bugün

maçları kazanınca süper, kaybedince berbat oyundur.*
futbolcu nasıl sakatlanır, sakatlığı en az kaç ay sürer, ne zaman antremanlara çıkmaya başlar, bunların hepsini bu oyun bana öğretmiştir.

sezon başlamadan önce antremanları olabildiğince ağırlaştırdım, yok yine sakatlıklar baş gösterdi. bu sefer normal bir şekilde ayarladım, yine olmadı. bu sefer de iyice azalttım, yine sakatlıklar oldu.

ya bende bir şey var, ya takımda ya da oyunda. çözemedim bu sakatlanma olayını. sakatlık nasıl olmaz diye uğraşmaktan adam akıllı transfer bile yapamadım.

neyse patch bekliyoruz, hem de ısrarla...
enteresan bir hata ile karşılaştım.
van basten, takımınına ne zaman adam lazım olsa gelir benden alır. baya bayii gibi olduk. bir de çok para veriyor. bana soran yok zaten. adnan polat'la aralarında hallediyorlar.
neyse bu defa da 13 milyon dolar verip, uğur uçar'ı elimden alırlar. ben de sağ bek arayışına girerim. galiba lyon'da oynayan fransız clerc baya iyi bir adamdır ve satılıktır. fiyatı da 4.8 milyon dolardır. transfer teklifi yapınca fenerbahçe'nin de teklif yapmış olduğunu görürüm.
devamlı clerc'i överim, clerc teşekkür eder böyle bir ortam oluşur. akabinde clerc, ikimizi de kıramaz ve hem fener'in hem benim teklifimi kabul eder.
profiline girince fenerbahçe'de oynuyor gözüken clerc'in, sol taraftaki menüsü adeta kiradaki bir oyuncu gibidir. biraz uğraştım ama çözemedim. adam fener'le maça çıkıyor. ama ben adama bak koşu yap falan diye taktik veriyorum. ajan gibi oldu. nihayetinde iş karışınca, ben de satılık listesine koydum. napoli, 11 milyon dolara aldı. ben de hem parayı hem durumu kurtardım.
4.8 milyon dolar fiyat isteyip bu parayı hem benden hem fener'den alan lyon, en karlı çıkan oldu bu işten.
enteresan transfer sistemine sahip oyun. henüz 3. sezondayım ve aşağıda adını sayacağım bütün kaleciler yurtdışında hem de hepsi fransada;
aykut erçetin:marsilya
orkun uşak:paris st germain
tolga zengin:lille sc metropole
hakan arıkan: saint etienne
ufuk ceylan:bordeaux

lan hepiniz mi salaksınız?
iddia edildiği kadar kötü değildir. 3D özelliği farklı bir hava katmış. oynatılmayan futbolcu kaprisleri biraz daha azaltılmış gibi. önceki fm'lerde kadroya giremeyen oyuncular hemen "sikerim lan ben gidiyorum" ayağına yatmaya başlıyorlardı. sabretmeyi bilmeyen pezevenklerle doluydu takımlar. bir de kontrat yenilemeler hep bi sorun oluyordu. illa aldığı paranın daha fazlasını istiyordu futbolcular. şimdi aynı maaşa talim etti birçoğu. sanırım kriz futbolcuları da etkilemiş.
kendi adıma en bıktırıcı yönü basın toplantıları. ingilizce yarım yamalak olunca küfür mü ediyoz, yalamalık mı yapıyoz anlamıyoruz anasını satiyim. o çok koyuyor bana. türkçe yama çıksa da fatih terim gibi giydirsek ibne medyaya.
ekonomik olarak ele alırsak;

psg'de yine paranın bok gibi olduğu oyundur.
türkiye'de ise para bir fenerde var galiba. gerisi hep 1m euro ve altında. yani ağız tadıyla transfer yapamıyoruz azizim. ha galatasaray'la yine adam satarak 7m euro'ya kadar para çıkartabiliyoruz ama o kadar zaten.

