bugün

ntv de no direction home belgeselini seyrettikten sonra ona karşı olan hayranlığım artmıştır gerçek ten cok büyük bir insan. aşmış söz yazarı besteci şarkıcı..
protest müziğin en büyük temsilcisi.
(bkz: you belong to me)
sarkıları koridorda bağırılarak söylendiğinde daha tatlı olan (nakhh nakhh nakinonnn havens duorhhh seklinde), "sözse söz besteyse bende hepsi bende" seklindeki müzik adamlarının babası.

(bkz: knocking on heavens)
(bkz: helal olsun adama)
dunyanin gelmis gecmis en bestecilerinden biri.kanimca da en iyi albumu another side of bob dylan albumudur.
blowing in the wind
everybody must get stoned
mr tambourine man
hurricane
maggie's farm
sarah

gibi başyapıtlara sahip amerikalı bir söz yazarı ve yorumcu.
(bkz: masters of war)
one more cup of coffee şarkısı ile tanınmış amerikalı şarkıcı.
One more cup of coffee

Your breath is sweet
Your eyes are like two jewels in the sky.
Your back is straight, your hair is smooth
On the pillow where you lie.
But I don't sense affection
No gratitude or love
Your loyalty is not to me
But to the stars above.

One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.

Your daddy he's an outlaw
And a wanderer by trade
He'll teach you how to pick and choose
And how to throw the blade.
He oversees his kingdom
So no stranger does intrude
His voice it trembles as he calls out
For another plate of food.

One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.

Your sister sees the future
Like your mama and yourself.
You've never learned to read or write
There's no books upon your shelf.
And your pleasure knows no limits
Your voice is like a meadowlark
But your heart is like an ocean
Mysterious and dark.

One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.
günümüzdeki anlamıyla rock müziğin babası sayılan kişi. onun tarzından etkilenen the beatles, the rolling stones, deep purple, david bowie gibileriyle başladı rock müzik. rock'n roll elvis presley ile birlikte sönünce o çıktı sahneye. kendi tarzını yarattı ve gerisi de geldi. söz, müzik, yorum. her şey onda. efsane işte.
"desire" kasedini tam üç sefer alıp üç sefer de başkalarına kaptırdığım dünya müzik tarihinin yaşayan efsanesi..
agustos ayinin son gunlerinde modern times isimli yeni albumunun satisa cikacagini ogrenince pek bi sevindigim (bkz: yasayan efsane).
yaptığı müzikle insanları değiştirmekle kalmayıp sosyal yaşamı birçok yönden delik deşik eden, like a rolling stones parçası ile bir devri kapayıp yepyeni bir akım başlatan müzikal şahsiyet.
bir ara bir japon yazarın kitabından şarkı sözü aşırdığı ortaya çımış şarkıcı...
victoria secretın reklamında oynamış şarkıcı *
masters of war ile 40 yil önceden bugünü gören adam.
(bkz: masters of war)
beatles'la beraber sayani/seveni cok olan bir sanatci.sesi de asiri hisli asiri guzeldir bence.bob dylan gibi kisiler bir kere gelir bu dunyaya ve buyuk iz birakirlar,kusaklar boyu dinlenirler *,keske daha fazla yasasaydi denilir,yarattiklari eserler dinlenilmeye devam edilir...
yakın bir dost gibi hem çıldırmış hem hüzünlü anlarda yoldaş olabiliyor onu keşke anlatmaya çalışmasaydım dersiniz ya bir dostunuzu kelimelerle anlatamayacağınızın ayırdına varınca, işte ben de şimdi bu hisse kapıldım.*
30 yıl sonra listelerde bir numara olan müzisyen..

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=198189
bob dylan, bob dylan' dır. arkadaşım onu tanımayana küserim ben. sırf "one more cup of coffee for i go" demek için flört ettiği insandan ayrılan pisikopatlar tanıyorum...
aslında `one more cup of coffee'nin hikayesi biraz gariptir.
bob dylan ın bir arkadaşı ölmeden önce söylediği ya da saçmaladığı şeylerden yola çıkarak yazdığı rivayet edilir. *
dönemin u.s.a siyasetinin müziksel eylemcisi. tarafı ise (bkz: kuf kuf)
Bob Dylan yenilikçi ve şaşırtıcıdır. yalnız enerjisi ve coşkusu değil, müziği içinde değişik bir dil kullanması, gerçeküstücülüğü, izlenimciliği ve kaderciliği tümüyle yeni bir politik bakışın ifadesi olmuştur.

1962-1966 yılları arasına her biri müzik literatüründe köşe taşı olarak görülen tamı tamına 7 albümü (özellikle; the freewheelin' bob dylan (1963), The Times They Are A-Changin' (1964), Bringin' It All Back Home (1965), Highway 61 Revisited (1965), Blonde On Blonde (1966)) sığdırarak henüz 25 yaşında genç bir adamken çoktan efsane haline gelmiş olan, hayatında aşık olduğu ve evlendiği tek kadın Sara Lowlnds'le* birlikteliklerini sonlandırdıkları dönemde (1975) çıkan ve tümü ayrılık temalı şarkılardan oluşan iç yakıcı Blood on the Tracks albümünün tamamının geçtiğimiz yıl bir rock grubu tarafından (evet, öyle bir iki şarkı değil, albümün tümünü coverladılar) coverlanmasıyla şarkısı değil de, albümü coverlanan ilk müzisyen olma ünvanını da kazanan, çoğuna göre iyi müzisyen ve söz yazarı, bana göre ise 20. yüzyılın en önemli ozanlarından biri. Tek farkı kendi dilini müzikle ifade etmesiydi.

