bugün

takva filmiyle benzeştirdiğim dava. umutlar solan bir çiçek gibi soldu. neye güvenebileceğiz ki şu ölümlü dünyada?
almanya'da, frankfurt eyalet mahkemesinde bugün itibariyle görülmeye başlamış dava. davanın trajikomik tarafı derneğin muhasebecisi firdevsi ermişin ilk ifadelerinden birinin alman vatandaşı olduğunu belirtmesidir. alman vatandaşı olunca ceza nispeten indirilmekte. artık suçu yalanlamaktan ceza hafifletmeye dönmüş olay gördüğümüz kadarıyla. mahkemeye çıkan diğer zanlılar da anlaşmaya çalışmışlar bu konuda. komedinin bu kadarı..

zimmetlerine 18 milyon euro geçirdiklerini itiraf etmiş derneğin muhasebecisi firdevsi ermiş. birçok kanal 7 yöneticisi de çeşitli suçlardan zanlı durumda. rtük başkanı zahid akman'da kurye olarak suçlanıyor aynı zamanda. televizyonlarda kapattığı sigara görüntüleri gibi bu suçunu da kapatabilecek mi göreceğiz.

http://www.haber3.com/news_detail.php?id=404732

http://www.radikal.com.tr...08.2008&CategoryID=77
iyilik meleği gibi görülenlerin gerçek yüzünün belli olduğu davadır. iddialara göre sadece 40 milyon euro değil, bir de gemi alınmış bu paralarla. ve geminin adı 4 kere değişip sonunda levha bir şirkette gösterilmiş ve büyük bir yunan şirketine kiralanmış. hey gidi kandırılmış türkiye...
Baştan beri içimde bir his vardı bu derneğin insanların duygularıyla oynayıp paralarını sömüren bir şey olduğuna dair maalesef yine haklı çıktım.. Vicadan sahibi olmak bu ülkede maalesef para sahibi olmak kadar tehlikeli ...
alman vatandası olan uyanıkların cezanın bir kısmından yırtabilecekleri davadır. yardımlasmak iyidir, güzeldir, hostur ama faaliyet döneminde bile cok pis kokmustur bu hareket. 40 milyon euroyu sefil fakirler napsın, azcığını su hesaba aktarıver seklinde gelişiyor olay. insanoğlunun gözü para görünce dönüyor, iki gram makarna bulgur verip fakiri televizyonda ağlatan bu 100 yılın hareketi bana hiç samimi gelmemişti bastan beri.
Yargıç Dr. Jochen Müller:

(Almanya dışında Türkiye, iran, Irak, Pakistan, Endonezya, Azerbaycan, Mali gibi birçok ülkede uzantısı olan davanın 200'den fazla dosyayı kapsadığını belirterek..) "41 milyon 434 bin euroyu kapsayan duruşmanın en kısa sürede görülmesi için ön görüşmeler tamamlandı"

Başsavcı Sibylle Gottwalel

"Burada yardım amaçlı toplanan paraların amaç dışı kullanıldığı gerekçesiyle yargılanıyorsunuz. Yargılanan Mehmet Gürhan'ın Vakıfbank, Postbank ve Commerzbank şubelerinden 45 defada olmak üzere yaklaşık 10 milyon euro çektiği, Taşkan'ın ise 2 milyon 255 bin euroyu çektiği, bunun bir defasında Ermiş'in yanında olduğu tespit edildi. Bu paraların Türkiye'ye götürüldüğü ve amaç dışı kullanıldığı iddia ediliyor"

Mehmet Gürhan

"Toplanan paraları kár sağlayarak daha çok yardım için kullandık. Arsalar aldık, şirketler kurduk"

Firdevsi Ermiş

"Zamanla kendi katkılarımla işleyen kriminal bir sisteme alet oldum. Maaşımı kara kasadan, elden ödemek, kullandığım muhasebe programını değiştirmek istediler. Karşı gelince işten atmakla tehdit ettiler. Göstermelik yönetime aldılar. Bir daha fabrikalarda çalışmamak için boyun eğdim. Türkiye'deki bağlantılarımız, 'Dediğimiz olacak' diyordu. Kararları Türkiye'de belirli kişilerle görüştükten sonra tek başına Mehmet Gürhan veriyordu. Beni bu şirketin yaptıklarından dolayı değil, kişisel hatalarımdan dolayı yargılayın"

Mehmet Taşkan

"Deniz Feneri'nde çalışmadım. Kurulan şirketlerin yönetiminde bulundum. Toplanan paralar, arsadan gayri menkul alımlarına, gemi alımına kadar çok yerde kullanıldı. Şirket içinde neler olup bittiğini bilmiyorum. Alınan paraların yardım amaçlı kullanılacağını sandım."

