bugün

ece temelkuran'ın everest yayınları'ndan çıkan son kitabı.
kendi cümlelerimiz kurabilmeliyiz bu topraklardadiyerek venezuella dan dersler çıkarttmış (bkz: ece temelkuran) ablamızın harika eseri
ece temelkuran^ın ocak 2006^da everest yayinlari^ndan çıkardığı kitap demeye el varmayan cinsten eseri..

başyapıt demek istedi bu deli gönül..

zira bu zamana kadar devrimlerle ilgili okuduğum en sıcak , en samimi hikaye idi.

şöyle tanıtılmış kitap ;

^^insanlar yeterince haksızlığa uğradığında , yeterinde dövüldüğünde çucuklar , insanlığa saldırır. acı , adaletsizlik , ve vicdansızlıkla yeterince hırpalandığında , kendi kendini imha eden bir organizmadır insanlık.

bu kitap bir gezi kitabı değil , turistik bir venezüella güzellemesi hiç değil..

latin amerika^da yaşanan bir devrim deneyiminin sorgulanışı , tüm dünyada güçlenen bir anti-kapitalist oluşumun izinin sürülmesi..yüzyılın ilk devriminin notları..^^

küba sevdalısı , fidel castro aşığı bir insan olarak hugo chavez^in yaptıkları bana her zaman müthiş sempatik gelirdi.hatta amerika^ya tatlı tatlı kafa tutuşunu büyük bir hayranlıkla izlerdim hep.ama bu kitabı alıp okuyunca hayranlık pekişmekle birlikte bir de müthiş bir saygı oluştu bende.

ütopik bir hede olarak gösterilen sosyalizmin aslında ne kadar başarı ile uygulanabileceğini , sadece bizim görmeyi beceremediğimizi gördüm.her şeyin aslında bir halk hareketi olduğunu ve belki de iyi askerlerin de olabileceğini gördüm.

her şey tabi ki toz pembe değil , chavez yanlısı bi dolu adam olmasına karşın her gün kafasında kuyruğu birbirine hiç değmeyen bir sürü tilkinin chavez için suikast girişiminde olduğunu , bunların maddi manevi amerika tarafından desteklendiğini , aslında chavez^in tek taraflı yani sadece yoksullara yönelik çalıştığını bir kez daha öğrendim.

kadınların erkeklerden daha çok devrim aşkı ile yanıp tutuştuğunu gözceğizlerimlee görüp , kadın olduğum için gururdan öleyazdım..

insanların bu kahrolası eşitsizliği değiştirmek için 20 yıldır nasıl debelendiklerini ve bu devrimin onların ilacı olduğunu , devrim sonrası en fakir insanın bile kendine nasıl güvendiğinin değişimini okuyup amacına ulaşmış diyebildim.

hugo chavez ve arkadaşları her şeyi o kadar iyi ayarlamış , sistemleştirmiş , kamusallaştırmış , tanıtmış , uygulatmış ve bunu o kadar harika yaşam biçimi haline getirmiş ki..şaşırıp kalmamak elde değil.

en bir güzeli de fidel castro^nun venezüella için elinden geleni ardına koymaması.öğrenci değişim programları , doktor alımları , mühendis yollamaları , eğitim alanında taktikler.. *

türkiye ile aralarındaki benzerliği gülerek -bazen ağlamaklı- okudum ve bu kadar benziyorken , neden bizde de böylesi bir devrim olmasın ? diye sordum hep..çok imrenilesi bir hayatları var çünkü.oranın orta sınıfına tekabül eden hayatım , oranın kimliği dahi olmayan son sınıfının yaşadığı her şeyden mahrum..ve bu bombok bir şey! bomboş ve de..

kitabın başına geri dönelim ve ;

^^yunus ' a .. devrim de iki kişilik ilişkilerde başlar!^^ sözünü hatırlayalım..

benim kaç deniz gezmiş belli olmayan yunus^um geldi aklıma da , yine kitaptan bir birhan keskin dizesi yetişti imdadıma.

^^ balkonlarınız çok yüksek sizin , baş döndürüyor..dünya pek alçak bir yer olacak yakında , öyle görünüyor.. ^^

ve ece temelkuran..

hamiş: kitabı ikinci kez okuduğumda dikkatimi çeken taraf, o gençlik festivallerine türkiye'den tkp'nin de katılmış olmasına rağmen ece temelkuran'ın buna değinmemiş oluşuydu. evet.
(bkz: biz burada evrim yapıyoruz sinyorita)
(#1791498)
(bkz: devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi)

okuyunuz efenim, samimi, güzel bir eser; özeti de yukarıda işte!
(bkz: lütfen kışlık sarayı terk ediniz güzel bayan)
Ece Temelkuran'ın harika kitabı. Kitaptan en çok etkileyen bölüm:

Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulmazsın aslında.
Bir sorun olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru’nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında.
Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında yolculuk bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir…
Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz bir hikâyedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir.
Göz doyar mı? Ne kadar görse doyar? Bazı gözlerin ne görse öğüten bir bakışı vardır; doymaz kapanana kadar. Akıl kaç soruyu cevapladığında soru sormaz artık? Belki akıl cevapladıkça çoğaltır soruları. Kaç yüz gördüğünde görmüş olursun bütün yüzleri? Kaç tanışma sona erdirir şaşırmayı? Göğüs ne zaman sonuna kadar dolmuş olur aldığı nefeslerden? Son nefesini verdiğinde mi?..
Bazısı insanların, durulmadan ölür. Kimisi yosun tutmaz hiç. Dünya ve insanlık, o insanların hayalleriyle iyileşir.
9 Ağustos 2005
Caracas, Hotel Tamanaco,05.00
ece temelkuran'ın mükemmel eseri..