Bob Dylan'ın üzerinde Amerikan tarihinin tüm etkilerini görebiliriz. Bu etkilere baktığımız zaman, karmaşıklık Dylan'ın müziğinde sentezlenir. Sayacak olursak, onun müziğinde dört ana damar gözükür. Bu dört ana damar; Kuzeyli beyaz (Yankee), Güneyli fakir beyaz (Southern Poor White), çoban (Cowboy) ve zenci (Black) folk müzikleridir. Dylan bu damarların üstünden sıçrama yaparak müziğini oluşturmuştur. Ama müziğin ötesinde Dylan'in en önemli özelligi olan şiirsel anlatımıdır. ingiliz- Amerikan edebiyatının derin izlerini gözleyebiliriz onda. Dylan üstünde yapılan incelemelerde ortaya çıkan sonuç hep, onun yapıtlarında karakteristik bir özelliğin bulunmadığı yolundadır.

Bana kalırsa Bob Dylan'ın karakteristik yapısı ortadadır. O bir halk şarkıcısıdır. Yapıtlarına baktığımız zaman, Amerika'nın sosyolojik ve kültürel yapısını rahatlıkla görebiliriz. Bir çok farklı kültürün bir araya gelmesinin yarattığı çelişkilerin ve gerçek Amerika'lı insanın arayışı üstünden yapmıştır yolculuğunu. Ancak bu yolculuk esnasında yola ayna tutarak, sadece yansıtan olmamıştır. Sancı duyan, değiştiren, dönüştüren, yaşadığı süreci, sürekli dalgalanan bir ruh haliyle görünenin üstünden sıçrayarak yürümüştür.

bob dylan, günümüzde çok uluslu ve üçüncü dünya ülkelerinde acımasızca emek sömürüsü uygulayan büyük şirketlerin kuruluş yıl dönümlerinde sahneye çıksa da, sayısı kırkı geçen (ben en son love and theft albümünde saymayı bıraktım) albümleri, hakkında çekilen belgeseller (Don't Look Back, No Direction Home) ve şiir kitaplarıyla geçtiğimiz yüzyıla damgasını çoktan vurdu. Long Live Dylan diyor, tangled up in blue'nun sonundaki o muhteşem sözlerle üstadı selamlıyorum..

But me, I'm still on the road
Headin' for another joint
We always did feel the same,
We just saw it from a different point of view,
Tangled up in blue.
edebiyatla müziği birleştiren, şair kökenli müzisyen.

Evet ben bir düşünce hırsızıyım
lütfen, ruhu alan değil
Kurdum ve yeniden kurdum
bekleyenin üzerine
çünkü plajlardaki kum
bir çok şatoyu keser
açık olanın içinde
benim zamanımdan önce
bir sözcük, bir hava, bir tarih, bir çizgi
rüzgardaki anahtarlar ruhumu kaçırmak için
ve avlunun ardından bir rüzgarı kapalı
düşüncelerime vermek için
oturup düşünmek benim işim değil
zamanı kaybedip onu seyretmek
düşünce olmayan düşünceleri düşünmek için
düş olmayan düşleri düşlemek için
yahut da yazılmamış yeni fikirler
yahut kafiyeye uyan yeni sözcükler...
ve kendime onlardan yeni kurallar yapmam
madem ki onlar daha kurulmadılar
ve kafamda şaklayanı bağırırım
bunun ben ve benim cinsimden olduğunu bilerek
ki bu yeni kuralları biz yapacağız
ve eğer yarının insanları
bugünün kurallarına gerçekten ihtiyaçları varsa
öyleyse toplanın hepiniz, savcılar
dünya bir mahkeme olarak
evet
ama yargılananları ben sizden daha iyi tanırım
ve siz onların peşinden koşmakla uğraşırken
biz ıslık çalmakla uğraşırız
mahkeme salonlarını süpürürüz
süpüre süpüre
dinleye dinleye
birbirimize göz kırparak
dikkat
dikkat
sizin sıranız gecikmeyecek

"Ecrits et Dessins"

Bob Dylan
like a rolling stone adlı şarkısı yüzyılın en iyi şarkılarında kabul edilir.
henüz 20 li yaşlarının başlarındayken yazdıklarıyla bilgeyi andırmış şair ve şarkıcıdır

nice yol gitmeli ki insan
ona insan denebilsin
nice zaman atılmalı ki top mermileri
sonsuza dek yasaklanabilsin
kaç kulağı olmalı ki insanın
ağlayanları duyabilsin
ve kaç insan ölmeli ki
artık bu kadar da fazla diyebilsin...
yanıt esen yeldedir dostum
esen yelde...*