yine satılıkta olan gençler de genelde güzel oluyor. mata'yı almanızı tavsiye ederim 3.1 m euro civarına satılıyor. yine bir önceki oyunun efsanelerinden lucas trecharichi 12k gibi uyduruk bir teklifle gelmekte. ama satılık listesinde olması kıllandırdı beni. bir ihtimal potansiyelini düşürmüşlerdir. ama yine de 17 yaşındaki hali bile türkiye şartlarına yeter.
tabi bir de sudan ucuz fredrik... ljunberg miydi nasıl yazılıyordu bilmiyorum ama anladınız siz zaten.

boşta karşımıza çıkan isimlerden en cancanlısı tabi ronaldo. 31 yaşında ama uzun süren bir sakatlığı var. bence iyileşince iş yapar bu adam. yine genç mauricio da var brezilyalı. eduardo costa da daha yaşlanmamış ve yeterli sayılacak özellikleri bulunmakta. benim favorim ise fiore. bu adam fifa 2002 world cup'da en yetenekli italyan oyuncuydu. şimdi tabi 33 yaşında ve çok yoruluyor. ama bu adamı amc ve ya sağ kanatta bir yere koyun iyi iş yapar. trabzon'da yılın transferi olmuştu. uzaktan şut çekmeyi seviyor ve türk liginde bu adamın şutlarını yiyor kaleciler. yine mc'de de fena değil. boşta yine graversen var 31 yaşında o da yine iş yapar vaziyette ama bende iyi oynamadı nedense. türk olaraksa uğur yıldırım'ı gösterebiliriz. türkler açısından gayet iyi bir adam. bitiricilikte zayıf o nedenle forvete koymayın ama sağda fena deil.
fredrik ljunberg i sivasspor a transfer edebilme imkanı veren oyun.

http://img238.imageshack....php?image=ljunbergsx8.jpg
ural yekaterinburg ile çılgın attığım fakat saçmasapan takım bütçeleri yüzünden soğuduğum oyun. 243k gibi bir transfer bütçesi var ural'ın. bir de dikkatimi çekti takım geliri, finansı falan hiç değişmiyor. lan fifa kadar olamadınız mı, maçtan sonra para artsın falan. yönetimin de pek ibne olduğu oyundur ayrıca. arkadaş, 14 maçta 12 galibiyet 1 beraberlik 1 mağlubiyetim var; en yakın rakibime 7 puan fark atmışım, 12 maçtır yenilmiyorum...

bir gün, 15. hafta maçında yöneticiler gelip diyor ki "hacı bu maçı biz taraftar günü gibisinden yapalım. eşini çocuğunu toplasın gelsin herkes. oyuncular şov yapsın, kazansınlar; taraftar toplayalım. ne dersin?"

"eyvallah hacı, 6 tane çakarız bu akşam. yengeye selamlar." diyorum. akşam zayıf rakibimi 2-0'lık skorla geçiyorum. akabinde yönetim gelip "ulan pezevenk, mahalle takımına 2 tane atabildin, taraftar günü diye para da almadık. koyim senin oynatacağın topa be!" diye artistik yapıyor. ulan hangi sezon 15 maçta 13 galibiyet almış ural ibibik?
kesinlikle olmuş oyundr. efendim oyuna galatasaray'ımızı alarak başladım. ilk işim Nonda'yı Ajax'a 5 milyon euro'ya satmak oldu.Linderoth ise 3 milyon avroya Getafe'ye satıldı. Bu adamlardan gelen parayla yerli kaliteli oyunculara yöneldim.Örneğin Selçuk inan. bir sene içinde bildiğin fabregas. sonra özer hurmacı ve orhan şam gibi isimlerde tercih edilmelidir. bu oyunda müthiş katkı veriyorlar. ayrı eten appiah'ı bedavadan aldım. 2 ay sonra sakatlığı geçiyor ve takıma müthiş katkı sağlıyor.