venezuella'daki sosyalist devrimin yapı taşlarını,gelişim sürecini anlatmaktadır..

kitabın kapak tasarımı falan da çok hoştur..
"insanlar yeterince haksızlığa uğradığında, yeterince dövüldüğünde çocuklar, insanlığa saldırırlar. acı, adaletsizlik ve vicdansızlıkla yeterince hırpalandığında kendi kendini imha eden bir organizmadır insanlık." diyor kitapta;

"devrim de iki kişilik ilişkilerde başlar" sözüyle başlayıp sizi bir kaç saatliğine venezuella ya götürüp chaves in devrimini tamamen objektif bir yaklaşımla süreçlerine inerek anlatıyor...

askerlerin devrim sürecine katkıda bulunmaları çok ilgimi çekmişti, zaten kitabında türkiye de yaşanılan darbe ile karşılaştırmış olayı...
21. yy ın ilk devrimini anlatır bu kitap.. yüzde yüz gerçektir arkadaşlar. şöyle ifade ediyim, venezuela marsta değildir, ay da hiç değildir.. güney amerika dadır.. haani o özgürlükler ülkesi varya, green kart verildiği takdirde biyerlerini bile verebilecek insanların olduğu yerde bu ülke..

hugo chavez de gerçek.. baya bildiğin heybetli, bizim eski kabadayılara benzeyen bir tipi vardır desek yeridir.

bu hikaye efsanede değildir. siz bakmayın hiç bir televizyon kanalının haberini vermediğine.. orda devrim oluyor arkadaşlar.. güneş batıdan, güney amerikadan doğuyor artık.. küçük insanlar devrimi yapıyorlar.. hani bizim bakkal amca gibi.. pazarda 4.5 oktavlık sesiyle bağıran tezgahtar hatta bizim gibi insanlar yapıoyor bu devrimi.. inanır mısın arkadaşım onlar da aynı bize benziyorlar, 2 kol 2 bacak 1 kafa..

düşünebiliyor musun aynı bizim insanlar orada amerika nın kıçının dibinde insanlık için çalışıyorlar..

şimdi bizim yapmamız gereken ne diye soracak isen arkadaşım.. okuyacaksın bu kitabıı... kendi yurduna uyarlayacaksın.. tepeden inme dogmalarla değil.. yaratıcı olarak,, diyalektik olarak.. sonra anlatacaksın insanlara hikayeni..
anlatacaksın ki onlarda gerçek olduğuna inanacak..başka bir dünya nı mümkün olduğunu anlayacak benim insanım..

ece temelkuran ın dediği gibi sistemin güneşi battıkça insanlığın gölgesi yükseliyor.. hemde amerikan ın dibinde.. venezuelada...
Ece Temelkuran'ın kendine bir kez daha hayran bıraktıran kitabı. Saygıyla eğiliyoruz önünde.
hoş bir kapak tasarımına sahip kitap. içeriği de kapağından tatlı o ayrı konu. devrimin insan yaşamına doğrudan etkisini gözlere sermesi bakımından önemlidir. bi' solukta okunur. sokaktaki adamın gözünden bakıyor bazen . okumak , okutmak lazım.
hoş, güzel kitaptır . devrimin değişimin güzel yönlerini , ülkenin sermayesinin içi akıltılmasının faydasını vs. vs. anlatır. o değil de kitapta gözüme takılan kadınlardan sürekli koca memeli diye bahsetmesi . ''biz arabayla giderken koca memeli kadınlar da evlerinin önünde bize bakıyorlardu'' gibi cümleler 3-4 yerde geçiyor. ablacım acaba kompleks mi yaptın nedir? (bkz: kitaba farklı bakış)
''kederli bir mecburiyettir bir insanın ülkesini sevmesi'' cümlesiyle beni benden alan kitabıdır ece temelkuran hanım kızımızın.
spagetti yapıyoruz yer misin diye devam eden cümle olsa gerektir.
Okumakta olduğum Ece Temelkuran kitabı başındaki ülkemize dair bahsettikleri çok özel. Gezi ruhu hep buralardaymış ortaya çıkmayı bekliyormuş dedirten harika bir yazılamayla başlıyor. Ve Venezuella devriminin venezuellaya kattıklarını sokaklarda tadımlayarak anlatıyor daha bitirmeden sevdiğim ender kitaplardan.
zihinlerde (bkz: sinyorita dur allahını seversen zaten ortalık karışık) imgesi belirtmiştir.
Ece Temelkuran'ın 2. kitabı zannedersem Everest yayınlarından çıkan kitap özellikle giriş kısmındaki türkiyeye dair gözlemleriyle dikkat çekiyor daha sonra venezuella devriminin bu 21. yüzyıl devrimini en derin çizgilerine , işleyişine , kurumlarına , insanlara etkisine ve devletin insana , insanın devlete bakışına kadar büyük bir ustalıkla anlatıyor.
Özellikle devletin devrimin daim olması için kurduğu kurumlar bize pazarlanan sosyal devlet masallarına güldürür nitelikte , venezuellalı kadının '' Chavez'i seviyoruz çünkü oda bizi seviyor '' lafı bence kitabın en vurucu cümlesi , insanın devletin başında kendisini seven birini görmesi büyük bir güven sağlıyor olsa gerek , olsa gerek diyorum çünkü bu konularda epey mahrum fazlaca cahiliz.
ece temelkuran'ın bi arkadaşınız gibi kendi seyahatini size anlattığı çektiği fotoğrafları heyecanla gösterdiği kitap.
başkasının parasıyla gezip, ondan sonra yaşadıklarını anlatan yazarın kitabıdır. ne güzel istanbul, bize de nasip olsun!