http://www.cnnturk.com/Ha...i_davasi_basladi/492258/0
DENiZ Feneri Derneği'nin Genel Sekreteri* ibrahim Altan'ın hakkında,

"Bizim Türkiye'deki üç şubemiz dışında dünyanın hiçbir yerinde başka şubemiz bulunmamaktadır. Baskının yapıldığı söylenen Almanya'daki Deniz Feneri e.w. tamamen bağımsız ve bizden ayrı bir kuruluştur. Zaman zaman bizim projelerimize verdikleri parasal destek [buraya dikkat] dolayısıyla, bu derneğin varlığından haberdarız. Ancak Gana'da dahi Deniz Feneri adında bir dernek bulunmakta. Hatta onlar bile BM akreditasyonu olan bir dernek olmamız dolayısıyla adımıza değişik yerlerde rastladıklarından ellerindeki projeye ortak olmamız için teklifte bulundular" dediği dava.

zaten iddianamedeki suçlama şu:

1-) bağış olarak toplanan paraları başka amaçlarla kullanmak. (suçlaman dayandığı esas nokta.)
2-) para aklamak.

savunmanın iddiaları kabul ettiğini zaten savunmalarından anlıyoruz. for ex. "Toplanan paraları kár sağlayarak daha çok yardım için kullandık. Arsalar aldık, şirketler kurduk"... "Toplanan paralar, arsadan gayri menkul alımlarına, gemi alımına kadar çok yerde kullanıldı..."

paranın gönderildiği belirtilen yer de bunu kabul etmekte: "...Zaman zaman bizim projelerimize verdikleri parasal destek..."

tüm bu tahlilde sonra şu sonuca varıyorum: "almanya'da faaliyet gösteren bu dernek suç işlemiş ve bunu kabul etmiştir. toplanan paralar amaç dışı kullanılmıştır. burda esas mesele alınan arsaların, garimenkullerin, gemilerin ve kurulan şirketlerin kime ve ne adına yapıldığıdır? yani bunların mülkiyeti kimin adınadır? doğal olarak burda zimmet suçu da doğalabilecektir. türkiye'ye gönderilen paralar konusu ise türkiye'deki derneğin de soruşturulması zaruretini doğurabilir. ben biraz önce sitelerine baktım. hiçbir açıklama yoktu. zannımca yakında gerekli açıklamayı ilgili mercilere yaparlar. toplumda zedelenen imaj konusuna ise hiç girmiyorum.
her ne kadar savunmasında Firdevsi Ermiş; derneğin, türkiye'deki bağlantılarının iradesine göre hareket ettiğini, türkiye'den emirleri Mehmet Gürhan'ın uyguladığını itiraf etse de, mehmet gürhan'ın "...Türkiye'de başka bir dernekle organik bağı olmadığını..." iddia ettiği dava. hemen hatırlayalım ki bu işin türkiye ayağı da almanya'daki derneğin "bağımsız ve ayrı bir kuruluş" olduğunu belirtmişti. tabii ki burda bütün iş, taraflarca reddedilse de varolduğu iddia edilen bu bağlantılın ortaya çıkarılmasıdır. bunu artık türk tarafı mı yapar, yoksa her ikisi ortak mı yapar bilmem ama bu işin bir şekilde soruşturulması ve kamuoyunun vicdanının rahatlatılması gerekir. bari ramazan geçseydi diyenleri duyar gibiyim. ben de diyorum ki "geç gelen adalet adalet değildir"

ha bir de şu vardı değil mi?

"haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" bu sözü söyleyen dil; insanlara sadaka, fitre ve zekat vermeleri için öğütte bulunan dille aynı.
derneğin muhasebe müdürü firdevsi ermiş : " Türkiye'deki bağlantılarımız, 'Dediğimiz olacak' diyordu. Kararları Türkiye'de belirli kişilerle görüştükten sonra tek başına Mehmet Gürhan veriyordu. "

türkiye'deki deniz feneri derneğinin sekreteri ibrahim altan : " Bizim Türkiye'deki üç şubemiz dışında dünyanın hiçbir yerinde başka şubemiz bulunmamaktadır "

