bugün

mesut ucakan tarafından ''kelebekler sonsuza ucar'' isimli filmle yargılanma süreci sinemaya aktarılmış kişi...ayrıca iskilip çorumun bir ilçesidir...
kimdir iskipli atif hoca..bir devrimci midir ? hyr ..peki bir kahraman midir kahraman da degildir..kurtulus savasinda savasmis bir gazimiz midir o da degildir..iskipli hocayi bu kadar ozel yapan onu bir takim insanlarin demokrasi karisiti sehit olarak gormesidir .. oysa iskipli hoca bundan cok uzaktir..o kesinlikle turkiyenin aydinlik yuzu degildir karanlikta kalmist

edit-mudut;saka lan saka aslında kendisi bir kahramandır *
edit2: cidden saka yaptim cok severim aslinda ben bu hocayi *
EDIT3:son devrim mufazilarindan sadece biri *
necip fazıl kısakürek'in yazdığı ve bir dönem "yasaklandığı" son devrin din mazlumları kitabında konu edilmiş kişidir. sol'un belki de sonunu getiren olaya kurban gitmiştir, biz din düşmanı değiliz, dini siyasete alet edenlere karşıyız diyerek din gördüğü her yere saldıranlar için yoksa diye düşünmemize neden olmuştur. yoksa aynı kafadakiler hala..öhm, hocadır. nur içinde yatsın.
hakkında yazılan bazı olumsuz,hatta insanlık dışı yazıları görüp dehşete düştüğüm hocaefendi,mazlum,şehid...

"frenk mukallidliği ve şapka" isimli eseri yüzünden idam edilmiştir,bunun adı bildiğin şehadettir.kelimenin bittiği,buğzun başladığı yerdir iskilipli atıf hoca,kanayan yaradır,hüzündür,eli kolu bağlılıktır...

teslimiyettir,çaresizliktir...

ona bu zulmü reva gören kel ali'ler,saçlı "bilmemkim"ler,kılıç ali'ler,ve diğerleri,acaba ne cevap veriyorlar Alemlerin Rabbi'ne?

bediüzzaman,iskilipli merhum'un şehadetinin ardından "zalimler için yaşasın cehennem"demiştir,bu sözü bütün zalimler için tek temennimizdir.kimsenin yaptığının kimseye kalmayacağı,boynuzsuz hayvanın boynuzlu hayvandan hakkını alacağı dehşet verici güne iman edenlerin,zulmün kanlı kılıcına yenik düşeceğini mi sandınız?
1920 yıllarda ülke nüfusunun % 90'ı okuma yazma bilmiyor iken, islam ilimi için ansiklopedi hazırlamaya başlamış ama günümüzde kendini laik zannedenler tarafından cahil ve yobaz olarak hakaret edilen ilim adamı.

edit: kelime hatası düzeltildi.
bu devirde en büyük zalimliği yapanların bizzat kendileri olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasından korkan, o yüzden üç beş teröristin yaptığı gibi bir mazlum edebiyatı yapmaya kasan, demokrasinin sadece ve sadece kendisine işlemesini isteyen, kendine yapılınca "sansürcülük! ulusalcı faşizm!" diye yırtınan, kendileri yapınca "ama herşeyin bir sınırı var canım"dan öteye geçemeyen savunmalar sunan, güya herkesin fikirlerine saygılı, güya bilimsel anlamda ilerlemeyi tasvip eden oysa ellerinden gelse üniversitelere, labaratuvarlara ellerinde keleşlerle girip "ilmin fazlası küfre götürür! dağılın la!" diyecek, koca bir bok çukurunda yaşamak isteyen, dahası bunu yaparken bu bok çukuruna girmeye başkalarını da -gerek propoganda, gerekse güç kullanarak- zorlayan, dediği dedik, astığı astık olsun isteyen, kendinden başka hiç kimseyi tanımayan iğrenç, bağnaz ve batıl mahlukatın başka bir idolü olmuş, dönemin koşullarına göre değerlendirilmesi gereken bir hoca. hoca yani, sadece o kadar. evet, ortada yapılan bir haksızlık vardır, amma velakin bir takım bok kokan düşüncelere taa fi tarihinde yapılan bir olayı kılıf olarak kullanmak apayrı bir mevzuudur. en kibar tabiriyle, iki yüzlülüktür.

neyse, sizi taptığınız hacı hocalarınız, mesihleriniz, mehdileriniz, idolleriniz ve bu ülkenin gelişmesinin önüne her türlü takozu koyan putlarınızla baş başa bırakayım. ama bildiğim mensubu olduğunuz din bu tür düşüncelere kafirlik demektedir, hatırlatmadan geçmeyim.
peh peh peh,şapka yüzünden asılmış son devrin din mazlumlarından,Tıpkı said nursi gibi bir din mazlumu o da.evet Said Nursi gibi de ortak noktaları ne?

ikisi de ingiliz uşağı. bizim insanlara da din karşıtlığına Türk devletinin onlarla uğraştığı söyleniyor,tabii canım.

idam nedeni burada.

http://www.yenicaggazetes.../haberdetay.php?hit=11557
çorum'lu bir din adamıydı.

