bugün

son günlerde işlenen çocuk cinayetlerinden biri. son olarak 4 yaşındaki beyza bu vahşeti yaşadı. ilginçtir ki bu katiller anneler. bu sefer kendi annesi değil ama evlat acısı çekmiş bir anne başka bir annenin canını yakmayı planlıyor. ne oldu annelik duygularına bu insanların? yoksa artık öyle bir duygu da mı kalmadı?

Gazetedeki haber şöyle.

--spoiler--

4 yaşındaki Beyza'yı sobada yaktı

Konya'da bir kadın komşusunun kızını boğarak öldürdükten sonra cesedini sobada yaktı. Bir çocuğu ölen, diğeri ise engelli olan zanlının cinayeti kıskançlık nedeniyle işlediği ileri sürüldü
KONYA'da 30 Nisan Perşembe günü markete ekmek almaya gittikten sonra ortadan kaybolan 4 yaşındaki Beyza Çökekoğlu, ölü olarak bulundu. Beyza'yı, yaklaşık 1.5 ay önce mahalleye taşınan komşuları 23 yaşındaki Kezban Uslu'nun öldürdüğü ortaya çıktı. Katil zanlısı genç kadın, cinayeti tüm ayrıntılarıyla itiraf etti. Uslu'nun yaklaşık 5 ay önce, 3.5 yaşındaki çocuğunun hayatını kaybettiği ve psikolojik sorunlar yaşadığı öğrenildi.

VAHŞi CiNAYET

Eşi, bir tuğla fabrikasından işçi olarak çalışan Kezban Uslu'nun, cinayeti Cumhuriyet Savcı'na tüm ayrıntılarıya anlatarak itiraf ettiği öğrenildi. Uslu'nun küçük kızı bakkalda gördüğü ve 'Seni evine götüreyim' diyerek yanına aldığı ve kendi önce bir komşusunun evinin bahçesine gittiği sonra da sokakta kimsenin olmadığını görünce de, kızla birlikte kendi evine gittiği belirlendi.

ODUN SOBASINDA YAKTI

Kezban Uslu, Cumhuriyet Savcısı'na verdiği ifadede, cinayeti tüm soğuk kanlılığıyla şöyle anlattı:

"5 ay önce çocuğumu kaybettim. Bu nedenle, başkalarını da ayın acıyı yaşamasını istedim. Kızı, bakkaldan evime giterdikten sonra hemen boğarak öldürdüm. Kendi çocuğum sokakta oynuyordu. Eşim de işe gitmişti. Evde yalnızdım. Sobaya bolca odun atıp, cesedi de içine koydum. Kolonya dökerek sobayı tutuşturdum. Sık sık odun atmayı sürdürdüm. Sonra da kızın aldığı ekmek ve yumurtayı yanıma alıp, komşuma kahvaltı yapmaya gittim. "

Kesban Uslu'nun, Çökekoğılu ailesiyle birlikte Beyza'yı mahallede arama çalışmalarına da katıldığı öğrenildi.

POLiS, ORGAN MAFYASINDAN ŞÜPHLELENDi

olayı soruşturan cinayet bürosu dedektifleri önce organ mafyasından şüphleendi. Küçük kızın bir süre önce rahatsızlığı nedeniyle Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yattığını belirledi. Beyza'nın evinin hemen yanındaki bir ankesörlü telefondan, aynı hastanenin sık sık arandığı belirlenince, polis, organ mafyası üzerinde durdu.

iSTiHBARAT VE ASAYiŞCiLERDEN ÖZEL EKiP KURULDU

Asayiş Şubesi cinayet bürosu dedektifler, yaklaşık 1 aylık çalışma sonucunda, 4 yaşındaki Beyza Çökekoğlu'nun vahşi bir cenayete kurban gittiği belirledi. Anne Asuman (20) ve tornacılık yapan baba Seyit Çökekoğlu'nun (31) 30 Nisan günü polise kızlarının kaybolduğunu bildirmesinin ardından polis çalışmalarına başladı. Olayın karmaşıklığını anlayan asayiş polisi, istihbarat Şubesi'yle birlikte ortak ekip oluşturuldu. Kurulan bu özel ekip, olayı çok yönlü olarak soruşturdu.