" Türkiye'ye para transferinin Alman Commerzbank, Alman Postbank ve Almanya'daki Vakıfbank şubesinden çekilen paralarla yapıldığı açıklandı. Frankfurt Savcılığı, tutuklu bulunan üç sanığın dışında hakkında gıyaben tutuklu bulunan ve bazıları Türkiye'de olan sanıklar hakkında 204 kişinin suç duyurusunda bulunduğu ve bunların dolandırıldıklarını belirttiklerini açıkladı. "

" Türkiye'de üst düzey görevde bulunan ve basılan Deniz Feneri yöneticileri arasında bulunan bir kişinin, bir keresinde 50.000, ikincisinde 64.000 ve üçüncüsünde de 25.000 Euro çektiği ve bu paraları ne yaptığının bilinmediği belirtiliyor. "

" Frankfurt Emniyeti " Bağış " komisyonu (AG Spenden) tarafından hazırlanan, 13.08.2007 tarihli soruşturma dosyasında, "Karahan, Karaman ve Akman'ın Deniz Feneri e.V.'nın banka hesaplarından doğrudan para çekmedikleri, ancak, muhasebe müdürü Ermiş'in gizli bilgisayar kayıtlarına göre çeşitli tarihlerde para teslim aldıkları ya da taşıyarak kuryelik yaptıkları" bilgisine yer verildi. "

" Muhasebe Müdürü Firdevsi Ermiş: Zahid Akman, Mustafa Çelik, ismail Karahan, Mehmet Gürhan ve Zekeriya Karahan, genelde Almanyada kurulan Euro 7, Atlas, Weiss GmbH gibi şirketlerin ortakları. Zahid Akman, bir süre önce bütün görevlerinden resmi olarak ayrıldı. Ancak sadece resmiyette ayrıldı, gayri resmi olarak ortak olmaya devam ediyor. Euro 7 ve Atlas şirketleri için bu beş kişiye 32şer bin Euroluk ödeme yapılıyordu. Büyük miktarlarda bazı paralar da bizzat Zahid Akman'a elden teslim edildi. Almanyadaki Deniz Feneri Derneği için reklamlar Türkiyedeki Deniz Feneri şirketi tarafından hazırlanıyordu. DENiZ Feneri Derneğinin tüzüğünde yer alan bir madde nedeniyle, yöneticilerin ayrı ayrı şirketler kurdukları ortaya çıktı.

" Deniz Feneri Derneğinin kapatılması, feshedilmesi veya yasaklanması halinde, sahip olduğu malvarlığı Alman Kızılhaç Örgütüne devredilir" şeklindeki madde yüzünden yöneticilerin "Weiss" şirketini kurduğu belirtildi. Şirketlerin muhasebecisi Firdevsi Ermiş, ayrıca, European Consulting şirketi kurulduğunu ve sonra bu şirketin " Yeni Şafak " olduğunu anlatarak, Yeni Şafak Gazetesi'nin Almanya'da çıkartılabilmesi için kurulan bir şirketti bu. Gazete basıldı ve dağıtıldı. 1 yıl kadar sonra kapatıldı" diye konuştu.


" iddianamede RTÜK Başkanı Akman ile Kanal 7 televizyonunun 3 yöneticisinin kuryelik yaptığı ileri sürülüyor. Akman'ın avukatı ise bir açıklama yaparak iddiaları reddetti. "

http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=68565

faso fiso : alman savcılar olayı kendi başlarına çözerler umarım, çünkü burdaki savcılardan destek isterlerse burdaki savcıların bu konuda kendilerine yardım etmeyeceği kanısındayım.

müfettişler konya'da çöken kaçak kuran kursu binasıyla ilgili inceleme yapmak istemiş, olayın üstüne gitmek istemişlerdi ama yetkili kişiler tarafından izin verilmemişti. şimdi ne alakası var diyeceksiniz ben de oha diyecem.

hem türkiye'de hem de almanya'da yakın tarihlerde iki dernek kurulacak. bunlar dindar dernekler olacak. bağış toplayacaklar. ama ikisi de birbirinden tamamiyle " bağımsız " olacak. böyle şeyler anca ergenekon iddianamesinde olur.
aşırı dincilerden ve dinin arkasına saklananlardan bir kez daha korkulması ve güvenilmemesi gerektiğini gösteren dava.*
(bkz: takke düştü kel göründü)
davada 3.gün...

bilirkişi raporu hazırlayan uzman :

