bugün

fallar, burçlar, yıldızların gezegenlerle olan fizik ötesi paralelliği, bok, püsür ve diğer metafizik olarak var olduğu iddia edilen güç ya da enerjilerle ilgilenen bişey. yaygın bir hobi de denebilir.
Astroloji, gezegen ve yıldızların insanların üzerindeki etkisini yorumlayan bir bilim dalıdır. insanoğlunun yazılı tarihinin başından beri var olan astroloji bilimlerin en eskisidir.

Astroloji kader değildir, herşey insanın kendi elindedir. Astroloji dönemleri inceler, fırsat alanlarını, şanslı zamanları, doğum haritanızda sizi kısıtlayan, zorlayan alanları, gecikmeleri gösterir. Sonuçta nasıl hareket edeceğiniz, neler yapacağınız hepsi sizin iradeniz içindedir. Gezegenlerin iyi açılar yaptığı şanslı dönemlerde, hiçbir şey yapmadan oturursanız bu fırsatları kaçırabilirsiniz. Aynı şekilde gezegenlerin zorlayıcı etkiler yaptığı dönemlerde gerekli gayret ve azmi gösterirseniz tüm zorlukları aşabilir, farkında bile olmadığınız içinizdeki gücü ortaya çıkarabilirsiniz.
Astroloji insanlık tarihi kadar eskidir.Tarihçilerin araştırmalarına göre farklı uygarlıklar birbirlerinden bağımsız olarak astroloji ile ilgilenmişlerdir. Aşağı yukarı bütün büyük uygarlıklar astroloji ile ilgilendiklerini açıklayan kanıtlar bırakmışlardır. Babil, Mısır, Hint, Çin, Maya, Yunan, Roma ve Arap uygarlıkları bunlar arasındadır. ilk astrologların kimler olduklarını bilmiyoruz, fakat bulduklarını ilk kaydeden Kaldeliler'dir. M.Ö. 3000 yılında Kaldeliler (şimdiki Irak) astrolojinin bilinen en özgün şekillerinden birini ortaya çıkarmışlardır. Bazı uzmanlar astrolojiye ait ilk kayıtların M.Ö. 5800 yılına kadar gittiğini belirtiyorlar. Maya uygarlığı, Hindistan ve Çin M.Ö. 2000 yılında astroloji bilimini kullanıyorlardı. Pitagoras ve Plato'nun yazılarında M.Ö. 500 yıllarında eski Yunanlılarda astrolojinin varlığından bahsedilmektedir. Kuzey Afrika'daki ve Doğu Akdeniz'deki Araplar da M.S. 8. yüzyılda astrolojiyi kullanıyorlardı. M.S. (805-85) yılları arasında yaşamış olan Albumasur ya da diğer adıyla Abu Maaschar'ın yazmış olduğu "Introductorium in Astronomiam" adlı eserle astroloji orta çağda yeniden önem kazanmıştır.