Galatasaray takım olarak oyunda çok çok iyi beklenen buydu zaten. oyuncu oyuncu incelersek.

De Sanctis: Kesinlikle fazlasıyla yeterli bir kaleci. Maç kurtaran bir adam. ama sezon sonu kiralık olduğundan sevilla'ya dönüyor ve almanız imkansız gibi birşey. adam gelmiyor. ertesi sene onun yerine ochoa'yı aldım gayet memnunum.

Sabri:Oyunda bir akrabası falan var herhalde. inanılmaz yapılmış. Etkili bindirmeler, sert isabetli ortalar, hatta frikik golü bile atıyor lan.

Servet:Havadan geçit vermiyor ama biraz ağır. Bildiğin Servet güvenilir herşeye rağmen.

Fernando Meira: En iyi savunma oyuncusu takımın. Takımı ileride çok iyi taşıyor ve goller atıyor.

Alpaslan Erdem:Kesinlikle kazanılması gereken bir yetenek. Sol beki bu arkadaşa teslim ettim süper oynamaya başladı çocuk. Kesinlikle Hakan Balta'dan iyi.

Mehmet Topal:Bildiğin Vieira. Uzaklardan bazuka gibi şutlar vuruyor, takımını hücuma taşıyor. Sezon başına 10 gol falan atıyor. Değeri 10 milyon euro'ya çıkıyor iki yılda.

Arda Turan: Arda bildiğimiz Arda. Sağ sol farketmiyor hertürlü kanatlardan yardırıyor. iki sene içinde değeri 20 milyon avroya çıkıyor.

Harry Kewell: Takıma direkt katkı yapıyor. Btiricilik olsun, ortaları olsun.Biraz devamlılık sorunu oluyor başlarda ama oda aşılıyor.

Cassio Lincoln:Takımın asist kralı. Beyni. Oyun kurucusu. Fazla söze gerek yok. Oyunda serbest roldeki oyuncum.

Milan Baros: Özellikleri çok iyi görünmesede ne yapıyor ediyor takımın en çok gol atanı olmayı başarıyor. Bir iki hafta başlarda kötü oynuyor ama sabredin kesmeyin sonradan fena patlıyor.

Ümit Karan: SOnradan girdiği maçlarda mutlaka gol atıyor. Çok iyi yapmışlar. Bazen direkt 11'e koyuyorum.

Kısacası çok zevkli efendim bu oyunu oynamak. Özellikle Galatasaray ilen oynamak.
günlerdir oynamama rağmen ancak 17 maç tamamlayabildiğim oyun. maçlar mümkünse 90 dakika oturulup izlenmelidir. arkadaş key diyoruz, "sadece önemli pozisyonları gösterir" diyor. taç atışlarını izletiyor ama frikikleri göstermiyor. yahu taç atışı mı önemli frikik mi? gören carlos cezasahasına taç atıyor zannedecek. ural'la tarihi rekora imza attım ben sözlük. 15 maçlık yenilmezlik rekoru yokmuş bu kulübün. yaa. *
algoritmasıyla beni cıldırtmaya yakın oyundur efendim. buyurun size mac istatistikleri;

http://img370.imageshack....my.php?image=21sutoy7.jpg

buyurun size macın adamı;

http://img296.imageshack....g296/1589/macnadamsa2.jpg

e yuh diyoruzz hep beraberr hobaaaaa.
cimbomun genclerıne gelen teklıflerle goz yaslarına bogan oyun. işte kanıtı

http://img206.imageshack....my.php?image=topalgc3.jpg
2. sezonu da bitirdiğimde, arsenal'in arda turan'a 28 milyon dolar, chelsea'nin james milner'a 34 milyon dolar önerdiği, iyi oyuncuları takımda tutmanın git gide zorlaştığı oyun. aynı zamanda geçen sezon madrid'den 4.5 milyon dolara getirdiğim van der vaart, juventus'a 14 milyon dolara gitti, ama yerine ganalı bir genç yetenek getirdim. 20 yaşında, frikik atması 19 falan olan bir çocuk.
yuvaya dönmek zorunda bırakan, küçük takımlarla oynanmaması gereken football manager süperliği. tası tarağı toplayıp petersburg'a gitmeye sebep olmuştur.