KEZBAN'DAN ŞÜPHELENiLMEDi

Mahaledeki komşuları, Kezban Uslu'nun bakkaldan yanlız çıktığını gördüklerini söylemeleri ve bir çocuğun, Beyza'yı bir başka apartmanın bahçesinde dondorma yerken gördüğünü ve kendisine dil çıkarttığını söylemesi üzerine Kezban Uslu ilk başta şüpheli görülmedi. Ancak, cinayet büro dedektifleri daha sonra Kezban Uslu'ya da şüpheli listesine aldı. Uslu'nun evine giren polis, sobada küçük kızın kemiklerini buldu.

POLiSLERiN PSiKOLOJiSi BOZULDU

olayı soruşturan cinayet bürosu dedektiflerinin pisikolojeilerinin bozulduğu ve pisikolojik destek aldıkları da öğrenildi. Özellikle Beyza'nın kemiklerinin sobada bulan ve kemikleri çıkaran görevlilerin gözyaşı döktükleri öğrenildi.

ZANLIYI SAKLADILAR

polis, cenayeti çözdükten sonra güvenlik gerekçesiyle, Kezban Uslu'nun yakalandığını, adliyeye çıkana kadar gizledi. Bu sırada polis, olayın meydana gelidği evin çevresinde de geniş güvenlik önlemi aldı. Beyza'nın ailesinin bir TV programına katılmak için istanbul'a gitmesini fırsat bilen polis, Kezban Uslu'yu adyiyeye çıkarttı. Kezban Uslu, tutuklanarak cezaevine konuldu. Polis, delil olarak, Beyza'nın yakılıdğı sobayı da Adliye'ye götürdü.

--spoiler--

işin ilginç yanı 4 yaşındaki çocuğu bakkala gönderebilen annenin rahatı.
1 aylık komşuya bu kadar güvenebilmek.
Müge Anlı'nın programına çocuğun annesi çıktığında çocuk kaybolalı 35 gün olmuş ve polis komşu kezban'ın evini aramamış. Programdan sonra arama yapılıyor ve çocuk sobadan çıkıyor.

edit: hangi vahşi ruhlu insan eksiledi bunu merak konusu.
türkiye'de son günlerde yaşanan caniliklerden biri. kapsamlı bir araştırma yapılsa, bu güzelim ülkede insanların bu derece fıttırdığı bir döneme rastlanmaz herhalde..
kafa kesmeler, sobada yakmalar... bakalım daha ne türlü psikopatlıklarla karşılacağız sorusunu akla getiren olay.
böyle caniler hapse atılmasın olayı.
verin mahallelinin eline; artık boğup da mı sobaya atarlar yoksa kolonya döküp diri diri mi yakarlar kendileri karar versin...
dört yaşındaki çocuğunu tek başına bakkala gönderen, gönderdi diyelim peşinden bakmayan anne de cabasıdır olayın.
(bkz: insanı canileştiren caniler)
4 yaşındaki küçük bir çocuk yanında kimse olmadan nasıl mahalle bakkalına gönderilir? bu denli bir sorumsuzlukluk görünülmeyecek gibi değil !

ayrıca neden beyza'nın ailesinin tv programına katılması fırsat biliniyor?
neyi kimden neyden saklanıyor? adamların çocuğu, kendi kanından canı ya canı vahşetce katletilmiş, ordaki dedektif polislerin bile psikolojileri bozulmuş, bunlarda aileden saklıyor. bırak bilsin tornacı baba, mahalleli. linç edip gebertsinler o caniyi.

türk ceza kanununa idam ceza mueyyidesini geri getiriceksin, bak bakalım ölüm korkusu bu milleti bu tip dehşetlikler yapmaya itebiliyor mu? hiç ölemeyecek sanıyorlar gerizekalılar.
tanım :yok.

söylenecek tek şey var.

yapanları allah ta cehennem de cayır cayır yaksın.