Zodyak yani burçlar kuşağı ilk astrolojik kayıtlarda şimdikinden biraz daha farklı idi. M.S. 180 yılında büyük Yunan matematikçi ve astronom Ptolemy tarafından bugünkü şekline getirilmiştir. Bu yüzyılda ise Carl Jung astroloji hakkında yazılar yazmış, insan kişiliği ve motivasyonu hakkındaki çalışmalarında astrolojiden faydalanmıştır.
herkesin anlaması beklenmeyen alan.
tam olarak bilimsel yöntem kullanılmadığı ve gerek yeter kanıt olmadığı için bilim sayılmayan ancak yinede bilimden tam olarak dışlanmayan bir psüdobilim (bilimimsi bir şey) * *.
Yıldızları bakılarak yapılan kayıptan haber verme ve fAl...
Yeni platonculukla güçlenen gizlicilik akımının ürünüdür. insan denilen varlığın bilgi isteğinden doğmuş olması bakımından ilginçtir ve bir bakıma astronomi bilimine öncülük ederek yararlı olmuştur.
Antik çağ Yunan felsefesinin çöküşünü hızlandıran bağı, XV. yüzyılda deneysel bilimlerin doğuşunu hazırlamıştır. Antik çağ Yunan düşünürleri Pitagoras ve Platon'un Metafizik'lerinden doğan çeşitli falcılıklar ve büyücülükler, yalın bir bakışla nesnelerin bilgisine varmak isteyen insanlığın ilk bilimsel deneyleridir. Nitekim altın yapmak için çeşitli deneylere girişen simya, kimya bilimini doğurduğu gibi, astroloji de astronomiyi doğurmuştur. Ortaçağın sonlarında meydana çıkan ve hızla yayılan bu gizli ve sihirli bilim taslakları, Teosofi (Tanrı bilgisi) alanında, bir yanlarıyla doğaüstüne bağlanırken bir başka yanlarıyla de doğaya el tarak bilimlerin gelişmesine yararlı olmuşlardır.
Konuşma dilinde Osmanlıca müneccimlik denir, bu işi yapana da müneccim (Fr. Astrologue) adı verilir. Keldanilerden beri insanlarla yıldızlar arasında bir ilişki bulunduğuna ve yıldızların insan kaderine egemen olduğuna inanılıyordu.
dilbilim'i bilim saymayan insanların bilim saydığı safsata. bilim olanı için;
(bkz: astronomi)
yıldıza, gezegene bakıp insanların hayatını etkileyen bilim(?) dalı.

hayır niye şöyle bir şey olmaz ki?
"bugün kendinizi kötü hissetmeniz ve babanızla tartışmanız nedeniyle jüpiter'de kozmik ışımalar olacak, güneş'te beklenmedik patlamalar gözlemlenecek."
zekeriya beyaz'ın "tamamen hurafedir" dediği şeydir.
tamamiyle teknik bir hadisedir. bir inanç ve ya hurafe değildir.
sallama bilim. sen geleceksin, dünyada 12 çeşit insan olduğunu, bu grupların duygusal olarak aynı olduğunu, üstüne üstük bu gruptakilerin aynı şeyleri yaşayacağını söyleyeceksin milyonlarca insanı inandıracaksın, tiki gençliği esareti altına alacaksın. büyük yetenek aslında.
hakkında bilgi sahibi bile olmayan insanların yaptıkları yorumlar yüzünden illallah dedirten bilim dalıdır. sanki herkes herşeye burnunu sokup dandik yorumunu yapmasa olmazdır. çünkü ne de olsa astroloji pozitif bilim olamamıştır ve bunun en büyük sebebi de 2+2=4 kadar somut ve basit bir nitelik taşımamasıdır. ister gülün, ister eğlenin astroloji teknik bir iştir. anlamayan karışmamalıdır. pozitif bilim olamaması da bizim değil kabul etmeyenlerin sorunudur. çünkü her zaman dediğim gibi, gözün göremediği şey yok olmaz sadece saydamlaşır.
genellikle ortaokul yıllarında çok ilgi çekici gelir insanlara.sanırım ergenlik dönemi karakter tahlillerine merak sardırıyo insanları..
öncelikle şunu belirtmeliyimki yazıda parantez içerisi sadece açıklama ve/veya yorum ihtiva eder. Cümlenin tamamını parantez dahil okuyup devrik cümle, karıştırmış, ordan oraya zıplamış burdan oraya hoplamış gibi düşünecekseniz parantez içlerini okumayın paragraflarda düşündüğünüz gibi bir sıkıntı olmadığını fark edeceksiniz. (gerçi sonuna kadar okunmayacak da olsun)

