bob dylan

Bob Dylan yenilikçi ve şaşırtıcıdır. yalnız enerjisi ve coşkusu değil, müziği içinde değişik bir dil kullanması, gerçeküstücülüğü, izlenimciliği ve kaderciliği tümüyle yeni bir politik bakışın ifadesi olmuştur.

1962-1966 yılları arasına her biri müzik literatüründe köşe taşı olarak görülen tamı tamına 7 albümü (özellikle; the freewheelin' bob dylan (1963), The Times They Are A-Changin' (1964), Bringin' It All Back Home (1965), Highway 61 Revisited (1965), Blonde On Blonde (1966)) sığdırarak henüz 25 yaşında genç bir adamken çoktan efsane haline gelmiş olan, hayatında aşık olduğu ve evlendiği tek kadın Sara Lowlnds'le* birlikteliklerini sonlandırdıkları dönemde (1975) çıkan ve tümü ayrılık temalı şarkılardan oluşan iç yakıcı Blood on the Tracks albümünün tamamının geçtiğimiz yıl bir rock grubu tarafından (evet, öyle bir iki şarkı değil, albümün tümünü coverladılar) coverlanmasıyla şarkısı değil de, albümü coverlanan ilk müzisyen olma ünvanını da kazanan, çoğuna göre iyi müzisyen ve söz yazarı, bana göre ise 20. yüzyılın en önemli ozanlarından biri. Tek farkı kendi dilini müzikle ifade etmesiydi.

Bob Dylan'ın üzerinde Amerikan tarihinin tüm etkilerini görebiliriz. Bu etkilere baktığımız zaman, karmaşıklık Dylan'ın müziğinde sentezlenir. Sayacak olursak, onun müziğinde dört ana damar gözükür. Bu dört ana damar; Kuzeyli beyaz (Yankee), Güneyli fakir beyaz (Southern Poor White), çoban (Cowboy) ve zenci (Black) folk müzikleridir. Dylan bu damarların üstünden sıçrama yaparak müziğini oluşturmuştur. Ama müziğin ötesinde Dylan'in en önemli özelligi olan şiirsel anlatımıdır. ingiliz- Amerikan edebiyatının derin izlerini gözleyebiliriz onda. Dylan üstünde yapılan incelemelerde ortaya çıkan sonuç hep, onun yapıtlarında karakteristik bir özelliğin bulunmadığı yolundadır.

Bana kalırsa Bob Dylan'ın karakteristik yapısı ortadadır. O bir halk şarkıcısıdır. Yapıtlarına baktığımız zaman, Amerika'nın sosyolojik ve kültürel yapısını rahatlıkla görebiliriz. Bir çok farklı kültürün bir araya gelmesinin yarattığı çelişkilerin ve gerçek Amerika'lı insanın arayışı üstünden yapmıştır yolculuğunu. Ancak bu yolculuk esnasında yola ayna tutarak, sadece yansıtan olmamıştır. Sancı duyan, değiştiren, dönüştüren, yaşadığı süreci, sürekli dalgalanan bir ruh haliyle görünenin üstünden sıçrayarak yürümüştür.

bob dylan, günümüzde çok uluslu ve üçüncü dünya ülkelerinde acımasızca emek sömürüsü uygulayan büyük şirketlerin kuruluş yıl dönümlerinde sahneye çıksa da, sayısı kırkı geçen (ben en son love and theft albümünde saymayı bıraktım) albümleri, hakkında çekilen belgeseller (Don't Look Back, No Direction Home) ve şiir kitaplarıyla geçtiğimiz yüzyıla damgasını çoktan vurdu. Long Live Dylan diyor, tangled up in blue'nun sonundaki o muhteşem sözlerle üstadı selamlıyorum..

But me, I'm still on the road
Headin' for another joint
We always did feel the same,
We just saw it from a different point of view,
Tangled up in blue.