bugün

hic memnun değilim bu hayattan ama değiştiremiyor ve sonlandıramıyorum hayatı diyen insanoğlunun yavaş yavaş eriyişini anlatan cümlecik...
bir yusuf hayaloğlu deyişi.
ilk olarak ahmet kaya sonrasında da haluk levent'in anadolu rock formatında söylediği önyargısız bakılabildiğinde çok güzel bir şarkı.
(bkz: icimde hic buyumeyen bir çocuk var)
insanin icinde yer edip sonra cekip giden kisiler icin bu laf kullanilir. vefasiz kisi kendi kendini yurekte oldurmustur ki, bu cok da uzulmeye, kendini yipratmaya degmez. soylenecek tek soz allah rahmet eylesin dir.
bütün karmaşadan, stresten, aşktan meşkten uzaklaşıldığında, şöyle geriye çekilip bakıldığında, o eskiden kalma ve o en ufak şeylere sevinebilen, hayata toz pembe gözlükleriyle bakan, herkese inanan ve insanlara güvenen çocuksu halinin kalmadığı bir şimsek gibi beyninde çaktığında sarfedilebilecek cümlecik. 'içimde biri ölüyor'
benim tanımladığım durum ise bunun bir subgrubu; (bkz: içimdeki çocuk ölüyor)
ruhun bunaldığı , huzuru kaybettiği anlar için mükemmel bir ifadedir.sanki dünya hep beraber olmuşda sana karşı savaşıyor gibi hissedersin, içindeki çocuk başlar mızmızlanmaya ,kendine acımaya/acındırmaya; böyle durumlarda çokda fazla dinlemeyin onu zarar verici olabilir.
haluk levent'in de yorumladığı leziz şarkı.

bana birşeyler anlat, canım çok sıkılıyor
bana birşeyler anlat anlat, içim içimden geçiyor

yanımdasın susuyorsun, susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun

dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım bir gülsen kendimi bulacağım

depremler oluyor beynimde dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var

hadi birşeyler söyle, çocuk gözlerim dolsun
içinden git diyorsun, duyuyorum gülüm
gideceğim son olsun

yanımdasın susuyorsun, susuyor konuşmuyorsun
bakıyor görmüyorsun

dokunsan donacağım, içimde intihar korkusu var
bir gülsen ağlayacağım bir gülsen kendimi bulacağım

içimde soluyorsun, iki can var içimde
korkular salıyorsun üstüme korkular heran başka biçimde

depremler oluyor beynimde dışarıda siren sesi var
her yanımda susmuş insanlar susmuş
içimde ölen biri var
belli bir aralığın içinden süzülen güneş ışıklarının yarattığı hüzmeleri yakalamak gibi, umut kokan ama sonuçta hayâl kırıklığı ile bütünleşecek içsel bir hisdir. pek çok durum bu his için farkedilmeden zemin hazırlasa da, farkına varılamayışın içinde kalan, aynı zamanda buram buram buhran kokan periyodlar dahilince sonuca ulaşılır. yaşamsal kurgu dahilinde; doğum, yaşam ve ölüm gibi kilit noktaların görmezden gelinmek istemesi, bu durakların zamansızlığı ile güzel bi uyumun oluşturması yanına, ansızın gelişi ile yaşanılan ambiyansın çöküşünü ne yazık ki hızlandırır.

kişinin iç yansıması ölüm kadar soğuk ve karanlıktır. zaten bilindiği gibi ölen biri, kişinin başkasından biri değildir. evvela yaşanılan güzellikler, mutlu eden eylemler ölür. bunlar son nefeslerini verdikten sonra "hayâl" çığlık atmaya başlar. bir bakmışsınız ki o da can vermiş. çocukluğunuza dair detayları hatırlamakta güçlük çeker bi durumda boş boş etrafınıza bakıp, olanları anlamaya çalıştığınızda kimi zaman kulağınıza bir melodi gelir. sanki notalar dile gelmiş, size talimatlar yağdırıp yapmanız gerektiğini söylüyor. gerçi böyle durumlarda melodi çok acımasız oluyor. aslında tembel de diyebiliriz ki; yatıp uyu diyor, kalkma, sadece uyu, sakın gözlerini açma.. bu telkinler beyin kıvrımlarında raks ederken, ansızın çocukluğa dair ince detaylar gelir zihne. akabinde zaten kıyaslamalar vuku bulur. melodilerin verdiği telkin inceliğinde anne söylemleri, kulakta çınlar. ama bunlarda bir farklılık vardır. emir cümleleri, canım, tatlım, bebeğim gibi kelimeler ile desteklenmiştir. zaten bu kıyaslamanın verdiği duygu yoğunluğu buraya yazılabilecek kadar sığ olmamakla birlikte, kelimeler ile anlatılamaz.