" -Paranın 17,3 milyon Eurosu çekilmiş. Resmi kayıtlara ve resmi dışı tutulan defterlere kaydedilmeyen 2,3 milyon Euro belirlendi. Bağış paraları amacı dışında kullanılmış. Toplanan paralardan 875 bin Eurosu Almanya'da faaliyet gösteren Weiss GmbHya, 500 bin Eurosu Euro 7 Kanalına, 35 bin Eurosu kurulan Taxi Ouick firmasına, 25 bin Eurosu Atlas firmasına ve 81 bin Eurosu yine Weiss GmbH'ya aktarılmış. Teltek firmasına 196 bin Euro ödendiği gibi, Kanal 7 için stüdyo malzemeleri bağış paralarından karşılanmış. Bu şirketlerde çalışanların maaşları da bağış paralarından karşılanmış. Amaç dışı kullanılan para olarak 11,7 milyon Euro tespit ettik. Bu en iyi iyimser tahminle hesaplanan para. Bu paradan 7 milyon Euronun Türkiye'deki Deniz Fenerine, 1,8 milyon Euronun Beyaz Holding'e havale edildiği belirlendi. Geriye kalan miktarın ne olduğunu belirleyemedik. Toplanan bağışların hangi projelerde ne şekilde kullanıldığı bilinmiyor. Defterlerden bunu anlamak mümkün değil. "

" DENiZ Feneri davasında dün de, Türkiye'deki Deniz Feneri ile Almanya arasında yoğun para trafiği anlatılırken, bilirkişi kadın mali müşavir, " Beyaz Holding'e sık sık para gönderildi " dedi. Savcılar Sibylle Gottwald ve Kerstin Lotz da, "Evet, Türkiye ile Almanya arasında kesinlikle bağ var. Zaten siz de anlatılanları duydunuz" diye konuştular. "

" TUTUKLU yargılanan Firdevsi Ermiş ve dernek başkanı Mehmet Taşkan, son duruşmada, Deniz Feneri'nin Türkiye bağlantılarına değindiler. Taşkan ve Ermiş, sık sık Türkiye'ye nakit para götürüldüğünü, reklam ve tanıtımın Türkiye'de hazırlandığını söylediler. "

deniz feneri derneği almanya şubesi muhasebe müdürü firdevsi ermiş :

" -Organik bağ olmasada bütün kararlar Türkiye'ye bildiriliyor, onay alınıyordu. Almanya'daki sorumlu Mehmet Gürhan'dı. Deniz Feneri Derneği'ne bağış toplanabilmesi için hazırlanan reklam filmleri Türkiye'de hazırlanıyordu. Almanya'da yayınlananlara bağışların gönderilmesi için Almanya'daki banka bilgileri veriliyordu. Türkiye'de yayınlananlarda ise Türkiye'deki banka bilgileri veriliyordu." Soruları yanıtlayan Taşkan ise ilginç bir açıklamada bulundu. Taşkan, " Türkiye'dekiler isteselerdi her şeyin yasal çerçevede gerçekleşmesi için gerekli talimatları verebilirlerdi. Bunun için kaynak vardı. Mehmet Gürhan'ın en üst hiyeraşide olduğunu sanmıyorum. işler bu hale gelince onu günah keçisi ilan ettiler. "

" DENiZ Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 1998'de istanbul'da kuruldu ve kısa sürede birçok ilde şube açtı. En önemli adımını 2004 yılında atan dernek, bu yılın 20 Aralık tarihinde Bakanlar Kurulu'nun 2004/8278 sayılı kararı ile " kamu yararına çalışan dernekler " arasına alındı. Bakanlar Kurulu, 12 Mayıs 2005 tarihinde de derneği içişleri Bakanlığı, valilikler ya da emniyetten izin almadan maddi yardım toplayabilecek kuruluşlar arasına kattı. Bu derneklerin birçok ayrıcalığı arasında, izin almadan her türlü yardım kampanyası düzenleme, nakit para yardımı alabilme, Hazine arsa ve arazilerini satın almada kolaylık, KDV ve diğer bazı vergilerden muaf tutulma da bulunuyor. "

http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=13986

faso fiso : görüldüğü üzere bu derneğin türkiye ile teması olduğu açıkça görülüyor ama henüz türkiye'deki deniz feneri derneğiyle alakalı bir soruşturma açılmamıştır. bu gidişle de açılmayacaktır. zaten hükümetle dirsek teması faaliyetler sürdüren bir dernek hakkında işlem yapılmasını beklemek hayalcilik olur haklısınız !
tüyü bitmemiş yetimin, fakir fukaranın hakkının gaspedildi olayıdır. bunun başka da izahı yok. milyonlarca euro yu indira gandhi etmişlerdir.

bu olay bize bosna paralarını hatırlattı. doksanlarda bosnaya yardım için çok yüklü miktarda para toplanmış ama bu para bosnadaki insanlara değil milli görüş davasına aktarılmıştır.