(bkz: yalan oldu)
(bkz: yapamadık)*
gelsin dannyler gitsin arshavinler. böylesi daha güzel. en miniği 25 yaşında olan adamla ikinci lig takımı mı çalıştırılır arkadaş?

edit:

rahatlanılıp iyi ki döndük lan dedirten süperlik. yerime yurduma, petersburg'a dönmüş bulunmaktayım. shakhtar donetsk ile bir hazırlık maçı oynadık, 6-0 kazandık. evet lan, ukrayna'daki shakhtar. maçtan sonra baya inceledim; üçüncü lig takımı mı acaba falan diye, yok, bizim ukrayna'daki shakhtar'a 6 tane atmışız.

akabinde süper kupa finali vardı geçen seneden kalan. göreve geldiğim gibi süper kupa finaliyle karşılaştım, "durun aq alışalım" diyemeden kendimi luzhniki'de buldum. 37. dakikada pogrebnyak hayvan öküzü bir vuruşla 1-0 öne geçirdi bizi. cezasahası dışından röveşataya mı ne kalktı adam. astı doksana. santrayı aldı lokomotiv moskova, hemen o atakta skoru eşitlediler. santra aldım ve aynı atakta bilyaletdinov'un inanılmaz hatasıyla 2-1'i yakaladım. rüya gibi bir maçtı, müthiş bir başlangıçtı.

daha sonra lig başladı. saturn ramenskoye deplasmanındaydık. kıyamadık kardeş takıma. gayet sakin, yerli yerinde bir oyun oynadık ve 0-2 öne geçtik. son dakikada attılar o kötü oldu. cska moskova'nın evinde rubin ile 0-0 berabere kalması da ayrıca güzel oldu. premier lige takım çıkartmaya uğraşmaktansa genç yeteneklerle uğraşıp büyük paralarla oynayabilmek çok daha zevkli; nerden estiyse, kafama sokayım. var mı lan zenit gibisi?

ayrıca bu oyunda şunu da öğreniyoruz ki maçta "key"i seçerseniz oyunun gidişatı size bağlı. hani önemli pozisyonları gösteriyor, arasıra 20 dakika birden geçiriyor ya, key dediğimiz o. full match falan var, aha orda. ben inanılmaz hareketli, gerek defansta gerek ilerde eşek gibi koşan bir takım kurdum; normalde maçlarım 5 dakika sürmezken her maçı 15 dakika izliyorum şimdi. her dakika bir pozisyon olduğu için izletmek zorunda kalıyor.

neymiş, key yüzünden artık fm'ye bok atma devri sona ermiş. en çok yapan da bendim lan.
beşiktaş'ı alarak başladığım ve fm'nin klasik chairman message'ını görünce kahkaha attığım oyun.

--spoiler--
Yıldırım Demirören has welcomed you to Inonü, assuring you that you can rely on the full backing of the club's board.
--spoiler--

hahahah demirören'in güvenine sahipmişim şimdi ben öyle mi?

yine beni güldürdün ya fm, helal olsun.
zenit scoutlarının ne boka yaradığını anlamadığım, zenit st. petersburg ile çılgın attığım oyun. almanya'da yetenek aramaya gönderdiğim adam 35 yaşında bir oyuncu getirdi 8 milyon dolar değerinde. aradım taradım, lan scout olmasın bu dedim, yok; genç oyuncu diye 35 yaşında herif getirmiş. 19 yaşında ahlen'de oynayan bir çocuk bulduk neyse ki. kevin grozgöt müydü, sağlam topçu. ağustos'ta geliyor, büyütüp satacağız çocuğu.

