bugün

senin golün stoch' un golünü döver be necom.
yazmaktan hiç bu kadar korkmamıştım.
bu gece soluğu tutsak eden başka bir soluk vardı. her yeni insan hep farklı gelir bir öncekinden.. yanlış. benim için bir önceki hiç olmamış gibi. gülmekten korkmuyorum.bencilceymiş.. her şeyim ‘sen’ derken. ben nasıl ‘ben’ diyebilirim. bencilce davranıyorum. evet kabulümdür. ama benimde yapamayacağım şeyler var. yapmamam gerekenler. hala bencilce geliyordur sana. ben bile inanmıyorum kendime. kararımı değiştirmedim ben. duygularım bedenime ihanet eder.. kalk/git der oldu. duygularım zihnime hükmeder oldu. yankılar var sürekli.. sözcükler kaosu doğurdu. nerede-ne zaman.. bilemem. söz veremem. 66..65. küçücük parmak boğumları, incecik dudak kıvrımları var. kahve ve konyak odaya hükmederken, karanlığı bastırıyor. uykuyu yenik düşürüyor. renkler gölgelerde dans ederken parmak uçlarım kavruluyor. etkileyici. şimdi ise okumandan korkmuyorum.
Gözlerime bakışını özledim, adını bile bilmediğim zamanlardaki sana olan sevgimi özledim, aramızdaki o saçma paradoxu özledim...
Keşke değseydin be.
keşke kapatmasaydın kendini bu kadar...
sana diyecek kelime bulamıyorum öyle ki hani insan birçok şey söylemek ister de beyninde bi yumak olur demek istedikleri aynen öyle. nasıl oldu? neden oldu? anlatmanı o kadar isterdim ki. ya da son kez bir kelime etmeni. umursamadığından mı bu yaptıkların? peki ben sana bunları hakedecek ne yaptım? bir vedayı bir kelimeyi çok gördün. veda etmek istemediğin için değil sebebi bunu biliyorum. ama bir problem varken biten yiten bir şeyler varken nasıl bu kadar sessiz ve umursamaz kalabildin. evet ben de sessizce gittim hayatından. beklentimi seni sildiğim gün kestim sandım. ama her sabah mesajlarımı kontrol ediyorum. bunu yağınca da kendime diyorum ki bir an bile düşünüyor mu ki o seni sen sabah uyanır uyanmaz ona koşuyorsun? aklına bile gelmiyorum değil mi? kendim gittiğim için senden rahatsın hatta. o gitmek istedi diye rahatlatıyosun içini değil mi? hani sen kimseyi üzemezdin? sen düşünceli biriydin. nasıl böyle oldun? seni sevecek bi kalp bırakmadın bana. öyle öldürdün ki içimdeki sevgiyi başını ezdin gittin. insanlara güvenemediğinden bahsederdin bir de. peki sen ne yaptın şimdi? ben nasıl güveneceğim bundan sonra insanlara? değdi mi bütün bu yaptıklarına? yakıp yıktığına, kalbimi yaralayıp arkana bile bakmadan gitmene değdi mi? sana beddua etmek istemiyorum ama mutlu olmanı da istemiyorum. ben üzgünsem sen de üzüleceksin. hem de bu dirhem dirhem çıkmalı. hatta o kadar acımalı ki canın işte o an gelip benden özür dilemelisin. önce ben şaşaırmalıyım çünkü seni küllendirmiş olacağım ya sen dönünce hafif şaşırmayla birlikte acıklı bi gülümsemeyle sana cevap vereceğim. görüşmek isteyeceksin kabul edeceğim. neden biliyor musun senin gibi göt gibi tek kelime etmeden bırakıp gidecek kadar seviyesizleşmediğim için. bak diyeceğim geldim buraya ben evet ama sırf senin yaptığını sana yapmamak için. senin gibi olamamak için geldim. adam gibi iyi kötü ne varsa yüzüne söylemek için geldim. sen benim için artık önemli olmasan da sırf senin varlığına saygı duyduğum için geldim. dieyeceğim. seni allah affetsin ben affetmiyorum bi daha karşıma çıkma diyeceğim. ahımı aldın, aheste aheste çıksın diyeceğim. bilirim korkarsın bu tür dini söylemlerden. kork içinde kalsın yansın o kor. huzur bulama sonra da. sana ne demiştim ben haytatta en çok korktuğum şey birine umut verip yarı yolda bırakmak istemeden de olsa birine umut vermekten korkarım. çünkü umut verirsen ve çekip gidersen bunun sıfatı yok bunu tanımlayacak kelime yok ve bedeli de yok. kimseye böyle bişey yapmamaya çalıştım. geldin sen bana yaptın. işte ben bu duyguyu kimseye yaşatmak istemiyordum. sen beni bi paçavra gibi buruşturmadın bile. yerden eğilim almadan düşmüşlüğümle bıraktın gittin. sövseydin bu kadar koymazdı herhalde. o kadar güvenme senden büyük Allah var. ilahi adalet var bugün olmasa yarın olur. o beni görüyor. seni de görüyor. bugün olmazsa yarın. hiç önemli değil sadece adalet yerini bulsun istiyorum bana gelmesen de bir daha dirhem dirhem canın yana yana gör bu yaşattıklarının karşılığını. tek dileğim bu. hiçbir şeye değmezmişsin. yaktın beni. ama o ateş seni de yakacak inanıyorum buna. ve ben inanırsam olur bilirsin. mutlu olma. çaresiz ve yalnız kalman dileklerimle. ki şimdiden iki insanı kaybettin sen biri ben diğeri en yakın arkadaşın. sen şımarık pislik, o çocuk beni seviyordu be bunu bile bile benimle ilgilendin madem böyle olacaktı niye başladın benimle. belki sen aradan çekilseydin onunla daha mutlu bir ilişkim olacaktı? ona da mani oldun bana da. ama yok dünya senin etrafında dönmeli değil mi. yörüngeden çıkasıca.
öküzsün ya.

allahım bi insan bu kadar mu odun ve mal olabilir? sen göya bana bi adım atıyorsun sonra geri çekiliyorsun geriye kalan 99 adımı benim yapmamı bekliyorsun...
çok beklersin! erkek olan sensin ya biz bir buçuk yıldır arkadaşız göya senin bana olan aşkını bilmeyen duymayan kalmadı! ama sen hani çok gururlusun ya(!) kabadayılığa bok sürmüyorsun güya kendini cool hoş zannediyorsun ama inan bana salağın tekisin!

ben bilirim sana yapacağımı... böyle yapıyon yapıyon sonra yanımda başka birini görünce deliye dönüyon! yok yaaa hem bana soğuk davranacaksın hemde başka kimseyle konuşmayım isteyeceksin.

çok beklersiin çook.
evet kim olduğunu bilmeden ben bu yazıyı sana yazıyorum

neredesin kim bilir ?
ne yapıyorsun acaba şuan ?
insanlara laf anlatıyorsun belki..
ya da kahveni yudumlarken , uzaklara bakıp beni düşünüyorsun.
uykun gelmiştir belki
ya da
acıkmışsındır.
belki canın içmek istiyordur
ama fırsat bulamıyorsundur.
Game of thrones un 2. Sezonu sendin aşkım. Çok beklettin.
(bkz: bazen ona bir şeyler yazarsın)
ey yeşil çay günde üç kere içilmene rağmen hiçbir yararını göremedik dostum!
yeşil çay bu yazıyı da bana yazdı: çikolata, cips yerken beni içersen tabi göstermem göt oğlanı.
--spoiler--
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
--spoiler--
karton bardakta çay içmeyi sevmiyor, buna rağmen ve mecburen bunu yapıyordum. sigarayı bırakalı birkaç gün olmuştu, alışamamışlığın vermiş olduğu dürtüyle elim cebime gidiyordu, kar üstüne yağan yağmuru seyrederken... okulun kapısına doğru yöneldim merdivenlerden çıkacak ve de çayı dökmeyecektim. çaya bakmamam gerektiğini biliyor bakmadan da edemiyordum. elimde çayın sıcaklığı, yüzümde soğunun soğukluğu vardı. zihnimde gezdirdiğim düşlerin iplerini gevşetemiyordum. sabit fikirli, saplantılı bir adam değilim yauv diye düşünürken, saplanıp kalmıştım fikrine...haftalardır görmemiş, görmeyi bile özlemiştim seni. sınıfa girdim selamsız bakışlar, samimiyetsiz selamlar... yoktun sen. sormadım da kimseye, yoktun sadece...
ders başlamıştı, gözüm ön sıradaki masanın altında duran kese kağıdına takıldı. sonra büfeye uğradım gelirken.
telefonla konuşmak var; bir de seninle telefonla konuşmak var, derken ne demek istedin sen be? bak daha yeni aklıma geliyor...
orta şekerli türk kahven hazır gülüm. araman yeter. *
varlığını hissetmek hiç ölmeyecek gibi yaşadığımı hissetmek gibi..
şimdi de sen okumadan siliyorum.
30 şubat sendin aşkım.