(bkz: allah rahmet eylesin)
birilerinin zoruna gitse de, o çok sevdikleri, her tarafı çürük, sakat bir sistemi ortadan kaldırmış zorunlu diktatör bir yönetim tarafından, daha ilkel, hiçbir atılım yapamayacak olan, "allah korur siz bi bok yapmayın ibadet edin" mentalitesinde, saçma sapan hayallerle ve batıl inanışlarla yaşayan, bugün de gördüğümüz gibi, üretimi, ekonomiyi, ve en önemlisi bilimi -her şeyi allaha havale ettiklerinden kelli- reddeden, hatta ve hatta düşünmeyi bile "yanlış" bulan kokuşmuş bir diktatörlüğün(hem de en kanlı, en pislik, en iki yüzlülerinden diktatörlüklerin, öyle ki adam öldürerek cenneti alabileceklerine inanan, acilen toplumdan soyutlanması gereken antisosyal sakat kafaların yönettiği ve tasvip ettiği...) gelmesini önlemek amacıyla -amma velakin, dediğimiz gibi, hak vermediğimiz bir şekilde, ama niyet önemli tabii**- yanlış bir karara kurban gitmiş bir hoca.

ama bir de şunu merak ediyorum, acaba "bunlar" gelseydi(malum başları biraz daha az ezilseydi), böyle mazlum edebiyatı yaparlar mıydı yine, demokrat demokrat takılırlar mıydı? şimdiki gibi "biz herkeşlere deer veriyoz, yaradandan ötürü" derler miydi? valla çok pis merak ediyorum. ama sorunun cevabı da önceden belli tabii... merak etmeye gerek de yok aslında.

edit: hayır bir insanın örnek teşkil etmesi açısından idam edilmesini tasvip etmiyorum, sadece insanları pis, mikroplu bir bataklığa çekmek için koz olarak kullanılmasına isyan ediyorum, hala anlamayan varsa yazayım dedim.
mazlum olarak görenlerin ardından gitmesine mani olunmayacak kişidir.urganları teker teker ellerimizle öreriz,sonra da ilmeklerini özenle boyunlarından geçiririz.

biz yine kılıç ali kel ali oluruz siz yine Yunan uşağı,vatan millet düşmanı.

dirilerinden fayda gelmedi ölülerinden köpek maması falan yapılır işe yarar bir hale gelirsiniz.

ek: bazı gerizekalılar haberin tamamını bile okumamış yaşar Nuri Öztürk diye başta yanlış yazmışlar devamını okuyun gerçekleri yüzünüze çarpanın başka bir hoca olduğunu görürsünüz.

okuma yazmaya üşenen yobazlar sizi.
henüz şapka kanunu çıkmadan önce yazdığı "frenk mukalletliği ve şapka " isimli kitabıyla şapka kanununa muhalefetle suçlanmış, yargılanmış ve idam edilmiştir. henüz kanun çıkmadan önce yazılmış bir kitabın kanuna muhalif edıyor dıyerek suclanması art nıyetten başka birşey değildir. atıf hocanın , kitabını şapka kanunu çıkmadan önce yazdığı,dolayısıyla her azıcık aklı olanın idrak edebileceği üzre kanuna muhalefet amacı güderek yazmış olamayacağı ispatlanmış da olsa, bu idamına mani olamamıştır. atıf hoca devrim şehididir iade-i itibarı şarttır. necip fazıl kısakürek 'in son devrin din mazlumları isimli kitabına girmiştir. hayatı aslında daha çok davası ve ölümüyle ilgili kelebekler sonsuza uçar isimli bir film çevrilmiş. tavsiye edilir.
şapka devrimine karşı çıktığı için değil kurtuluş savaşı sürerken yunan taraftarı yazılar kaleme aldığı için darağacında armut gibi sallandırılmış vatan haini imam.

kurtuluş savaşı'nın devam ettiği günlerde yazmış olduğu yunan yanlısı makale ve beyannameler istanbul'da tüm halka dağıtılmış, dahası istanbul yönetimince anadolu'da kasabalara kadar gönderilerek camilerde okutulmuş, halkın istiklal mücadelesine katılmaması ve katılanların askerden derhal kaçması amaçlanmıştır.