ayrıca bazı oyuncuların haddinden fazla yetenekli ya da yeteneksiz yapılmış olduğunu fark ettiğim oyun. lokomotiv moskova'nın en önemli silahı odemwingie kaleciyle karşı karşıya bile atamazken fm 2008'de vasat bir görüntü ortaya koyan pogrebnyak hiçbir maçta boş geçmiyor. 5 maçta 7 gol attı adam.

arshavin aşırı etkisiz. çok iyi koşuyor ve uzaktan şutları iyi, onun dışında hiçbir faydası yok. yani arshavin'in yerine forvet arayışına girdim, o derece. oynatamıyorum diyeceğim ama öyle böyle değil, gerçekten müthiş oynuyoruz. ilginç bir taktik denedim. üç defans, ön libero tymoschuk, ortasahada üç oyuncu, önlerinde danny, ilerde de arshavin-pogrebnyak ikilisi. gol atmayan adam kalmadı takımda 5 maçta.

ama ilginç işte.
dizilimi doğru yapmanın en önemli konu olduğu, adamları doğru yere koyduğunuz takdirde ortalığın yanına koyabileceğiniz oyun. zenit'te şu düzenle oynamaktayım,

pogrebnyak----arshavin

--------danny---------

sirl-strukov-dominguez

------tymoschuk------

lombaerts-krizanac-anyukov

her oyuncunun yedeği var neredeyse. birisi olmazsa mevkiyi değil yeri değiştiriyorum tak yine sistem oturuyor. pek güzel oluyor. zaten deli gibi koşan oyuncular, bir de böyle açık bir dizilim yapınca... alt biten tek bir maçım oldu o da deplasmanda 0-2 kazandığım spartak nalchik maçıydı. 3-1, 4-0, 5-0'la çok maç kazandık. 13 haftada 11 gol atan bir forvetimiz var mesela.

zenit 8,000,000$ transfer bütçesi veriyor. takımın neredeyse tüm oyuncularının peşinde ünlü kulüpler. chelsea 14,750,000$ teklif etti arshavin için satmadım. oyuncuların takıma bağlılıkları çok önemli. her daim oynattığınız oyuncular "karara üzüldüm" diyorlar ama gitmeye yeltenmiyorlar. arshavin ve pogrebnyak 15 milyona varan tekliflere rağmen izin vermediğim için gitmediler; çatır çatır top oynuyorlar. pohpohluyorum da, "siz böyle şeker adamlarsınız işte. canlarım benim" diyerekten, daha da bağlanıyorlar. ya da bana öyle geliyor.

takımdan ayrılmak için gün sayan denisov'u newcastle'a kaptırdım. 3,900,000$'e aldı adamlar; reddettiğim halde gitti denisov ona şaşırdım. siktirsin gitsin lazım değil de, o adamı 5'e okuturum diye düşünüyordum. efendim akabinde neredeyse tüm oyuncuların takımdan gitmeye yeltenmesiyle oyuncu arayışlarına girdim. bir adet defansif ortasaha ve forvet gelecek yazın, genç yetenekler; almanya'dan. bakıyorum, onları oynatacağım yerler tamam. ama diğer yerlerde boşluklar var. aklım sabri'ye gidiyor. lan bunu süper yapmışlardı hani diyerekten almaya çalışıyorum. galatasaray 7,500,000$ + anyukov'u istiyor sabri için. tamam lan diyor ve basıyorum; ama anyukov'u istediklerini görmemişim. sabri'ye kontrat öner yazısı çıkınca şok oldum ama iş işten geçti. "o da bir boka yaramıyordu zaten" dedik. sabri efendiden cevap bekliyoruz gerçi, belki gerçekleşmeyecek transfer.

her neyse efendim. yukarıdaki dizilimle ligde 13 maçta 12 galibiyet 1 beraberlik almış bulunmaktayım. en yakın rakibimle aramda 11 puan fark var. hiçbir hile hurda falan da yapmadım; efendi gibi 13 maçta çaktım. hep böyle olsan fm, hep güzellikler çıkarsan karşımıza. giden denisovların ardından arshavin'e 30 milyonluk teklifler yağdırsan. aah fm ah.