insanın kendisine suni teneffüs yapma isteği sivrilir. zaten kendi ipini çeken benliğin zihni, bu sefer benliği kurtarmak için harekete geçer. ama dışarıya ilk adım atıldığında; inşa etmenin, yıkmaktan daha zor olduğunun farkına varılır. asıl karar mekanizmasının kendisini göstereceği kısım bu andır. "ya hep, ya hiç" diye ikilemler arasında mekik dokuyan zihne, şizofrenik olarak bir yanıt verilmesi lazım gelir.

-inşa etmeye baştan mı başlamalı?

yoksa;

-inşa edilmiş yıkıntıların altında mı kalmalı?

işte bunun cevabını en net; "içinde ölen biri olan adam" yanıtlayabilir.
ahmet kaya şarkısı olup haluk levent'den dinleyen ya da sözlerini beğenen zümrenin ahmet kaya versiyonuna karşı aşırı tepki göstermesine sebep olan şarkı ve onun adı.
hem ahmet kayanın, hem de haluk leventin muhteşem söylediği süper bir şarkı. bu şarkıyı dinleyipte kendinden bir şeyler bulmayan insan yoktur herhalde. umutsuzluğa kapıldığınız, kimsenin sizi anlamadığını düşündüğünüz ve hiç kimsenin sizin kadar acı çekebileceğine (bu illede aşk acısı değil) ihtimal dahi vermediğiniz zamanlarda, bu şarkıyı dinlemek, sanılanın aksine, kendinize acımak yerine, sizin gibi düşünen insanlarında olabileceğini fark etmenize yarar.
ahmet kaya' dan dinlenesi müthiş parça.
(bkz: düşük)
sen gittin ya yanımdan
elimi bıraktın ya o anda
gücüm git gide azaldı
tutunacak dalım kalmadı yaşamda

hep gülüşün aklıma gelir
acımasız sessizliğimde
karanlığın üstüme her çöküşünde
yanlızlık bile beni terk ettiğinde
içimde ölen biri var şu anda
söylüyor aitmiş sana...

bana an itibariyle bu şiiri yazdıran cümle.*

edit: neyini anlamadınız yav....
'içinden git diyorsun duyuyorum gülüm, gideceğim son olsun'
istenmediğinin farkındaki çaresizlik ve sonuç, alıp başını gitmek.
"bir ben var bende benden içeri çık lan dışarı!" isyanından sonraki haber cümlesidir.
(bkz: geçmişimdeki ben)
(bkz: sorma kim diye sorma o sensin bir daha sorma)
kızları etkilemek için kullanacaksanız bu sözü, kullanmayın efendim. Hatta hiç bir zaman kullanmayın. çünkü romantik,acıklı ya da yalnız insan sözü değil bu. arabesk bile değil... iğrenç, özenti her tarafı sahtelik kokan bir söz. uzak durun! *
özenti falan değildir efendim. yusuf hayaloğlu gibi bir adam yazmıştır bunu. ne süzgeçlerden, ne yaşanmışlıklardan geçmiştir kim bilir. ha ille de özentiyse kişinin kendisindendir, hava atıcam deyip eline yüzüne bulaştırırsan olmaz tabi.
insanın içindeki çocuğun ölmesidir. tabi içinde 70lik bir dede yaşatmıyorsanız.
bir arkadaşım osurduğu zaman sürekli içimdeki çocuk öldü, kokuyor der. en nihaetinde ölü kokar.
eliyın. ama ölmüş.
ahmet kaya'nın bildiğim 5-6 şarkısından bir tanesi. ama kanımca en güzel olanı. bir aşkın biteceğini hissettiğiniz anda dinlemek çok rahatlatıyor. eğer öyle bir durum da tanışmışsanız zaten bu şarkıyla normal olarak aklınızda her zaman süper şarkı abi ya nidalarıyla kalıyor. ayrıca haluk levent coverı da bir o kadar hoştur.
(bkz: içimde bi kıpırtı var hayrola) * *
intihar gibi gereksiz bir mevzu üzerine yapılmış harika bir şarkı. Ahmet kaya ile tabi...