Asıl mesele Teali islam Cemiyeti başkanıyken Anadolu'ya Yunan uçaklarıyla attırdığı beyanname ile ikdam gazetesinde yayınlamış olduğu beyannamedir. Bunlarda şapka ile ilgili bir şey yoktur, Teali islam cemiyeti adına Yunan uçaklarıyla 60 bin adet bildiri havadan anadolu'ya dağıtılmıştır.

kendisi çok daha önceleri ingiliz istihbaratı tarafından da kullanılmış, mahmut şevket paşa suikastine de bu yolla karışmış daha sonraları sürgüne gönderilmiş karanlık bir şahsiyettir.

kendisini devrimin ilk düşünce suçlusu ilan eden bilgi fakirlerine duyurulur...
ali haydar hoca ile aynı koğuşta yatıp aynı cezaya çarptırılan yani idam, daha sonra ali haydar efendi müebbet yiyen, iskilipli hoca ise idama sevk edilen mübarek zat.
toprağın üstü olduğu gibi altıda var tabi.
sözde din alimi diye misyonerlerce ve bu adamı tanımayanlarca göklere çıkarılan adam. idamının şapka olayı ile alakası yoktur. bölücülük faaliyetleri, milli mücadeleye karşı fetvalar vermesi, yabancılarla işbirliği yapması gibi unsurlar; bir vatan haini olarak infazını gerektirmiştir.
henüz şapka kanunu çıkmadan önce yazdığıfrenk mukalletliği ve şapka isimli kitabıyla şapka kanununa muhalefetle suçlanmış, yargılanmış ve idam edilmiştir. henüz kanun çıkmadan önce yazılmış bir kitabın kanuna muhalif edıyor dıyerek suclanması art nıyetten başka birşey değildir. atıf hocanın , kitabını şapka kanunu çıkmadan önce yazdığı,dolayısıyla her azıcık aklı olanın idrak edebileceği üzre kanuna muhalefet amacı güderek yazmış olamayacağı ispatlanmış da olsa, bu idamına mani olamamıştır. atıf hoca bir devrim şehididir ve iade-i itibarı şarttır. necip fazıl kısakürek 'in son devrin din mazlumları isimli kitabına girmiştir. hayatı aslında daha çok davası ve ölümüyle ilgili kelebekler sonsuza uçar isimli bir film çevrilmiş. tavsiye edilir.
şapka konununa karşı gelmekten idam edilen, mazlum halk kahramını, mücahid.
istiklal mahkemelerinde şapka kanuna muhalefetten yargılanıp, katledilmiş islam alimidir. bir kıyafeti giymediği diye asılmıştır. türbanlı kardeşlerimiz yatıp kalkıp hallerine dua etsinler. beterin beteri de varmış. birde yargılanma esnasında istiklal mahkemelerindeki hakimi göt etmesi vardır ki baktıkça içimin yağlarını eritir.

hakim: hoca şu kafandaki sarığı çıkarıp şu şapkayı taksan ya. ikisi de bez parçası ne farkı var?

iskilipli atıf hoca: hakim bey,sen şu arkandaki türk bayrağını indirip fransız bayrağı assan ya. ikisi de bez parçası.

(allah'ına kurban hoca, mekanın cennet olsun)

(bkz: kelebekler sonsuza uçar)
mekanı cennet olsun, onurun şeref buldugu bir kişiydi, kanun çıkmadan bilmem kaç yıl önce yazdıgı bir yazıdan dolayı öldürülmüştür, dünya durdukca bu lekeyi bazıları taşıyacaktır, altemur kılıç belki babası kel ali nin yaptıgını özür dileyerek temizlemek ister dicem ama, uslanmaz, arlanmaz bir ulusalcı olan altemur kılıç tan bir hasan cemal gibi aydın tavrı beklemek saflık olurdu dogrusu.
iskilipli mehmed atıf hoca'dır tam olarak ismi.
muhalefet ettiği için tutuklanan ilk kişilerdendir.
inanç anlamında Ehl-i sünnet vel cemaat düşüncesinin müdâfaacısıydı.
henüz altı aylıkken öksüz kalmasından ötürü, dedesi hasan kethüdâ efendinin himayesinde yetişmiştir.