insanoğlu yaratıldığı (kimileri yaratılmayı kabul etmeyecektir onlar da kabul ettikleri şekilde anlasınlar) günden beri gelecekte ne olacağını merak etmiştir.insanların, hayatımda neler değişecek nasıl bir eşim,işim olacak, başıma neler gelecek vs gibi merak ihtiyaçlarını gidermek (güya); ve kendilerine maddi, manevi kazançlar sağlamak (gerçek sebep) amacıyla bazı (ne diyelim onlara) insanüstü güçlere sahip oldukları izlenimi veren ama kendi içlerinde yaptıkları işin, milleti kandırmak, kazıklamak ve umut tüccarlığı olduğu hakkında hiç şüphesi bulunmayan ama sorulduğunda bunu asla kabul etmeyen (kim işini kaybetmek ya da bugüne kadar yalan söylediğini itiraf etmek isterki) insanüstü görünümlü insanlardır. Maddi kazançları para ve iş tabiki bu olaydan ekmek yiyen bir sürü kişi var, manevi kazançları diğer insanların gıptayla bakması ve gelip danışılma, kendini diğerlerinden üstün olduğunu empoze etmenin vermiş olduğu tatmin, bir karizma çeşidi belkide. Medyum Memiş'in saçmalamadan önceki halinde ne derse pür dikkat dinlenilen, ünlülerin bir sürü para verip gelecekleri hakkında (güya) ayrıntılı bilgi aldığı meşhur bir astrolog olduğunu unutmayın.

Söylenenler esasında yuvarlak şeyler bazen olma ihtimali olan şeyleri dikkat çekmek için kesin olarak da söylüyorlar ve eğer dedikleri tutarsa ben demiştim tutmazsa yükselen farklı, alçalan aynı gibi gereksiz ibarelerle kendilerini kurtarma yoluna gidiyorlar (paranın gözü kor olsun insana neler yaptırıyor.)

Astrolojinin uğraşısı olan burçlara bir göz atacak olursak bize söylenenlere göre 12 adet burç var ve çalışma prensibi bildiğiniz gibi 1 yılı belirli aralıklı günlere bölmüşler ve isimlendirmişler. Yılın hangi gününde doğmuşsanız ilgili burçun üyesi konumuna geliyorsunuz (onlara göre) isteseniz de istemeseniz de (bence çok tek düze ve basit bir mantık.) Sonra bu insanüstü astroloji bilginleri belirli karakteristik özellikleri bu burçlara dağıtıyor (neyi baz alarak bunu yaptıkları bilinmese de) ve bunlar yakın şeyler olmak zorundaki biri tutmazsa diğeri tutsun.

Gazetelerde ve dergilerdeki burçların fallarına baktığımızda insan karakterlerinden öte haftalıksa bu hafta nasıl geçecek günlükse bu gün nasıl geçecek tarzı yorumlar görüyoruz. incelediğimizde ise aşk hayatınız iyi geçecek iş hayatınızda bir sorunla karşılaşabilirsiniz ama yılmayın vs gibi nerden bilindiği bilinmez laf salatalarından başka bişey görmüyoruz kaldı ki bunlar zaten kendi aralarında bir çelişkideler aynı günkü gazetelerden birinde aşk iyi iş kötü geçecek derken diğerinde tam tersi aşk kötü iş iyi geçecek deniliyor 2-3 gazete alın ve karşılaştırın sonucu ispatladıktan sonra yırtıp atın.

Tabi son günlerde ortaya çıkan bir bilimsel olayı da es geçmemek gerekiyor. Pluton'un sanılanın aksine bir gezegen olmadığı anlaşıldı ve göktaşı konumuna düşürüldü Plüton'un yeni adı da 134340 yani yüzbinlerce göktaşından sadece başka bir tanesi astrolojiyle ilişkisi de şu başta söylediğimiz gibi burçlar (güya) gezegenlerin konumlarına göre şekilleniyordu. Akrep burcunun gezegeni de plüton idi. Peki şimdi ne olacak plüton bir gezegen değilmiş? sadece bir göktaşı ki kendisine çok benzeyen yüzbinlerce göktaşı da var o zaman akrep burcu için söylenen herşey yalanmıydı? çünkü bağlı sayıldığı gezegen aslında gezegen değil bu da bize açık ve net bir şekilde gösteriyorki burçlar insanlar uydurmuş olduğu şeylerden başka birşey değildir. Olmayan bir gezegenin hareketlerine göre şekillenen bir burç ne anlama gelmektedir? düşünün.