ne diyeyim yani başka.
korkuyorum arkadaş bu ülkeden. merhamet, vicdan, insanlık sanki alıp başını gitmiş bu topraklardan. bütün insanlar sanki maskeli baloda bulunan ucube tipler gibi olmuş. dışarıdan bakıldığında güzel yüzlü, sıcak insanlar kapalı kapılar ardında birer canavara dönüşüyor. dna kodlarımızda mutasyon şüphem var.
sapkınlığın uç noktası. Başka söze gerek duymuyorum. insan bu kadar mı ucuz olur? Son zamanlarda Türkiye'de meydana gelen toplu cinayetlere bakacak olursak, zaten ne kadar uç noktalarda sapkınlıklara düşmekte olan bir toplum olma yolunda olduğumuzu görmeye başlarız. Bunun ardındaki sebeplerin iyi araştırılması gerekir ?
yıllardır yol kenarında toz toprak içinde yalnız basına kopek yavrusu gibi salıverilmiş cocukları gordukçe içim cız ederdi. sahipsiz, korumasız bu yavruların basına her şey gelebilir diye uzulurdum. ayakları çıplak uzeri tozlu ve yırtık cocukları gormez olduk turkiye ilerledi gelişti. ancak aynı vurdum duymaz anneler babalar hiç degismedi. eskiden fakirlik nedeniyle ilgilenecek vakit bulamıyorlardır diye kendimi teselli ederdim, yasım ilerledikce anladım ki vurdum duymaz insanların umursamaz davranışlarıymış. insan 4 yasındaki yavruyu gozunun onunden ayırır mı? ben kanun yapıcı olsam önce cocukları ile ilgilenmeyen o insanları hapislere atarım veya cocuklarını alır devlet olarak yetistiririm. bir hayvan beslemek bile buyuk sorumluluk isterken benim vatandasım doguruyor ama hiç sorumluluk almiyor. o ailenin allah belasını versin. ölunun arkasından iki gozyası dokmek annelik babalık degildir. sen elinden gelen kadar korursun sonra bir sey olursa "uzerine titredigim yavrumdu" diye aglarsın. hiç bir bok yapmadan anne olmak baba olmak diye bir şeyi kabul edemem. sokak kedileri bile yavrularını gozlerinin onunden ayırmıyor.
insanlık kalmamış dedirten olaydır. nasıl yapabilirsiniz lan böyle birşeyi ? çocuk lan o daha 4 yaşında bir çocuk! yazık ki sizde tanım olarak insan diye geçiyorsunuz, yanan o 4 yaşındaki çocukta. Allah bunları yapanların belasını versindir.

ayrıca; celalettin cerrah'ın çıkıp "çocuklarına sahip çıksalardı." tarzında bir açıklama yapmasıda beklenilenler arasındadır. (!)
psikopatlığın örnek olayı.

savunmaya bakın hele neymiş 3,5 yaşındaki çocuğu 1 ay önce ölmüş, bu acıyı başkaları da tatsınmış. ulan sen kimsin ki millete kendi acının aynısını tattırmaya çalışıyorsun. sen kimsin ki bir çocuğun hayatını elinden almayı kendine görev ediniyorsun. bu dünyada çocuğu ölen yalnız sen misin? bir düşün bakalım senin çocuğun hastalıktan ölmüş o kadınınki vahşetle öldürüldü hangisi daha can yakıcı, hangisini düşünmek geride kalanların canını daha fazla yakar? ama yok sen ve senin gibiler en ağır ceza ile cezalandırılmadan içimiz rahat etmeyecek. idam falan da değil cezası, halka vereceksin halk linç edecek.