köy hocasından başladığı tahsiline 1891'de itibaren iki sene iskilip'te devam etti.
1893 nisan ayında gelerek ve medrese eğitimine burada devam etti.
1902'de medresedeki öğrenimini iyi derece ile bitiren atıf hoca, ve aynı yıl mesleki kariyer sınavı kazanıp, ertesi sene fatih Camiinde ders vermeye başladı.
bu sıralarda dâr-ül fünûn'un ilâhiyat fakültesine girdi ve 1905'te buradan mezun olarak kabataş lisesi arapça öğretmenliğine başladı.
şapka kanunu'ndan iki yıl önce yazmış olduğu ''frenk mukallitliği ve şapka'' adlı kitabında şapka kanunu'na muhâlefet ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştır.
(bkz: aramaya inanmak)
(bkz: iskilipli atıf hoca)
Devrin din mazlumlarındandır.Duruşmada hakime verdiği cevap unutulmayacak sözler arasındadır.
15 Kasım 1925 tarihinde çıkan şapka kanunundan tam iki yıl önce yazılan Frenk mukallitliği ve islam adlı eserinde şapka giymenin küfür alameti olduğunu söyleyip, şapka kanununa muhalefetten, önce Giresun istiklal Mahkemesi'ne sevk edilen, daha sonra ise ankara istiklal mahkemesi'nde yargılanıp idam cezasına çarptırılan kimilerine göre devrimci; kimilerine göre yobaz, gerici; kimilerine göre din mazlumu olan ama işin özünde ne olursa olsun davası uğruna ölmeyi göze aldığından benim nazarımda kahraman olan şahsiyet.
şapka kanunundan önce yazdığı frenk mukallitliği kitabı bahene edilerek istiklal mahkemelerinde yargılanan ve idam edilen devrin en büyük alimlerindendir.kendisini birgün ansızın eve gelen polisler alıp götürür günlerce hiçbir bilgi verilmeden nezaretlerde bekletilir çünkü isnad edilmek istenen bir suç bulunamamktadır.önce giresun istiklal mahkemesine gönderilir burada yargılanır ve sonucta mahkeme azasından biri şöyle der; ''alim ve fazıl bir din adamını türlü eziyetlere sokup boşyere buraya göndermişler ortada itham sebebi olabilcek hiçbir şey yok'' buradan tekrar istanbul a gönderilir yine hiçbir sebep olmaksızın nezaretlerde bekletilir eşi ile görüştürülmez bilgi dahi verilmez sadece bir mektup yazmasına izin verilir. ardından ankara istiklal mahmesine gönderilir ve hocayı burada ki zalimler allem edip kallem edip şapka kanunundan 2 yıl evvel yazdığı kitabından dolayı suçlu gösterip idama mahkum ederler.
devrin en büyük alimlerinden olan ünü dünya çapında duyulmuş atıf hoca yı birgün ziyarete gelen japon büyükelçisi ziyaret sonrası şöyle demiştir:'' sizin gibi birkaç hoca daha olsaydı islamiyet bütün doğuyu bu arada japonya yı da fethederdi''
yine bir italyan bilgini şeyhülislamlık kapısını vurarak bazı sorularına yanıt ister onu atıf hoca ya gönderirler, hocayı ziyaret eder ve şu sözleri söyler: '' ben hind ve arap ülkelerini gezdim pek çok din alimiyle görüştüm hiçbiri beni sizin kadar doyuramadı yıllardır beynimi tırmalayan en karışık meseleleri siz çözdünüz her tarafa yayılan şöhretinizin ne kadar haklı olduğunu şimdi anlıyorum.''
ruhu şad olsun

sözün özü iskilipli atıf hocahazretleri herzaman için cezanın en ağırını talep eden savcının (hoca için 3 yıl hapis istemiştir) kararına aykırı olarak mahkeme zebanilerince idama çarptıtılmıştır.idam sabahı rüyasında peygamber efendimizi görmüş uyanır uyanmaz müdafaa olarak yazdıklarını yırtıp yanında ki mahkum arkadaşına ben yaratana kavuşmaya gidiyorum beni idam edecekler bundan başkasını bilmem demiştir.günümüzde hala onu suçlu ilan edecek zavallı bilgisiz, cahil mahlukatlarda mevcuttur ama hocanın idam kararının ardından söylediği sözüyle onlara selam etmek bize de borçtur.
zalim ve katillerle elbette mahşer gününde karşılaşacağız.bundan mütevellitmahşeri iple çekiyoruz.
nasıl bir kindir ki Kılıç Ali kişisi idam anında dahi hocanın başındaki sarığa rıza göstermemiş ve çıkartılmasını emretmiştir.
tek tip, tek kıyafet, tek düşünce... faşizmin öldürdüğü bir alim.