deniz fenerinden sonra ihh da mutlaka mercek altına alınmalıdır. allah yolunda gittiklerini iddia edenlere şeytanın taa kendisi olmuşlardır.
ve ne yazık ki davaya aldırmaksızın yine yeniden ramazanı fırsat bilip para pardon bağış toplamaya başlamışlardır.

edit : ulan dallama senin cebine mi giriyor da rahatsız oluyorsun.
deniz feneri dernegine ,bağış altında toplanan paraların başka yerlere aktardıkları suçlamasıyla alman savcıları tarafından açılan davadır. türk savcıların ne iş yaptığını hep merak etmişimdir. kaç gündür nerelerdesiniz. deniz feneri, şaban dişli ve bunun gibi bir çok olayda görevlerini yerine getirmemekte ısrar etmelerini anlayamıyorum.

ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde tekrar görüyorum ki biz gevur olarak gördüğümüz o toplumların yaşam seviyelerine asla ulaşamıyacağız. çünkü bizim ağzımızda iman aklımızda pislik hiç eksik olmuyor. ancak aç kalıyoruz başka da birşey yapmıyoruz,içimizi temizleyemiyoruz,dürüst olamıyoruz.
dün gazetelerde vardı, adamlar amerikada ki kasırgadan kaçarken bile emniyet şeridine girmiyorlar bizse gideceğimiz yere 5 dk önce ulaşacağız diye başkalarının haklarına tecavüz etmeyi normal görüyoruz.
bkz.(#3917811)
milliyetin haberine göre;

alman savcının hazırladığı iddianameye göre vurgun, derneğin üst düzey yöneticisi mehmet gürhan ın evli olduğunu gizlediği sevgilisinin ihbarıyla ortaya çıktı

hükümeteten baskı:

euro 7 nin kuruluş nedeni, firdevsi ermiş e göre, almanya da yaşayan türklere, milli görüş ve daha sonra akp nin siyasetini aşılamakmış. kurulan şirketlerin amacı, islam ın yaygınlaştırılmasına yönelikmiş. şirket sahipleri, türkiye deki iktidarla iç içeymiş. soruşturma süresince, siyasi etki yapılmaya, bilhassa türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır.

yardımı paylaştık:

iddianamaye göre derneğin en büyük gelir kaynağı yardım konserleriydi. sanık mehmet taşkan ifadesinde bu durumu şöyle anlatıyor: ;2005 ten 2007 ye kadar 10-12 kez konserler düzenlenmiş, para yardımı toplanmıştı. normal konserlerde 20-40 bin toplanırken, kurban bayramı tatil günlerinde bu meblağ, 50-120 bin arasında değişebiliyordu. bu paralar ya mehmet gürhan a teslim ediliyordu veya ermiş ve ben, para kasalarını paylaşıyorduk. bu paralar hiçbir zaman derneğin hesap numaralarına yatırılmadı.
(bkz: deniz fenerinin deniz feneri ile alakasi yoktur)
tayyip erdoğan'In aydın doğan'a bu kadar sert ve şantaj dolu saldırabilmesinden anlayabildiğimiz kadarıyla akp'Nin oldukça canını yakacak davadır. zülfiyare dokunma durumu söz konusu ki, birileri köşeye sıkışmış kedi misali kıhlayıp tısılıyor. kazınırsa altından dünya kadar pislik çıkacak gibi bir intiba oluştu bende.

kiminin parası, kimin duası, kiminin gemiciği...
fehmi koru'nun çok ilginç bir biçimde yorumladığı dava.meğer bu davanın açılmasının nedeni almanya'da kazanılan paraların yurtdışına çıkmasını önlemekmiş.vayy bee!demek bundan sonra yurtdışında tatil yapan alman turistler de tehlike altında.ayaklarını denk alsınlar.cesur alman savcılar peşlerinde.
alman savcının halkın seçtiği akp hükümeti ne ergenekon emriyle yargı darbesi yapmasıdır! yoksa müslüman adamlar yolsuzluk mu yapar lan?! di mi ama?
Alman savcının Türkiye'den kendisine davanın üstüne gitmememesi yönünde baskı geldiğini söylemesi olayın en can alıcı noktası. Biz halen Türk savcılar nerede deyip, duralım!
başbakanla aydın doğan ın arasının açılmasına neden olan olay. aydın doğan ın ve medyasının aklını başına getirmesi dileklerimizle..
http://www.cumhuriyet.com...hs&kid=15&hn=3264
(bkz: yolsuzluğa damardan girdik)*