ayrıca stadyum genişletme işinin nereden yapıldığını merak ediyorum, bilen beri gelsin. her maç 20 bin kişi, olmuyor. yakında avrupa devi olacağız, 100 bin kişilik stadyum lazım bize. *
galatasarayla 3 yıl oynayıp 3.yılda şampiyonlar ligi finalinde barcelona ile oynarken son 5 dakikada yediğim iki golle 2-1 kaybedince kapattığım oyun.

ulan ayıptır be altı üstü galatasaray lan.götümüzü yırtmışız yaserden barıştan aydın yılmazdan yıldız topçu yapacaz diye 3 sene yememiş içmemişim taktik geliştirmişim. bunun hatırına o kupa verilmez miydi lan bana. hem de son 5 dakikada 2 gol yiyip kupayı alamamak ne demek olum size soruyorum sikgames.

neyse zaten bitirdim cimbom kariyerimi. sayın adnan polat elini eteğini öpem gitme biz sana çok alıştık senin bulup getirdiğin genç veletleri iyi paraya satıp avrupanın en zengin 18. klubu olduk ne olur bırakma bizi dese de gururu kırılan ben gözümü kırpmadan sildim saveli dosyaları.

şimdi samsunspordayım ee ne de olsa memleket takımı süper lige cıkıcaz allahın izniyle ama insan biraz transfer bütçesi verir lan gavat herifler.0 milyon$ ne demek ya. neyse oynuyoruz efenim hiç transfer yapamadık sadece dedemin kurtuluş savaşından arkadaşı tamer tunayı beleşe kattık klube. olsun bizim azmimiz yeter zaten ligin ilk yarısını da 3. bitirdik. çıkacaz inşallah züpper lige işte o zaman gel lan barcelona.
gösterip de vermeyen oyundur. ligdeki ilk mağlubiyetimi 20. hafta civarında süper kupa'da 1-4 ile manchester united'dan aldım. hemen sonraki maç aramda 11 puan fark bulunan cska deplasmanından 0-2 mağlup döndüm. herkes başladı zenit çöküşte, zenit batıyor heylehöy. akabinde terek'i 3-0'la dize getirdim. şampiyonlar ligi başladı. ilk maçım evimde real madrid ile. ne düşünürsünüz? üstelik sezon başında madrid'e en büyük şampiyonluk adayı diyordu skybet. manchester'dan farklı olmaz dedim. evimdeyim diye defansa da çekilmedim, yeneriz ama lan belki diyerekten.

ilk yarıyı 2-0 önde kapattım, pozisyon vermedim. 80. dakikadan sonra 2-2 oldu. allah belanı versin fm. ama üzülmedim lan, gülüyorum hatta. uefa'yı istiyorduk biz zaten, şampiyonlar ligi fazla.
sakatlanmalar nedeniyle antremanların hafif tutulduğu, bu yüzdende genç yeteneklerin çok da hızlı gelişemediği oyundur.

efendim, tsl'de ne kadar kazma olduğunu anlatamam size. bir maçta 4 adamımı sakatladılar hocam. hepsi de ağır sakatlıklar. sırf bu kazmalar yüzünden linderoth, lincoln ortalıkta yoktu. ikisini de toplam 14 milyon'a sattım, yerine mis gibi 3 tane çıtır aldım. hatta aldığım çıtırlardan biri baros'tan daha iyi olduğu için ve yabancı oyuncu sınırı olduğu için baros'u satılık listesine çıkarıp klüplere önerdim. mehmet topal daha büyük bir klübe gitmek istediğini söyledi, otur oturduğun yerde dedim. takımın sana ihtiyacı var, daha genç yetenekler gelişmedi dedim. tamam abi, salarsın sen beni uygun bir zamanda dedi.