Aklıma takılan şeyler bu hususta bir hayli fazla bunlardan birincisi; bana söylediklerine göre ben kova burcuyum ve 16 şubatta doğdum Kova burcunu inceleyelim. Tarihlere baktığımızda 21 Ocak - 18 Şubat arasındaki herkes kova burcu peki ben 3 gün sonra doğsaydım ve Balık burcu olsaydım karakterim tamamen değişecekmiydi? daha mı duygusal olacaktım? R. Tayyip Erdoğanın ülkeyi yabancılara satıyosunuz sözüne karşı "yaw bırak Allah'ını seversen" cevabını bu sorularım için ben veriyorum *

Aklıma takılan ikinci şey de bize denilene göre burçlarımızı belirleyen şeyler doğduğumuz andaki gezegenlerin konumu 12 burç var 12 ay var demekki 1 burç yaklaşık 1 aylık bir aralığa sahip şu bilinmelidir ki gezegenler her ay konumlarını birden değiştirmezler yani kovanın başında ve sonundaki tarihlerde insan karakterinde bir değişiklik olmayacaksa (çünkü tüm kovalar aynı karaktere sahip olmak zorunda isteseler de istemeseler de) 19 şubat tarihine gelindiğinde gezegenler birden konumlarını değiştiriyorlar ve balık burcunun karakterlerini insanlara yansıtıyorlar * dediğim gibi gezegenler durup durup birden konumlarını değiştirmezler bu kendilerine verilen yörüngede sürekli olarak konum değiştirirler herhangi bir duraklama ya da ani hareket söz konusu değildir (göktaşı çarpması dolayısıyla yörüngeden çıkma ya da bir yıldızın (yeterince büyükse) süpernova patlaması geçirip karadeliğin dibini boylaması nedeniyle oluşan kütlesel çekim kuvvet farkının ilgili gezegenlerde yavaşlatma veya hızlandırma etkisi hariç ki böyle bir durum olsa bile bu burçlar gibi 1 aylık periyodik zamanlar içerisinde gerçekleşen olaylar değil deprem gibi ne zaman olacağı bilinmeyen vakalardır ve bunlar ancak ihtimaller doğrultusunda hesaplanabilir kesin bir sonuç hiçbir zaman için yoktur.)

Astroloji bilimsel bir konu değildir. Bununla ilgili çok fazla sayıda örnek var yazı fazla uzamasın diye bir tanesini yazıyorum. Astrologlar Newton'un hareket yasası çıkana kadar gezegenleri meleklerin döndürdüğünü sanıyorlardı. Bu ortaçağda kilisenin, papanın, dünyanın öküzün boynuzları arasında olduğunu ve düz olduğunu eğer sürekli doğuya batıya kuzeye ya da güneye gidilirse dünyadan uzaya düşüleceğini resmi olarak söylemelerini hatırlatıyor ama dünyaya baktığımızda en çok inanılan din hristiyanlık. Astrolojiye inananları çok görmemek lazım *

Aklıma takılan dördüncü şeyse bazı astroloji uzmanları (!) tarafından ortaya atılan mevsimler olayı. onlara göre burçlardaki farklılıklar aslında mevsimden kaynaklanıyor yaz burçlarında doğan insanlar biraz daha geniş, canlı, pozitif düşünce gücü yüksek ve iyimser oluyorlarmış. Kış burçlarında doğanlar ise daha içe kapanık, durağan, karamsar vs. oluyorlar bahar burçlarında doğanlarsa bunlar sentezini oluşturuyolarmış. Başta kulağa hoş ve mantıklı gibi gelse de bize söylenene göre burçlar evrenseldir o zaman mesela kovaya bakalım (kendi burcum olduğu için sürekli kovayı seçiyorum) şubat ayı kuzey yarım kürede kışa denk gelirken güney yarım kürede yaza denk gelmektedir o zaman bu mantık da böyle son derece basit bi şekilde çürümüş oluyor + ekvatorda kış yaşayan ya da kutuplarda yaz gören kaç kişi vardır bu da ayrı bi tartışma konusu. Kutupta yaşayan adam ben ikizler burcuyum (bir yaz burcu olduğu için seçildi) ama kutupta yaşadığım için yaz görmüyorum türkiyeden biriside ben de ikizlerim ama burası sıcak o yüzden benim ikizlerim senin ikizlerinden farklı ? yükselen de kurtaramadı bu sefer o saatlerle ilgiliydi o zaman ben kurtarıyım burç diye bişey yoktur.
pek çok tarih öncesi medeniyetin kendisiyle ilgilendiği yegane bilim dalı. fallara inanmasam da burçların genel olarak karakteristik özellikleri belirlediğine inandığım bir bilim dalı. ayrıca astronomiyle karıştırmamak gerekir.
sümerler zamanında uzun yıllar boyunca yapılan arastırmalar sonucu ortaya cıkmıştır, geçeklik payı oldukça yüksektir.
insan kaderinin yıldızlardan geleceğine inanıyorlardı.
simya ile kimya arasındaki bağ neyse astrolojinin astronomiyle arasındaki bağ da odur.*
Gökyüzündeki gezegenlerin, uydularının ve yıldızların hareketlerinin yeryüzündeki koşullar, olaylar, durumlar, kişiler ve genel eğilimlerle ilgili bağlantısını araştıran çok önemli bir rehberlik kaynağıdır.

