak. sonrası olan bir sevilmek. kimse kimseye sevme beni diyemez bunu nazikçe ima eder işte bana burada nazikçe bir imada bulunuluyor bayım. imayı inkar edebilecek kadar nazik.
|sevme beni artık demez kimse kimseye, lütfen burada saçmalamadan duralım.||
gözümdeki yaş biraz da saçlarıma bulaşıyor da duruyorum. daha fazla gidecek yer bulamayınca kurur. hayatta anlayamayacağı şeylerin başında 'kimin canının ne kadar yandığı' sorusu gelir de, öylece durur mu insan.
kıpırdamazsa her şey baştan yaşanacakmış sanırsa, gitmeye doyamayanlara sevgi büyüterek bile durur. insan dediğin gider mi hiç, hatır için bari durur.
*: https://www.youtube.com/watch?v=TKAfW7CkAEs
sözlüğün gazi üniversiteli ülkücülerden pek de aşağı kalır yanının olmadığını gösteren ilandır. nasıl yaşıyabiliyorsunuz bu kadar pis düşüncelerle. yeni yılda hepinize vicdan diliyorum.
aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem.
sonu gün gibi aşikar olan ve bunun izmir'le çok az alakası olan bir alınamama öyküsüdür.
bu akşam 21'de bu linkte konuşacağız kendisini. http://segmenlerforum.org/radyo/ sevenlerine selam ederim.
bu da etkinlik linki : https://www.facebook.com/events/419428864823741/
bu da etkinlik linki : https://www.facebook.com/events/419428864823741/
renk katar hayata. mesele şu adreste http://www.segmenlerforum.org/radyo bu pazartesi saat 21'i gösterdiğinde, ikinci yeni konuşulacak.
forumu var bu parkın hazirandan bu yana. bir de radyosu var o forumun, şöyle de bir radyo programı var. mevzuu ikinci yeni. iki kızceğiz şiirimiz karadır abiler diyecek. bu pazartesi saat 21:00'de.
https://www.facebook.com/...?notif_t=plan_user_joined
https://www.facebook.com/...?notif_t=plan_user_joined
yazı yazdıranlarına eski demeye dili varmaz insanın. eski biraz hakaret gibi kalır o yüzden unutulmayan sevgili denir onlara.
http://butuntursularaynid...r-seller-gibi-olmadn.html
http://butuntursularaynid...r-seller-gibi-olmadn.html
on kasım iki bin on üç'te skoru 2-0'dan 3-2'ye çevirmeyi bilip trabzonspor'u mağlup eden takımdır, takımımdır.
kazanan kadındır. aldatan erkek daha bir sevgi dolu döner bu kadına. aşkları güçlenir, pekişir falan. olan öteki kadına olur. nasıl diyorlar ona aldattıran kadına. *