alparslan erdem'e de geleceğin "arif erdem"i lakabını takmış bulunmaktayım. takıma o kadar çok penaltı kazandırdı ki, baros sırf o penaltılar sayesinde gol kralı oldu efendim.

ayrıca galatasaray için en uygun taktiği bulmuş durumdayım:

-----------baros(ümit)--
----------lincoln-------
kewell(arda)---------arda(aydın)
------topal-------------
-----------linderoth----
alparslan----------u.uçar
--------servet-meira----
--------santics---------

topal'a aban abandığın kadar deyin, lincoln yaratıcılığını konuştur deyin. arda'yla kewell'a pottercılık oynayın deyin, işiniz tamam.
bu akşam zenit st. petersburg'u üst üste ikinci kez rusya premier ligi şampiyonu yaptığım, şampiyonlar ligi'nde mucizevi bir şekilde ikinci tura yükseldiğim, gerçek futboldan daha fazla heyecanlandırabilen fasilite. arkadaş her maçı anlatıyorum da, anlatılmayacak gibi değil be...

lig şampiyonluğunu iki hafta kala garantilemişim, cska'nın 7 puan önünde şampiyon olmuşum. akabinde şampiyonlar ligi gruplarında dinamo, bayern münih ve real madrid ile eşleşmişim. dinamo dediğim hırvat takımı efendim, nk dinamo diye geçiyor. zagreb'i falan yok; belki zagreb olanıdır, bilemem.

uefa'yı istiyorduk, şampiyonlar ligine nerden katıldık hala çözemedim zaten ilk sezon. şampiyonluktan önceki sezondan kalan bir lig yani. her neyse. dinamo'nun önünde üçüncü olarak uefa'ya düşeriz, zaten yapabileceğimiz birşey yok. uefa'da şampiyon oluruz, şampiyonlar liginde bir bok yapamayız dedim.

zamanında da yazmış olduğum gibi ilk maçım real madrid'le petrovski'deydi. 2-0 öne geçmeme rağmen 2-2'ye geldi maç. üstelik bu maçtan bir ay kadar önce yanılmıyorsam, süper kupa finalinde manchester'a 1-4 kaybetmiştim. moralim bozuldu haliyle, ben real madrid'den 5 yerim diyordum. baskı yok üzerinizde, ne yaparsanız yapın dedim; adamlar 2-2 kaldılar. aynı hafta bayern, dinamo'yu 6-2 yendi.

bayern 3
madrid 1
zenit 1
dinamo 0

oldu mu sana puan durumu böyle?

ikinci maçta bayern münih deplasmanındaydık. full defans oynadık. tahmin edebileceğiniz gibi orada da 0-0 kaldık. real madrid dinamo'yu 4-1 yenince puan durumu da şöyle oluşuverdi, bayern mi önde oluyor madrid mi emin değilim ama orası şimdilik zaten işimize yaramayacak,

madrid 4
bayern 4
zenit 2
dinamo 0

ulan meister kaçırma bu fırsatı dedim. üçüncü maçta dinamo'yu evimde yedeklerle 2-0 mağlup etmeyi başardım. madrid münih'le 1-1 kalınca...

madrid 5
zenit 5
bayern 5
dinamo 0

oluverdi puan durumu. dördüncü maçım yine dinamo'yla. madrid ve bayern yine 1-1 berabere kalıyor! müthiş. deplasmanda yine yedeklerle dinamoyu 0-1'le geçiyorum. ulan galiba tur atlayacağız neyse diyorum ama sevinçten taklalar atıyorum. uefa'yı istemiş olsak da şampiyonlar liginde tur atladık diye ağlayacak halimiz yok.

zenit 8
madrid 6
bayern 6
dinamo 0

oluveriyor puan durumu...

beşinci maçım real madrid ile deplasmanda. ümidim yok. madrid de münih de çakacak, ben de üçüncü olacağım diyorum. düzeni bozmuyorum, normal sistem. maç sonunda petersburg'da bayram oluyor. bayern dinamo'yu 4-1 yeniyor, biz madrid deplasmanından 1 puan çıkarmayı başarıyoruz 0-0'lık skorla.