[Eski Yunanca'da astron: yıldız logos: bilgi]
newton, kopernik, galileo, brahe'in astronomi yanında uzmanı olduğu pseudo bilim.
bertram forer'ın zamanında yaptığı bi deneyle uydurma olduğunu kanıtladığı kandırmaca. deney şu,

öğrencilerine bi karakter analizi testi yapıyor. sonrasında ise bu testleri ayrı ayrı değerlendirip her öğrenci için farklı sonuçlar yazmaktansa bi gazetenin astroloji sayfasından bi karakter analizini her öğrencisine veriyor. sözde analizin olduğu yazının sonunda bi soru da öğrenciye "bu analiz sizi tanımlayabildi mi" diye soruyor ve öğrencilerden 1'den 5'e kadar (1 tanımlamadı, 5 tanımlayabildi) bi numara vermelerini istiyor. öğrencilerin verdiği değerlendirme ortalaması 4,26.

daha sonra forer bu deneyi yüzlerce defa tekrarlamış ve hala ortalama 4,2.

bu deneyin gösterdiği sonuç insanların -aynı analizin diğer insanlara da verildiğini bilmedikleri zaman- karakterleri hakkında genel tanımlamaları kabullenme eğilimleri olduğunu gösteriyor çünkü sonuçların doğru olmasını istiyorlar.

yani bi astroloji sayfasında sizin burcunuzun analizini okuduğunuz zaman zaten bunu kabul etmeye meyilli olduğunuz ortaya çıkıyor. astroloji de zaten kişiye özel analiz yerine genellemeleri kullandığı için kişi kendisi için yapılan tanımlamayı kendi özelliği olarak benimsiyor.

bu deneyin ilk ne zaman yapıldığı ise insanların ne kadar sabit fikirli olduğunu bize açıkça gösteriyor. 1948.. ve o tarihten sonra yüzlerce defa tekrarlanmış ama aradan geçen altmış sene insanların hala bu astroloji kandırmacasını çöpe atmasını sağlayamadı.