insana olan sevgimi öldürdünüz allah kahretsin sizleri.
sabahtan beri sol framede görüpde görmemeye çalıştığım yürek yakan olay. yapan kadının kesinlikle ruhsağlığı yerinde değil bu bariz bir gerçek ama bu bir özür olamaz. çocuk sahibi olanların çok daha iyi anlayabileceği hatta empati yaptıklarında göz yaşlarına hakim olamayacakları kadar acı ve insanın yüreğini öfkeyle dolduran bir hadise. o kadının cezasını hukuk falan vermesin arkadaşım. o yavrunun annesine verin o canavarı. allah bin türlü belasını versin vermiş zaten.
benim çocuğum öldü, benim yaşadığım bu acıyı başkalarıda yaşasın diye bir mantaliteyle yapılmış olan tam terimi buradan aktaramıyacağım soysuzluktur. *
ama bu tür haberler ne kadar çoğaldı.
ne kadar canileştik.
herkes mi delirdi?
sözün bittiği yerdir. Bu ne manyaklıktır anlamak mümkün değil. insan müsvettesi.
Öldürmek bir yere kadar, üstüne bir de yakıp yok etmek istemek. Düşmanımın başına gelmesin. Dünya, ölüm cezasının kaldırılacağı kadar barış dolu bir yer değil henüz.
17 milyon insanın ruh hastası olarak aramızda yaşadığının saptandığı ülkedir burası. şans eseri yaşıyoruz. mayınlı tarlalardan önce bu mayınlı kafaları tedavi etmek için meclisin toplanmasını beklemek elzemdir.
hayvanlık degilde nedir.
cocuklar melektir.
insanlık dısı.
insanımızın son dönemlerde nasıl yoldan çıktığının göstergesidir. Her gün yeni bir vahşet haberi öğreniyoruz. Şahsen kendim artık gazete okumayı bıraktım. 6 aylık bebeğe ya da 6 yaşındaki çocuğa hangi insan evladı kurşun sıkar. aklı yerinden oynayanlar piskopatlar bağırmaktadır. bizi hapis cezası kesmez asın diye.
4 yaşındaki bir çocuk bir anne tarafından öldürülüyor. sogukkanlılıkla sobada yakılıyor ve çocugun aldıgı yumurtalarla ekmeklerle kahvaltı yapılıyor. midem kaldırmıyor. hangi ceza bunun karşılığı olabilir idam mı? recm mi? elektrikli sandalye mi? vahşet duygum kabarıyor bu cani için ama hepsi bir yerde kifayetsiz kalıyor.
16 yaşında çocuğu olan anne şimdi 20 yaşında.
4 yaşındaki çocuğu ekmek ve yumurta almak için bakkala göndermiş!
kahvaltıya misafir geleceği için çay demlemiş: çocuğun gelip-gelmediğini anlayamamış. çay ve kahvaltıyla öylesine strese girmiş ki çocuğu unutmuş!
komşu kadın çocuğu ''havluya'' (avlu demek istiyor) bırakmış.. ve bunları öyle bir rahatlıkla, yapmacık bir ses tonuyla anlatıyor ki sanki kadın akşam okuduğu romandan * bahsediyor.
korkunç katliamı duyunca da komalara giriyor.

bence çocuğu boğan-sobada yakan kadın kadar 4 yaşındaki çocuğu keyfi için bakkala yollayan sorumsuz, cahil anne de suçludur.
hasta bir beynin ve çürümüş bir ruhun göstergesidir. idam kalkmasamıydı ?? dedirten durumdur.
canilik. katilin çocukluğunda yaşadığı depresyon, şiddet, taciz vs. sorunlar en büyük etken olabilir. savunmasız bir çocuğu sobada yakacak kadar öfkeye sahip olmak başka türlü açıklanamaz.
Sabah kahvaltısı sırasında televizyon açıldığında 'bakkala götürüyorum dediği çocuğu sobada yaktı' tarzı özetleyici ve direk bir manşetle hazırlıksız yakalanılan, kahvaltının mideden boğaza doğru hareket etmesine sebebiyet veren haber. Anlaşılan şey olması imkansız gibi göründüğünden, birkaç dakika cümlenin başka hangi anlamlara gelebileceği düşünülmüş, olasılık olmadığı görülünce hızla kanal değiştirilmiştir. Ancak beyninde kanal değiştirmesi mümkün değildir yazıkki insanın. Eminim o minik huzurlu ve mutlu şu an, insanlık olmamalı ama.
son günlerde karşılaştığımız sapkınlıklardan sadece bir tanesi ama en acımasızcası. insan olanın yapamayacağı bir durum. insanlığımızın son zamanlarda ki bu halini görünce acaba idam kalkmamalımıydı diye düşünüyorum. hatta ekstrem durumlar için uygulanacak "çin işkenceli idam" yasa tasarısı bile çıksa kabulümüzdür.
nedir bu durum ya , acaba insanlığımız doruk noktasına ulaştıktan sonra geriye sarıp vahşi hayvanlığa doğru geri mi dönüyor? dicem ama hayvanlar bile yaşamak için , doğanın kanunu gereği öldürüyor. bu insan sıfatı taşıyan varlıklara isim bile bulamıyorum.
üzerine, onun aldığı ekmek ve yumurtayla kahvaltı etmeye gidebiliyorsanız...

tanıma ne hacet?
kirmizi et gurmeleri tarafindan lezzetin doruk noktasina bayrak dikmek icin gerceklestirilen eylem.
of, sabah sabah karnim acikti lan!