bayern 9
zenit 9
madrid 7
dinamo 0

oluyor puan durumu... inanılmaz bir fırsat... deplasmanda kök söktürüp berabere kaldığımız münih'i petrovski'de ağırlıyoruz ama çok büyük bir problem var... pogrebnyak, dominguez ve ricksen; takımı götüren oyuncular, üç as oyuncu sakat! arshavin ile fatih'i ilerde oynatmak, radimov öküzünü de ortaya almak zorunda kalıyorum. ne güzel çıkacaktık, yalan oldu diye üzülüyorum. ama ümidim var yine de, petrovski'de yeneriz diyorum. madrid dinamo deplasmanında. 5 maçta 20 gol yemiş dinamo'ya puan verebileceklerini düşünmüyorum. kazanmamız, gol ve goller atmamız gerek... sabri ugan geldi lan aklıma. her neyse. bir taraftan madrid maçını takip ediyorum...

dakika henüz 2. luca toni abartısız 40 metreden vuruyor, top ağlarda. 0-1. çıldıracağım sinirden. tam o sırada, 13. dakikada van bommel'in kırmızı kartıyla on kişi kalıyor münih. ilk yarının bitimine birkaç dakika var. fatih tekke hayatının golünü atıyor ve ilk yarı 1-1 sonuçlanıyor. madrid maçında da ilk yarının skoru 0-0. maçlar böyle biterse ikinci turdayım... sevincimiz uzun sürmüyor ne yazık ki. golü geç yiyoruz gerçi, ama kötü oluyor. 78. dakikada, bu sefer miroslav klose... cezasahası içinde rahat bir vuruşla skoru 1-2'ye getiriyor. gözüm madrid maçında. hala 0-0 ama madrid kazanmış gözüyle bakıyorum ben. dinamo'ya böylesi bir maçta puan veremezler, mümkün değil.

dakika 83. arshavin. sezon boyunca 5 gol atabilen, hiçbir maçta adam gibi oynamayan; kimi zaman antrenmanlara çıkmayıp artistik yapan arshavin. atıyor golünü, skor 2-2 şimdi. madrid maçına kayıyor gözüm, 0-0. puan durumuna bakıyorum. zenit 10, real madrid 8 diyor.

ikinci tura çıkıyorum...

rakip roma. 2000 civarı taraftarın italya'ya gittiği şeklinde bir haber geliyor, gözlerim doluyor. yılın en iyi menajeri ödülünü almışım rusya'da. 11. dakikada 1-0 geriye düşüyoruz. 39'da arshavin skoru eşitliyor. 80 küsürüncü dakikada yine kıytırıktan bir gol yiyip 2-1 kaybediyoruz maçı. tymoschuksuz, defanssız, zartsız zurtsuz.

biz inandık çocuklar. petersburg'da gol ve goller gerek zenit'e, gol ve goller! yapma malafeev, aman aman!
sega'nın adam akıllı yaptığı nadir oyunlardandır.
menajer transfer işleminin olup olmadığı merak edilen "lan yoksa yok mu lan lan lan?" diye düşündürten garip oyun. "adaş bi karakter açtım zenit i çalıştırıyom başka takıma gidemiyom" mu demek zorundayız biz şimdi? jobs bölümünden bakıyorum, barcelona falan var. istedikleri adama bakıyorum, bildiğin teknik direktör. hata mı var lan bu oyunda? sıkıldım zenit'ten. transfer olmak istiyorum. bilen beri gelsin anlatsın plz. **
uğur uçar'ı daha oyun başında 3 aylık sakatlıkla kadroya koyan futbol simülasyonu. ayrıca galatasaraya 425k euro transfer bütçesi vermişler. *
david villanın anasına bacısına küfrettiren oyun. bütün maçlarda bir adam maçın yıldızı olur mu. her valencia maçında dinden imandan çıkartan oyundur bu yüzden.