hoş, iki bin senelik fikirleri yok edemiyoruz daha, altmış senelik bi şeyi mi yok edeceğiz..
genellikle bayanların daha çok ilgilendiği bir çeşit bilim dalı.
efendim insanlar bunu sanıyorlar ki, anlattığı karakter özelliklerinin güzel yanı hep kendilerinde var. yoktur öyle bir şey. şimdi buraya kadın ve erkek tanımı yapsam hemen herkes "aa beni anlatmış" diyecektir. astrolojide, yani gökyüzündeki haraketlere paralel olarak, kişilik, karakter, geçmiş ve gelecek tahminlerinde bulunmak kişiyi anlatmaz. horoskop denilen birşey vardır ama o kadar ayağa düşmüştür ki, benzer koordinatlarda ve zamanda doğan hemen herkese benzer özellikler atfeder. genellikle güzel şeylerden bahseden bu haritalarda insanların onurunu okşayacak özellikler bulunur. ve insanımız hemen bunları kabul eder. "bu burcun ters etkisinden çok katil çıkar" diye birşey vardır mesela. ama kimse o ters etkiyi kabul etmez hatta ruhsal yapısına göre bundan bile övünecek birşey çıkarır.
şu ana kadar neye inandınız bilmiyorum ama karakter özellikleri şöyle sınıflandırılır: kromozomlar, genler, yetiştiriliş biçimi, sosyal hayat, örneklenmeler, edinimler... astrolojinin bu listedeki yeri bana göre(ki şu anda kimse kusura bakmasın belki ukalaca gelecek ama, hem astroloji ve astroloji türlerini gerçekten de çok iyi bilen ve bilime de yakın bir kimse olarak anlatıyorum, ikisi hakkında da sadece fikir değil bilgi sahibiyim) genlerden sonradır. ama bu genlerden sonraki kısım olasılıklar üzerine kuruludur. kesin ve net olamaz. gerisi daha kadim uygulamaların işidir.
horoskop dediğimiz, varlığın(bir ülkenin de horoskobu çıkarılabilir, gökyüzünden etkisi araştırılabilir) bulunduğu ya da doğduğu konuma göre aldığı etkilerle yorumlanan bir harita vardır size bunun aslen ne olduğunu anlatayım; bu haritada herşey ayrıdır. kişinin aldığı isim bile yer yer önemliyken herkes için yorumu farklıdır. şöyle ki; ana gezegenlerimiz ve doğum anında gezegenlerin konumları harita için gereklidir. haritada zodyak kuşağı dediğimiz, günlerin ve ayların bölünmesiyle oluşturulmuş 12 parça vardır. bu parçaların her biri 30 derece olup, 30 günü anlatır. mesela 23 eylül ve 21 mart tarihleri hala astrolojide kişilere göre yorumlanan durumlardır. bu günler ekinokstur yani gece gündüz eşitliği vardır ve bu günlerde doğan kişiler için kolaya kaçan kişiler çift burçlu derler, ya da bir önceki veya bir sonraki burç içerisinde değerlendirilirler. ay' ın etkisi yüzünden(ay bir tam dönüşünü 28 günde tamamlar) bazı aylar uzun bazı aylar kısa tutulur. döngüsel bir durumdur bu.
neyse fazlalık günlerin de nasıl işlediğini anlattıktan sonra asıl konuya döneyim; bahsi geçen 30 derecelik her ev, numaralandırılır. 1.ev, 2.ev, 3.ev şeklinde. doğduğunuz gün güneş gökyüzünde nerde ise, hangi "burç evi"nde ise güneş o burca mensupsunuzdur. güneş burcunuz budur. bu mu şimdi size sahip olduğunuz özellikleri veren? yoksa bu güne ait karma bir kişiliğe mi inanıyorsunuz mal gibi?
(bunu düşünüp diğer kısma geçiniz)

sonra efendim baktık, ay o anda boğa burcunda 3. derecede 2. evde(bu evler de farklıdır. 2 çeşit ev sistemi vardır), aha ay burcunuz da budur. bu şimdi size yer yer entegre olmuş bazı duygusal özellikler verir. ama 2. eve bakıyorsunuz, o da ne? bu ev genel olarak kişinin sosyalliğini, çevresine karşı tutumunu, maddi yönünü anlatıyor. bir diğer yandan sağlıkla ilgili hayat içerisindeki olası gidişatını anlatıyor. ama bakıyoruz ayın asıl evi, 4. ev. yani duygusal birşeyler olması da gerekiyor. bunları anlatırken neye hiç dokunmadım? 3. derece olayına. bakıyoruz, ay 3. derecedeyken burcun durumu ne olur diye. sonra bakıyoruz, o dereceden hangi gezegenle transiti var diye. hangi gezegenden nasıl etki almış bu kişi. ayın transitlerinin etkisi 2-3 gün sürer. bakalım inceleyelim diyoruz neyle transit yapmış. ay, merkürle eksi transitte. yani bu nedir? en yüzeysel tahminle iş hayatında duygusallık ve katılık arasındaki dengede bozulmalardır. istikrarsız durumdur. ama bu değişemez kural mı? hayır değişebilir. nasıl? aspektler vardır, sabit yıldızlar vardır, açılar ölçüler vardır hepsi değişebilir(sadece ay buraya kadar anlattığım, bundan daha 9 tane var). mesela hangi 10 günlük dekanattasınız. hangi karşıt burcun etki ettiği günlerdesiniz, hangi burcun gezegeni de size birşeyler katmış. bakılmaz mı bunlara? hepsine bakılır.
bir de yükselen durumu var tabi. ah bi de başucu, düğüm noktası, kepçedir, kulaktır böyle noktalarımız da var. bunlar etkilemiyor mu? deli gibi etkiliyor varsayıyoruz. siz ne sahibi oluyorsunuz? astrolojik karakter. bu karakteri genleriniz, kromozomlarınız, çevresel edinimleriniz kısaca gördüğünüz, duyduğunuz yaşadığınız herşey etkiliyor. astroloji size olasılıklar vermiş, olası yetenekler vermiş ve siz de kendi lehinize kullanırsanız bundan iyi etkiler görebilecek durumdasınız.
sonra bununla kalmaz. boyunuz kilonuz, yüz hatlarınız önemlidir misal. madem astrolojiye inanacaksınız bu da var. bazı burçlarda bazı boy-kilo-yüz hattı aralıklarındaki kişilerde acayip boktan karakterler çıkar. buyrun alın afiyet olsun.

yani neymiş? gökyüzünde yalnız gezen yıldızların da etkisi varmış, sadece takımyıldızlar değil sabit yıldızlar da etkiler insanı. ve daha neymiş? bir burcun genel tahminlerinden ancak bir ya da iki tanesine gerçekten de sahipsinizdir. geri kalan herşey diğer gezegenlerden de etkilenmiştir. yani her burçtan bir parça size uyan özellik vardır. nedir yani? diğer insanlara benzersiniz. ve hatta burcunuzun anlattığı hiçbir duruma uymayabilirsiniz. uymak isteseniz de, çok güzel görseniz de uymazsınız işte zorlamaya lüzum yok.

astroloji kehanette nasıl kullanılır onu da anlatayım. kadim astroloji denen birşey vardır. ezoteriktir ve anlaşılması süresi uzundur, zordur ayrıca ezoterik olduğundan anlatılması doğru da değildir. ama diğeri(modern astroloji) daha basittir. gök günlükleri vardır. tamamen bilimsel veriler ışığında hazırlanır, 10 yıl sonra gökyüzündeki döngüsel durumun çizelgesidir. bakarız buna, örneğin; satürn nasıl açılar yapmış güneşle 2009 yılında. bunun etkisi kişilere ve olaylara nasıl "olabilir", "ihtimal"ler nelerdir. hepsi not edilir, açıların dereceleri, matematiksel olarak hesaplanır ve oynamalar takip edilir. buna göre kehanetiniz şekil alır. sizin de yeteneğiniz ve yorum kabiliyetiniz yeterliyse kehanet dediğimiz halt tutmuş olur. tutmazsa ucuz bir tahminden öte değildir. mesela şu an diyebilirim ki, satürn 2007 eylülden beri 30 yaşını aşmamış bütün başakları hayatlarında en zor, en yıkıcı bazılarında ise en iyi yıllarını yaşatıyor. bu süreç terazileri de etkiliyor, sıkıcı durumlar yaşıyorlar hafiften, balıkları da etkiliyor, ters açıları var, özellikle para mevzusunda sıkıntıları var. hayatlarındaki çoğu şeyin anlamı değişiyor. kovaları da zorluyor. aslanlar önceki senelere göre rahat, üstlerinden çoğu yükü attılar, çok sorunu aştılar vs. bunların pekçoğu anlattığım burç mensupları için doğrudur. niye? satürnün bir karakteri vardır, bulunduğu yerden yapabileceği etkiler vardır, sert gezegendir yakınındakini ağlatır, görmeyi reddettiğini gözüne sokar vs. basit bir incelemede etkilediği bazı burçlardan yaşıyor olanlar çıkacaktır, şu son 1,5 senede genelde en ağır etkiyi başak burçlarına yapıp seneye de büyük baskıyı 2,5 senelik süreç boyunca yapmak için terazi burcuna girecektir. ama bu genel tanımdır. olasılıkları büyüktür ve tam tersi satürnden iyi etkiler alabilen, gözü iyiliğe daha çok rastlayan kişiler de çıkacaktır. daha kesin kararlar vereceklerdir, işleri iyi yönde keskinlik kazanacaktır vs vs. ama herkes için geçerli mi ? hayır değil. bu neye göre belirlenir peki? yıldız haritasına, kişinin yaşam deneyimlerine, algı kapasitesine vs.

evet canlarım basitçe astroloji budur. "burcum budur, ben buyum" diyorsanız tekrar düşünün derim. bilgisayar programlarından da saçma sapan yıldız haritaları çıkarıp kendi kendinize güvey olmayın. astroloji o kadar ucuz ve basit değildir. of neyse sıkıldım, çıban çıktı sağımda solumda. hadi öp, kib bye.
göt kaynaklı bilgiler bütünü.
falcı: hmm. senin bi kız arkadaşın var. çok anaç bu. yay mı?
ben: yok diil
falcı: terazi de sorumluluk sahibidir öyle mi?
ben: hangi ay terazi?
f: eylül
b: yok diil
f: kız arkadaşın böyle seni çekip çeviriyo di mi eminsin.
b: evet öyledir.
f: o zaman tek ihtimal var bu özelliklerde aslan di mi? mart bu da.
b: yok kasım doğumlu (yeter mına koyim kıvranma)
f: akrep o zaman. e yükseleni başka demekki. sen de tipik bir kedi burcu özellikleri var. (bari burdan tutturalım)
b: ben boğayım canım olmadı gene.
f: olmadı di mi?
b: olmaz zaten. gel bak sana bi adam anlatayım. bu böyle yüzyıllar önce yaşamış, adı da kepler.ama burcunu bilemiycem....vs.
f: aydınlat beni abi.
pek çokları tarafından bilim olarak kabul edilmese de tamamen bilimseldir. astro, yani yıldız ile loji yani bilim kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur bu kelime. anlamı tahmin edebileceğiniz gibi yıldız bilimi demektir. yıldız ve gezegenlerin konumlarının insan davranışları üzerindeki etkilerini inceler. kesinlikle günlük gazete ve benzeri yerlerde çıkan burç yorumlarına indirgememek, genel düşünmek gerekir. günlük burç tahminleri pek çok kez yanılırken bir burcun genel özelliklerine baktığınızda doğru yönlerinin oldukça fazla olduğunu görürsünüz. ancak gök cismi hareketleri insan davranışını etkileyen faktörlerden yalnızca birisi olduğu için*** bireysel farklılıkların olmasını yadırgamamak gerekir. ancak gök cisimlerinin hareketlerinin ve bunların uyguladığı çekim kuvvetlerinin bazı hormonların salgılanmasını etkilediği ve bundan dolayı insan davranışlarında bazı değişikliklere neden olduğu fikrini kabullenmek; hem bu etkiler direkt olarak görülmediğinden, hem de bu çekim kuvvetlerinin hissedilemeyecek kadar az olduğundan dolayı astrolojiye bilim gözüyle bakılmamaktadır. bununla beraber dolunaylı gecelerde insanların daha saldırgan olduğunu gösteren istatistikler mevcuttur. dolunayın hissedilebilen etkisi başımızın üstünde sallanan bir pinpon topu kadardır ancak bu bile davranışlarımızı etkilemektedir görüldüğü gibi. buradan hareketle diğer cisimlerin hareketlerinin ve dünya üzerinde yer değiştirdiğimizde meydana gelen manyetik alan değişimlerinin (kutuplara gidildikçe manyetik kuvvet artar) davranışlarımızı etkilemesi fikri çok da uçuk kaçık, deli zırvası gelmiyor.