bugün

500 m üzerindeki yüksekliklere verilen ad *
500 m altındakiler tepe olur.
Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümleri.
ideal bir türkü bar ismi.. içerden de şöyle sesler gelir; ''türkülerimiz daglara''
(bkz: uludağ)
cinsiyeti pek çok dilde sorunsal olmuş yükselti.ön ek kullanan yani artikelli dillere baktığımızda, fransızcada feminin yani dişi önekiyle kullanılarak dişi bir sembol olan dağ,almanca'da tam tersi olarak maskulin yani erkek bir semboldür. ingilizce bize bu konuda edebi metinleri incelediğimizde zıt renkler vermektedir.wuthering heights* romanında dağlar dişi formuna yakın cazibeli ve şehvetli anaç bir kimlikteyken,paulo coelho'nun beşinci dağ romanında dağlar güçlü,kuvvetli bir aile babasına benzetilir.dünyanın en yüksek dağı everestin nepal yerlileri olan şerpalar tarafından "gök tanrıçası" gibi dişi bir sembole büründürülmesine,türklerin geçit vermeyen dağları erittikleri destanlarındaki erkek haliyle yanıt vermesi sorunsalı katlar da katlar. kanımca dağlar o coğrafyada yaşayan halkların kültürlerine hangi kılıkta giriyorsa, o kültürün egemen cinsiyetini alıp da çıkmaktadır. dağ hangi ülke veya kuşaklar boyu hakim olan hangi kültür yerleşkesinin sınırları içinde yükseliyorsa, diline de o kültürün dominant sembolü olan anaçlığı veya ataerkilliği bulamaktadır.
bir uzunluk ölçüsü birimi.
(bkz: dağlar kadar fark var).
dağlar, yeryüzü kabuğunu oluşturan çok büyük tabakaların hareketleri ve çarpışmaları sonucunda meydana gelir. iki tabaka çarpıştığı zaman daha dayanıklı olanı ötekinin altına girer. Üstte kalan tabaka kıvrılarak yükselir ve dağları meydana getirir.

bir ayette yüce allah dağların göründükleri gibi sabit olmadıklarını, sürekli hareket halinde bulunduklarını şöyle bildirmektedir: "dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler..." (neml suresi, 88)
bir iç kuvvet oluşumu. yerin yani jeosenklinalin yan basınçların etkisiyle toptan yükselmesi veya alçalması.
kızgın demirle yapılan soğuk damgaya verilen ad.
eski şiirde aşıkların başta bağırları olmak üzere vücutlarının muhtelif yerlerinde aşk acısıyla açtıkları ya da kendi kendilerine açılan yaralar.
yunus emre nin bir şiirinde şöyle söyler.
dağ ne kadar yüce olursa olsun
yol onun üstünden geçer

aynı zamanda da isyanın başkaldırmanın da sembolüdür.
lazcası gema olan kelime.
sevgiliye hitap şekli.. dağ gibi, aslan gibi, adam gibi anlamlarında..dağım
murathan mungan'ın son şiir kitabı. ve bu kitapla çıktığı yolculukta nereye vardığını anlatmaya çalışmış bana göre.
ya da hala yol alıyor ama yönünü belirlemiş demeli belki de.

bakışları yok gözlerinin
taneleri var
başaklar gibi
güze alışmak istemeyen
çiçekler gibi
bakmadan da varlar.
(isveççe)
dag (daag, ilk a hafif inceltmeli): gün
dagg (dag, a hafif inceltilmeli) : çiy, şebnem

isveççedeki, kısa a ve uzun a söylenişi için ilk öğretilen sözcüklerdendir.
"Hiçbir dağ bir özlemi gömebileceğimiz kadar büyük değildir."
(bkz: dağ)
isv. gün.
türk kültüründe çok farklı bir yere sahip olan. öyle ki bu kültürün getirisi farkında olmadan bana bunu yazdırtmış: (#7002924) *
dogal gokdelenler.
karşına yabani hayvan çıkma ihtimali olan fakat dolaşmayı alışkanlık haline getirdiğinde bırakamadığın yer .
di açil gliserolün kısaltması.
yürüyüş yapılıp kurda kuşa yem olmadan sağlıklı yaşanacak irice yükselti.
şehirde yaşayanların iğrenerek baktıkları insanları barındıran kooperatif.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar