Bana maval okuma, yeme bizi deyimlerinin bir başka versiyonu.
(bkz: masal anlatma yeter o saf aşık yok artık)
oyuncuları kaliteli olduğu için izlenebilir, hikayenin çok iyi olduğundan falan değil.
Bir burak aksak filmi.Normalde iran sineması sevdiğim için elitist bir insan olmakla itham edilmeme rağmen bu filme bayılıyorum. Belki 5 kez izledim. Her seferinde çok eğleniyorum. Keşke ikincisi de çekilse.
Seyrederken her karesinde neden bu filmi daha önce seyretmemişim nasıl kaçmış benden diyorum, ve ekliyorum Fatih artman çok iyi ya.
No 309 adlı lanet diziyi aile bireylerimden azar işitmeden değiştirebilirsem izleyeceğim filmdir.. Yorumlara bakılırsa güzele benziyor, umarım yediğim azara değer..
Edit: yediğim azara değdi, yanımdaki herkes büyük bi tebessümle izliyor filmi.. Erdal Tosun'u özlemişiz..
abi başıma bi şey gelmeyecekse, bence abartılan film. vasat üstü. burak aksak gibi bir adama yakışmayan bir film.
Maskeli beşlerden otuz sekiz tane çeken türk sinemasının kalitesini yükseltecek nitelikte filmlerden. Bir filmin nasıl hem kaliteli, hem sanatsal, hem de komik olacağını öğretiyor.
keşke dizi olsaydı dedirten film. oyuncu kadrosu ve sıcak mahalle ortamı ile yeni bir efsane olabilirdi.
uyuyan çocuğu uyandırdın. *
çok bizden olan filmdir. nefis replikleri vardır.

Öyle bir kız ki, çocukluğumun bayram sabahları gibi. insan gözlerine bakarak nasıl söyler sevdiğini ?
Kesinlikle güzel filmdir.
Türk yapımları arasında en iyilere gelir.
Burak aksak'ın kaleminden çıkmış kaliteli bir filmdir.
Caminin camını taşlayarak arkadaşlarını çağırmaları bunun üzerine imamla girilen diyalog baya güldürmüştür.
Gerçekten başarılı türk komedi filmi.
3 hafta bi arkadaşımla izlemek için planlar yaptık avm lere gittik hep bi aksilik izleyemedik. Sonra son haftasında bir şekilde izlemiştim ama öyle ahım şahım bir film değil beklentilerime yanıt bulduğum söylenemez. Modern zamanların keloğlan filmleri gibi düşünebiliriz.
öyle tahmin ediyorum ki, bütçe veya zaman yetersizliğinden dolayı, aceleyle çekilmiş bir film. ilk çeyreğindeki tempo ve tat, filmin sonuna doğru azalarak bitiyor.

"Madem başladık, bari bitirelim şu çekimleri" havası sezdim açıkçası.

ama izlenir yani, hakkını yemeyeyim.
görsel

http://onedio.com/haber/b...ıntı&utm_medium=tweet
hayatımda izlediğim en iyi komedi filmiydi diyebilirim.

filmde kendinizden bir şeyler buluyorsunuz.

burak aksak kalitesi işte.
iyiydi diyebilirim.

Bence yine Yeşilçam'ın üst sınırlarında gezebilir bir film. Birkaç yerine anırarak güldüm hatta eyvallah.

Ancak; sonu çok kestirilip atılmış be noldu yani, evler yıkılacak mı ne bileyim mr. Timur bey ne halt yiyecek vs vs..

Tabi ki efsane zenci doğan çetesiydi.
Ellere düş hadi dillere düş, iyiydi. imam da iyiydi.
''Bana Masal Anlatma'' istanbul Suriçi'nde geçen bir mahalle hikayesi, acısıyla, tatlısıyla, kavgasıyla, komikliğiyle. Filmi izleyince bu bizim mahalle diyebilirsiniz belki de, belki de sizin mahallenizdir, sizsinizdir... Kahveci, Tamirci, Mahalle imamı, Lokantacı, Şöförler, Gün yapan kadınlar, v. b.
Bu kadar samimiyeti hissedeceğiniz, güleceğiniz bir film nadir gelir desem heralde abartmış olmam.
Oyunculuk açıcından ise roller arasındaki farklar göze çarpıyor. Ayperi ve Rıza rollerinin vasat olduğu filmde, bu açığı senaryo ve usta oyuncuların kapattığı görülüyor. Rıza ve Ayperi rollerine belki de başka birileri seçilebilirdi! Cengiz Bozkurt yani nam-ı diğer Erdal Bakkal'ın harika oyunculuğu, Erdal Tosun ve Berat Yenilmez'in oyunculuktaki ustalığı filmi almış götürmüş dersek yerinde bir tespit yapmış oluruz.
Karatecilerin ve siyahi gençlerin filmde olması ''Bu kadar da abartmasaydınız'' dedirtmiyor hatta keyifle izletiyor. Abartmaların bile yerli yerinde olduğu bu filme gidin derim, hatta ailece gidin... bol kahkaha size terapi gibi gelebilir, hatta önemli bir ipucu veriyim Erdal Bakkal yani Cengiz Bozkurt'u filmde gördüğünüz yerde kahkaha patlatmaya hazır olun.
Bir de filmde Neriman var... Bir şöförün aşkına, Suriçi'ndeki en büyük yangına tanık oluyorsunuz.
Son olarak hakkını yemeyeyim; Türk Sinemasına yeni bir Senarist / Yönetmen yetişiyor demiyelim yetişmiş diyelim, o isim ise; Burak Aksak...
Eh işte denilebilecek güzellikte film.
bugün izlediğim benim pek beğenmediğim film. Çokta kötü değil kendini izlettirdi sonuna kadar ama absürtlüğü çok kötüydü yani bir leyla ile mecnun absürtlüğü yoktu film de bir çok yan karaktere değinilmedi film de misal jilet ile nerima'nın hikayesini anlamadım ben neriman neden gitti çözemedim ya da ben mi kaçırdım sonra esas oğlanın bir kıza aşık iken pat diye başka kıza aşık olması çok tuhaf olmuş. sonra o çinli dövüşçüler çinli mi tam olarak bilmiyorum da çok gereksiz di be yani yok olmamış gerçekten komedi falan hiç bir şey yoktu o sahnelerde. Film de kahkaha attığım bir çok yer oldu ama en çok esas oğlan sigara içmeye çalışırken bir türlü çakmak yanmaz bir kaç sahnede en son ev yanarken "ev yanıyor abi söndürün yada bir sigara verin sigaramı yakayım" dedi burada baya güldüm nedense. Sonuç olarak yani ben pek beğenmesem de vakit geçti bir şekilde.
hande doğandemir, cengiz bozkurt, sadi celil cengiz, yilmaz erdogan li, burak aksak filmi. burak bey hem yazmış hem yönetmiş. çok da güzel olmuş, masal tadında. izleyin.
bugün izleme fırsatı bulduğum film. güzel, eğlenceli -ama benim ağladığım 2 sahne de oldu- ve ailece izlenebilir filmler arasında.

birkaç entry de küfürsüz dense de sanki ben 1-2 yerde küfür duyduğumu hatırlıyorum. küfür mizah amacıyla kullanılmamış desek daha da doğru olur.

leyla ile Mecnun'u izlemediğim için leyla ile mecnun lobisindeki filmi abartanlardan da değilim; bunu da belirteyim.

sanki yer yer kopukluklar var gibi filmde...ama her şeye rağmen beni 2 sahnesinde bayağı ağlattıysa izlenebilir bir filmdir benim için. evet; duygusal filmler hoşuma gidiyor..

--spoiler--
aşk'ı güzel anlatmış bence. esas oğlanın esas kıza "çocukluğumun bayram sabahları gibisin" demesi çok hoşuma gitti mesela.

uzak doğulularla kavga sonrası rıza'nın ayperi'ye dedikleri oldukça anlamlıydı ki ağladığım sahnelerden biri oydu. diğer ağladığım sahnede Rıza'nın babasının ölümünden ayperi'ye bahsettiği sahneydi. bir de cenaze sahnesinde ve televizyon sahnesinde de gözlerim doldu.

bir de jilet'in bölümleri de hüzünlüydü. jilet'in Neriman'a bitip tükenmeyen aşkı ve rıza'ya verdiği tavsiyeler...Neriman'ın mahalleye geri dönmesi...

Yedikule zindanlarının mekân olarak kullanılması da çok hoşuma gitti.

minibüsteki diyaloglar, Rıza'nın annesiyle ve mahalleliyle olan diyalogları da çok hoştu. aynı zamanda Rıza'nın rahmetli babasıyla olan diyalogları, babasının sözlerini yer yer hatırlaması, babasının siluetinin gözünün önünde canlanması da çok güzeldi.

cami imamı, papaz, kahvedeki mahalleli, araba tamircisi kalfaları da karakter olarak hoşuma gitti. ama en çok da "çaycı nafi" ( şimdi internetten baktım da leyla ile mecnun dizisinde de Erdal bakkal olarak rol almış ) karakterini beğendim. onun bir anda ingilizce konuşması, imamla ve papazla olan muhabbeti...aslında cengiz Bozkurt'un her hali çok hoşuma gitti.

ayperi'nin çekingen hareketleri, hayatı anlamlandırma çabaları, sigarayı yediği sahne, televizyonu incelemesi, Rıza'nın annesi başka kıyafet giydirip beyaz elbisesini yıkadığında üzüldüğü sahne...ayperi'nin elbisesini de beğendim bu arada.

yangın sahnesi biraz daha uzatılabilirdi, biraz daha trajik yapılabilirdi, biraz oldu bittiye gelmiş gibi oldu.

zencilerin kavgada mahalleliye yardım ettikten sonra araba tamircisinin zenciye sarılıp "halkların kardeşliği" demesi hoşuma git-me-di. özellikle bu sözü pekakalılar kullandığı için -onlar barış güvercini (!) malum- kesinlikle beğenmedim; başka bir şey denilebilirdi; hoşuma gitmedi açıkçası.
--spoiler--

özet geçersem...her şeyi çok süper diyemesem de izlenebilir hoş bir film...
bir Burak aksak filmi. genel olarak başarılı buldum. sanki sonu tam olmamış gibi. bi anda bitirip atmışlar. biraz daha uzun olsaydı daha iyi olabilirdi. yine de gayet izlenebilir.