'' senin için internette saatlerce bekliyorum*. yemeden içmeden kesildim*. seni sanki 17 senedir görmemiş gibi özlüyorum*. oysa saatlerdir görüşmüyoruz*. ve ayrılık gırtlağıma takılıp kaldı*. bu sanki evde güzel bir yemek yemişsin de aynı yemeği başka bir yerde yediğinde evdeki halini hatırlayıp burun kıvırmak gibi hayal kırıcı bir şey*. sen bunu bilmiyorsun ama*. bunun üstüne sürekli online olmanı bekliyorum*. oysa sen bir mesaj dahi atmıyorsun çevrim dışı olduğun zamanlarda bile*. ben deli gibi nete girmeni beklerken, millet profiline yazılar yazıyor*. onları görüp deli oluyorum*. üstüne üstlük bir de fotoğraflarını beğeniyorlar*. ben iyi değilim anlamıyor musun*. niye bu kadar çok seviyorlar seni*. niye o kadar çok arkadaşın var*. neden aynanın karşısına geçip, üstelik dudaklarını da büküp yetmiyormuş gibi saçlarını da saçaklı moduna sokup cins cins fotoğraf çekip çekip ''internette sosyalleşiyorum'' havalarında beni heba ettiriyorsun*. şuan yaşım 15 16 gibiyim*. sana acayip trip atıyorum*. ergen modunun doruklarındayım*. taştım geliyorum, içimi yiyip bitiriyorum. allah senin belanı versin. ''

diyesim var lan.neyse sakinim
sana inandığımdan beri dünya daha yaşanır bir yer oldu. soluğunun değdiği hava, gözünün değdiği yol, içine çektiğinde vücudunu dolduran deniz ve daha niceleri. bildiklerinin ışığı ile aydınlattığım sokaklarım oldu şehrimde. istediğim saatlerde çıkıp özgürce dolaştığım bu şehir ve ben sana minnettarız sevgilim.
Görüşemediğimiz zamanlar uzun değil evet ama bana ömür gibi gelmesi neden peki?Yanından ayrılır ayrılmaz özlem başlıyor içimi kemirmeye bu kadar mı ben olmuşsun sen?Nasıl soru ki bu şimdi; evet bu kadar "ben"sin işte.Olmadığın her yer cehennem gibi.Olmadığın her yerde kokun var.Tenimde izlerin var beni avutabilen.Seni hep yanımda istememe kızma; seninleyken nefes alabiliyorum ancak.Hayat biz beraberken güzel...
geriye dönüp baktığımda sanki hiç yaşanmamış gibisin. hiç bir şey yok geriye kalan hatıralarımdaki senden gayrı.
aşkım, sana olan hislerimi anlatacak söz bulamıyorum, bugün için teşekkür ederim sana, her şey için, bu nasıl bir uçurum ben biliyorum sadece..
--spoiler--

biraz sonra,

sonra,

olacaktır.

--spoiler--

özdemir asaf
bugün evdekilerle saçma sapan şeyler yaşadım.. her zaman ki şeylerdi..ama bu sefer çok ağrıma gitti..öğlenden beri mal gibiydim.. akşama doğruda bizimkiler yüklenince.. ben seni hiç kırmak istemezdim.. ağlatmak heleki.. bu yüzden kendimden iğreniyorum.. tiksinç bir yaratığım ben.. sana öyle davrandığım için kalbim çok kanadı.. hala da kanıyo.. ve hepte kanayacak.. ben önümde ki yolumda yanımda senden başkasını göremiyorum.. her şeyim diyorum ya sana. cidden öylesin.. ne olursa olsun hep öyle kalacaksın.. her zaman ve sonsuza dek..

senden sonra başka hiçkimsenin eline dokunmayacağım biliyorum. ki dokunmakta istemiyorum.. kendi karanlığımda kaybolana kadar hep dibe batıcam..battıkça daha da derine..